ishak BALLICA
20-11-2011, 15:23
Sevgili dostlar, epey uzun bir süreden beri ekip arkadaşlarım ile birlikte üçümüz birden bir araya gelip de beraberce bir av yapamamıştık. Gerçi Sevgili Dostum, Erdal bey in tüm yaz boyunca Çeşme’ de duran 4,10 polyester teknesini kışlamak üzere Çeşme- Ildır’ a getirirken hem sırtı avı yapmış hem de 2-3 saatlik sabah suyu avı yapmasına yapmıştık da; ama bu avda sevgili dostum Mehmet bey yoktu.
Bu av ile alakalı görsel bir de çalışma yapmıştım...
xlppez_ishak-ballica-balyk-avy-0042_sport
Perşembe günü yapılan telefon görüşmeleri sonucu, hep beraber toplanıp bir kıyı avı yapmaya karar verdik.Bu defa ki kıyı avımız da hedef balık Levrek olduğu için, illaki de rüzgar alan çalkantılı bir güzergah tercihimiz idi.:)
Gel gelelim iş icraata gelince , başlangıçta güdülen amaç maalesef gerçekleşemedi.Zira, ekip arkadaşlarımızdan Sevgili Erdal kardeşim’in katıldığı yemekli toplantı bayağı bir uzamış ve toplantı bitse bile gelebilecek bir pozisyonu olmadığını anladığımız için , Mehmet’im ile birlikte yola çıkmaya karar verdik.:rolleyes:
Evde haber beklemek ile bayağı bir vakit kaybı yaşadığımız için, kafamızda olan uzak bir bölgeye değil de daha yakın olan bir yere gitmeyi tercih ettik.Nitekim de yol da giderken,ha bre sahil şeridini gözlemleyip durduk ve kafamıza göre bir yerde durarak, havayı ve denizi kontrol ettikten sonra orada av yapmaya karar verdik.
Yolda gelirken, yem olarak az miktarda madya ve adam başı da 5 er paket boru kurdu almıştık.Madya ile yemlenmiş kamış ile uzağa erişmeyi planlıyor ve el oltası ile de köpüren dalgaların arasında Levrek arayacaktık.;)
Alelacele hazırlık yaptıktan sonra, takımlarımızı su ile buluşturmuş ve avlanmaya başlamıştık.Ama, vuruş hiç yoktu..İlk geldiğimizde tatlı sert esen poyraz da durmuş ve deniz de başlamıştı sakinleşmeye.Eyvah dedim kendi kendime, sanırım bu av da geçmiş tarihte bir çok defa da olduğu gibi yine gezi-belgesel tadında bir av olacak galiba diye.Ama yapacak bir şey yok..Tekrardan toplanıp da başka yer aramak için vakit bayağı geçmişti.Gecemizi aydınlatacak olan Son dördüne giren yarım Ay çoktan çıkmış ve gökyüzünde aslılı bir fener gibi, gecenin ayazında ortamı yarı yarıya aydınlatmaya başlamıştı bile..
Bizler ise,yakın mesafeye hitap eden el oltalarımız ile yarı aygın baygın köpüren denizi dinleyip,uzağa hitap eden kamışlarımız ile de uzaktan gelecek olan canlı bir vuruş arayışı içerisindeydik.Yanılmıyorsam saat: 03,00 ü geçtikten sonra hava bir ara yönünü bularak başladı sert sert poyrazdan esmeye…Yaklaşık olarak 10-15 dakika sonra da ölü dalgaların yerini başladı sıralı sıralı düzgün dalgalar kıyıya doğru köpürmeye…Aha dedim kendi kendime..İnşallah bu saatten sonra bu rüzgar devam eder de bir şey alma ihtimalimiz olur.Ve bir süre sonra benim bekleme olan kamış kibarca denize doğru bir selam verir gibi oldu..Çok acele hemen elimdeki el oltasını kıya koyduktan sonra hemen kamışı elime alarak alelacele boşluğunu aldım.Ve alır almaz tekrar bir asılma hissedince bastım tasmayı ve başladım makarayı sarmaya..Hım…Evet dedim kendi kendime bu defa dolu..
Ve sıkıntı çekmeden aldım bir adet orta karar denizin o masum yüzlü delikanlısı mırmır beyefendiyi..;)
Baktım, Mehmet yanıma geliyor.Hayırdır diye..İkimiz de uzun bir bekleyişten sonra ancak gelen bu gece misafirini inceledikten sonra, bir resim çektik ve balığı koyduk çantama.Daha sonra tekrar uzun bir bekleyiş.Baktım sevgili Mehmet kardeşim, hem üşümüş hem de sıkılmış vaziyette ha bre ileri geri gezinip duruyor..:(
Yok…Yok..Birader bu aklı işi değil…Gözünü seveyim ben yazın yaptığımız kıyıdan çupra avlarını diyor.Bu ne…Resmen durduğumu yerde titriyorum diyor.Bu av Mehmet bey’in kış mevsiminde böyle bir ortamda yaptığı ilk gece avı.Ben bu ava onu da sürüklediğim için, azıcık kendimde suçluluk duysam da yine de ağzımı açmıyorum tabiki..Çünkü, kışın sert poyrazda esen bir deniz kıyısında o rüzgara karşı balık beklemek her balıkçının tercih edeceği veya katlanabileceği bir iş değil...
Ahanda baktım ki, bizim arkadaş ısınmak için bir ileri, bişr geri gezinir dururken onun kamışı dalgaların verdiği esneme dışında ha bre selam verip duruyor.Mehmet senin kamışa baksana, dememle birlikte hemen içinde girdiği sıkıntı ve bıkkınlık halinden sıyrılarak kamışı eline aldı.Ve kardeşim üstünde dedi..:helal:
Başladı, makineyi sarmaya..Ben ise ona azıcık uzak mesafeden bakıyorum.Ama zorlandığını da izliyorum.Bu arada ileride balığın su üstüne çıkıp, çırpındığını gördüm..Evet, gelen gecenin hedef balığı Levrek idi..Su üstüne çıkıp da selam verdiğine göre demek ki, kilo üstü diye düşündüm.:rolleyes:
Mehmet kardeşim, zor bela olsa dahi balığı son dalganın içine kadar getirdi ve balığı ikimizde gördük.Mübarek kurbana yatmış kuzu misali kıyıya gelen dalgaların patladığı yerde öylesine orada yatıp duruyor.Gel gel ki, ben uzaktan saf saf balığa bakıyor ve Mehmet bey de makara dönmüyor ya diye sinirden kuduruyordu.
[Only Registered Users Can See Links]
Yav makara dönmürsa geri geri kıyıya doğru yürü dememe fırsat olmadan gecenin bu en güzel balığı bir çırpıntı ve aynen son dalga yardımı ile tekrar geldiği yere geri döndü.Şaşkın bir vaziyette birkaç saniye birbirimize baktık.:confused:
Daha sonra arkadaşım elinde kamışı olduğu vaziyette eşyalarımızın olduğu ve benim de bulunduğumuz yere geldi.Işığımız açarak dur bakayım takımına dedim.Ben zannettim ki, balık kösteği kopardı gitti.:(
Meğer köstek filan kopmamış..Bizim kıyıdan çupra avlarımızda kullandığımız mustad 496/801 iğne aynen bir tel misali açılmış ve balık öylece kurtulmuş.Tabi yapacak bir şey yok..Hemen ona benim levrek avlarımda kullandığım kısa saplı -sarı/bronz 505 mustad iğne bağlı takımlardan bir tane verdim.Ve ava onunla devam etti.
Yaklaşık olarak 1,5 saat gibi esen poyraz yine durdu.ve dalgalar başladı tekrar baygın baygın olmaya.Bu defa el oltamı komple , elde kamış beklemeye başladım.henüz sabah ezanı okunmamıştı ki, güzel bir vuruş daha aldım.Bu defa hani olmaz ya…Bakasın kopar filan diyerek, denizin içine girerek balığı aldım.
Ve az sonra da başladı sabah ezanı okunmaya…Ve arkadan da başladı gecenin karanlığı yavaş yavaş yırtılmaya…Biziler ise, kesilen rüzgardan dolayı artık pek üşümüyor ve tekrar tekrar kamışları yemleyip, uzağa fırlatıp durmamıza rağmen düzgün vuruş bir türlü alamadık.
Velhasıl, saat 07,30 dan sonra yorgunluk ve uykusuzluk artık had safhaya geldiği için, ava son vermeye karar verdik ve anca toparlanıp,dönüş yoluna geçtik.
Yoğun iş temposundan dolayı, gerilen sinirlerin ve bedenimizde birikmiş olan stresimizi boşalttığımız , ama hamlığın da baki kaldığı bir av güncesi daha yaşamış olduk.Daha bereketli avların , dostlarınız ile birlikte sizlere denk gelmesi dileği ile rasgele arkadaşlar.
Bu av ile alakalı görsel bir de çalışma yapmıştım...
xlppez_ishak-ballica-balyk-avy-0042_sport
Perşembe günü yapılan telefon görüşmeleri sonucu, hep beraber toplanıp bir kıyı avı yapmaya karar verdik.Bu defa ki kıyı avımız da hedef balık Levrek olduğu için, illaki de rüzgar alan çalkantılı bir güzergah tercihimiz idi.:)
Gel gelelim iş icraata gelince , başlangıçta güdülen amaç maalesef gerçekleşemedi.Zira, ekip arkadaşlarımızdan Sevgili Erdal kardeşim’in katıldığı yemekli toplantı bayağı bir uzamış ve toplantı bitse bile gelebilecek bir pozisyonu olmadığını anladığımız için , Mehmet’im ile birlikte yola çıkmaya karar verdik.:rolleyes:
Evde haber beklemek ile bayağı bir vakit kaybı yaşadığımız için, kafamızda olan uzak bir bölgeye değil de daha yakın olan bir yere gitmeyi tercih ettik.Nitekim de yol da giderken,ha bre sahil şeridini gözlemleyip durduk ve kafamıza göre bir yerde durarak, havayı ve denizi kontrol ettikten sonra orada av yapmaya karar verdik.
Yolda gelirken, yem olarak az miktarda madya ve adam başı da 5 er paket boru kurdu almıştık.Madya ile yemlenmiş kamış ile uzağa erişmeyi planlıyor ve el oltası ile de köpüren dalgaların arasında Levrek arayacaktık.;)
Alelacele hazırlık yaptıktan sonra, takımlarımızı su ile buluşturmuş ve avlanmaya başlamıştık.Ama, vuruş hiç yoktu..İlk geldiğimizde tatlı sert esen poyraz da durmuş ve deniz de başlamıştı sakinleşmeye.Eyvah dedim kendi kendime, sanırım bu av da geçmiş tarihte bir çok defa da olduğu gibi yine gezi-belgesel tadında bir av olacak galiba diye.Ama yapacak bir şey yok..Tekrardan toplanıp da başka yer aramak için vakit bayağı geçmişti.Gecemizi aydınlatacak olan Son dördüne giren yarım Ay çoktan çıkmış ve gökyüzünde aslılı bir fener gibi, gecenin ayazında ortamı yarı yarıya aydınlatmaya başlamıştı bile..
Bizler ise,yakın mesafeye hitap eden el oltalarımız ile yarı aygın baygın köpüren denizi dinleyip,uzağa hitap eden kamışlarımız ile de uzaktan gelecek olan canlı bir vuruş arayışı içerisindeydik.Yanılmıyorsam saat: 03,00 ü geçtikten sonra hava bir ara yönünü bularak başladı sert sert poyrazdan esmeye…Yaklaşık olarak 10-15 dakika sonra da ölü dalgaların yerini başladı sıralı sıralı düzgün dalgalar kıyıya doğru köpürmeye…Aha dedim kendi kendime..İnşallah bu saatten sonra bu rüzgar devam eder de bir şey alma ihtimalimiz olur.Ve bir süre sonra benim bekleme olan kamış kibarca denize doğru bir selam verir gibi oldu..Çok acele hemen elimdeki el oltasını kıya koyduktan sonra hemen kamışı elime alarak alelacele boşluğunu aldım.Ve alır almaz tekrar bir asılma hissedince bastım tasmayı ve başladım makarayı sarmaya..Hım…Evet dedim kendi kendime bu defa dolu..
Ve sıkıntı çekmeden aldım bir adet orta karar denizin o masum yüzlü delikanlısı mırmır beyefendiyi..;)
Baktım, Mehmet yanıma geliyor.Hayırdır diye..İkimiz de uzun bir bekleyişten sonra ancak gelen bu gece misafirini inceledikten sonra, bir resim çektik ve balığı koyduk çantama.Daha sonra tekrar uzun bir bekleyiş.Baktım sevgili Mehmet kardeşim, hem üşümüş hem de sıkılmış vaziyette ha bre ileri geri gezinip duruyor..:(
Yok…Yok..Birader bu aklı işi değil…Gözünü seveyim ben yazın yaptığımız kıyıdan çupra avlarını diyor.Bu ne…Resmen durduğumu yerde titriyorum diyor.Bu av Mehmet bey’in kış mevsiminde böyle bir ortamda yaptığı ilk gece avı.Ben bu ava onu da sürüklediğim için, azıcık kendimde suçluluk duysam da yine de ağzımı açmıyorum tabiki..Çünkü, kışın sert poyrazda esen bir deniz kıyısında o rüzgara karşı balık beklemek her balıkçının tercih edeceği veya katlanabileceği bir iş değil...
Ahanda baktım ki, bizim arkadaş ısınmak için bir ileri, bişr geri gezinir dururken onun kamışı dalgaların verdiği esneme dışında ha bre selam verip duruyor.Mehmet senin kamışa baksana, dememle birlikte hemen içinde girdiği sıkıntı ve bıkkınlık halinden sıyrılarak kamışı eline aldı.Ve kardeşim üstünde dedi..:helal:
Başladı, makineyi sarmaya..Ben ise ona azıcık uzak mesafeden bakıyorum.Ama zorlandığını da izliyorum.Bu arada ileride balığın su üstüne çıkıp, çırpındığını gördüm..Evet, gelen gecenin hedef balığı Levrek idi..Su üstüne çıkıp da selam verdiğine göre demek ki, kilo üstü diye düşündüm.:rolleyes:
Mehmet kardeşim, zor bela olsa dahi balığı son dalganın içine kadar getirdi ve balığı ikimizde gördük.Mübarek kurbana yatmış kuzu misali kıyıya gelen dalgaların patladığı yerde öylesine orada yatıp duruyor.Gel gel ki, ben uzaktan saf saf balığa bakıyor ve Mehmet bey de makara dönmüyor ya diye sinirden kuduruyordu.
[Only Registered Users Can See Links]
Yav makara dönmürsa geri geri kıyıya doğru yürü dememe fırsat olmadan gecenin bu en güzel balığı bir çırpıntı ve aynen son dalga yardımı ile tekrar geldiği yere geri döndü.Şaşkın bir vaziyette birkaç saniye birbirimize baktık.:confused:
Daha sonra arkadaşım elinde kamışı olduğu vaziyette eşyalarımızın olduğu ve benim de bulunduğumuz yere geldi.Işığımız açarak dur bakayım takımına dedim.Ben zannettim ki, balık kösteği kopardı gitti.:(
Meğer köstek filan kopmamış..Bizim kıyıdan çupra avlarımızda kullandığımız mustad 496/801 iğne aynen bir tel misali açılmış ve balık öylece kurtulmuş.Tabi yapacak bir şey yok..Hemen ona benim levrek avlarımda kullandığım kısa saplı -sarı/bronz 505 mustad iğne bağlı takımlardan bir tane verdim.Ve ava onunla devam etti.
Yaklaşık olarak 1,5 saat gibi esen poyraz yine durdu.ve dalgalar başladı tekrar baygın baygın olmaya.Bu defa el oltamı komple , elde kamış beklemeye başladım.henüz sabah ezanı okunmamıştı ki, güzel bir vuruş daha aldım.Bu defa hani olmaz ya…Bakasın kopar filan diyerek, denizin içine girerek balığı aldım.
Ve az sonra da başladı sabah ezanı okunmaya…Ve arkadan da başladı gecenin karanlığı yavaş yavaş yırtılmaya…Biziler ise, kesilen rüzgardan dolayı artık pek üşümüyor ve tekrar tekrar kamışları yemleyip, uzağa fırlatıp durmamıza rağmen düzgün vuruş bir türlü alamadık.
Velhasıl, saat 07,30 dan sonra yorgunluk ve uykusuzluk artık had safhaya geldiği için, ava son vermeye karar verdik ve anca toparlanıp,dönüş yoluna geçtik.
Yoğun iş temposundan dolayı, gerilen sinirlerin ve bedenimizde birikmiş olan stresimizi boşalttığımız , ama hamlığın da baki kaldığı bir av güncesi daha yaşamış olduk.Daha bereketli avların , dostlarınız ile birlikte sizlere denk gelmesi dileği ile rasgele arkadaşlar.