Giriş Yap

Tüm Versiyonu Göster : İzmir Körfezi'nde balık tutmak..


ishak BALLICA
06-06-2012, 21:14
Arkadaşlar bilindiği üzere özellikle 1960 lı yıllardan sonra hızla artan sanayileşme ve kentleşme dalgasından tabi ki de Ülkemizin 3 ncü büyük kenti İzmir de etkilenmiştir. Sanayileşmenin artması doğal olarakta büyük bir miktarda göç dalgasını da beraberinde getirmişti.


O yıllara kadar göreceli olarak kendi yağı ile kavrulup, ülkeye katma değer sağlayan Egenin İncisi diye tasvir edilen İzmir körfezi 'ninde resmen boynuna yağlı ip geçirilmiş oldu.

[Only Registered Users Can See Links]

[B]
Ege ve Akdeniz tüm sucul yaşamının her türlü karekteristik canlı türlerini barındıran başta İzmir İç körfez olmak üzere, tüm körfez belki 40 yıl kadar bir nev i atık deşarj istasyonu / kanalizasyon çukuru vazifesi görmüştür.Yüz binlere iş / ekmek sağlayan tüm sanayii tesislerinin her türlü kimyasal atıkları ile, tüm konutların her türlü evsel atıkları körfeze uzanan kanalizasyon sistemleri ile körfeze hep aktı.Hep aktı.:(


2000 li yıllara gelindiğinde ise İzmir-karşıyaka ile İzmir merkezi birbirine bağlayan Salhane / Bayraklı yörelerinde deniz adeta deniz olmaktan çıkmış ve bir nev i balçık / bulamaç kıvamına gelmişti.:oha::oha::oha:

İzmir e yurdun muhtelif köşelerinden gezi veya akraba ziyareti amacı ile ilk defa gelen kişilerin otogara giderken o bölgeden geçtiklerinde düştükleri dehşet anlarını hala hatılarım.İnsanlar nefes almak için burunlarını tıkayıp, balık gibi ağızlarından solumaya çalışırlardı.:ninja:

Körfezin bu halden kurtulması amacıyla, geçmiş tarihlerde gelmiş geçmiş tüm belediye başkanları mutlaka emek vermişlerdir.İlle velakin İzmir'in rahmetli belediye başkanı Ahmet PİRİŞTİNA sayesinde nihayet adına ''Büyük Kanal Projesi '' denilen o muhteşem yatırım nihayet bitirildi ve sanırım 2000 li yılların başları olsa gerek aşama aşama devreye sokuldu.

Bilindiği gibi İzmir Körfezi kapalı bir yerdir.;)Yani İstanbul veya Marmara boğazları gibi suyun sürekli olarak sirkülasyona tabi olduğu bir yer değildir.;)

Büyükşehir belediyesi kaynakları ile devreye sokulan bu dev proje sayesinde, ne mutlu ki, şehrin en lüks semti olan Alsancak semtinden bile adeta koca bir ırmak/nehir gibi denize akan lağım suları artık körfeze akmıyor.Tüm İzmir i bir gerdanlık boydan boya saran aralıksız/kesintisizi devam eden kanala akıyor.:helal:Denize sadece tüm çağdaş ülkelerde olduğu gibi yağmur suları kavuşuyor.


Büyük kanal projesinin devreye girmesinden itibaren yıldan yıla su kalitesi ve berraklığı düzelmeye/açılmaya başlamış olduğu aşikardır.İlle velakin tün bilimsel makalelerde yer aldığı gibi 40-50 sene boyunca deniz tabanında birikmiş olan her türlü kimyasal atığın yok olması kimbilir kaç yıl sınra gerçekleşecektir.:(:(:confused:


Zira İzmir Körfezi kapalı bir havza olduğu için suyun ve deniz tabanının temizilenmesi için çok ama çok uzun yıllara geçmesi gerkiyor.Çünkü İzmir iç körfezinin girişinin 1/3 ünü ne yazkı ki, adına Ragıp Paşa dalyanı denilen doğal oluşum kesmekte/engellemektedir.:(Bildiğim kadar ile bu dalyanın ıslah edilmesi ile ilgili çalışmalar devam ediyor :helal:


[Only Registered Users Can See Links]


[Only Registered Users Can See Links]


KISSADAN HİSSE.....


Durum böyle iken, kanun ve yönetmelikler ile de sırf halk sağlığını koruma amaçlı tebliğlere / yasaklara rağmen ; aman canım başkaları atıyor bir şey olmuyor mantığı güden arkadaşlar var ise onlara rastgele demekten başka sanırım başka diyecek / yapacak bir şey yok..



[Only Registered Users Can See Links]

dogukan1997
06-06-2012, 21:24
Verdiğin bilgiler için çok teşekkür ederiz İshak abi rastgele .

Murat ÇAKMAKÇI
06-06-2012, 22:45
Değerli bilgiler için emeğine sağlık üstadım

MAVİ FENER
06-06-2012, 23:11
Değerli arkadaşım İshak Ballıca;
Verdiğin bilğiler için çok teşekkürler....iyi geceler....

Baba Yalçın
06-06-2012, 23:17
İshak'çım bize uzak olmasına rağmen (daha aşağılara giderken Yakınından geçtiğinde karpit kokusu gibi kokuyu duymamak olanaksızdı, hele yaz sıcaklarında) o yöreyle ilgili haberleri hep yazılı görsel medyadan takip ederdim. Söylediklerinin altına aynen imza atarım. Körfezde akmıyorda nereden denize akıyorsa elbet bir yerden denize akacak. Aktığı yerdede tam anlamıyla arıtma kurulmuşmu acaba. Yoksa bizim boğaza (derin deşarj) verildiği gibi sadece katı atıkmı tutuluyor. Son zamanlarını bilmediğimden sordum.

Büyükşehir belediyesi kaynakları ile devreye sokulan bu dev proje sayesinde, ne mutlu ki, şehrin en lüks semti olan Alsancak semtinden bile adeta koca bir ırmak/nehir gibi denize akan lağım suları artık körfeze akmıyor.

Körfeze akmıyor ama gene neticede denize akmıyormu yani tam arıtma denen olay varmıdır. Biyolojik, Kimyasal Arıtma olayı varmıdır.

Tüm İzmir i bir gerdanlık boydan boya saran aralıksız/kesintisizi devam eden kanala akıyor. Denize sadece tüm çağdaş ülkelerde olduğu gibi yağmur suları kavuşuyor.

Sadece yağmur suyumu akıyor. Eğer öyleyse bu çok iyi. Yağmur suyunun getireceği erezyon 20-25 yılda kafadan dipte 1 mt. yükseklik sağlar. 1978-1996 yılları arasında bazı bildiğim yerlerde aynı şeyi farkettimde ondan söylüyorum. Daldığım mağarayı bulduğum halde şaşırdım çünkü erozyon mağaranın ağzını giremiyeceğim kadar yükseltmiş kapatmışta ondan. Ama önemli olan mesele kanaldan dolaşarak denize nerden akıyorsa o kanalın (derin deşarjın) tam arıtması yoksa çok kötü. Gerçi ne kadar yaparsan o kadar iyi, yani körfeze akmaması iyi tabiki ama diğer taraftan şaldır şaldır akıyorsa eğer bu çok kötü.

Gelelim öyle yerlerde balık tutulmasına daha sonra işleyeceğim konuda bahsedeceğim yazıda bu toksik atık (civa) "Minimata Hastalığı" ağır metalin ne yaptığını (Japonya'da onbinlerce kişinin öldüğünüde) işleyeceğiz konu balıkçılıktıda "Bir kavmin başına neler gelmiş" muhabbetinden laf açılmıştı öylece o mevzuya değinmek zorunda kalmıştık. Daha evvelki maziside çok önceleri tv.'ler siyah beyazken belgeselden seyretmiştim. Ama bulmam kolay olmamıştı. Türkçe bulamamıştım google translate yapıp sonrada youtube'ta aramıştım, videoyu görür görmez tanıdım ve taradım 1-2 örnek vereyim (Konumdan ödünç alayım) halk karar versin. Ayrıca yazın, konuyu işleyişin, fotolar falan süper. Teşekkür ettim. Saygılar.

"ÇEVREYİ, DENİZİ KİRLETMENİN VE O DENİZDEN ÇIKAN BALIĞI YEMENİN BEDELİ"

Videoları sesli ve her karesini çok dikkatli izleyin.

gYin9wHvyr4&feature

dw7cKHpoPe8&feature

ishak BALLICA
07-06-2012, 09:12
Değerli arkadaşlarım ,konuya ilgi duyup da yazdığınız yorumlar için teşekkürler.Evet İzmir in adeta bir zehir kaynağı olan iç körfezi devreye sokulan ''Büyük kanal Projesi'' ile günden güne temizlenmektedir.Üstlelikte, kirliliğin en yoğun olduğu bölgelerde bile ne mutlu bizlere ki, artık denizin dibi çıplak göz ile de görünmektedir.

İşte buna aldanan veya maddi imkanlar nedeni ile temiz mekanlara gitmem imkanı olmayan yüzlerce insan tüm körfez boyunca olta atmaktadır.Eğer yanlarına gidip de izlendiğinde oltalarına İzmir in adeta yerli balığı olan o canım Lidakilerin, çupraların takıldığı gözlemlenebilir. Yani uygun stil ve usul ile bolca balık tutulabilir.;)

Gelgelelim, bu balıkların tutulduktan sonra da evlere götürülüp ailece afiyet ile de yenildiğini bilmek için müneccim olmaya gerek yok.:)

Peki tutulan bu balıkların iç organlarında biriken ağır metaller ne olacak.Dıştan bakılınca tabiki de bir şey yoktur. O balığın bedeninde/dokularında biriken ağır metaller belki o balığa zarar vermiyor.Ama bizlerin yıllar içinde tüketmiş olduğumuz bu ağır metal içeren balıklardan almış olduğumuz zararlı kimyasallar ne oluyor.Aynen karaciğer ve böbrekler tarafından tutulup başlıyor bedenimizde birikmeye.Ve ileriki yıllarda da güya sebebi bilinmeyen nedenler ile aynen kanser vakaaları ortaya çıkmaktadır.Ve çıkacaktır da.;)

Durum böyle iken, sırf balık tutma hobimizi tatmin etmek niyetiyle hemencecik izmir körfezi inip, orada balık tutmak size göre ne kadar mantıklıdır.Ne kadar aklllıca bir hareket tarzıdır.

Ben bu satırları yazarken kafamı sola çevrdiğimde odamın penceresinden tüm körfez ayna gibi gözükmektedir.Yani ayağımı terliğimi geçirip, oltalarımı elime alsam 3 ya da 4 dakika içinde aynen deniz kenarındayım.Ve sonra gelsin lidakiler..Çupralar. Bundan 8-9 seneye önceye kadar bu bilinç yok iken onu çok yaptım.Çok balık tuttum Ve yedim de..:rolleyes:Ama şimdi neyin, ne olduğunu öğrendikten sonra dostlarım ile beraber 100 kilometre git, 100 kilometre gel şeklinde dünyanın yolunu gidip geliyoruz.;)

Acaba bizler safmıyız sizce...Yoksa bilinçli birer oltacı mı?:)

Not. Çupra vs gibi balıklar palejik yani orta su balığı olmayıp, dipte beslenen dip balıklarındandır.Körfezden tutulan lidakilerin karınları temzilenirken görülecektir ki, içlerinden hep midye kırıkları görülecektir.

Eee, midyenin diğer bir adı nedir sizce ? Denizin süzgeçi derler.;)Yani deniz tabanını süzerek beslenirler.Eh siz düşünün artık midyelerde birikmiş olan kimyasal atık miktarlarını.Eh siz düşünün artık besin zincirinde en büyük halka olan midyeleri yiyen çupraların dokularında biriken kimyasal miktarını.

ishak BALLICA
07-06-2012, 09:18
Yalçın abim, google arama motoruna çiğli atık su arıtma ya da izmir bü
yük kanal projesi vs gibi şeyle yazarsanız bu hususta bir çok bilgiye ulaşabilirsiniz.

Mesela :


[Only Registered Users Can See Links]

hakeden
07-06-2012, 10:35
Verdiğin bilgiler için teşekkürler abi.

Baba Yalçın
07-06-2012, 16:47
Yalçın abim, google arama motoruna çiğli atık su arıtma ya da izmir bü
yük kanal projesi vs gibi şeyle yazarsanız bu hususta bir çok bilgiye ulaşabilirsiniz.

Mesela : [Only Registered Users Can See Links]

İshak'çım 2. ci yazında aynen, az bile yazmışsın, sağlığın yerini hiç birşey tutmaz ne zaman anlarsın başına bir iş geldiğinde. Onun için geç olmadan uyanmalı derim.

Bu arada göçmen balıklara (Pelajik) dip balıklarınada (Demarsal) balıklar diyoruz.

Bilgi için yazdığın notunuda aldım, boş vakit bulabilirsem onada göz gezdiricem.
Yazın için teşekkür ederim. Saygılar.

levrek
08-06-2012, 08:05
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “Yüzülebilir Körfez” hedefindeki önemli aktörlerinden biri olan 9.5 milyon liralık kesici-emici tarama gemisi ile römorkörün yapımları hızla devam ediyor. İmalatları Çiğli ve Tuzla’da gerçekleştirilen gemiler Temmuz ayında teslim edilecek. 14 metre derinliği tarayabilecek kapasitedeki gemi, saatte 800 ton çamuru dubalarla 1.5 kilometre uzağa taşıyabilecek. İZSU, halen DLH tekneleri ile yapılan tarama çalışmalarında günde sadece 1000 metreküp civarında tarama yapabiliyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Büyük Körfez Projesi’nin en önemli adımlarından birini daha tamamlıyor. Körfez dibindeki ve dere ağızlarındaki çamuru temizleyerek her geçen gün biraz daha sığlaşan Körfez’i kurtaracak tarama gemisi ve römorkörün Temmuz ayında denize indirilmesi planlanıyor. Tarama gemisi, bir saatte ortalama 800 ton çamuru (yüzde 20’si çamur yüzde 80’i su olan 4 bin ton malzemeyi) 1-2 kilometre uzağa aktarabilecek kapasitede olacak.

İZSU’nun kesici-emici tip gemisi ile gemiyi taşıyacak römorkör alımı için açtığı ihaleleri alan yerli firmalar yoğun bir tempoda imalatları sürdürüyor. Römorkör, İstanbul Tuzla’daki tersanede hazırlanırken, Çiğli Ata Sanayi Sitesi’nde de kesici-emici tip tarama gemisi imal ediliyor. İZSU Genel Müdürlüğü de hazırlıkları yakından takip ediyor. Geçtiğimiz aylarda İtalya’ya giderek makinelerin test aşamasına katılan yetkililer, geçtiğimiz günlerde de Tuzla Tersanesi’ndeki çalışmaları yerinde incelemişti. İZSU bürokratları, bu kez Çiğli’de, yapımı devam eden tarama gemisinin imal edildiği atölyeyi ziyaret etti. Kaptan köşkü ve geminin gövdesini inceleyen İZSU Genel Müdürü Ahmet Alpaslan, firma yetkililerinden çalışmalar hakkında bilgi aldı.

İZSU modern teknolojiyi takip ediyor
Kesici emici tarama gemisinin Büyük Körfez Projesi’nin önemli aşamalarından biri olduğunu söyleyen Genel Müdür Ahmet Alpaslan, yaklaşık 9.5 milyon liralık yatırımla İZSU’nun bu gemileri alarak teknolojik çalışmalarına bir yenisini daha eklediğini belirtti. Gemileri Temmuz ayında teslim alacaklarını söyleyen Alpaslan şu bilgileri verdi: “Körfez’de temizlik çalışmalarında bu gemileri kullanacağız. Son derece modern bir teknoloji ile daha hızlı çalışarak daha büyük işler ortaya çıkaracağız. Büyük Körfez Projesi’nin en önemli çalışmalarından birisini gerçekleştireceğiz. Diğer çalışmalar da kıyı düzenlemeleri ve gözlem faaliyetleri. Körfez’in matematiksel modelinin yapılması için Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü ile ortaklaşa çalışıyoruz. Bir yandan teorik diğer yandan teoriğin pratiğe yansıması ile Körfez’de kısa sürede büyük gelişmeler kaydedeceğiz. Yakın zamanda bu modern teknoloji ile Körfez’i yüzülebilir seviyelere getirebileceğimizi ümit ediyoruz.”

Türkiye’de bir ilk
D.E.Ü. Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Deniz Teknolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve aynı zamanda İZSU Yönetim Kurulu Üyesi olan Doç. Dr. Gökdeniz Neşer, böyle bir çalışmanın koordinasyonunda yer almaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Kentin ihtiyaçlarına uygun gemi filosunun seçilmesi konusunda sivil toplum örgütleri ve uzman kuruluşlarla ortak akıl arayışı içine girdiklerini ve 2 yıldır uygun teknolojinin araştırılması için çalıştıklarını kaydeden Neşer, “Bu araştırma sürecinin sonunda kesici emici tarz geminin bizim ihtiyaçlarımıza en uygun gemi olduğuna karar verip hazırlıklara giriştik. İhaleye Türk firmaları büyük ilgi gösterdi. İzmirli yerli bir firma İtalyan teknolojisi ile bu işe kalkıştı. Bu, Türkiye’de bu anlamda bir ilktir. Tarama gemileri ülkemizin tersanelerinde yapılıyor ama bu teknolojiyi kullanarak yapılan Türkiye’deki ilk gemidir” diye konuştu. Halen Körfez’de İZSU’nun DLH tekneleri ile yapmakta olduğu tarama çalışmalarında günde 1000 metreküp civarında tarama gerçekleştirildiğini belirten Neşer, “Yeni kesici emici tarama gemisi ile saatte 800 metreküp malzemeyi tarayabileceğiz. Bu bizim çok hızlandıracak. Körfez’de aşırı boyuttaki dolguyu bir ölçüde hafifletecek, onun hızına yetişecek bir tarama teknolojisine sahip olacağız” dedi.

5’i mühendis 22 kişi çalışıyor
3 atölyede 2’si İtalyan, 3’ü Türk 5 gemi mühendisi ve 22 kişiden oluşan ekiple Çiğli Ata Sanayi Sitesi’nde tarama gemisi imal ediliyor. Çelik konstrüksiyonlar tamamlandı. Güç ünitelerinin montajını hem İtalyan hem Türk mühendisleri birlikte gerçekleştiriyor. Körfez’in dibini temizleyecek kesici başlık da İtalya’dan geldi ve birkaç gün içinde montajı yapılacak. Elektrik işleri ve boya işleminden sonra gemi tamamen hazır olacak. Tuzla Tersanesi’nde hazırlanan römorkörün ise sadece elektrik ve boyama işlemleri kaldı.

Gemilerin özellikleri
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tarama gemisi; kesici-emici birimi, tarama bomu ve destekleri, tarama pompası ve aksesuarları, kazıklar, bom ve kazık vinçleri, güç üniteleri ve elektrik sistemlerinden oluşuyor. 25 metre uzunluğundaki geminin çamurları taşıyacak dubası var. Taranan malzeme miktarı ve tarama derinliği göstergeleri bulunacak. 14 metre derinliği tarayabilecek geminin maksimum katı madde taşıma kapasitesi saatte 800 ton, yüzde 20 oranında katı madde içerdiğinde de saatte 4 bin ton olacak. Gemi, dubanın haricinde taranan çamurların 1.5 kilometre uzağa taşınmasına imkan verecek düzenekleri içerecek. Minimum yakıt tüketimi ile çalışacak römorkör ise tarama gemisinin nakliyesinde kullanılacak. Türk ve uluslararası loyd kurallarına uygun imal edilen römorkör için KDV hariç 1.380.000 Euro, kesici emici tip tarama gemisi için de KDV hariç 5 milyon 850 bin liralık yatırım yapıldı.



İzmir Büyükşehir Belediyesi, “yüzülebilir körfez” hedefi doğrultusunda önemli bir adım daha attı. Körfez’deki rüzgarın hızı ve yönü, güneş ışığındaki radyasyon miktarı, havadaki nem ve basınç, deniz suyunun tuzluluk, sıcaklık ve seviyesi ile Körfez’in akıntı profilini anında kaydedecek 4 istasyondan ilki Pasaport’a kuruldu.

“Yüzülebilir Körfez” hedefiyle başlattığı Büyük Körfez Projesi’ne ilişkin hazırlıklarını sürdüren İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2009 yılından bu yana İzmir Körfezi’nde devam eden çalışmalarında yeni bir aşamaya geldi. İki yıl önce Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü ile protokol imzalayarak Körfez’in dip yapısını ve akıntı haritasını belirleyen Belediye, şimdi de hava akımlarının yarattığı değişimleri ölçmeye hazırlanıyor.

İZSU ile Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü arasında 2011 yılında imzalanan “İzmir Körfezinde Gerçek Zamanlı Gözlem Sistemli Sayısal ve Sediment Taşınımı Modelleme Projesi” protokolü kapsamında, İzmir Körfezi için bir meteo-oşinografik gözlem ve modelleme sistemi kuruluyor. Sistem sayesinde akıntıların zaman ve mekan içinde değişimlerinin gözlenmesi ve olağan dışı durumların belirlenmesi, ayrıca derelerden gelen çökeltilerin taşınım özelliklerinin ortaya konulması hedefleniyor.

Çalışma kapsamında Körfez’in tamamından veri sağlanabilmesi için Foça, Karaburun, Güzelbahçe ve Pasaport olmak üzere 4 noktaya meteoroloji istasyonu ve akıntıölçer konulacak. Bu istasyonlar, Körfez’deki akıntı ve seviyenin yanı sıra, havadaki basınç, yağmur miktarı, ısı gibi verileri de anında kaydedecek. Yapılan gözlem ve modelleme sistemi, su kalitesinin izlenilebilirliği açısından Türkiye’de kurulan ilk sistem olma özelliğini taşıyor.

Akıntı modellenecek
İZSU ile Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü arasında imzalanan protokol gereği harekete geçen ekipler, Pasaport’taki ilk istasyonun kurulumunu gerçekleştirdi. Güneş panelleri sayesinde “yenilenebilir güvenli enerji” kullanan sistem, 6 metre yüksekliğindeki bir direk üzerine görevleri farklı olan çeşitli sensörlerin bir araya getirilerek çalışmasından oluşuyor. Kurulan sistemle rüzgarın hızı ve yönü, güneş ışığındaki radyasyon miktarı, görüş uzaklığı, havadaki nem ve sıcaklık, hava basıncı, deniz suyunun tuzluluk, sıcaklık ve seviyesi ile Körfez’in akıntı profili ölçülebilecek.

Körfez’in yaklaşık 500 metre açığında, 40 – 50 metre derinlikteki deniz tabanına konulacak olan “akustik akıntı ölçüm cihazları” ise su seviyesi, dalga yüksekliği ve akıntı ölçümü yaparak akıntının profilini ortaya çıkaracak. Akıntıların zaman ve mekan içinde incelenmesi ve değişimlerinin belirlenmesi de yine bu araştırmayla tespit edilecek. Ayrıca Körfez’e dere kaynaklarından katı madde taşınım özellikleri ve miktarları da yine bu çalışmayla belirlenecek.

Anında veri aktarılacak
Sistemin en önemli özelliklerinden birisi, kaydettiği bilgileri istasyonun içinde yer alan GPRS sistemi aracılığıyla, kablosuz olarak hem İZSU hem de Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü’nde bulunacak bilgisayarlara anında aktaracak olması. Sistemi kullanacaklar, bilgisayar ortamında, uzaktan sensörleri kontrol etme şansına sahip olacak. Tüm bu çalışmalar, Körfez’deki sirkülasyon kanalının açılacağı noktanın belirlenmesi, derinleştirme çalışmaları ve gelecekteki kıyı tasarımı ve mühendislik uygulamalarında temel oluşturacak.

Türkiye’nin en önemli çevre yatırımlarından biri yine İzmir’den başladı. Büyükşehir Belediyesi, günlük 800 tona ulaşan arıtma çamurlarını çürüterek yüzde 95 oranında kurutacak tesisin temel atma törenini gerçekleştirdi. Törende İzmir halkına teşekkür eden Başkan Aziz Kocaoğlu, ”Bize güvendikleri, en zor günümüzde destekledikleri, kötü gün dostu olup Türkiye’ye vefa örneği verdikleri için halkımıza şükranlarımı sunuyorum” dedi

Yaptığı çevre yatırımlarıyla dikkat çeken İzmir Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’nin en büyük çevre yatırımlarından birini daha hayata geçiriyor. 61 milyon 500 bin TL ihale bedeli ile 30 bin metrekare alan üzerinde Çiğli’de temeli atılan, Çamur Çürütme ve Kurutma Tesisi’ni Türk- Yunan ortaklığı AKTOR- ARBIOGAZ firması kuracak.

Çiğli’deki törende konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Bu tesis, Türkiye’nin çamur çürütme konusunda bugüne kadar yaptığı büyük yatırım” dedi. Tesisin çalışma sistemi hakkında bilgi veren Başkan Kocaoğlu, “Bu tesisle buradan çıkan günde yaklaşık 600 – 800 ton çamur önce gazlaştırılarak çürütülecek ve metan gazı çıkartılacak. Çıkan metan gazından enerji edilecek, kalan çamur ve diğer arıtmalardan gelen çamurlar da tesisin kurutma ünitesinde kurutulacak. Gerekli olan enerjinin yüzde 70’i de elde edilen enerjiyle karşılanacak” diye konuştu.

“İzmir büyüyor”
2009 seçim konuşmalarında, 2010 ve 2011 yıllarının çok farklı olacağını söylediğini hatırlatan Başkan Aziz Kocaoğlu, “2011 yılında İzmir, dünyada 200 metropol içinde en çok büyüyen 4. kent oldu. Bunu İzmirliler’e, İzmir’in kanaat önderlerine, belediye başkanlarına, Büyükşehir Belediyesi’ne, İzmirli hemşehrilerimizin bize güvenmesine, sahip çıkmasına borçluyuz. Buradan tüm hemşehrilerimize saygılarımı ve sevgilerimi gönderiyorum. Bize güvendikleri için, en zor günümüzde destekledikleri, kötü gün dostu olup Türkiye’ye vefa örneği verdikleri için minnetlerimi, şükranlarımı, saygı ve sevgilerimi sunuyorum” dedi.

Başkan Aziz Kocaoğlu, “Bugünlerin hepsi geçecek. Yüzümüzün akıyla biz hep zoru başardık, başaracağız da. Ana hedefimiz hemşehrilerimize layık olmak, yaşam standartlarını – gelirini artırmak. Bunun için çalışıp üretiyoruz, üretmeye de devam edeceğiz. Halk bize güvendiği müddetçe çalışmalarımız artarak devam edecektir” diye konuştu.

“Türkiye arıtmasının yüzde 25’i İzmir’de”
“Sürdürülebilir çevre” konusuna büyük önem verdiklerini vurgulayan Başkan Aziz Kocaoğlu şöyle konuştu: “İzmir’de SİT ya da kamulaştırma gibi nedenlerden dolayı birkaç yerleşim yeri hariç, her yerde ileri biyolojik arıtma tesislerini işletime aldık. 3.5 milyonluk İzmir metropol kentinde 3 milyon 400 bin kişinin arıtma ihtiyacını 8 yıl içinde tamamladık. Bugüne kadar bu büyüklükte çevre yatırımı Türkiye’de gerçekleştirilmedi. Türkiye’deki arıtmaların yüzde 25’i İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde. İzmir’in nüfusu Türkiye’nin yüzde 4.5’ini oluşturuyor. Çevreye bu kadar önem veren bir kentiz. Örnek vermek için söylüyorum İstanbul’un arıtma kapasitesi Türkiye’de yüzde 15, Ankara’da ise hiç yok. Bunu eleştirmek için değil, büyük kentler arasında İzmir’in yaptığı yatırımı göstermek için söylüyorum”.

Yüzülebilir Körfez
En büyük hedefinin “Yüzülebilir Körfez” olduğunu vurgulayan Başkan Aziz Kocaoğlu, “Bu projenin iki ayağı var. Bir tanesi, Ulaştırma Bakanlığı’nın - TCDD’nin Liman yolunun genişletilmesi, derinleştirilmesi, Liman’ın fonksiyonun artması. Bunu TCDD yapacak. Şu anda projenin hem proje çalışması hem de ÇED sürecini TCDD ile götürüyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne düşen ise, İç Körfez’e akan 16 tane derenin getirdiği çeşitli atıkların temizlenmesi, bertaraf edilmesi ve Güney’e derinleştirilmiş Liman yolundan suyun sirkülasyonunu sağlayacak bir kanal açmak. Bu kanal sayesinde sudaki oksijen artacak. Dolayısıyla su temizlenecek, hem balık tutacağız hem de evimizden denize girecek temizlikte suya kavuşacağız. Bu proje, dünyanın en önemli çevre yatırımı yapan belediyesi, kenti olarak bizi taçlandıracak. Bu İzmir’in en büyük projesidir” dedi.
Başkan Kocaoğlu, Körfez’i temizleyecek kazıcı gemiler ve romorkörlerin Temmuz ayında gelerek çalışmaya başlayacağı bilgisini verdi.

“Teşvik adaletsizliği var”
İzmir’in her alanda yatırım yapması gerektiğinin önemine dikkat çeken Başkan Kocaoğlu, “Biz İzmiriz, metropol kentiz. Her sektörden yararlanacağız, her sektörde büyüyeceğiz. Tek sektörle ya da belli kollarda büyüyerek bu kenti büyütemeyiz. Bugün İzmir, her sektörde üreten bir kent. Belli sıkıntılarımız var, bunların hepsini talep ediyoruz. Mesela teşvik yasaları konusunda İzmir’in aleyhine durumlar var. Geçen gün gazetelerde vardı. Otomotiv yan sanayi konusunda Kemalpaşa Bağyurdu’nda organize sanayi bölgesi var. Manisa sınırında, Turgutlu’da. Orada da Turgutlu organize sanayi var. İkisinin arasında o kadar büyük teşvik farkı var ki, İzmir tarafı büyüyemiyor, yatırım yapılamıyor. Bir çizgiyle - cetvelle çizilmiş. Bir tarafında teşvik olması, diğer tarafında olmaması, İzmir’in aleyhine çalışıyor. Bunların giderilmesi için merkezi hükümete, odalarla birlikte mücadele ediyoruz” dedi.

Sosyal belediyecilik
Büyükşehir Belediyesi olarak çalışmaların her alanda devam ettiğini söyleyen Başkan Aziz Kocaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece arıtma tesisleriyle iş bitmiyor. Tarımda iyi tarımı- organik tarımı desteklemek zorundasınız. Hayvancılıkta iyi sütü - eti desteklemelisiniz. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’de 1980’den sonra taşeronlaşmayı ilk kaldıran kurumdur. Özellikle Küçük Menderes’te tarıma destek veren, tarımın kalkınmasını sağlayan, bunu yaparken de ilçeleri, beldeleri ve köyleri kalkındıran bir anlayışla tarımı ülke gündemine, sütü ülke gündemine, çiçeği ülke gündemine, peyniri ülke gündemine, kooperatifçiliği tekrar ülke gündemine, dayanışmayı ülke gündemine taşıyan bir belediyedir, yerel yönetimdir. Yerelde kalkınmayı, belediye başkanlarımızla, meclis üyelerimizle, bürokratlarımızla gerçekleştirmek için yola çıktık; bu yolda hızlı adımlarla yürüyoruz”.

Katı atık tesisi
Katı atık konusunda yer arayışlarının devam ettiği bilgisini veren Başkan Aziz Kocaoğlu, “Her şeyimiz hazır, uzun süredir çalışıyoruz. Yoğurdu üfleyerek yiyoruz, çünkü kamu parasını kullanıyoruz. Ölçüp biçerek sağlıklı karar veriyoruz. 2020 EXPO’sunun bu çalışmaların üzerine İzmir’i taçlandıracağın inanıyorum” dedi.

“Başkan Kocaoğlu’nun yanındayız”
Törende konuşan Çiğli Belediye Başkanı Metin Solak, çalışmalarından dolayı Başkan Kocaoğlu’na ve ekibine teşekkür ederek, “İzmir Büyükşehir Belediyesi her zaman ilkleri yapıyor. Her zaman başkanımızın yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz” dedi. Çiğli Kaymakamı Mustafa Arı da, “İzmir tüm yatırımları hak ediyor. Temennim, yatırımların bir an önce yapılarak tamamlanması” diye konuştu.

Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nde gerçekleşen törene CHP Genel Başkan Yardımcısı Perihan Sarı, İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu, İl Genel Meclisi Başkanı Serdar Değirmenci, Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, Çiğli Belediye Başkanı Metin Solak, Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya, Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur, Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı, Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, Menemen Belediye Başkanı Tahrir Şahin, Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol, Aliağa Belediye Başkanı Turgut Oğuz, Çiğli Kaymakamı Mustafa Arı, meclis üyeleri, ARBIOGAZ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet İzolluoğlu, belediye bürokratları, muhtarlar ve vatandaşlar katıldı.

Vapur ihalesi yerli firmada
İzmir’in ihtiyacı olan yeni gemilerin alınması için 30 Nisan’da gerçekleşen ihale sonuçlandı. İhale sonucunda göre alınacak15 adet, karbon kompozit malzemeden yapılma çevreci gemiler yerli bir firma tarafından yapılacak.
Çiğli’deki temel atma töreninde ihale sonucunu da açıklayan Başkan Aziz Kocaoğlu, “İhale süreci dün tamamlandı. 117 milyon Euro veren Özata Tersanecilik San. ve Tic. Ltd. Şti. isimli yerli sanayici ihaleyi kazandı. Para da Türkiye’de kaldı. Bu konuda ‘adrese teslim Avrupa’ya ihale yapılıyor” diye çok eleştirildik, Ama adrese teslim Türkiye Cumhuriyeti sanayicisidir” dedi.

Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen ihale için, 15 firma dosya satın almış. Bunlardan 6 tanesi ihale için teklif zarfı sunmuştu. İhaleyi kazanan, Özata Tersanecilik San ve Tic. Ltd. Şti 117 milyon Euro teklif vermişti.

Kaynak : İzmir Büyükşehir Belediyesi

Ayrıca, daha detaylı bilgilendirmeler için;
[Only Registered Users Can See Links] sayfa 10-11
[Only Registered Users Can See Links] sayfa 48-49

Bu ayın bülteni henüz internette yayınlanmadı, ama otobüslerde bedava olarak dağıtılmaktadır. Bu ay, çamur temizliğini yapacak ve çok yakında hizmete girecek teknenin fotoğrafı ve teknik özellikleri yer almakta.

Ahmet TARİH
08-06-2012, 12:24
Deniz dibini temizlemek için en iyi yöntemlerden biri olarak düşünülen dipden çamur alma işlemi, yanında bir çok sıkıntıyıda beraberinde getirmektedir. Özellikle, zayıf malzemelerin yer aldığı dere yataklarının denizle buluştuğu kesimlerde ve yakın zamanda yapılan kıyı dolgularında yoğun deformasyonlar oluşmaktadır. Tabandan alınan çok yumuşak kıvamlı çamur, etrafındaki aynı tür malzemenin hareket etmesi ile dip kaymalarına neden olmaktadır. Kıyıya yakın kesimlerde yapılan bu uygulamalar neticesinde boşalan deniz tabanı kıyıdaki malzemelerin denize kayması ile dolma eğilimine geçmekte ve kıyı alanlarında ciddi zararlar oluşmakatadır.
Umarım bu tür sorunların oluşma ihtimalleri detaylı araştırılmış ve önlemleri alınmıştır. Kaş yapayım derken göz çıkarma olayı gerçekleşir ise projede tek konuşulacak nokta bu olacaktır.

Baba Yalçın
08-06-2012, 19:34
Erol'cum verdiğin bilgiler için çok teşekkür ederim. Yazını satır satır okudum yapılanlar, yıllarını denize vermiş hele hele dalan bir kişi olarak (su altınıda bilenler için) paha biçilmez hazine değerinde. Emeği geçenleri kutlarız. Bu işler hem çok zor hemde çok para gerektiren pahalı işler.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Büyük Körfez Projesi’nin en önemli adımlarından birini daha tamamlıyor. Körfez dibindeki ve dere ağızlarındaki çamuru temizleyerek her geçen gün biraz daha sığlaşan Körfez’i kurtaracak tarama gemisi ve römorkörün Temmuz ayında denize indirilmesi planlanıyor. Tarama gemisi, bir saatte ortalama 800 ton çamuru (yüzde 20’si çamur yüzde 80’i su olan 4 bin ton malzemeyi) 1-2 kilometre uzağa aktarabilecek kapasitede olacak.

İşte bir tek kötü olan bu. Sebebinide söyleyeyim bizim burdan örnekle. Önce, yılını tam hatırlamıyorum aynı şey Kurbağalıdere dediğimiz yerden alınan çamur aynen taşınıp açığa boca edildi. Sonra ne oldu simsiyah sular taa Avşa Marmara Adasına kadar yayıldı. Sudaki Zooplankton (Hayvanal) ve Fitoplankton (Bitkisel) toplu halde ölüncede Kaykay Lez (Salya) dediğimiz musibet her yere yayıldı. Sonra tüp geçit için de aynı yöntem uygulandı sonuç gene aynı. Yetmedi Kumkapı'nın denizinde 57 mt. derinliğe arıtılmadan verilen derin deşarjda (yağmurda suyun debisi artınca şelale etkisi) aynı etkiyi yapmakta.

Artı birde duyumlarıma göre Moda'da adı arıtma diyorlar ama tam bilgi sahibi değilim yanıltıcı olmayım.
Bir bayan çok yere başvurmuş, orda toplanan mil tabir ettiğimiz birikmiş tortuyu (yaz sonunda denize girme sezonu bitince) aynen topluca denize (derin deşarjdan) boca edildiğini ve bununda denize etkisinin korkunç olduğunu heryere anlatmaya çalışmış onu bulup konuşmak istedim ama ulaşamadım. Sebebide maliyet yüzündenmiş. Ben suyun kalitesinden bir şeyler olduğunu biliyordum ama nereden ne olduğunu anlamama imkan yoktu. Eh yapılan hiç bir iş gizli kalmaz sonradan sebebinide öğrenmiş olduk.

2010 yılında 5 günlüğüne Gökçeada'ya arkadaşımla hem dalıp balık yemek (balık kürü) hem tatil için gitmiştik. Ordaki arkadaşımdan ve giderken uğradığımız yerlerde konuştuğum esnaflardan aldığım bilgi. Marmara'daki kaykay lez (Salya) dediğimiz olayın önce Bozcaada'yı sonra Gökçeada'yı ziyaret edip taa Saroz Körfezi'ne ulaştığını anlattılar. Bu çok korkunç denizlerimizin sonu olabilecek bir durumdu içim cızz etti. Ayrıca ben 40 yıldır dalan ve gözlem yapan bir kişi olduğumdan daha gemiye binerken ve adaya giderken suyun temiz olmadığını hayretle gördüm bu çok moral bozucu üzüntü verici bir durumdu bunu dalanlar çok iyi anlayacaktır. Dalanlar denize girmeden suyun üstünden baktığında yanlamasına ne kadar görüş olduğunu anlarlar. Öyle yarım yada 1 mt. derinlikte dibi görmek o suyun berrak ya da temiz olduğu anlamına gelmez yanıltıcı olur. Denizin rengi ve görüş açısı hiç hoşuma gitmemişti bir şeyler oluyordu ama neden böyle olduğunu daha gemide soruştura soruştura ve inincede eski bir arkadaşımdan (adanın eski balıkçılarından) öğrendimki durum aynen bu.

Yalnız dönüşümüze kadar 5 gün sert esen Poyraz dönüşümüzde suyu temizlemiş tam ada ve kıyı arasındaki renk bile eski güzelliğine kavuşmaya başlamıştı. Ve gemi yanaştığındada suyun kalitesi 2 misli düzelmişti.

Yani kısaca yapılanlar çok güzel emeği geçen herkesten Allah Razı olsun. Bu işler çok pahalı işler o da kabul ama bu kıyıdan alıp açığa dökme işi tam bir facia çünkü yaşanan örnekler önümüzde ve belleğimizde. Bu açığa denize dökme işine mutlaka çare bulunmalı. Yazılanlar için tekrar herkese teşekkür ederim. Saygılar.

TUĞYAN
25-04-2013, 15:02
Ishak abi hiç bu kadar ayrıntılı düşmemiştim bayağı emek sarfetmişsin eline sağlık bilgilendirmen için teşekürler