Burhan Reis
21-07-2012, 18:29
[Only Registered Users Can See Links]
Başta yerleşik balıkçılık politikasının olmayışı, çevre kirliliği, bilinçsiz avlanma gibi etkenler denizlerdeki balık türlerini azaltırken, geçimini balıkçılık yaparak sürdürenleri de çeşitli arayışlara itiyor.
Özellikle küçük çaplı tekne sahipleri açık denize dümen kırmak yerine kıyı şeridine ağ sererek, “Voli” veya “Dum dum” olarak da anılan çevirme yoluyla balık tutmanın uğraşına yöneliyor.
Volicilerin bu yolu seçmesi zaman zaman kıyıdan avlanan oltacılarla tatsızlık yaşanmasını da beraberinde getiriyor.
Oltacılar, kıyıya yakın ağ serilmesine şiddetle karşı çıkarken, volicilerin tavrının yasak olduğunu savlayarak,” Zaten balığın nesli tükendi; olanın da serinlen ağlarla kıyıya yaklaşması engelleniyor. Oltamızı denize atmakta güçlük çekiyoruz. Yetkililerin yasadışı olan bu avlanmaya engel olmalarını istiyoruz…” diyerek Sahil Güvenliği göreve davet ediyorlar.
Diğer yandan özünde yasağın söz konusu olamadığına dikkat çeken balıkçılık çevreleri ise“ İddia edildiği gibi küçük çaplı tekneler için kıyılarda herhangi yasak söz konusu değil; liman ve dere ağızlarına 500 metre yaklaşılmamasının dışında balıkçılar adına bir yaptırım yoktur. Ancak oltacıların avlandığı yere yakın ağ serip dum dum yapmak ahlaki değil. Ne var ki balığın az, denize açılma maliyetinin yüksek olduğu bir ortamda ağ serenlere hesap sormak ne kadar doğru? O da ayrı bir tartışma konusu. Doğrudur, oltacılarla ağ seren tekneciler arasında kavgaya varan olaylar yaşanıyor, özünde insanlar olmayan balığın kavgasını yapıyorlar. Voliciler ağ serip çevirme yapıyor, denizi dövüyor onca uğraşın karşılığında çoğunlukla boş ağ çekiyor. Oltacı deseniz o da yeri geliyor hiç balık tutamıyor. Herkes kendince haklı; bu konuda yapılması gereken kıyıda balığın yuvalanmasına yönelik önlemler alınmasıdır. Balıkçılık alanında gelişmiş ülkelerde deniz toprak gibi nadasa bırakılır, balığa yuva yapma işlevi görecek nitelikte uygun yerlere eski tekne ve araba gibi hurdalar bırakılır. Tabii bunlar vatandaşın başarabileceği işler değil, ancak hazırlanacak proje kapsamında başta belediyeler olmak üzere ilgili kamu kuruluşlarınca yaşama geçirilebilir.”görüşlerini dile getiriyorlar.
Durum öyle gösteriyor ki denizlerde insanları tatmin edecek ölçüde balık artışı sağlanmadıkça olmayan balığın kavgası daha uzun yıllar sürüp gidecek…
Kaynak ([Only Registered Users Can See Links])
[Only Registered Users Can See Links]
..............
Başta yerleşik balıkçılık politikasının olmayışı, çevre kirliliği, bilinçsiz avlanma gibi etkenler denizlerdeki balık türlerini azaltırken, geçimini balıkçılık yaparak sürdürenleri de çeşitli arayışlara itiyor.
Özellikle küçük çaplı tekne sahipleri açık denize dümen kırmak yerine kıyı şeridine ağ sererek, “Voli” veya “Dum dum” olarak da anılan çevirme yoluyla balık tutmanın uğraşına yöneliyor.
Volicilerin bu yolu seçmesi zaman zaman kıyıdan avlanan oltacılarla tatsızlık yaşanmasını da beraberinde getiriyor.
Oltacılar, kıyıya yakın ağ serilmesine şiddetle karşı çıkarken, volicilerin tavrının yasak olduğunu savlayarak,” Zaten balığın nesli tükendi; olanın da serinlen ağlarla kıyıya yaklaşması engelleniyor. Oltamızı denize atmakta güçlük çekiyoruz. Yetkililerin yasadışı olan bu avlanmaya engel olmalarını istiyoruz…” diyerek Sahil Güvenliği göreve davet ediyorlar.
Diğer yandan özünde yasağın söz konusu olamadığına dikkat çeken balıkçılık çevreleri ise“ İddia edildiği gibi küçük çaplı tekneler için kıyılarda herhangi yasak söz konusu değil; liman ve dere ağızlarına 500 metre yaklaşılmamasının dışında balıkçılar adına bir yaptırım yoktur. Ancak oltacıların avlandığı yere yakın ağ serip dum dum yapmak ahlaki değil. Ne var ki balığın az, denize açılma maliyetinin yüksek olduğu bir ortamda ağ serenlere hesap sormak ne kadar doğru? O da ayrı bir tartışma konusu. Doğrudur, oltacılarla ağ seren tekneciler arasında kavgaya varan olaylar yaşanıyor, özünde insanlar olmayan balığın kavgasını yapıyorlar. Voliciler ağ serip çevirme yapıyor, denizi dövüyor onca uğraşın karşılığında çoğunlukla boş ağ çekiyor. Oltacı deseniz o da yeri geliyor hiç balık tutamıyor. Herkes kendince haklı; bu konuda yapılması gereken kıyıda balığın yuvalanmasına yönelik önlemler alınmasıdır. Balıkçılık alanında gelişmiş ülkelerde deniz toprak gibi nadasa bırakılır, balığa yuva yapma işlevi görecek nitelikte uygun yerlere eski tekne ve araba gibi hurdalar bırakılır. Tabii bunlar vatandaşın başarabileceği işler değil, ancak hazırlanacak proje kapsamında başta belediyeler olmak üzere ilgili kamu kuruluşlarınca yaşama geçirilebilir.”görüşlerini dile getiriyorlar.
Durum öyle gösteriyor ki denizlerde insanları tatmin edecek ölçüde balık artışı sağlanmadıkça olmayan balığın kavgası daha uzun yıllar sürüp gidecek…
Kaynak ([Only Registered Users Can See Links])
[Only Registered Users Can See Links]
..............