soncet36
03-09-2012, 07:29
arkadaşlar merhaba. şu ana kadar kayda değer balık avım olmadığı için buradan paylaşamamıştım. bu ilk hayırlısı.
cuma günü arkadaşla sözleştik istikamet çeşme idi. arkadaşın zaten çeşme ıldırı köyünden olması bizim için avantajdı. kendisi zaten buralarda çocukluktan beri avlanıyordu. daha önce de çeşmede bir kaç kez av macerası yaşamıştık. benim şansızlığım nedeni ile sadece macera olarak kalmıştı bu avlarımız. ben altındağda oturuyorum o ise eskiizmir tarafında. saat 17:00 gibi buluşacaktık ve hedef belli idi. yem ve malzeme hazırlığında bana pek bir söz hakkı tanımamıştı. sen sadece kendini getir dedi. oğlumuda alarak (15 yaşında) yola çıktım. saat 16:50 de köstence köprüsünden aldım arkadaşı düştük yola. urlada yemciye uğradaık o sülünez dedi ben boru kurdunda ısrar ettim. 50 sülünez 5 paket boru kurdu aldık. yengeç alacaktım gerek yok dedi. neyse aldık malzemeleri düştük yola. ıldırı ya vardık arkadaşın babasının evinde (sağolsunlar çok iyi insanlar) yemek ikramında bulundular. yemeğimizi yedik misafirperverlikten dolayı teşekkürümüzü edip ellerini öptük ve avalağımıza doğru çıktık yola. 10 dakika gitmeden arkadaş bir ara yola soktu bizi. yer tarifi soracaksınız bu gün tekrar gitsem bulamam. zaten dışarıdan giden birinin orayı bulması zordur. tek araçlık patika yol. yaklaşık 300 metre sonra arabayı park edecek geniş bir alan bulduk. çantaları aldık çalıların arasında düşe kalka vardık avlağa. güneş batmıştı. arkadaşım ve oğlum hazırlık yaparken benim olta suyla buluşmuştu bile. ilk tepki gecikmedi 2 dakika. ben başladım oltayı çekmeye. mırmır ile açılışı yaptık. tabi küçük olduğu için aynen iade. oğlumda attı oltasını 5 dakika geçmeden karagöz aldı. 15 cm boyunda. ben yine aynen devam at ve çek. küçük isparoz geri bırak. derken arkadaş lidaki aldı o da 15 cm boylarında.bırakalım bırakmayalım derken attı arkadaş kovaya. bu arada benim bıraktığım balıkların sayısı 5- 6 yı geçti. havanın kararması ay çıkmasını beklerken davetsiz misafirimiz kendini gösterdi. hava aniden patladı bir fırtına bir fırtına oltayı havada tutamıyoruz. toparlandık ve başka bir yere gittik. orasıda aynı idi burada sabahlamaya karar verdik. arabada uyumak gibi bir huyum olmadığı için ben tabiki uyuyamadım oğlumda bana katıldı. boş durmaktansa aldım oltayı indim sahile attım denize oltayı ya nasip dedim. bir kaç küçük balık yokladı oltayı çekmedim bile. sabah saat 05:00 da oradan ayrıldık ve eski yerimize gittik. geceden beri bende bir baş ağrısı baş göstermişti. gelen balıklarda küçük olunca sinirle birleşti. oğlum ve arkadaşım küçük balıklarla kovayı doldurdular bende kovaya girecek balık hala yoktu. saat 10:00 civarı ben pes dedim. arkadaş iki oltayla atıyordu. olatanın biri dolaştı onunla uğraşırken bana oltasına göz kulak olmamı söyledi. 10 dkk sonra geldi varmı bişey dedi yok dedim. hadi toparlanalım dedik. oltasını çekmeye başladı. bir yandan da söyleniyordu. yine denizde ne varsa topladık çekiyoruz diye, nerde ot var geliyor dedi. sonra çeto balık var ucunda dedi. çekti oltayı kenara atladık balığın üzerine en az 600 gr çipura. o gazla 30 dkk da attık oltayı ama boş.
burada bir kaç şey öğrendim. 1: takım seçeneğin bol olacak, 2: yem seçeneğin bol olacak, 3: gündüzden gidip av yapacağın yeri göreceksin. 4: yanındaki balık tutuyor ve sen bakıyorsan mutlaka bilmediğin bir ayrıntı vardır.
sabah baktığımda arkadaşın olta attığı yer iki yosunluk arası idi. ben ise yosunluk bölgede haybeye çalışıyormuşum. oğlumun attığı yerde iki yosunluk arası idi.
avımız ile ilgili foto çekmedim çünkü buraya nasıl konulur bilemiyorum. tek foto var elimde bakalım onu koyabilirsem paylaşırım.
hepinize rast gelsin.
eyvah alakasız bir yere açmışım konuyu adminim yardım :)
cuma günü arkadaşla sözleştik istikamet çeşme idi. arkadaşın zaten çeşme ıldırı köyünden olması bizim için avantajdı. kendisi zaten buralarda çocukluktan beri avlanıyordu. daha önce de çeşmede bir kaç kez av macerası yaşamıştık. benim şansızlığım nedeni ile sadece macera olarak kalmıştı bu avlarımız. ben altındağda oturuyorum o ise eskiizmir tarafında. saat 17:00 gibi buluşacaktık ve hedef belli idi. yem ve malzeme hazırlığında bana pek bir söz hakkı tanımamıştı. sen sadece kendini getir dedi. oğlumuda alarak (15 yaşında) yola çıktım. saat 16:50 de köstence köprüsünden aldım arkadaşı düştük yola. urlada yemciye uğradaık o sülünez dedi ben boru kurdunda ısrar ettim. 50 sülünez 5 paket boru kurdu aldık. yengeç alacaktım gerek yok dedi. neyse aldık malzemeleri düştük yola. ıldırı ya vardık arkadaşın babasının evinde (sağolsunlar çok iyi insanlar) yemek ikramında bulundular. yemeğimizi yedik misafirperverlikten dolayı teşekkürümüzü edip ellerini öptük ve avalağımıza doğru çıktık yola. 10 dakika gitmeden arkadaş bir ara yola soktu bizi. yer tarifi soracaksınız bu gün tekrar gitsem bulamam. zaten dışarıdan giden birinin orayı bulması zordur. tek araçlık patika yol. yaklaşık 300 metre sonra arabayı park edecek geniş bir alan bulduk. çantaları aldık çalıların arasında düşe kalka vardık avlağa. güneş batmıştı. arkadaşım ve oğlum hazırlık yaparken benim olta suyla buluşmuştu bile. ilk tepki gecikmedi 2 dakika. ben başladım oltayı çekmeye. mırmır ile açılışı yaptık. tabi küçük olduğu için aynen iade. oğlumda attı oltasını 5 dakika geçmeden karagöz aldı. 15 cm boyunda. ben yine aynen devam at ve çek. küçük isparoz geri bırak. derken arkadaş lidaki aldı o da 15 cm boylarında.bırakalım bırakmayalım derken attı arkadaş kovaya. bu arada benim bıraktığım balıkların sayısı 5- 6 yı geçti. havanın kararması ay çıkmasını beklerken davetsiz misafirimiz kendini gösterdi. hava aniden patladı bir fırtına bir fırtına oltayı havada tutamıyoruz. toparlandık ve başka bir yere gittik. orasıda aynı idi burada sabahlamaya karar verdik. arabada uyumak gibi bir huyum olmadığı için ben tabiki uyuyamadım oğlumda bana katıldı. boş durmaktansa aldım oltayı indim sahile attım denize oltayı ya nasip dedim. bir kaç küçük balık yokladı oltayı çekmedim bile. sabah saat 05:00 da oradan ayrıldık ve eski yerimize gittik. geceden beri bende bir baş ağrısı baş göstermişti. gelen balıklarda küçük olunca sinirle birleşti. oğlum ve arkadaşım küçük balıklarla kovayı doldurdular bende kovaya girecek balık hala yoktu. saat 10:00 civarı ben pes dedim. arkadaş iki oltayla atıyordu. olatanın biri dolaştı onunla uğraşırken bana oltasına göz kulak olmamı söyledi. 10 dkk sonra geldi varmı bişey dedi yok dedim. hadi toparlanalım dedik. oltasını çekmeye başladı. bir yandan da söyleniyordu. yine denizde ne varsa topladık çekiyoruz diye, nerde ot var geliyor dedi. sonra çeto balık var ucunda dedi. çekti oltayı kenara atladık balığın üzerine en az 600 gr çipura. o gazla 30 dkk da attık oltayı ama boş.
burada bir kaç şey öğrendim. 1: takım seçeneğin bol olacak, 2: yem seçeneğin bol olacak, 3: gündüzden gidip av yapacağın yeri göreceksin. 4: yanındaki balık tutuyor ve sen bakıyorsan mutlaka bilmediğin bir ayrıntı vardır.
sabah baktığımda arkadaşın olta attığı yer iki yosunluk arası idi. ben ise yosunluk bölgede haybeye çalışıyormuşum. oğlumun attığı yerde iki yosunluk arası idi.
avımız ile ilgili foto çekmedim çünkü buraya nasıl konulur bilemiyorum. tek foto var elimde bakalım onu koyabilirsem paylaşırım.
hepinize rast gelsin.
eyvah alakasız bir yere açmışım konuyu adminim yardım :)