altuğ
14-11-2006, 10:09
Herkese merhaba .Biraz gecikmeli oldu ama bende balık avı açısından ,Ankara da yaşamanın zorluğu nedeniyle nadiren fırsat bulabildiğim avlarımdan birini paylaşmak istdim.
Geçtiğimiz bayram tatilini Antalya da ailece tamamladıktan sonra ,eşimin ve kızımın da de hakikaten özverisi ile onları Ankara ya gönderdikten sonra ,tatili 3 gün daha uzatarak .Ankara'dan gelen balık avı arkadaşım İsmail'i Antalya otogarından karşılayarak Adrasan a geçtik.(Tabiki İsmaili beklerken,balıkhali ve özellikle belediye çarşısının arkasındaki tektek (Minik karides)satıcıları ziyaret edilerek her türlü yem ihtiyacı karşılandı)
Biz esasen sırtı usulü av meraklısıyız ama ne olur ne olmaz hesabı her çeşit takımı da yanımızda bulunduruyoruz.Dedim ya Ankara'da balık sevdalısı olarak yaşamak çok zor.
Önceden organize ettiğimiz gibi tekne hazır,kalacak yer hazır,Adrasana ulaştık.Tabii işin en zevkli yanlarından biri olan takımların gözden geçirilmesi falan derken geç saatte yattık.
26-10 perşembe sabahı saat 06:30 da tekne açılmaya başlamıştı.Yaklaşık 8.50 lik ahşap balıkçı motoru,kaptan Ramazan,motorun sesi,Adrasanın muhteşem mavilikleri,nerede ise denizin içine kadar giren çam ağaçları,ve yeni doğan ğüneş .... anlayacağınız ortam mükemmel .Deniz çarşaf gibi.
İçimiz den "tamam bu sefer olacak galiba ,kuzuyu(Akya)alacağız galiba " temennileri ve bildiğimiz her türlü dua okunarak koyun çıkışına gelmeden 3 adet çıkrık makineli sırtı değişik renk,derinlik ve aksiyonda suya inmişti.
Yaklaşık 15 -20 dakika sonra ,dünyanın en güzel seslerinden biri duyuldu.Benim çıkrıklardan birinden kaloma sesi geliyordu.
Hemen müdahale ettim ve ,işin zevkinide çıkararak yaklaşık 10 dk da takımı topladım.Gelen muhtemelen 3-5 kg lik güzel bir şey diye düşünürken ,yaklaşık 2.50 kg lık bir balon balığı idi.Olsun siftah dedik ve arkadaşı denize geri yolladık.
Bu arada rapalaları ve kendi hazırladığım slikon kalamar lardan oluşan yabancıların "daisy chain"dediği,takımları sürekli değiştirmeye başladık.
Kıyı şeridinden Suluada ya geçerken palamut için takımlar değişti yüzey takımları ve tüylü çapariler suya girdi ama nafile .
Fazla uzatmak istemiyorum.O gün 5 adalar bölgesi dahil hemen hemen kaptanın dediğine göre sırtı hızında , 70-80 km lik bir deniz yolculuğu yaptık.Akşam saat 7 de denizden çıkana kadar bildiğimiz her türlü yöntem ,malzeme yi hatta adrasanlı balıkçıların kuzu avı için kullandığı canlı zarganalı takımları dahil denedik ama bay kuzu ile gene tanışamadık.
Bu, bu sene içerisinde adrasanı 3. ziyaretim oldu ama ,büyük balık hastalığına yakalandık bir defa,vazgeçmek yok.
Allahtan dönüş yolunda akşam yemeği için yaklaşık 1 saat içinde tuttuğumuz ekte resimleri olan zarganalar yüzümüzü güldürdü.30 luk mesina ve ipekle tuttuğumuz zarganalar gerçekten iri ve lezzetli idi.Bu arada belirtmek istediğim bir konu ; Sarı ipeklerimiz bitip Turuncu ipeklere kalınca av bitti,arada da denediğimiz turuncu ipekle hiç zargana alamadık.
2. gün de aynı heyecanla kalktık,ama hava patlamıştı,çıkıp çıkmamayı düşünürken , nispetten daha az rüzgar alan yan koya geçerek dip yapmaya karar verdik.yaklaşık 2-2.5 kg ıskaroz,hani,karagöz, tek tük mercan tuttuk.
Tabiki adrasan bölgesinde baş belası haline gelen balon balıklarından fırsat kaldıkça.O kadar açgözlüler ki anlatamam .olta dip yapar yapmaz saldırıyorlar.Uğraşşanız adam başı 100 kg tutarsınız. Oltayı dipleyip bir sigara yakayım dedinizmi,geçmiş olsun oltalar kesik,iğnesiz geliyor.
Bu arada irileri , hele 2li 3 lü gelince çekmesi zevkli oluyor.(Napalım biz sizin gibi cipura ,mercan ,avı yapamıyoruz.fırsat bulmuşken simulasyonlarını yaptık)
Akşam dönüşte yağmur alıp,sırılsıklsm olduğumuzu anlatmayacağım.
İki kafadar ,zevkli bir iki gün geçirdik.Hayal ettiğimiz balığı tutamadık ama genede güzeldi.
Şimdiki hedefimiz İskenderun ve samandağ .Duyumlar alıyoruz.Büyük balıklar bizi bekliyormuş.....
Bu vesile ile her kese selam ve saygılarımla, RASTGELE,,,,,,,,,,
Geçtiğimiz bayram tatilini Antalya da ailece tamamladıktan sonra ,eşimin ve kızımın da de hakikaten özverisi ile onları Ankara ya gönderdikten sonra ,tatili 3 gün daha uzatarak .Ankara'dan gelen balık avı arkadaşım İsmail'i Antalya otogarından karşılayarak Adrasan a geçtik.(Tabiki İsmaili beklerken,balıkhali ve özellikle belediye çarşısının arkasındaki tektek (Minik karides)satıcıları ziyaret edilerek her türlü yem ihtiyacı karşılandı)
Biz esasen sırtı usulü av meraklısıyız ama ne olur ne olmaz hesabı her çeşit takımı da yanımızda bulunduruyoruz.Dedim ya Ankara'da balık sevdalısı olarak yaşamak çok zor.
Önceden organize ettiğimiz gibi tekne hazır,kalacak yer hazır,Adrasana ulaştık.Tabii işin en zevkli yanlarından biri olan takımların gözden geçirilmesi falan derken geç saatte yattık.
26-10 perşembe sabahı saat 06:30 da tekne açılmaya başlamıştı.Yaklaşık 8.50 lik ahşap balıkçı motoru,kaptan Ramazan,motorun sesi,Adrasanın muhteşem mavilikleri,nerede ise denizin içine kadar giren çam ağaçları,ve yeni doğan ğüneş .... anlayacağınız ortam mükemmel .Deniz çarşaf gibi.
İçimiz den "tamam bu sefer olacak galiba ,kuzuyu(Akya)alacağız galiba " temennileri ve bildiğimiz her türlü dua okunarak koyun çıkışına gelmeden 3 adet çıkrık makineli sırtı değişik renk,derinlik ve aksiyonda suya inmişti.
Yaklaşık 15 -20 dakika sonra ,dünyanın en güzel seslerinden biri duyuldu.Benim çıkrıklardan birinden kaloma sesi geliyordu.
Hemen müdahale ettim ve ,işin zevkinide çıkararak yaklaşık 10 dk da takımı topladım.Gelen muhtemelen 3-5 kg lik güzel bir şey diye düşünürken ,yaklaşık 2.50 kg lık bir balon balığı idi.Olsun siftah dedik ve arkadaşı denize geri yolladık.
Bu arada rapalaları ve kendi hazırladığım slikon kalamar lardan oluşan yabancıların "daisy chain"dediği,takımları sürekli değiştirmeye başladık.
Kıyı şeridinden Suluada ya geçerken palamut için takımlar değişti yüzey takımları ve tüylü çapariler suya girdi ama nafile .
Fazla uzatmak istemiyorum.O gün 5 adalar bölgesi dahil hemen hemen kaptanın dediğine göre sırtı hızında , 70-80 km lik bir deniz yolculuğu yaptık.Akşam saat 7 de denizden çıkana kadar bildiğimiz her türlü yöntem ,malzeme yi hatta adrasanlı balıkçıların kuzu avı için kullandığı canlı zarganalı takımları dahil denedik ama bay kuzu ile gene tanışamadık.
Bu, bu sene içerisinde adrasanı 3. ziyaretim oldu ama ,büyük balık hastalığına yakalandık bir defa,vazgeçmek yok.
Allahtan dönüş yolunda akşam yemeği için yaklaşık 1 saat içinde tuttuğumuz ekte resimleri olan zarganalar yüzümüzü güldürdü.30 luk mesina ve ipekle tuttuğumuz zarganalar gerçekten iri ve lezzetli idi.Bu arada belirtmek istediğim bir konu ; Sarı ipeklerimiz bitip Turuncu ipeklere kalınca av bitti,arada da denediğimiz turuncu ipekle hiç zargana alamadık.
2. gün de aynı heyecanla kalktık,ama hava patlamıştı,çıkıp çıkmamayı düşünürken , nispetten daha az rüzgar alan yan koya geçerek dip yapmaya karar verdik.yaklaşık 2-2.5 kg ıskaroz,hani,karagöz, tek tük mercan tuttuk.
Tabiki adrasan bölgesinde baş belası haline gelen balon balıklarından fırsat kaldıkça.O kadar açgözlüler ki anlatamam .olta dip yapar yapmaz saldırıyorlar.Uğraşşanız adam başı 100 kg tutarsınız. Oltayı dipleyip bir sigara yakayım dedinizmi,geçmiş olsun oltalar kesik,iğnesiz geliyor.
Bu arada irileri , hele 2li 3 lü gelince çekmesi zevkli oluyor.(Napalım biz sizin gibi cipura ,mercan ,avı yapamıyoruz.fırsat bulmuşken simulasyonlarını yaptık)
Akşam dönüşte yağmur alıp,sırılsıklsm olduğumuzu anlatmayacağım.
İki kafadar ,zevkli bir iki gün geçirdik.Hayal ettiğimiz balığı tutamadık ama genede güzeldi.
Şimdiki hedefimiz İskenderun ve samandağ .Duyumlar alıyoruz.Büyük balıklar bizi bekliyormuş.....
Bu vesile ile her kese selam ve saygılarımla, RASTGELE,,,,,,,,,,