Tüm Versiyonu Göster : Ölümle burun buruna !..
Onur GÜNER
23-03-2007, 21:28
Bu yaşananların her zıpkıncının başına gelebileceği gibi yeni başlayan arkadaşların çok dikkatli okumasını öneriyorum...
Tam olarak hatırlayamıyorum ama 2000 veya 2001 yılı. Ben acemi bir zıpkıcı, balık peşinde akşam yemeğinin benim tarafımdan güzel bir balık ziyafetine dönüşmesi için uğraşıyorum. Yer Alanya. Öğlen avkti ve hava hayli sıcak. Üzerimde 5 mm elbise, bunaltıcı bir hava ve belimde bir kaç balık.
Altımda milyonlarca ton su. Bense onun altında ezilen bir küçücük bir nokta. Derinler taşlık. Kaçışan balıklar ve iştahlı bir avcı. İşte birinci hata. Asla hırs yok. Herkez kısmetini yer. Taşlar daha da net görülüyor. Evet sargozlar taşların arasına kaçtı ve...................
Dalıyorum. Elimde 75 lik eski bir zıpkın. Makara yok. İniyorum iniyorum ve taşlar iyice yaklaştı. Nefesim yerinde. Artık taşlıktayım. Derinlik öyle fazla değil 6 - 7 metre. Ama o gün için zor derinlik (ölmek için kolay) Balıklar oyukların içinde telaşlı telaşlı kaçışıyor. Acaba hangisi akşam ızgaranın üzerinde diye düşünürken. Evet tam önümde. Basıyorum tetiğe ! Eminim vuruldu ama şişde kayanın en uzak köşesindeki yerini çoktan aldı. Balık şişte. Şiş kayada takılı...Garanti yerden vuruldu, ama benim yukarı çıkacağım garanti mi ??? Bırakıyorum zıpkını. Yukarıya doğru çıkıyor. Tabii bende ama oda ne. Bişeyler ters gidiyor. Çıkamıyorum. Madde iki: dur-düşün-uygula !!! Hemen duruma bakıyorum ve şiş ile zıpkın arasındaki kalın ve sağlam ipin belimdeki balık teline takıldığını görüyorum. Saniyeler sanki yıllar. Çabalıyorum ama nafile. Yüzeye en fazla iki metre var. Ama .....................
Madde üç: Bıçaksız dalmayın !!! Herşeyinizi unutun ama avlanırken bıçağınızı unutmayın. Bıçapınızı her zaman aynı yere takın ve taktığınız yere alışın. Düşünmeden eliniz gidecektir ki hayat kurtarır. Vakit geçmek bilmiyor. Yukarısı hayat, yukarısı özgürlük ama varamıyorum, erişemiyorum hayata. O an elim istemsizce bıçağımıma gidiyor ve kesiyorum ipi. Çıkıyorum yüzeye. Kendime gelmek için karaya yüzüyor ve bi süre dinleniyorum. Dersler çıkarıyorum bundan. Dersler çıkarmalıyız hepimiz...
Madde dört: Belimize taktığımız balık teli. U şeklinde değil. Belimzi saracak ve kemeri çıkardığımız zaman dizgininde çıkacağı şekilde olmalıdır. Tel veya metalden olmamalı ve kesilebilir cinsten olmalıdır. Unutmayın :
HİÇBİR BALIK BİZDEN DEĞERLİ DEĞİLDİR............
[Only Registered Users Can See Links]
Allah kimseye yaşatmasın:( . Denizde panik ölüm demektir, tüm dalıcılar olarak önce sakin olmayı öğrenmeliyiz. İkinci olarak da hiçbir malzeme hayatımızdan değerli değildir. Gerekirse kemer dahil herşeyi atıp yüzeye ulaşmalıyız. Onur eline sağlık, güzel bir konuya temas etmişsin...
Güven ÖZYELDAN
23-03-2007, 23:00
HİÇBİR BALIK BİZDEN DEĞERLİ DEĞİLDİR çok doğru bir cümle denizin eşsiz güzelliğine kapılmamak mümkün değil bir anlık dalgınlık en değerlimiz hayatımızı kaybetmemize sebeb olabilir.zıpkın avcılığı yapmıyorum fakat düşüncem öncelikle kendimizi çok iyi tanımak gerekiyor zamanı iyi ayarlamak gerekli aleti yerinde ve zamanında kolayca ulaşıp kullanabilmek gerekiyor en önemlisi canımızın kıymetli olduğunu unutmamak gerekiyor sanırım geri dönüş yok yedek parça yok malesef zamanı geriye alıp hatayı düzeltemiyoruz....
önçelikle size geçmiş olşun hatalardan ders çıkartmak çok güzel bir şey ama denizde hataya yer yoktur herkesin bu konularda çok dikkatli olması lazım mal gider yenisi gelir çan giderse geri dönüşü yok allah kimseye böyle acılar yaşatmasın denizin ve balık tutmanın keyfini çıkaralım herkese rastge
HALDUN YALIMLI
24-03-2007, 08:27
Onur bu korku dolu tecrübenden çıkarılacak çok fazla dersler var. Diğer yazan arkadaşlarımızında üzerinde durduğu gibi BİZİM HAYATIMIZ HERŞEYDEN önemli. Güzel ve keyif dolu dalışlara. RASTGELSİN.
aganta borina borinata
24-03-2007, 11:16
adana karataşta bi dalgıç arkadaşımın anlattığı da şöyle... derinlik 1,5 m. kayalık bi bölge... bi balığın kayaların arasına kaçtığını görüyor... zıpkını kullanamayacağı için balığı eliyle yakalamak istiyor ve sokuyor elini oyuğun içine... balığı yakalıyor... elini çekiyor ama eli çıkmıyor oyuktan...biraz uğraşıyor ama nafile çıkmıyor eli...balığı bırakıyor ve çekiyor elini...ama eli yine çıkmıyor... artık zorlanmaya başlıyor zorlandıkça elini zorluyor elini kayalar kan içinde bırakıyor ama eli çıkmıyor bi türlü... bunu bana yemin ederek anlatıyor ve diyor ki belimdeki bıçağımı çıkarıp elimi bileğimden kesmeye karar verdim... çünkü belki bi on saniye daha kalabilirdim... bıçağı çıkardım ve bileğime dayadım... ( ben bıçağını gördüm emin olun değil el bileğini kaval kemiğini bile keser sanırsam galiba) gözlerimi kapadım ve tam kesecekken elim kendiliğinden çıktı kayadan... işin kötüsü arkadaşlarım 1,5 m. lik suda boğuldum diye dalga geçerdi benimle:D diye bitirmişti hikayesini...
rastgelsin...
Çok doğru bir yazı olmuş onur abi.Hiçbirşey canımızdan daha önemli değildir...
arkadaşlar anlatılanlar ve yaşanılan tecrübeler bizlere anlatıyorki;
soğukkanlılık, risklerin minimuma indirgenmesi ve hiç bir satın alınabilirin hayatımızdan daha değerli olamıyacağı değerlendirmesinin yapılabilmesi hayat kurtarıcıdır.
kutluhan
26-03-2007, 07:30
Sanırım herkesin bir zor anı olmuş ben yalnız değilmişim. açıkçası şu an düşündüğümde ölmek için yeterince deneme yapmışım bizzat ama talihim yokmuymuş varmıymış bilemiyorum başramamışım. sonradan süşününce insanın nasıl yaptığına akıl sır erdiremiyor.
İlk dalmaya merak sardığımda zıpkınım yoktu ve amacım kendimi suyun altına alıştımak olduğundan dalabildiğim derinliğe kadar inip taş veya deniz kabuğu çıkarmakla yetinmekteydim zamanla su altına daha fazla alıştım ve kuzenin zıpkınını ödünç alarak ilk zıpkınlı deneyimime geçmeye karar verdim.
Yer Çanakkaleydii aslında daldığım yerde çok fazla akıntı var ve yüzebilmek bile başarı sayılır, tabi balık peşinde koştururken akıntının yoğunlığuna farketmeden kapılabiliyordunuz. (bu arada o bölgede hemen her türlü balık çıkmakta özellikle dil) deniz temiz olduğundan oldukça derinleri görebiliyordunuz. ve ben aşağıda bir dil balığı gördüm, o beni ddaha önce görmüş olacakki kendini yosunların üzerine bıraktı ve hareketsiz yatmaya başladı, bende vurabilmek için dalmaya başladım ama bir türlü yetişemiyordum. (bu arada ağırlık gerektirdiğini o zaman bilmiyordum) oldukça yaklaştığım bir anda zıpkının tetiğine bastım fakat ilk atışım ıska geçti ve tekrar vurmak için kurmaya çalıştım tüfeği. bri türlü beceremedim o sırada nefes almam gerektiğini farketye başladım, yukarı çıkmaya başladım ama bir türlü yüzeye gelemiyordum. kimbilir belki 5 metredeydim ama yukarıya bir türlü varmaıyor nefes alma imkanına ulaşamayırodum, hayatımın en uzun anları gibi geldi o anlar. nefesimi bırakıyordum yavaş yavaş baloncuklar yukrı çıkıyor bende arkalarından onlara yetişmeye çalışıyorum. suyun üzerinde ışığın yanılsaması bi anda nura gidiyormusum gibi hissettim, sonra su üstündeyim ve nefes alıyorum, meğerse hava ne kadar güzel ne kadar tatlı bir şeymiş. aslında limitlerimi iyi bilmemenin durumuydu bu, benden daha acimler olursa onlara tavsiyem önce limitlerini öğrensinler ve dalma alıştırmları yapsınlar zıpkınsız, zamanıı geldiğinde yukarı çıkmazsan balığı alıp kendini bırakma ihtimalinde o kadar artıyor, ve sürekli söyledikleri gibi benimde ilk dersim bu HIRS YAPMAYIN, bir balık gider ama siz sağ oldukça bin balık gelir.
Saygılar. Rastgele...
Teşekkürler Onur. Geçmiş olsun.
Dediğin gibi bıçak çok önemli. Zaten bıçak insana hayatı boyunca belki bir kez gerekiyor. O anda bıçak yoksa bir daha gerekmiyor.
Sanırım herkesin bir zor anı olmuş ben yalnız değilmişim. açıkçası şu an düşündüğümde ölmek için yeterince deneme yapmışım bizzat ama talihim yokmuymuş varmıymış bilemiyorum başramamışım. sonradan süşününce insanın nasıl yaptığına akıl sır erdiremiyor.
İlk dalmaya merak sardığımda zıpkınım yoktu ve amacım kendimi suyun altına alıştımak olduğundan dalabildiğim derinliğe kadar inip taş veya deniz kabuğu çıkarmakla yetinmekteydim zamanla su altına daha fazla alıştım ve kuzenin zıpkınını ödünç alarak ilk zıpkınlı deneyimime geçmeye karar verdim.
Yer Çanakkaleydii aslında daldığım yerde çok fazla akıntı var ve yüzebilmek bile başarı sayılır, tabi balık peşinde koştururken akıntının yoğunlığuna farketmeden kapılabiliyordunuz. (bu arada o bölgede hemen her türlü balık çıkmakta özellikle dil) deniz temiz olduğundan oldukça derinleri görebiliyordunuz. ve ben aşağıda bir dil balığı gördüm, o beni ddaha önce görmüş olacakki kendini yosunların üzerine bıraktı ve hareketsiz yatmaya başladı, bende vurabilmek için dalmaya başladım ama bir türlü yetişemiyordum. (bu arada ağırlık gerektirdiğini o zaman bilmiyordum) oldukça yaklaştığım bir anda zıpkının tetiğine bastım fakat ilk atışım ıska geçti ve tekrar vurmak için kurmaya çalıştım tüfeği. bri türlü beceremedim o sırada nefes almam gerektiğini farketye başladım, yukarı çıkmaya başladım ama bir türlü yüzeye gelemiyordum. kimbilir belki 5 metredeydim ama yukarıya bir türlü varmaıyor nefes alma imkanına ulaşamayırodum, hayatımın en uzun anları gibi geldi o anlar. nefesimi bırakıyordum yavaş yavaş baloncuklar yukrı çıkıyor bende arkalarından onlara yetişmeye çalışıyorum. suyun üzerinde ışığın yanılsaması bi anda nura gidiyormusum gibi hissettim, sonra su üstündeyim ve nefes alıyorum, meğerse hava ne kadar güzel ne kadar tatlı bir şeymiş. aslında limitlerimi iyi bilmemenin durumuydu bu, benden daha acimler olursa onlara tavsiyem önce limitlerini öğrensinler ve dalma alıştırmları yapsınlar zıpkınsız, zamanıı geldiğinde yukarı çıkmazsan balığı alıp kendini bırakma ihtimalinde o kadar artıyor, ve sürekli söyledikleri gibi benimde ilk dersim bu HIRS YAPMAYIN, bir balık gider ama siz sağ oldukça bin balık gelir.
Saygılar. Rastgele...
Aramıza hoşgeldiniz. Geçmiş olsun, umarım bunlar bu işle uğraşacak arkadaşların kulağına küpe olur...
Onur bey sizden öğrenecek çok şey var...:)
Teşekkürler yazı için ..
Bir de bir şey soracağım
Bıçağın taşınması için en uygun yer sizce neresi?
Ben sol kolumun üzerinde taşıyorum
Sizce?
Onur GÜNER
26-03-2007, 15:37
Bıçak taşımak için uygun bir yer...
aganta borina borinata
27-03-2007, 06:29
konu hakkında pek bilgim olmamasına rağmen ben bıçağın her iki elinde ulaşabileceği bi yerde taşınmasının daha doğru olacağını düşünüyorum... diyelim ki sol kol üzerinde taşıyorsunuz ve bi aksilik sonunda sağ elinizi kullanamıyorsanız sanırım bıçağı oradan alamazsınız ya da almak için epeyce bi çaba göstermeniz gerekir diye düşünüyorum...
rastgelsin...
konu hakkında pek bilgim olmamasına rağmen ben bıçağın her iki elinde ulaşabileceği bi yerde taşınmasının daha doğru olacağını düşünüyorum... diyelim ki sol kol üzerinde taşıyorsunuz ve bi aksilik sonunda sağ elinizi kullanamıyorsanız sanırım bıçağı oradan alamazsınız ya da almak için epeyce bi çaba göstermeniz gerekir diye düşünüyorum...
rastgelsin...
Doğan'a katılıyorum. Ben belde taşıyorum bıçağı, gerektiğinde iki elle de ulaşabiliyorum...
çift bıçak kullanıyorum.biri sol baldırımın dış yerinde.diğeri sağ ayak bileğimin dış bölgesinde.baldırımdakini bakık söndürmek.temizlemek vs işler için kullanıyorum .sol ayak bileğimdeki hiç kullanmadan en keskin hali ile can keskisi olarak kullanıyorum.yani birkere kullan canını kurtarsın misali.dalın sağlıcakla.
Yer Canakkale civarı / 80'li yıllardan bir yıl
yaklasık 10 yıldır gittigimiz yerlesimden edindigimiz dostlar bizi dalıs bolgelerine goturuyorlar, vurdugumuz balıkları aksamları hep beraber afiyetle yiyiyoruz.
O zamanlar Istanbul' da dahi sualtı avı malzemesi yok denecek kadar az, bulunanlar da pahalı. Yerel halk ise dalmak deyince sadece bodrumdan ve ayvalık tan gelen tek tuk sunger nargilecisini biliyorlar.
Arkadaşlardan hevesli olanlara ufak ufak nefesle dalmayı ve avlanmayı ogretiyoruz. Zamanla ithalatın serbestlemesiyle beraber malzeme temini kolaylasıyor. Arkadaslarımızın biraz daha yasca ve fizikce buyumus olan kucuk kardesleri, gelisen sartlara hızla adapte olarak sagdan soldan temin ettikleri ABC malzeme ve basit tufeklerle balık vurmaya ve bazen de satmaya baslıyorlar.
Bir gun, Lise bahcesinde basketbol oynayan bir kardesimiz aniden yere yıkılıyor ve hastaneye yetistirilemeden vefat ediyor. Once kalp krizi, sara v.s. nedenler dusunulduyse de yapılan tıbbi tetkikde olum nedeninin akciger iltihabına baglı yetmezlik oldugu anlasılıyor. Arkadas ve aile cevresi ile konusuldugunda ise 2 gun once balık vurmaya gittigi, yaklasık 2mt derinlikte bi tasın altında buyukce bir ahtapot vurdugu, cesitli kereler denemesine ragmen ahtapotu cıkaramadıgı, en sonunda kolunu tasın altına sokarak ahtapotu elle cıkartmaya calıstıgı ama ahtapotun koluna sarılması sonucu kurtulamayarak su yutmaya ve refleks sonucu akcigerine su cekmeye basladıgı, tesadufen yakınına gelen arkadasının
yardımıyla ahtapottan kurtarılıp, yarı baygın satıha ve sonrada yakın kıyıya getirildigi; oradan da Ckale Devlet Hastanesine goturulerek muayene edildigi vetaburcu edildigi ogreniliyor. 48 saat sonra da vefat ediyor.
Burada olayın sudaki kısmıyla ilgili pek cok ders var ama asıl onemli olan sonrasında yasananlar. Her ne sekilde olursa olsun, hafif bir bogulma tehlikesi sonrasında dahi kazazedenin en az 48 saat yatarak musahade altında tutulması ve vucuttan su attırıcı tedavi uygulanması ihmal edilmemelidir. Ciger fonksiyonları surekli izlenmelidir. Tuzlu suda yasayan bakterilerin vucut ortamında septik sok'a neden olmaması icin gerekli antibiyotik tedavileri ihmal edilmemelidir. Bu arada bu tip tıbbi tedavinin yeterli faydayı saglayabilmesi icin
olur olmaz sekil ve dozlarda , doktor tavsiyesinden uzak, grip ve nezle durumlarında antibiyotik kullanımına yonelmekten uzak durmak ve de sigara kullanmamak gerekmektedir.
Tatlı su bogulmalarında ise bu tur mudahaleyi mumkun olan en kısa zamanda yapmak gerekir. Cunku tatlı su bogulması yasayan kazazedenin, tuzlu suda bogulma yasayan kazazedeye gore hayattta kalma sansı -sureye baglı olarak- daha azdır (osmos olayı).
cevrenizdeki bogulma olaylarında eger olaya mudahale eden egitimli tıbbi ilkyardım ekibi (paramedic veya acil servis uzmanı) yoksa; kazazede yakınlarını bu konuda ikaz etmeyi unutmayalım.
Kazasız dalıslar
Jekfer kardeşim verdiğiniz bilgiler gecekten cok kıymetli dalmayı seven ve zıpkıncı arkadaşlarımız icin gözönünde bulundurulması gereken bilgiler teşekkür ederiz.
teşekkürler onur abi aynı şeyi bende yaşamıştım,yanımda bıçağımda olmadığı için zıpkınımı bırakıp çıkmak zorunda kaldım,çok güzel bi paylaşım tekrar teşekkürler(uzun bi süredir internete giremedim,özür diliyorum ama tekrar aranızdayım:))
vBulletin® v3.7.4, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.