PDA

Tüm Versiyonu Göster : Neden kültür balığı ???


jellyfish
17-04-2007, 16:26
Neden Kültür Balığı ?
Doğa balığı ile kültür balığı karşılaştırması:

• Besin değeri

Doğa balığı dönemsel olarak farklı yağlılık ve lezzet değerleri verir. Düzenli bir şekilde beslenemediği için et kalitesi ve lezzeti yıl boyunca değişiklikler gösterir. Özellikle üreme dönemleri öncesinde lezzetli olan balıklar, üreme dönemi sonrasında lezzet kaybına uğrarlar. Piyasada bolca bulunan birbirinin kopyası “hangi balık ne zaman yenir” listeleri ve “balık takvimlerinin” var oluş sebebi budur.

Kültür balığı kontrollü ve ihtiyaçları doğrultusunda beslendiği için dönemsel yağlılık ve lezzet farklılıkları taşımaz. Et kalitesi ve besin değeri yılın her dönemi aynı değerlerde bulunur. Belirtmek gerekir ki, kaliteli yemler ile beslenen balıklar yemin kalitesini lezzetlerine yansıtırlar, bu durum üreme dönemleri de dahil değişmez.

• Kirlilik kalıntısı içerme

Doğa balığı çeşitli nedenlerle (üreme, beslenme vb) dönemsel olarak yada kalıcı kirliği olan bazı ortamlara girip çıkabilirler.

Balık kültürü yapılan çiftlik alanları ise, öncelikle analizleri yapılarak ve yakında kirlilik kaynağı olmamasına dikkat edilerek kurulur. Balığın yaşadığı ortam (deniz suyu) sürekli kontrol altında tutulur ve düzenli periyotlarla çevreden ve stoktan numuneler alınarak, kalıntı (residue) analizleri yapılır. Antibiyotik ve ağır metaller dahil bütün olası kirletici maddelerin taraması ile balıktan insana kimyasal madde geçişi önlenmiş olur. Bu titizliğin sayesinde Türkiye’de üretilen deniz balıklarının büyük bir kısmının Avrupa Birliği ülkelerine ihraç ediliyor olması mümkün olabilmiştir.

• Raf ömrü

Doğadan avlanan balık deniz suyu içerisinde avlanma yöntemine de bağlı olarak bilinmeyen bir süre bekler. Tekneye alındıktan sonra da, üzerine idareten serpilen buz kırıntıları ile yine bilinmeyen bir süre bekler. Mezattan sonra tüketiciye gidinceye kadar yine bilinmeyen bir süre bekler. Yeni alıcı balığın üstüne biraz buz serper. Oysa geceden yakalanmış balığın gözleri çoktan solmaya ve kurumaya, kanı solungaçlarından çekilmeye başlamıştır. Balığın bütün bu sürede sindirim organları az ya da çok yiyecek ile dolu olduğu için, sindirim sisteminde bolca bulunan bakteriler hızla çoğalır ve balığın kendi sindirim enzimleri ile birlikte içten içe sindirilmesini ve bozulmasını başlatır. Kış döneminde nispeten tazeliğini koruyan balık, yaz döneminde usulen üstüne serpilen birkaç parça buza rağmen hızla bozulur.



Kültür balığı ise hasat edilmeden önce minimum üç gün süreyle aç bırakıldığı için sindirim organları boştur, yani hem bakterilerin çoğalması için uygun ortam yoktur hem de herhangi bir sindirim faaliyeti olmadığından ölüm sonrası dokulara zarar verecek sindirim enzimleri en az miktarlardadır. Donma noktasına yakın sıcaklıklardaki buzlu su içinde şoklanarak kontrollü şekilde ölüm sertliğine ulaştığı için balığın tazeliğini yok eden ölüm sonrası biyolojik reaksiyonlar daha geç başlar ve ürün tazeliğini daha uzun süre korur. Öyle ki, doğadan yakalanmış balıkların raf ömrü soğuk korumaya rağmen 3 günün ötesine geçmezken, kültür balığı, ülkemiz koşullarında 10 gün boyunca raf ömrünü korumaktadır.

• Hijyen


Doğadan gelen balık avcılık yoluyla tedarik edilir. Bu aşamada özellikle denizde paketleme ve buzlama şansı azdır. Soğuk zincir balık öldüğünde hemen başlatılamaz.

Kültür balığında hasat edilen balık ölüm anından başlayarak soğuk zincir hiç kırılmadan tüketim aşamasına kadar korunabilir.

akuvatur.com

Güven ÖZYELDAN
17-04-2007, 21:20
gözde paylaşımın için teşekkürler sanırım ortak takıldığımız tüketici olarak şu;uygun yetiştirilme koşullarıda olsa balığın yetiştirilmesi aşamasında gerek hastalıklara karşı direncini arttırmak için verilen ilaçlar gerekse beslenmesinde kullanılan yemler ki bu önemli bence bu yemler hakkında detaylı bir yazın var sanırım bazı kimyasallarla hormonel değişimde aktiflik sağlanıyor kısa süre içinde bu yemlerin içindeki hormonel maddelerin balığın normal yetişme sürecini kısaltıp erken gelişmesine neden oluyor tabiki yemin içinde bulundurduğu kimyasallarda balıkla birlikte bizlerede geçiyor sanırım kültür balıklarındaki tüketim sorunlarındaki düşünce bundan kaynaklanıyor...yanlışım varsa düzelt lütfen....

aganta borina borinata
18-04-2007, 09:06
aşağıda bu konuda yazılmış bi kaç yazı var... yazılanların bi çoğunun doğru olmasına karşın ben yinede oltanın ucundaki balığı tercih ediyorum...daha datlı oluyor kanımca...

DOĞAL VE KÜLTÜR BALIKLARININ
ET KALİTELERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI ([Only Registered Users Can See Links])

İzmir Merkez İlçelerinde Kamuoyunun Balık Tüketimi ve Balık Yetiştiriciliğine Yaklaşımı ([Only Registered Users Can See Links])

rastgelsin...

balıkcı
18-04-2007, 12:36
Şanslısınız rastgelsin üyeleri,bu kadar güzel bilgileri bizlere sunan bir üyemiz var,teşekkürler gözde hanım.

jellyfish
18-04-2007, 13:05
gözde paylaşımın için teşekkürler sanırım ortak takıldığımız tüketici olarak şu;uygun yetiştirilme koşullarıda olsa balığın yetiştirilmesi aşamasında gerek hastalıklara karşı direncini arttırmak için verilen ilaçlar gerekse beslenmesinde kullanılan yemler ki bu önemli bence bu yemler hakkında detaylı bir yazın var sanırım bazı kimyasallarla hormonel değişimde aktiflik sağlanıyor kısa süre içinde bu yemlerin içindeki hormonel maddelerin balığın normal yetişme sürecini kısaltıp erken gelişmesine neden oluyor tabiki yemin içinde bulundurduğu kimyasallarda balıkla birlikte bizlerede geçiyor sanırım kültür balıklarındaki tüketim sorunlarındaki düşünce bundan kaynaklanıyor...yanlışım varsa düzelt lütfen....

sorularınız için çok teşşekkürler ...balık lara ilaç da veriliyor yanlız balık rezüdü (birikim)yapmıyor birsüre sonra bünyesinden atıyor.(ilaç verilmesinin sebebi yoğun yetiştirme ortamı olduğu için birtanesinin hastalanması bütün tankın ölümüne kadar götürülebiliyor)Balıkların erken gelişmesi yemlerin içeriğiyle alakalı değil.kontrollü sistemde su sıcaklıklarını arttırdıkları anda yem alımı artıyor(oksijeni azalmış bi suda yem alımı durabiliyor vs...),kapalı devre sistemini hızlı geçirmeleri bu yüzden++yem işletme giderlerinin %60-70 ini oluşturabiliyor o yüzdende kilo alsın diye cok beşleme yapmak sözkonusu bile değil.

jellyfish
18-04-2007, 13:18
"Bu tip yemlerle beslenen balıklarda, bazen insan sağlığına zararlı olacak seviyede istenmeyen maddelerin birikimi söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle de bazı titiz tüketiciler doğal balıkları, kültür balıklarına tercih etmektedirler. Ancak, Avrupa ülkelerine rahatlıkla ihracat yapabilen firmalarımızın ürünlerinde, bu tür kirleticilerin bulunmadığı bilinmektedir. Zira, onlar bu konuda yaratmış oldukları çok iyi imajı kaybetmemek için çok daha dikkatli çalışmaktadırlar. İster doğal ister kültür çeşidi olsun, temiz koşullarda bulunan ve yetiştirilen ve de kaliteli yemlerle beslenen ürünlerde, insan sağlığını tehdit edecek etmenler bulunmamaktadır. "

Doğan beyin eklediği dosyalardan okunması gereken en önemli yer bu bence....

kordelya
02-09-2007, 13:30
Gözde hanım, çok teşekkürler aydınlatıcı bilgileriniz ve emeğiniz için. Bir şey sormak istiyorum: Tezgahtaki balığın (örneğin Çupranın) deniz mi çiftlik mi olduğunu nasıl anlayabiliriz? Yoksa anlayamaz mıyız?

mufi
02-09-2007, 18:30
Gözde hanım, çok teşekkürler aydınlatıcı bilgileriniz ve emeğiniz için. Bir şey sormak istiyorum: Tezgahtaki balığın (örneğin Çupranın) deniz mi çiftlik mi olduğunu nasıl anlayabiliriz? Yoksa anlayamaz mıyız?

Deniz çuprası çiftliğe göre daha koyu renktedir özellikle karın kısmı

Taygun KOCABIYIK
02-09-2007, 18:37
Deniz balığının renkleri daha canlı olur, yanakları daha pembe, alın çizgisi altın sarısı olur. Ayrıca pulları düzen içinde ipek gibi olur. Ayrıca gümüşi rengi sarıyada kaçar güneş ışığında.

ünalmusa
04-09-2007, 21:20
paylasımından dolayı gözde hanıma tesekkurler

obivan
23-09-2007, 18:28
Havuz Ve Deniz In Karşilaştirilmasimi Yok Canim Daha Neler Artik... Bu Arada Gene De Ellerinize Emeğinize Sağlik Ama Bu Arada Bi Seyler Soylemden Gecemiyeceğim Toptanci Halinde :
1- O Hijyen Havuzlarin Halini Görseniz Ağlarsiniz
2- Deniz Baliklarinin Gir Gir Olsun Trata Olsun Yada Trol Olsun Kesinlikle Uzerine Tuz Atmaz Hic Bi Kaptan Baliklar Kavrulur Sadece Kar Buz Atilir Biline
3- Hele Dukkan Sahipleri Ise Asla Tuz Kulanmaz Tuz Kulanilirsa Anca Salamura Da...:)
4- Kayiklardan Gelen Baliklar Alomotro Ya Sadece Buzun Altinda Gelirler Ve Gece Baliği Sabah Alomotra Sinda Satilir Kalite Baliğin Burada Satilmadan Kaldiğini Da Hic Gormedim Doğrusu (gopez, Kefal, Sardalya, Hamsi, Kolyoz Hariç)
5-kultur Baliği Yazihanelerin Kendi Havuzunun Değilde Başka Havuzdan çekmeyse Ki Genelde Boyledir Kayik Baliklarinin Aksine Sofralara Gelmesi En Erken 3 Gundur Bilginize....

ismail2776
18-12-2007, 21:36
Tamam, eşim hamile olduğu dönemlerde çipurayı aldık yedik, bazen kültür bazen deniz, acaba kültür balıklarından eşimin ve bebeğin aldığı zararlı besinler veya katkı maddeleri olmuş mudur?

xnode
12-03-2010, 01:28
Gözde hanım, çok teşekkürler aydınlatıcı bilgileriniz ve emeğiniz için. Bir şey sormak istiyorum: Tezgahtaki balığın (örneğin Çupranın) deniz mi çiftlik mi olduğunu nasıl anlayabiliriz? Yoksa anlayamaz mıyız?

Bu konuyu biraz geç farkettim. Ancak ben cevaplayayım.
Şu andaki balık yetiştirme bilimi teknolojisiyle doğal balık ile kültür balığı arasındaki farkı konu hakkında uzman olan biri dışındaki kimsenin anlaması çok çok zordur.
Genelde fikir birlikteliğine varıldığı gözlenen "RENK FARKLILIĞI KONUSU" tamamıyla halledilmiş durumdadır. Balık yemlerine katılan karoteneidler ve bu konudaki yoğun çalışmalar sonucunda deniz balıklarının rengi tam olarak tutturulmaktadır. Zaten alışveriş marketlerine gittiğinizde gördüğünüz deniz levrek/toprak havuz/kültür arasındaki fark aslında birçok kez kullanılan astaksantin maddesinin dozajı ile ilgili bir durum. Dikkat ederseniz eskiden kültür balıkları daha siyah-gri tonlu olurlardı, ancak şimdi deniz balığı ile aynı.. Levreklerde yeşil mavimsi, çipuralarda ise yanaklarda pembelikler oluyor. Bunları yaparken yem rasyonların karoteneidler (astaksantin ve türevleri) mesela papya biber, havuç katılıyor. Bu da balığın doğal rengini bulmasını sağlıyor.

Fakat bazı morfolojik özellikleri ancak uzman olanlar anlayabilir. Bir ayrıntı olarak: Doğal Çipura'nın ventral bölgesi (Alt tarafı) genelde düz olur. Ancak kültür Çipurası'nın ventral bölgesi genelde bombeli olur.. İstisnalar kaideyi bozmaz ancak bugün itibarıyle henüz tam olarak çözülememiş bir ayrıntıdır.

Alışveriş merkezlerinden alışveriş ederken, toprak havuz, deniz vs.. diye satılması sizi aldatmasın. Kültür balığı da denizde yetişmiyor mu ? ;) Toprak havuzdaki balıklara da aynı yem veriliyor. :) Et kalitesini belirleyen faktörlerin başında kaliteli ve doğru rasyonla hazırlanmış yem geliyor. Doğru rasyonda iyi bir yem ile beslemeden rafine, marine edilmiş bir kültür balığını önümüze konduğunda gurme olmayan birinin anlaması çok çok zordur.

Saygı ve selamlar.

Mehmet BODUROĞLU
12-03-2010, 12:37
Evet Cem'in dediği gibi.
Bende bazen balık tezgahlarına gider, usta bir balıkçı edasıyla balıkları incelerim.
Birisinde Deniz Çuprası diğerinde ise Havuz Çuprası yazar.
Bazı balıkçılarda çok belirgin renk farklılığı oldugu halde, bazılarında tıpa tıp ayni balıklar sergilenmekte olduğu dikkatimi çekmiştir.
Eee ustayız ya yanaklarındaki pembeliklere bakalım diyorum.
Onlarda birebir tutuyor.
haydaaa :)
Al kültür çuprasını diyorum bende.
Deniz çuprasını nasılsa yakalar yeriz :D:D:D:D
Neyseki ciddi anlamda tad farklarıda yok eskisi gibi balıklar arasında.
kültür çuprasını deniz diyerek birçok balık severe yidirebilirsiniz ve farkı anlamayacaklardır.

alpargun35
12-03-2010, 13:56
Mecburiyetten tüketiyor insanlarımız,(yani maddi) ,lezzet farkı çok bariz belli oluyor bence.

Taygun KOCABIYIK
12-03-2010, 14:10
Çipura balığının anlaşılması daha kolay ama levreklerde pek fark olmuyor açıkçası.

Çipura biraz piskopat olduğundan kafes içinde ağlara sürtünüp pullarını dökermiş, ki gerçekten kültür balığı ayıklarken çok hafif bir pul çıkıyor. Her ne kadar Cem abi artık bu iş halledildi desede bence çok bariz belli oluyor. Hala kapkara çipuralar tezgahlarda. Ayıklarken içinde sarı bir nokta oluyor istisnasız her aldığım balıkta gördüm, buda sanırım yemden kaynaklıymış.

Toprak havuz balığın daha pahallı olması ise ceremesinin biraz daha fazla olması. Birde balığın toprak havuz içinde biraz ot-çöp yiyerek daha güzel beslenip renkten kurtarıyor.

Ayrıca kültür balığının kuyruk uçları kırık kırık püsküllü gibi oluyor genellikle, deniz balığının ise tam aksi tül gibi ipek gibi oluyor ve kültür balığının kuyruğunun hemen hemen bir buçuk misli büyüklükte oluyor.

Lezzet ise bence çok fark ediyor, yakaladığımız balıklarla mukayese bile edilemez.

xnode
12-03-2010, 14:54
Örneğin, Pınar Balık isimli üreticinin (reklam değildir) kullandığı yem rasyonu çok kalitelidir. Bu yüzden ürettiği A Batch kültür balıklarını deniz balığından ayırt etmek çok çok zordur. İddialı olanlar için aslında bir test yapmakta fayda var. Deniz Çipurası ile Kültür Çipurası'nı yanyana koyalım ben ayırt edilmez diyorum. Bunu ancak balık morfolojisini iyi bilen kimseler ayırt edebilirler. Edebilen olursa baştan tebrik ediyorum, ciddiyim.

Haklı olduğunuz önemli bir nokta var. O da yüzgeç/epidermis deformasyonudur. Bu tür deformasyonlar, pul kayıpları ve cannibalism'den kaynaklanan kayıplar kültür balıklarında --hatalı ve bilinçsiz üretimden dolayı- olabiliyor. Stok yoğunluklarının yanlış hesaplanması, besleme protokollerinin hatalı veya eksik uygulanması gibi birçok faktör var. Stok yoğunluğu fazlalığından doğan omurga eğrilikleri de elbette olabilir. Ancak, balık üretimi esasen çok spesifik ve bilimsel bir konudur. Örneğin doğal ortamda 1.000.000 levrek yumurtasından belki 10 tanesi hayatta kalırken, kültür ortamında bugünkü teknoloji ile %50 yaşam oranı olmaktadır. Aradaki dudak uçuklatan bir rakamdır iyi hesap etmeli. Bunların hepsi çok dikkatli ve bilimsel çalışmalar ile oluyor. Zira, yem kullanımı da öyledir. Çünkü son 15 yıldır balık biyolojisi, morofolojisi ve fizyolojisi konusunda bilim ve sektör çok spesifik bilgiye sahiptir. Balığı büyütenin, geliştirenin, renklendirenin, güçlendirenin ve diğer faktörlerin hepsinin kaynağı, sebebi, sonucu bilinmektedir. Örneğin bugünkü bilimsel verilerle bir çipurayı istediğiniz renk tonunda üretebiliyorsunuz. Ancak söylediğiniz deformasyonlar ve renk farklılıkları için genelleme yapmanız doğru olmaz. Çünkü denizden de hiç alakasız veya deformasyona uğramış bir balık alabilirsiniz. Cannibalizm'e uğramış ve yapısal değişikliğe uğramış birçok balık denizden çıkabilir. Yapısal değişiklikler ve renk farklılıkları, balık çiftliği mühendis ve teknikerinin işini doğru yapmaması veya işletmenin konuya yeterli özeni göstermeyip ucuza getirmeye çalışmasından olur. Doğru yemi seçmezse balığı büyümez, hastalanabilir, stok yoğunluğu tayini düzgün yapılmazsa omurga deformasyonları olabilir, boylama yapılmazsa cannibalizm olur pinna caudalis veya diğer finler eksilebilir, doğru hasat yapılmazsa vibriosis patlayabilir veya morfolojik gözle görülebilir problem durumu oluşabilir, gözlerde hipertrofi oluşabilir vs.. vs..


Yine de şöyle diyelim.
Türkiye'de üretilen balıkların %82'si Avrupa'ya ihraç edilmektedir. Avrupa'ya ihraç edilen aquaculture balıkları genelde A Batch (1. sınıf üretim) balıklarıdır. Ülkemizde balık tüketimi bilinci pek gelişkin olmadığından genelde B ve C Batch balıklar içpiyasaya sürülmektedir. Buna rağmen başarı oranı yüksektir.
Bilmiyorum, hiç avrupaya ihraç edilen kültür balıklarını gördünüz mü ? Türkiye'de iç piyasaya verilen ile Avrupa'ya gönderilen balıklar arasında farklar olduğu bir gerçek..

Damak tadı konusu ise, göreceli bir kavramdır. Damak tadı algısı psikolojik de olabilir. O andaki ruh haliniz bile bu veriyi derecelendirmede etkili olabilir. Birtek konu vardır (Ki o da hatalı besleme veya ticari üçkağıttan olur) yem rasyonunu balığı daha hızlı büyütecek şekilde yapıp fazla yağlanmasına neden olunabilir. Bu da fark ettirebilir. Zaten bahsettiğim ventral bölgedeki şişkinlik sıkça görülen yağlanma sebeplidir.

Ha mesajlarım kültür balığını meth etmek için değildir ;) Ancak denizdeki bir balık birçok patojene, bakteri ve viral semptomlara, açık bir halde larval gelişimini tamamlar. Kültür balığı inkübasyonu (kuluçkalanması) ise son derece steril şartlarda ve intansif-hiper intansif tam kontrollü şartlarda sağlanır. Kapalı devre sistemlerde en küçük bir patojen ve bakteriyel rahatsızlığın varlığı tüm bireyleri yok edeceği için çok çok dikkatli çalışılır. Su ultraviyole filtrelerden geçirilir, Ozonlama tekniği uygulanır ve %100 patojenden arındırılır. Bunu anlatma sebebim, balıkların sağlığı, et verimi genetik ataklık gibi özellikler çoğunlukla yumurta ve inkübasyon aşaması ile larval dönemdeki uygulamalarla belirlenir. Bunlara çok dikkat edildiğinden ben güvenerek yiyebilirsiniz diyorum.