Tüm Versiyonu Göster : Ne Mutlu Türküm Diyene
adapot defkan
18-03-2008, 19:21
ÇANAKKALE ŞEHİT DÜŞEN TÜM ASKERLERİMİZİN RUHU ŞADOLSUN
[Only Registered Users Can See Links] ([Only Registered Users Can See Links])
İstiklal Marşı
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl...
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddım var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım,
Her cerihamdan, ilâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden naşım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl
Kardeşim benim ,İnan gurur ve tüylerim diken diken olarak okudum İSTİKLAL MARŞIMIZI.Az önce dayıoğlu ile onu konuşuyorduk,şanlı Çanakkale zaferimizle ilgili şöyle doğru dürüst ,büyük bütçeli bir filimimiz yok .Fasa fiso dan konulu filimlere milyon dolarlık bütçeler ayrılırken böyle önemli bir konuyla ilgili iyi bir yapımın olmaması büyük eksiklik bence .
adapot defkan
18-03-2008, 21:07
nevzat kardeşim umarım en yakınzamanda o da olur ama şu bir gerçekki tüm dünya çanakkale ismini hiç unutmuyacak ve unut muyor o destan yüz yıllarca sürücek tek sıkıntım yıllar önce toplar ve tüfeklerle gelen kişiler çanakkaleyi geçemediler ama şimdi tüm dünya elini kolunu sallıyarak geçiyor :'(
Anıl ÜNALAN
28-03-2008, 10:12
Tebrik ederim VOLKAN abi çok oturaklı ve yerine yakışır bi şekilde konuyu getirmişsin beni gerçekten duygulandırdı..
ismail2776
31-03-2008, 18:30
Çanakkale Zaferinin yaşandığı Gelibolu Yarımadasına bir gezi tertiplenebilir. Burada o tarihi alanlar gezilerek güzel bir gün geçirilebilir. Ertesi gün güzel bir balık avı organizasyonu yapılabilir. insanlar tanışır, kaynaşır, hem Çanakkale gezilir hem de aziz ŞEHİTLERİMİZİN ruhları tarafımızdan bir kez daha dualarımızla yücelebilir.
Teşekkürler, ancak; Çanakkale'de Alman Tümenleri'nin, Rus askerlerinin ve Arap mücahidlerin, Çeçen ve Çerkes vatandaşların da Osmanlı askerleri ile aynı safta emperyalistlere karşı savaştığını unutmamalıdır. Hatta binlerce ermeni'de bu savaşta yitirilmiştir maalesef :(
Çanakkale bir Türk savaşı değil, Çokuluslu Osmanlı İmparatorluğu'nun savaşıdır. Yanısıra bilindiği üzere Çanakkale Savaşlarında Osmanlı Kuvvetleri Başkumandanı Alman Ordusu Generali Liman Von Sanders'tir ve savaş planlarının önemli bir kısmı ile istihkamlar Alman subaylarınca çizilmiştir.
Allah ruhlarını şad etsin.
Teşekkürler, ancak; Çanakkale'de Alman Tümenleri'nin, Rus askerlerinin ve Arap mücahidlerin, Çeçen ve Çerkes vatandaşların da Osmanlı askerleri ile aynı safta emperyalistlere karşı savaştığını unutmamalıdır. Hatta binlerce ermeni'de bu savaşta yitirilmiştir maalesef :(
Çanakkale bir Türk savaşı değil, Çokuluslu Osmanlı İmparatorluğu'nun savaşıdır. Yanısıra bilindiği üzere Çanakkale Savaşlarında Osmanlı Kuvvetleri Başkumandanı Alman Ordusu Generali Liman Von Sanders'tir ve savaş planlarının önemli bir kısmı ile istihkamlar Alman subaylarınca çizilmiştir.
Allah ruhlarını şad etsin.
Almanların silah ve cephane destekleri ile Liman Von Sanders'in de komutanlığını(başkomutan değil) biliyorum ama Rus Çarlığı , Sırp Krallığı düşmanımız olarak karşımızda idiler.Çanakkale Savaşında ölenler olsaydı burada da İngiliz,Fransız ve Anzac Birlikleri'nin olduğu gibi "Anıt"ları olurdu.Ayrıca yanımızda savaşta bizimle şehid düşen bir Alman da bilmiyorum:confused:.Arap olarak hangi ülkeden bahsettiğinizi anlamadım ama "arap mücahitler" ile ilgili bir bilgim yok açıkçası.:confused:
Almanların silah ve cephane destekleri ile Liman Von Sanders'in de komutanlığını(başkomutan değil) biliyorum ama Rus Çarlığı , Sırp Krallığı düşmanımız olarak karşımızda idiler.Çanakkale Savaşında ölenler olsaydı burada da İngiliz,Fransız ve Anzac Birlikleri'nin olduğu gibi "Anıt"ları olurdu.Ayrıca yanımızda savaşta bizimle şehid düşen bir Alman da bilmiyorum:confused:.Arap olarak hangi ülkeden bahsettiğinizi anlamadım ama "arap mücahitler" ile ilgili bir bilgim yok açıkçası.:confused:
Resmi tarih kitaplarından ziyade, dönemin kaynakları incelenerek görülebilir.
Çanakkale de 2 Tümen Alman askeri çarpışmıştır. Arap mücahidler'de Osmanlıdaki yerleşkeler ve Mısır üzerinden savaşa katılmışlardır.
Çanakkale savaşı; esas olarak İngilizler ile Almanların boy ölçüşme savaşıdır. Fakat maalesef bu savaşın patlak verdiği yer Osmanlı toprakları olmuştur ve O zamanın Genel Kurmay Başkanı JönTürkçü Enver Paşa'nın Alman hayranı olması nedeniyle başımıza gelmemiş kalmamıştır.. Osmanlı topraklarında Ruslar, İngilizlerin Boğazları ve istanbulu ele geçirebilmesini engellemek için Osmanlı'ya hem maddi hemde askeri açıdan epey destek vermişlerdir.
Az da değil 2 tümen alman askeri ; niye resmi kayıtlara geçmemiş de bizim vatanımızda öldükleri ( asla şehitlik mertebesini hakketmemişlerdir kanımca çünkü savaşa katılmamıza sebeplerin başında gelirler) halde niye resmi kayıtlara geçmesinler ki? Çünkü 21 yaşındaki Yahya Çavuş 63 er ile "destan" yazmışlar ki o sırada halihazırda 2 tümen bizim yanımızda silahlarıyla alman askerleri olsa herhalde çok başka mucizeler yaradılır idi.Savaş alanlarını hiç gezdiniz mi bilmiyorum ama tümen büyüklüğünde asker sayısını barındıracak kadar siper kazılacak alanlara çok fazla da müsade etmiyor coğrafi koşullar.Yani meydan muharebesi yapılacak olsaydı ilk başlarda karaya çıkan anzac'lar karşısında pek de şansımız kalmazdı.Zaten "ilk" karşılayanlar genellikle yerli halk ve Çanakkale'de askerlik yapanlar ki düzenli ordu gelene kadar Şehid oldular.Bir de şu "arap mücahitler" konusunda bir kayıt gösterirseniz sevinirim.
Ama o zamanlarda Çanakkale'de yaşayan Yahudi , Ermeni ve Rum vatandaşlarımız da bu savaşta atalarımızla birlikte Şehid oldular.Onlar da bizim vatandaşlarımız ve şehitlerimizdir.Zaten o sıralarda Çanakkale'nin (merkezinin) çoğunluğu ecnebi kökenli vatandaşlarımızdan oluşmaktaydı.
Az da değil 2 tümen alman askeri ; niye resmi kayıtlara geçmemiş de bizim vatanımızda öldükleri ( asla şehitlik mertebesini hakketmemişlerdir kanımca çünkü savaşa katılmamıza sebeplerin başında gelirler) halde niye resmi kayıtlara geçmesinler ki? Çünkü 21 yaşındaki Yahya Çavuş 63 er ile "destan" yazmışlar ki o sırada halihazırda 2 tümen bizim yanımızda silahlarıyla alman askerleri olsa herhalde çok başka mucizeler yaradılır idi.Savaş alanlarını hiç gezdiniz mi bilmiyorum ama tümen büyüklüğünde asker sayısını barındıracak kadar siper kazılacak alanlara çok fazla da müsade etmiyor coğrafi koşullar.Yani meydan muharebesi yapılacak olsaydı ilk başlarda karaya çıkan anzac'lar karşısında pek de şansımız kalmazdı.Zaten "ilk" karşılayanlar genellikle yerli halk ve Çanakkale'de askerlik yapanlar ki düzenli ordu gelene kadar Şehid oldular.Bir de şu "arap mücahitler" konusunda bir kayıt gösterirseniz sevinirim.
Ama o zamanlarda Çanakkale'de yaşayan Yahudi , Ermeni ve Rum vatandaşlarımız da bu savaşta atalarımızla birlikte Şehid oldular.Onlar da bizim vatandaşlarımız ve şehitlerimizdir.Zaten o sıralarda Çanakkale'nin (merkezinin) çoğunluğu ecnebi kökenli vatandaşlarımızdan oluşmaktaydı.
Resmi olarak adlandırdığınız kayıtlar, Cumhuriyetin ilan edilişi ile imha edilmiştir. Bu kayıtlardan 40 vagon arşiv ve 3000 adet mikrofilm bulgaristana ot fiyatına satılmıştır. Bugün hala Bulgar arşivlerinde yer alan bu mikrochipler, türkiye cumhuriyetinin tüm ısrarına rağmen verilmiyor.
Çanakkale'yi avucumun içi gibi bilirim. Çanakkale savaşı da benim bitirme tezimdir. Söylediğim gibi Çanakkale savaşının istihkam mevkileri Alman genelkurmayı ve Osmanlı genelkurmayı ile birlikte çizilmiştir. Bu savaşta Osmanlı kuvvetleri de bizzat Alman Genelkurmay Başkanı Liman Von Sanders tarafından yönetilmiştir. Savaşta birliklerin dağılımından savunma stratejilerine kadar zaten Alman birlik yönetimi görülebilir. Örneğin belki bilmezsiniz; Osmanlı ordusu Çanakkale savaşında 4 adet uçak kullanmıştır ve bu uçaklar Alman uçaklarıdır :) Yanısıra Koca Yusuf'un ateşlediği top da, Alman yapımıdır.
Yeni kurulan Cumhuriyet, kendine ideolojik bir yol çizmek zorunda olduğundan; Çanakkale savaşı da başarılı bir obje olarak yanıltıcı olarak kullanılmıştır. Maalesef yakınçağ tarihinde bu türden çok fazla yanlış bilgi vardır. Sultan Vahdettin konusu, Çerkes Ethem konusu, Anzavur Ayaklanması, Memenen Olayı çarpıtılarak anlatılan konulardır.
Size çok daha enteresan bir şey söyleyeyim. IInci İnönü savaşı diye bir savaş vardır. Zafer olarak anlatılır. Ancak bu savaş kaybedilmiş bir savaştır. Bu savaş sonrasında Kuva-i Milliye birlikleri Ankaraya geri çekilmek zorunda kalmış; bunun üzerine M.Kemal Paşa; İsmet inönüyü saf dışı bırakarak tüm sorumluluğu üzerine almış ve Meclisten Başkomutanlık talep etmiştir.
Resmi tarihe pek inanmayınız :) Maalesef yalanlarla doludur.
Ben şahsen uçak olayını 3 sene öncesine kadar bilmiyordum.Hatta boğazı geçen denizaltıları da .Bunları Tolga adlı bilgisayarcı arkadaşım bana (kayalıklarda denizi seyrederek) yaptığımız bir muhabbette anlatmıştı.Hatta en çok savaş uçağı düşüren alman pilotu da.Diyelim ki bunlar (Sırplar,Ruslar ve Arap mücahitler )tamammıyle doğru.Peki bu bilgilere siz olmayan arşivlerden ve Bulgaristan'a ot fiyatına satılan bilgilerden mi ulaştınız.Ben bunu "teori"den öteye göremem.Özür dilerim.Çünkü savaşı yaşayan "canlı ağızlardan" da bu konuya dair bir açıklama duymadım ve herhangi resmi ( yabancı da olabilir) yayın kaynağından ne okudum ne de izledim.Anzac dedelerden 2 tanesi ile konuşma fırsatım olmuştu.Ama zaman kısıtlı olduğu için sadece çıkartma ile ilgili bilgiler alabilmiştim.Öyle şeyler yazdınız ki ben bunları yabancılardan değil de hep Türkler'den duydum.Yani şehir efsanesi şeklinde.Eğer bu tür herhangi bir kaynak var ise lütfen sununuz."Tez" demek "bilimsel kesin sonuç" anlamını taşımaz .Ama tezinizdeki kaynaklarınızdan benim gibi merak edenler de faydalanabilir.Aksi halde bu durum sadece kafa karıştırmaya yarayacaktır.2. İnönü Muharebesi ise bambaşka bir tartışma konusu ve doğrusu hiç bilgim yok diyebilirim.Sadece Lise'den kalma bilgiler.
Bir de Koca Yusuf derken Seyid Onbaşı mı demek istediniz?
Evet yanlışlıkla Koca Seyyid yazacağıma Koca Yusuf yazmışım. Düzeltirim.
Bahsettiğim konular ile ilgili bilgiler resmi tarih kitaplarında yer almaz. Zaten alamaz. Daha düne kadar, Sultan Vahdettin'in ihaneti konuşulurken, belgeler ortaya çıkarıldıkça aslında M.Kemal Paşa'yı anadolu yapılanması için S.Vahdettin'in bizzat görevlendirdiği ortaya çıktı. Bu çok bariz bir örnektir.
GenelKurmay Başkanlığı; Cumhuriyetin ilanı ile el koyduğu ve (-tasnif edilmediği gerekçesi ile-), elde kalan 1.5 milyon Osmanlı arşivini tarihçilere açmamaktadır. Bunları ancak; özel izin ile inceleyebiliyorsunuz. Özellikle ermeni olayları ile ilgili olaylar, Kurtuluş savaşı ile ilgili olaylar bu sebeple bir sır perdesi olarak tutulmakta, ve resmi ideolojinin isteği doğrultusunda ilkokul kitaplarından itibaren öğretilmekte ve sahte bir tarih yaratılmakta.
Alman ve Rus askerler konusunu; Alman, Rus, İngiliz ve Amerikan kütüphanelerindeki tarihi vesikalardan bulabiliyoruz. Ancak söylediğim gibi, bu tür kaynaklar ancak araştırmacılar tarafından incelenebiliyor. Uluslararası protololde aslen; tarih/arkeoloji,antropoloji,nümizmatik gibi alanlarda öğrenim gören, öğretim veren belgeli kişilerin; tarih kaynaklarında sınırsız araştırma yapma izni bulunur. Bu bir uluslararası protokoldür. Ancak bazı 3.dünya ülkeleri, tarihi ile yüzleşemedikleri için bu anlaşmaya sağdık kalmazlar. Örneğin Türkiye'nin Ermeni'leri 1914-17 olayları için tarihi belgeleri açmamak ve incelememekle suçlaması.. Ancak kendisinin de bu belgeleri açmaya yanaşmaması gibi..
Örneğin siz, Ermeni olayları konusunda doğru düzgün kaynak bulamazsınız. Neden bulamazsınız ? Bu olay yaşanmamış mıdır ? Anlatıldığı gibi mi yaşanmıştır ? Hayır.
Peki konu hakkında binlerce belge, sevk ve iskan kağıdı olması gerekirken, bu belgeler neden yok ?...
Aslında bu belgeler var. Ancak ortaya koyulmuyor. Konu bu şekilde değerlendirilmelidir.
Benim aktardığım bilgilerin, tarafınızdan kabul görüp görmemesi açıkçası benim açımdan fark etmiyor. İkna etme gibi bir niyetim de yok :) İnanmayabilirsiniz veyahut teori olarak görebilirsiniz :)). Çünkü, ben bizat incelediğim ve 2 yıllık bir araştırma ile tez haline getirdiğim bir çalışmanın sonucu olarak bazı şeyleri yazmıştım :) Ben bizzat incelediğim tarihi vesikaları atlayıp sizin ayağınıza getiremeyeceğime göre.. elbetteki sizin bakış açınız yine sizi bağlar. Ben; böyle bir konu gördüğüm ve konu hakkında akademik bir çalışmam olduğundan, tarihi bir anektoda şerh koymayı uygun gördüm.
Akademik konusu tarih olmayanların tarihi vesika adı altında okuduğu kitapları yazan yazarlar'da bizlerin hocalığını yapmış kişiler. Ancak bu kişilerin hemen hepsi gerektiğinde (akademik kariyerlerinin bekaası için) resmi ideolojinin tarih yalanına boyun eğmek zorunda kalırlar. Kimileri buna zaten dünden razıdır ve hatta destekçisidir. Bu bilinçli saptırmanın, ve hatta yalan denebilecek masalsı ve uydurma tarih mizanseninin, 10 yılda 15 milyon genç yaratma politikasının gönüllü bir neferi olurlar. Gelişmiş ülkelerde, tarih özerk bir bilimdir. Tarihi ve tarihçileri, genel olarak vakıflar desteklerler. Okul öğretmenliği ise ayrıdır. Çünkü okul öğretmenleri, tarihi resmi ideolojinin ve devlet politikasının eğiliminde anlatırlar.
ANCAK TARİH, SU ÜZERİNDEKİ YAĞ GİBİDİR. Çünkü yaşananlar reeldir, kadimdir, haktır. Binlerce sene toprak altında yatsa bile, bir yerden artezyen gibi deliğini bulur ve fışkırır. Mereklı birkaç göz, araştırmacı özgür ruh, o kaynağı bir yerlerde bulur ve mutlaka ortaya çıkarır.
Sonuç olarak; bahsettiğim konular tarihi vakialardır. Bunların gizli tutulmasının farklı ideolojik sebepleri bulunuyor. Bu gerçeklerin olması, sizin inancınızdan birşey mi kaybettiriyor ? Kurtuluş savaşına yapılan muazzam Rus askeri yardımının, Kurtuluş savaşında Yunanlılar dışında başka devletler ile bir savaşımızın olmaması ancak değilmiş gibi gösterilmesi, Yunanlıların yaktığı söylenen İzmir'in; aslında Türk Ordusu 9 Eylül 1922'de İzmir'e girdikten 4 gün sonra 13 Eylül 1922'de çıkmış olması(!?), Çanakkale stratejilerinin Alman Genelkurmayı tarafından organize edilişi Çanakkale savaşını önemsiz mi kılıyor ?
Veya burada canını vermiş yüzbinlerce insanın bir hiç uğruna ölüşü anlamına mı geliyor ?
Elbetteki hayır.
Tarihe reel olarak bakmak gerekir. Trajedileri ortaya koymak, sonuçları irdelemek gerekir.
Gerçeği öğrenmek istemek ayrı bir konudur, görmek istediğini öğrenmek ayrı...
Saygı ve selamlarımla.
Bana kızmış olabilirsin.Bunu doğal karşılarım.Bize yıllardır bazı olayların yanlış veya taraflı anlatıldığını biliyoruz.Bazı gerçeklerin de anlatılmadığını tahmin edebiliyoruz.Çünkü savaş psikolojisinin insanı ve milletleri ne kadar yoldan çıkarabileceğini bile kestiriyoruz.En azından son zamanlarda bu tür şeyleri Afrika da , Irak'ta da gördük.Ama "gerçek" denen şey göreceli maalesef.Kişilere ve toplumlara göre değişebiliyor.Kaç ülkenin vatandaşı kendi tarihi gerçeklerini biliyor da onlara dayanarak lobiler oluşturuyorlar sizce? Ben ce bu insanlık tarihinin değişmeyecek bir gerçeği ve hep de yaşanacak.Yoksa savaş denen şey yaşanır mıydı ki ? Hangi askeri inandırıp savaşa gönderebilirsiniz ; aklı olan ve gerçekleri objektif değerlendirebilen ?
Televizyonlarda Ermeni Sorunu ile ilgili tüm Avrupa'ya "arşivlerimizi hepimiz açalım da gerçeği hep beraber görelim" çağrısının yakın zamanda yapıldığını çok net hatırlıyorum.Avrupa ne yapıyor."Hadi bakalım" mı diyor.O zaman tarihi herkes hatta tüm ülkeler istediği gibi alıyor.Bu da tarihi pozitif bilim olma yolundan uzaklaştırıyor.
İşte sırf bu yüzden sizden kaynak istedim.Eğer bu kaynaklara ulaşmak bu kadar zor ise bence sizde ulaşabildiğiniz kaynaklara biraz şüphe duysanız iyi edersiniz.Belki de farkında olmadan yönlendirilmiş olabilirsiniz.Bazı şeylerden bahsederken Kurtuluş Savaşı gerçeklerini de Çanakkale Savaşına kaynatmışsınız.Yani o bambaşka bir konu.Geçen Fatih Altaylı'da Nene Hatun'un başörtüsünün Kurtuluş Savaşının başlangıcı olduğunu da duyduk.Hatta Sütçü İmam'ın bu yüzden isyan ettiği.Bambaşka illerde olmasına karşın hem anlatanın gerçeği başka hem de Erzurum ve Maraş aynı şehir oluverdi.Herşeyin birbirine karıştırılıp herkesin kendi "amaçlı" gerçeğini dayatmaya çalışarak çıkarımlarda bulunulduğu bu ülkede özellikle dikkatli olunması gerektiğini düşünüyorum.
Bu yüzden de biz Seyid Onbaşı , Yahya Çavuş ve en önemlisi Mustafa Kemal Atatürk gibi ulusal kahramanlarımıza sonuna kadar son gücümüzle sahip çıkmalıyız.Çünkü bu gün muasır medeniyetler olarak bildiğimiz bilim ve teknoloji ile donanmış ülkeler de bunu yapıyor ve bir adım bile geri gitmiyorlar.Başkalarının hele ki Sırp ve Rusya gibi düşmanlarımızın ( ki Goben ve Breslav'ın da Rusya'yı bombaladıkları için Ruslar düşmanımız olmuştu) bizim milletimize bu savaşta yardım ettiklerini söylemek kafa karıştırır daha da önemlisi bizim yerel ve ulusal kahramanlarınızı zayıflatmak dışında bir işe yaramaz.Peki bu İtilaf ve Müttefik kutuplaşmasında bu ülkeler hangi tarafta idiler ? Lütfen "tarihte bazı gizli kalmış gerçekleri gün yüzüne çıkarayım" derken yeni tarih yazılmaya çalışılmasın.O zaman herkes kendi şahsi tarihini yazar ve kargaşa yaratılır.Ki son zamanlarda bu konuda çok acayip "ardniyetli" çalışmalar ve girişimlerde bulunuluyor.Özellikle de sizler gibi tarih konusunda tez çalışmaları yapmış kişilerin buna sahip çıkması en büyük dileğimiz.Saygılar...
Neyse; ben size teşekkür edeyim ve konuyu kapatayım. Ben aktarmak istediklerimi aktardım...
Selamlar.
Ben de size teşekkür ederim.Ne Mutlu Türküm Diyene...
vBulletin® v3.7.4, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.