Tüm Versiyonu Göster : Buyrun dalış sonucu oluşabilecek hastalıklar ve yapılabilecek ilk yardım...
Anıl ÜNALAN
23-01-2006, 21:11
Lazım olmaması , lazım olursada kullanılması dileğiyle......
anıl güzel bir doküman, çok sağol...
Dökümanı inceledim. Allahtan benim böyle bir sorunum yok :deli: dalmayı bırak yüzmeyi zor becerenlerdenim. Ama sizlere biraz daha detaylı bir döküman buldum. Bilgilerinize sunarım...
Saygılarımla...
DALIŞ HASTALIKLARI
HYPOXİA :
Dokulardaki ve hücrelerdeki O2 miktarının azalmasını, yetersizliğini ve normal fonksiyonunu yerine getirememesini ifade eder. Hypoxia geliştiği zaman nabız ve kan basıncı artacak, böylece kalp damar ağacına daha çok kan pompalayıp vücutta bir denge sağlamaya çalışacaktır solunumda da azda olsa bir artış görülebilir. Bununla birlikte dudaklarda, tırnak yataklarında ve deride hypoxia sonucu morarma oluşur. Bir dalgıçta çalışma sırasında bu tür belirtiler görülmeyebilir. Morarma ile ilgili aynı belirtiler uzun süre soğuk su ile temas sonucu da oluşabilir. Eğer hypoxia karbon monoksit sonucu oluşmuş ise dudaklar tırnak yatakları ve deri normalden daha kırmızı görülebilir.
Hypoxia, hücrelerin normal işlevlerini durdurarak, sonuç olarak ölüme yol açar, ama etkilenen hücreler içinde özellikle beyin hücreleri aşırı duyarlıdır. Bilinç kaybı, oksijen hemen hemen yokluğunda gelişecektir. Eğer biraz oksijen varsa hypoxia kademe kademe gelişecektir. Açık devre scuba da hypoxia genelde olasılık dışıdır. Kapalı devre veya yarı kapalı devre sualtı solunum aparatındaki fonksiyon bozukluklarına bağlı hypoxia olabilir.
Hypoxia hastalığına maruz kalan dalgıca solunum durmadan önce yeterli miktarda O2 verilirse kısa süre sonra dalgıcın bilinci yerine gelir ve iyileşir.
Sebepleri :
Nefes yollarında yada akciğerlerde rahatsızlığın bulunması, kan bozukluğu, kansızlık yada karbon monoksit zehirlenmesi sonucu kanın yeterli oksijeni alamaması, aparat devrelerindeki arızalar, vücut hücrelerinin aldıkları yeterli oksijeni herhangi bir nedenle kullanamamalarıdır.
CO2 ZEHİRLENMESİ ( HYPERCAPNİA) :
Dokularda CO2 miktarının aşırı artması olarak tarif edilir. Artış ya teneffüs sırasında CO2 birikimi veya dalgıca gelen gaz içerisinde CO2 bulunması sonucu oluşur. Havada % 0.03 oranında (CO2)Karbondioksit bulunur. %4den sonra ilk zehirlenme belirtileri baş gösterir, % 7 oranına ulaştığında aşırı CO2 sonucu beyinde oluşan kimyasal değişiklikler hypoxia sırasında beyinde oluşan değişikliklere benzememekle birlikte ilk belirtiler ve daha sonraki gelişmeler birbirine çok benzer. Kanda artan CO2 miktarı nefesi ayarlayan merkezi uyarır ve bunun sonucu olarak ta kalp daha hızlı çarpmaya başlar, nefes alıp verme zorlaşır ve giderek nefes alıp verme artar ve sıklaşır, burada baş dönmesi, yorgunluk ve zihinsel karışıklık belirtileri ortaya çıkar, gözlerde yanma ve en son olarak ta şuur kaybı ortaya çıkar.
Ayrıca CO2 zehirlenmesi nitrojen narkozu, merkezi sinir sisteminde O2 zehirlenmesi ve dekomprasyon hastalığı riskini arttırır
Kalıcı beyin hasarı ve ölüm olayı, hypoxia vakalarına oranla daha sıktır. Eğer dalgıç aşırı CO2 nedeniyle bilincini yitirmemişse solunumu orta halli ve boğulma durumu da söz konusu değilse, genel olarak taze hava alımı sonucu yeniden kendine gelebilir. Sonrasında ise nadiren şiddetli baş ağrısı, bulantı ve baş dönmesi görülebilir.
Sebepleri :
Yetersiz nefeslenme, artan tempoyla birlikte artan dokusal üretim, dalış takımlarındaki boşluklar veya regülatördeki ölü hacimler, kapalı devre scuba dalışlarında CO2 mas edici maddedeki hatalar ve son olarak teneffüs ortamına karışmasıdır.
KARBONMONOKSİT ( CO ) ZEHİRLENMESİ :
Genellikle dalgıcın teneffüs ortamına CO gazının karışması neticesinde meydana gelir. Özellikle seyyar hava kompresörleriyle kapalı yerlerde tüplere hava doldurulurken eksoz borusundan çıkan CO gazının tekrar tüplere girmemesine dikkat edilmelidir. CO zehirleyici etkisi hücrelerin oksijen kullanma kabiliyetlerini yok ederek kimyasal değişikliklere sebep olur, hemoglobinin oksijen taşıma kabiliyetini engeller çok küçük konsantrasyonlarda bile belirti gösterebilir. CO zehirlenmesine maruz kalan dalgıçta alında sıkılık ve gerginlik, gittikçe artan baş ağrısı, mide bulantısı, zihinde karışıklık, şuur kaybı ve ölüm meydana gelebilir. Bu belirtilerden biri hissedildiğinde hava kaynağı değiştirilmeli, maske ile oksijen verilmeli, gerekirse suni solunum yapılmalıdır.
Karıştığı Kaynaklar :
Kompresör hava emişine yakın olan motor egzostu, egzost gazının rüzgarın etkisiyle emiş yapılması, kompresörlerde kullanılan uygun olmayan yağlama yağları ve sekman arızası, çok fazla yağ kullanılması ve kompresörün aşırı ısınmasıdır.
DERİNLİK SARHOŞLUĞU (NİTROJEN NARKOZU) :
Derinlik sarhoşluğu belirli bir derinlikten sonra, soluduğumuz hava içinde bazı asal gazların narkoza dönüşmesinden kaynaklanır. Daha açık bir deyimle gazın insan vücudunda bio fiziksel etkisidir.
Hava içinde bulunan Azot, Karbondioksit ve diğer gazlar bir miktar akciğerlerde erimiş olarak kalıyor. Akciğerlerde kalan bu gazların narkotik oluşu derinlik sarhoşluğunu meydana getiriyor. Her insanın bünyesine göre derinlik sarhoşluğu değiştiği gibi, inilen derinlik kademelerine göre tesir biçimi de değişmektedir. Buna kişinin alkole karşı dayanıklılığı gibi diyebiliriz. Genellikle 30 metre veya 4 ATA basınçtan sonra görülebilir. Derinlik 285 feeti aştığında narkoz tesiri zehirlemeye dönüşür.Semptomlar satha çıkmaya başladıktan sonra ortadan kalkmaya başlar.. Profesyonel balıkadamlarda da derinlik sarhoşluğu günden güne değişebilir. Derinlik sarhoşluğunun meydana gelmesinde en büyük etken dalgıcın kişisel hassasiyeti, asal gazın konsantrasyonu, derinlikle orantılı olarak artar. Nitrojen nar-kozunun en büyük tehlikesi dalgıcın sualtındaki İşini bırakması daha da önemlisi kendi emniyetini tehlikeye atacak hareketler yapmasıdır.
Derinlik sarhoşluğunun ilk belirtilerini anlamak pek mümkün değildir. Ancak bu tehlikenin ilk belirtilerini hissetmekten çok , normal olmayan ön seziler hissedildiğinde, bulunduğunuz derinlikten 20 veya 25 metre yukarı çıktığınız takdirde normale döndüğünüzü göreceksiniz.
Derinlik sarhoşluğunun önlemini gerçekten almak istiyorsanız, şu önerileri dikkate almalısınız;Sinirlerinizi ve kaslarınızı kontrol altına alabilecek kadar eğitim görmeniz, bunun yansıra dinlenmiş bir vücut yapısı, alkolsüz ve her nevi karbonlu içecekten (Kola, gazoz vb. ) uzak, özellikle derinlere dalmamakla sağlıklı dalışlara yer vermelisiniz
Semptomları :
Uyku isteği çok görülür,kendini iyi hissetme,aşırı kendine güven,şuur kaybı,hafıza kaybı,karar değişiklikleridir.
OKSİJEN ZEHİRLENMESİ :
Yüksek konsantrasyonlarda oksijen teneffüs ortamı olarak sık sık kullanıldığında ve oksijen kısmi basıncının yüksek değerlerde olması oksijen zehirlenmesi adını verdiğimiz hastalığı ortaya çıkarır.
Deniz Kuvvetlerinde kullanılan ve kapalı devre sistemi ile uygulanan dalışlarda oksijen zehirlenmesi ihtimali vardır. Bu sistemin ayrı bir dalış çıkış cetvelleri olup, dalgıçların özel bir eğitimden geçmeleri gerekmektedir. Bugün Avrupa ülkelerinde bu sistemi kullanan amatörlerde bulunmaktadır. Bu sistemde emniyet sınırı 7 metre olarak kabul edilir. Yani bu sistemle 7 metreden aşağı inildiğinde tehlikeler başlamaktadır. Kapalı devre dalışında saf oksijen kullanılmaktadır.
Dalışta en çok iki tip oksijen zehirlenmesi görülür. Bu tip bir oksijen zehirlenmesinin olabilmesi bu şartlara oldukça uzun bir süre maruz kalmayı gerektirir. Akciğeri etkileyen O2 zehirlenmesi uzatılan periyotlarda O2 basıncının 0.5 ATA' yı aştığı durumlarda beklenebilir.
Semptomları :
Nefes alırken göğüste şiddetlenen ağrı,ilerleyen durumlarda göğüs bölgesinde yanma ile birlikte hem nefes alırken, hem verirken ağrı, mevcut durum devam ettikçe kötüleşen şiddetli öksürük, nefes sıklaşması
MSS oksijen zehirlenmesi; bu tip zehirlenme dalgıçlıkta çok sık görülür. Genellikle oksijen kısmı basıncının 1.6 atA dan yüksek olduğu zamanlarda görülür, akciğeri etkileyen oksijen zehirlenmesinin aksine MSS oksijen zehirlenmesi çok kısa sürede meydana gelebilir.
Semptomları :
Görüş bozukluğu (Tünel görüş),kulaklarda çınlama, mide bulantısı, seğirme (genellikle yüz hatları çevresinde), sinirlilik hali, baş dönmesi, MSS Oksijen zehirlenmesinin en önemli semptomu havaledir(ihtilaç ve kasılmalar). Havale diğer herhangi bir semptomdan önce veya sonra başlayabilir.
Bu belirtiler görüldüğünde oksijen kısmi basıncı azaltılmalıdır, derinliğin azaltılır, Oksijen yüzdesinin azaltılması, havale anında asla derinliği azaltmayın.(Dalgıç nefesini tutabilir ve ciğerlerde genleşme olabilir), en kısa zamanda doktor çağrılmalıdır.
BOĞULMA VEYA YAKIN BOĞULMA :
Boğulmanın en basit tarifi bir sıvı içine batma neticesinde teneffüsün kesilmesidir.Yakın boğulmanın anlamı boğulmakta olan birinin suni teneffüs ile nefes alıp vermeye başlamasıdır. Boğulma, derin su dalış takımlarıyla nadiren, fakat SCUBA veya hafif dalış sistemleri ile daha sık görülen bir olaydır. Kazanın sebebi ne olursa olsun boğulan kişinin tedavisi onun kurtarıldığı andaki duruma bağlıdır. Eğer kazazedede teneffüs durmuşsa ağız yolu ile suni teneffüse başlanır. Eğer kalp atışı ve teneffüs beraberce durmuşsa kalp masajı/suni teneffüse başlanmalıdır (CPR). Kazazedenin başarıyla hayata döndürülmesi için suda ne kadar süre kaldığına ait belli bir zaman limiti yoktur. Derhal suni solunuma başlanılmamdır. Soğuktan korunmalıdır. Isınma ve suni solunum kazazedeyi hayata döndürebilir. Başarılı bir suni solunum tüm problemleri çözmez. Kazazede kurtulduktan sonraki 12 saat içinde başka semptomlarda gösterebilir. Yakın boğulma ile kurtarılan tüm hastalar kazanın ciddiyetine bakılmaksızın doktor kontrolünden geçirilmelidir. Bir takım tıbbi problemler kurtarıldıktan birkaç gün sonra dahi gelişebilir. Maske ile oksijen verilebilir.
ALINTIDIR
Aşırı Basınçla İlgili Tüm Kazalara Karşı Korunma :
Bütün dalgıç adaylarının kursa başlamadan önce heyet muayenelerinden geçirilerek öz geçmişinde veya o anda akciğerlerine ait bir hastalık mevcut olup olmadığının kontrolü. Dalgıçlara bu konuda yeterli eğitim vermek. Dalgıçların fiziki kondisyonlarını iyi bir seviyede geliştirmek, geçici göğüs problemleri olanları daldırmamak. Serbest çıkış yapmak veya hava ikmali olmaksızın satha gelme durumunu en aza indirmek.
DEKOMPRASYON HASTALIĞI :
Yeterli bir süre basınca maruz kalmayı takiben yetersiz dekomprasyon yapmanın sonucunda meydana gelen bir durumdur. Sıfır dekomprasyonlu bir dalışta da meydana gelebilir. Deniz seviyesinde insan vücudu 0.79 ATA' lık nitrojen ile doymuş haldedir yüksek basınca maruz kalındığında (Dalton Kanunu) kan ve dokularda daha fazla nitrojen çözünür. (Henry kanunu), çözünen nitrojen miktarı derinlik ve zamana bağlıdır. Dokularda absorbe edilen (çözünen) nitrojen miktarını etkileyen diğer faktörlerde su sıcaklığı, dalgıcın fiziksel aktivitesi, dalgıcın fiziki kondisyonudur.
33 Feetten daha sığda yapılan dalışlarda dalış limitleri dahilinde dekomprasyon hastalığı söz konusu değildir. Çıkış esnasında dokularda absorbe edilmiş olarak bulunan asal gazın (nitrojen) kısmi basıncı dolaşım sistemindekinden daha fazla durumdadır.Böylece asal gazın hareketi tersine dönerek dokulardan dışarı atılmaya başlar. Normal olarak asal gaz akciğerler yoluyla vücudu terk ederler, eğer çıkış çok hızlı veya dekomprasyon kaçırılmış ise çözünmüş olan gaz eriyik halinden değişime uğrayarak tekrar gaz haline döner ve babılları oluşturur. Çıkışla beraber babıllar büyür ve damarları tıkayabilirler, kan akışını engellerler ve semptomlara sebep olurlar. Babıllar toplar damar sisteminde dolaşırlar ve genellikle akciğerlerin kapiller damarlarında tıkanmalara neden olurlar. Genellikle dekomprasyon hastalığının ciddiyeti babılların büyüklüğü, miktarı ve mevkisine bağlı olarak değişir.
Bütün semptomlar rapor edilmelidir.Başlangıçta sadece Tip-1 semptomu (sadece ağrı) daha sonra Tip-2 (ciddi semptom) haline dönüşebilir. Tip-1 tedavisinden sonra 48 saat dalış yapmamak yeterli olabilir. Tip-2 için minimum 2 hafta veya daha uzun süre gerekebilir, bu semptomlara ve tedavi süresine göre değişir.Dalgıcın sualtında fiziki bir darbe sonucu yaralanmasının kesin olmadığı durumlarda problemin dekomprasyon hastalığı olup olmadığına kara vermek çok zordur. Yaralanmalar belli bir bölgeye olan kan akışını ve de asal gaz geçişinin azalmasına sebep olurlar. Dalgıcın ağrısını hafifletmek için asla herhangi bir şey vermeyin. Bu gerçek semptomların gizlenmesine yol açar.
Dalgıçta tedaviye en kısa sürede başlanması gereken Tip-2 semptomları görülmedikçe her zaman Tip-1 semptomu bulunan dalgıç tedavi öncesinde, satıhta komple bir nörolojik muayeneye tabi tutulmalıdır.
Dekomprasyon hastalıklarında en önemli konu dalgıcın bir basınca maruz kalıp kalmadığıdır Şüpheli bir durumda kalırsanız dalgıcın lehine hareket etmek amacıyla tedavi edin
B. TİP-1 BASİT DEKOMPRASYON HASTALIGI (Sadece Ağrı) :
Semptomlar öldürücü veya sakat bırakıcı değildir. Başlangıçta basit semptom olarak karşılaşılan olayların % 30 u tedavi edilmediklerinden daha ciddi semptomlara dönüşmüşlerdir. Ağrı - şiddetli ağrı, kaşıntı - vücudun herhangi bir yerinde olabilir su toplamış şişkinlikler, vücudun herhangi bir yerindeki kızarıklıklar başlıca belirtileridir.
Ağrı :
Tip-1 hastalığının belirtisi olan ağrı genellikle eklem yerlerinde ve ceriden gelen ağrılar şeklindedir. Hasta tarafından ağrının yeri tam olarak teşhis edilemez. Ağrılar hafif şiddetten başlayarak dayanılmaz şiddetle içten gelen ağrılara dönüşebilir. Ağrı genellikle dinlenme durumunda mevcut olup, bölgenin hareket ettirilmesi ile ağrı şiddeti artabilir veya değişmeyebilir.
Tip-1 dekomprasyon hastalığı ağrılarının tanınması için dalgıcın üzerinde alet ve şort olduğu kabul edilerek yapılabilir. Bu bölgenin dışında kalan ağrılar Tip-1 olarak düşünülür. Gövde bölgesindeki ağrılar Tip-1 olabileceği gibi omuriliğe bağlı Tip-2'de olabilir. Bu nedenle gövde bölgesi üzerindeki ağrılar Tip-2 deki gibi tedavi edilir. Ağrı genellikle eklem yerlerinde görülür. Omuzlar, dirsekler,bilek ve eller , dizler, ayak bilekleri, kalçalar.
Kalçada ağrı tek başına Tip-1 olarak düşünülür, ancak bu ağrıların omurilikle bağlantısı olup olmadığını ayırt etmek zor olur. Bu nedenle dalgıcın lehine olarak kalça ağları genellikle Tip-2 gibi tedavi edilirler.
Kaşıntı :
Dekomprasyon hastalığının deride görülen en belirgin işaretidir. Kaşıntı tek başına olduğunda dekomprasyon gerektirmez ancak gerçek Tip-1 hastalığının ilk işareti olabilir. Her durumda dalış amirine veya dalgıç tabibe rapor edilmelidir.
Deride Kızarıklık :
Aşırı kaşıntı ile başlar, kızarma ile devam eder daha sonra bölgede koyu mavi renk değişikliği oluşur. Dekomprasyon tedavisi gereklidir. Deride oluşan bütün kızarıklıklar dekomprasyon gerektirmez.
Şişkinlikler :
Deride su toplanmış şişkinlik görüntüsü arz ederler. Bu şişkinlikler üzerlerine dokunulduğunda sağa sola hareket eden katı bezeler gibidirler.
T1P-2 CİDDİ DEKOMPRASYONHASTALIĞI :
Oldukça ciddi bir durumdur. Hayati tehlike veya kalıcı sakatlanmalar olabilir. Tip-2 dekomprasyon hastalığı semptomları genel olarak arterial gaz embolisi semptomları ayırt edildikten sonra Tip-1 semptomları dışında kalan tüm semptomlar olarak tanımlayabiliriz. Tip-2 semptomlarının tedavisine mümkün oldukça çabuk başlanmalıdır. Aksi takdirde kalıcı sakatlıklar meydana gelebilir.
Semptomları :
Güçsüzlük, uyuşma hissizlik, felç, iğnelenme bir şeyin batması hissi, baş dönmesi. ayakta duramama (aşırı sarhoş gibi) Görüş bozuklukları ( Bulanık görüş, tünel görüş ), işitme problemleri ( Kulaklarda çınlama, sağırlık ), şuur kaybı, biloteral ağrı (simetrik); Vücudun her iki yanındaki aynı organlarda, aynı bölgede meydana gelen simetrik ağrılar.(Her iki diz, ayak bilekleri,omuzlar, kollar, bacaklar), ana gövde ağrıları; mediastinal amfizem, pneurnothorax ve midede gazdan dolayı olan ağrıların bunlardan ayırt edilmesi önemlidir. Kasıklarda ağrı ana gövde ağrısıdır. Aşırı yorgunluk ; dalgıcın sualtında yaptığı işin vermiş olduğu yorgunluğun tamamen haricinde olan bir yorgunluk durumudur. Bundan ayırt edilmelidir. Şok; babılların akciğer dolaşımında tıkanmaya neden olduğu bölgeye göre semptomlar gösterir, göğüs ağrısı (derin teneffüsle gelişir), öksürük kontrolsüzdür, dumanın verdiği rahatsızlık gibi kötüleşir, kısa nefes alma, şok ve ölüm.
Şok, büyük miktarda dekomprasyon zamanı gerektiren uzun dalışlarda veya kaçırılmış dekomprasyonlarda genellikle karşılaşılabilen bir durumdur.
DENİZ TUTMASI
Bilimsel araştırmalarda, deniz tutmasına açık bir dille “HAREKET TUTMASI” deyimi kullanılıyor.
Ne var ki, dalgıçların zaman zaman deniz tutmasından etkilenebileceği de söz konusudur.
Günün koşullarına göre, bazı normal bünyelerde dahi deniz tutması görülebiliyor. Dalış sonrası yorgun olarak dekomprasyon uygularken, deniz tutmasının da görüldüğü belirtilmektedir. Yolculuk sırasında okuma, not alma veya aletlerle meşgul olma gibi hareketlerde deniz tutmasına yol açılmakta.
Bazı bünyelerde deniz tutması şu şekilde gelişmektedir. Dalış sırasında dip zemininde yüzerken, dibin eğimi bu yapıda ki insanları etkileyebilmektedir. Bunun yanısıra, dalış sonrası eğer tekneden uzak bir yerde su üzerine çıkılmış ise, doğal olarak yorgun olduğundan tekneyi tutup dinlenme ihtiyacı sırasında ortaya çıkabiliyor. Ayrıca bu oluşumu çabuklaştıran dalgaların kendini sallaması ve soğuk suda deniz tutmasına olanak sağlamakta.
Deniz tutması, sporla devamlı ilgilenen bünyelerde herhangi bir belirti veya gelişmesi söz konusu olamaz. Ancak stres ve benzeri gibi rahatsız edici uyarıları olduğunda deniz tutmasına yakalanabiliyor. Yeterli ve devamlı bir eğitim ve sporla ilgilenmemiş kişilerde daha çabuk ortaya çıkmaktadır. Buna rağmen, her bünye için deniz tutması değişik alanlarda ve farklı zamanlarda her zaman yakalayabileceği söz konusudur. Deniz tutmasına olanak sağlayan aşırı ve tıka basa yemek yemek, bir gün önce alkollü olmak deniz tutmasına yol açılmaktadır.
Deniz tutmasının ilk belirtilerini şöyle sıralayabiliriz. Öncelikle yüz hatları gerginleşmekte, yüzün solması ve kızarması, dudak üzerinde soğuk terleme, uyuşukluk, bol tükürük salgısı ve kusma ile kendisini göstermekte ve bazen de baygınlık görülebiliyor.
Ayrıca denizcilerin deniz tutmasını bilenleriniz vardır. Örneğin ilk başlayan denizcilerde deniz tutması sık sık görülürken, bir kaç gün veya seferden sonra bu insanlar bağışıklık kazanabiliyor. Ancak ilk zamanlarda karaya çıkıldığında, bu kez de sanki yer sallanıyormuş gibi bir durumla karşılaşılmakta, daha doğrusu bir süre de karada dalgalanıyormuş gibi devam etmekte ve yürüme zorluğu çekilmektedir.
Deniz tutmasına karşı çeşitli ilaçlar vardır. Bu ilaçlar genellikle tekneye, otobüse ve trene binmeden önce alınmaktadır. Özellikle bu gibi ilaçların seyahat öncesi alındığında deniz tutmasına karşı etkili de olabiliyor. Ancak çeşitli firmalarca üretilen bu ilaçların tesir şekli 4 ila 12 saat arasında değişmektedir. Ancak bu tür ilaçların sık sık alınması halinde Scuba sporunda sakıncalı olduğu da TIP' en de belirtilmektedir.
AKCİĞER PERFORMANSI NEDİR?
Ne var ki, bu sporu ister kendi olanaklarıyla, ister kurallarına göre öğrenenler olsun. Yaz sezonunda birkaç dalış uygulaması yapanla, haftada birkaç kez koşan ve spor yapanların vücut yapıları itibariyle de performansları arasında fark olacağını hemen hemen hepimiz biliyoruz. Antrenmansız vücudu buna eklediğimizde akciğerlerin bu derinlerde bir kat daha fazla yorulacağı söz konusudur.
Böyle kimseler, yaz sezonu gelince, sığ sularda deneyim kazanmadan dilediği derinliklerde dalış uyguladığında akciğerlerine zarar gelmeyeceğini düşünmek bir saflık olacağı gibi, herhangi bir tehlikeyle karşılaşmayacağı hususunda kendisine kimse garanti de veremez.
Bu performanssızlığı şöyle açıklayabiliyoruz ; böyle performansız bir akciğerle ağır bir mücadele sonunda bulunduğunuz derinlikten yukarı çıkmaya başladığınız bir sırada, aniden bir baş dönmesi, göz kararması, özellikle solumada zorluk çekmeye başlayabilirsiniz. Daha ziyade, regülatörden hava çekmek istediğiniz halde, hava soluyamazsınız.
Konumuza başka bir yaklaşımla açıklık getirelim. Bulunduğunuz derinlikte, yani 30 veya 40 m. den yukarı çıkarken veya çıkmaya başladığınız sırada, regülatörden hava çekme alışkanlığınızda bir değişiklik hissedebilirsiniz. Hatta zorlanarak hava çekme durumunda kalabilirsiniz. Daha sonra, yukarda belirttiğimiz gibi, sağlığınızda bir değişme olabilir. Bu durumda aklınıza ilk gelen şey şu olmalıdır. Eğer havanız bitmemiş veya az kalmamış, regülatör performansı normal ise, bu zorlanma daha ziyade akciğerlerin yorulmasından kaynaklandığını bilmenizde yarar vardır.
Ancak bu durumda tam aksini uygularsanız, yani bulunduğunuz derinlikten 3 veya 4 metre aşağı inerseniz, nefes alıp vermede zorlanmadığınızı göreceksiniz. Çünkü bu derinlikte akciğer performansı zora alışmış durumdadır. Bu ortama ve koşullara alışmış olan akciğerler az hava yerine daha çok hava harcama alışkanlığı edinmiştir.
Bu arada kısa bir hatırlatma yapmakta yarar vardır. Spor yapan bir futbolcunun takriben hava harcama hızı 90 Lt. / dk. Oysa sporla ilgisi bulunmayan bir insanın ortalama hava harcama hızı ise yarı yarıya olacaktır. İnilen belirli derinliklerde uzun süre dolaşma, balık kovalama, akıntıya kapılma ve zorlanma veya herhangi bir teknik işle uğraşırken akciğerlerin yorulması veya hava tüketiminin hızla yükseleceği de bilinen gerçeklerindendir.
Şimdi ortaya koymak istediğimiz konu şu. Böyle koşullar altında, spor yapmayan amatörler, spor yapana göre hava tüketim hızı daha çok olması söz konusudur. Bu gibi durumlarda sporcu olmayan dalıcılar, sporcu olana oranla, solunum kontrolünü de daha çabuk kaybedecektir. Özellikle antrenmansız vücut bu koşullar altında panik ve stres içersine girmesi halinde, fazla hava tüketimi nedeniyle AZOT - NARKOZU artarak, karbondioksitin yükselmesi, oksijen zehirlenmesine ve daha çok zorlanırsa, hava keseciklerinin yırtılmasına yol açabilmektedir.
Bu durumdan kurtulabilmek için, bulunduğunuz 30 veya 40 metre derinde eğer havanız yeterli ise, bir kaç dakika dinlenmeniz ve sakinleşmeniz bu arada nefes alıp vermeyi de yavaşlatmanız gerekiyor.
Solunumu yavaşlatıp dinlendiğiniz bir sırada, dekomprasyona girmeden, eğer girilmiş ise, duraklama kademelerine uymak suretiyle mümkün olduğu kadar yavaş yavaş yukarı çıkıldığında, bu tehlikenin üstesinden rahatlıkla gelebilirsiniz.
Ancak, Regülatör performansı, yüksek düzeyde çalışan bir modelle dalış uygulanırken eğer, akciğer performansı yetersiz ise, söz konusu tehlike ve risklerle yine karşılaşabilirsiniz. Çünkü kolay solumayı sağlayan yüksek düzeyde çalışan regülatör performansı ve hava akışı, söz konusu olan RİSK' te hiçbir ilgisi yoktur.
TÜRKİYE'DE BASINÇ ODASI MERKEZLERİ
Kurtarma ve sualtı Komutanlığı, Çubuklu - İstanbul
İstanbul Çubuklu' da bulunan, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı Sualtı Kurtarma Komutanlığı'nda, basınç odası testleri ve VURGUN hastalığı tedavileri yapılmaktadır.Bu onur verici kuruluşumuzun, kurulduğu tarihten bugüne kadar, sayısız hizmetler vermiş ve bir çok balıkadamın hayatını kurtararak, kendilerine yeniden dalış olanağı kazandırmıştır.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Deniz ve Sualtı Hekimliği
Ana Bilim Dalı, Çapa - İstanbul
T.C. Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - Bodrum.
Arama Kurtarma Komutanlığı
Çubuklu/İstanbul
ALINTI
SIKIŞMA :
Ortam basıncında değişiklik olduğunda dokularda hasar meydana gelir. Sıkışmanın olabilmesi için 4 ana unsurun olması gereklidir. Hava dolu boşluk, ortam basıncında değişiklik, sıkışmanın meydana geldiği yer kapalı olmalıdır (Gaz giriş-çıkışı olmayacak şekilde), katı/sert duvarlar bulunmalıdır.
Kulak sıkışması :
Dış kulak : Kulak ve kulak kanalından oluşur, ses dalgalarını toplar.
Orta kulak :
Kemik boşluğu içinde hava dolu boşluktur. Kulak zarı ses dalgaları ile titreşir. Bu titreşimi orta kulaktaki kemik köprüsü iç kulağa iletir
İç kulak :
İşitme organı (cochlea) ve denge sağlayan organlar (vertibular apparatıs) bulunur.
Östaki kanalı :
Orta kulak boşluğu ile ağız boşluğunu birbirine bağlar, değişen ortam basıncı ve orta kulak basıcının eşitlenebilmesine olanak verir.
Dalışta Fonksiyonu; iniş sırasında dalgıcın orta kulağa basınçlı hava göndererek kulak basıncının eşitlemesine imkan verir, eşitleme boğaz yolu ile gelen basınçlı havanın östaki borusu yolu ile orta kulağa iletilmesi ile sağlanır, sık sık eşitleme yaparak basınç değişikliğinin önünde kalınmasını sağlar.Çıkış sırasında genellikle herhangi bir şey yapmamıza gerek kalmaz, orta kulak boşluğundaki hava genleşir ve hava östaki borsundan dışarı kaçar.
Orta Kulak Sıkışması :
Östaki borsunun tıkanması ile olur, basınç değişikliğinin önüne geçilmediğinde sıkışır, balgam ve soğuk algınlığı sebebiyle tıkanabilir, dış basınç arttıkça orta kulak boşluğunda re latif olarak nispi vakum (alçak basınç) oluşur, nispi vakum sebebiyle; kulak zarı ve diğer dokular gerilir, kılcal damarlar çatlayarak kan, orta kulak boşluğuna dolar, kulak zarı yırtılır. Önlem olarak basıncın önünde kalmak için uygun teknik kullanılmalıdır. Eğer satıhta eşitleyemiyorsanız veya soğuk algınlığınız varsa dalış iptal edilmelidir. Dalış sırasında eşitlemede zorluk çekildiğinde dalışı durdurun ve birkaç feet yukarı gelin. Eğer sıkışma meydana gelmiş ise doku tahribatı tamamen iyileşmeden tekrar dalınmamalıdır.
Semptomları :
Ağrı, kulakta doluluk hissi, burunda ve maskede kan, işitme kaybıdır. Bunların yanı sıra aşağıdaki semptomlarda ortaya çıkabilir.
Caleric Vertigo:
Kulak zarının yırtılması ile orta kulak boşluğuna soğuk su dolar. Sıcaklık dengesi bozularak iç kulak fonksiyonlarını etkiler.
Altemobaric Vertigo:
Orta kulaktaki basınç dengesinin bozulması ile iç kulak fonksiyonlarının etkilenmesi. Çıkış esnasında sık görülür çıkış durdurulur ve 2-4 feet geri gelinirse düzelir~ genellikle sadece birkaç dakika sürer.
Dış Kulak Sıkışması :
Dış kulak kanalının tıkanması ile olur. Kulak kiri, ciddi dış otitis (iltihap) elbise başlığı, kulak tıkacı. Dış kulak kanalında iltihap, kulak kiri, kulak tıkacı ile dalınmamalıdır. Dış kulak sıkışması meydana geldiğinde Tıkanma sebebini yok edilerek dalışa devam edilmelidir.
Semptomlar :
Ağrı, kanama, kulak zarının dışa doğru yırtılması mümkündür,
Sinüs Sıkışması :
Sinüsler, yüz ve kafatası kemikleri arasında hava ile doldurulmuş boşluklardır. Her bir gözün altında birer tane Maxillary sinüs, üzerinde de Frontal sinüs bulunur. Normal olarak tüm sinüslerde ağız-burun boşluğu arasında küçük açıklıklar vardır ve bunlar eşitlemeyi sağlarlar. Sinüs tahribatını, burun kanamasıyla karıştırmamalıdır. Dalış sırasında havanın sinüslere girmemesi, sinüslere giden dar yolların tıkalı veya dolu bulunmasıyla ilgilidir. Buna rağmen derinlere inerek basınç ayarlamasıyla sinüsler zorlanırsa, sinüslerde iç kanamalara yol açılır. Sinüslerde kalan normal hava, dibe doğru indikçe vakum yoluyla sinüslerde bir alt basınç meydana getirir. Bu emiş, sinüs içinde bulunan kılcal damarları zedeler ve iç kanamaya yol açar. Dolayısıyla sinüs boşluklarına ve kanallara sıvı halinde kan dolar. Ne var ki, bu sıvının dışarı çıkması sırasında başta dayanılmaz bir sancı oluşur. Ancak bu sıvının dışarıya atılması halinde baş ağrıları kendiliğinden kaybolur.
Sinüslerin korunması ve önlemi, ıslak başla dolaşmamak ve üşümeye izin vermemektir. Eğer soğuk algınlığınız varsa geçinceye kadar dalışlarınıza ara vermelisiniz. Ayrıca bir uzman doktora gidip sinüslerinizi kontrol ettirmelisiniz.
Sinüs sıkışmasına maruz kalındığında inişi durdurarak birkaç feet yukarı çıkın, eğer eşitleme yapılamaz ve sıkışma meydana gelirse dalışı iptal edin. Önlem olarak soğuk algınlığı veya üşütme durumunda dalış yapmayın.
Semptomları :
Sinüslerde ağrı, burunda veya maskede kan, sinüsler üzerine baskı.
Maske sıkışması :
Sebebi maske içindeki hava ile ortam basıncının eşitlenememesidir. Önlem olarak iniş sırasında maske içine devamlı hava vermek gereklidir
Semptomları :
Bazı durumlarda ağrı, gözün beyaz kısmında kanamalar,deride kanamalar.
Akciğer Sıkışması :
Çok nadir görülür,100 feetten derine yapılan serbest dalışlarda görülebilir. ciğerlerde satıhta alınan 1 ATA hava vardır, Ciğerlerin doku hasarına uğra-nadan dayanabilecekleri bir limit vardır, belli bir derinlikten sonra ciğerlerde meydana gelen nispi vakum (Alçak basınç) nedeni ile ciğerlerde hasar meydana gelir ve kan damarları çatlar. Tedavi olarak maske ile oksijen solunması önerilir. Akciğer sıkışmasının oluşmaması için Derin serbest dalışları yapmayın Satıhtan ikmalli dalışlarda kontrollü iniş yapın,
Semptomlar :
Göğüste ağrı, ağız ve burunda kanlı köpük, solunum zorluğu, muhtemelen öldürücü.
Elbise Sıkışması :
a.Satıhtan ikmalli sistemlerde kullanılan özel kumaş elbiselerde hava boşlukları kalması nedeni ile olur.
b.Sonucunda deri üzerinde çekilmeler. çimdiklenmeler olur neticesinde de morarmalar oluşur.
c.Elbise içinde hava boşluğu kalmamasına dikkat edilerek önlenir.
Diş sıkışması :
Sebep olarak diş dolgularının iyi şekilde doldurulmaması, içlerinde boşluklar kalmasıdır. Dalmadan önce diş dolgularının iyi bir şekilde yapıldığından emin olun. Dişlerinizin bakımlı kalmasına dikkat edin ve diş doktorunuza dalgıç olduğunuzu hatırlatın. Dolgu işleminde itina göstermesini sağlayın. Dalıştan önce diş problemi olanları doktor kontrolünden geçirin.
Semptomları İniş veya çıkış esnasında şiddetli ağrı.
Tersine sıkışmalar (Genleşmeler) :
Çıkış esnasında meydana gelir. Genleşen gazın kaçamaması ve bundan dolayı genleşme dokulara zarar verir, genel olarak sıkışmanın olduğu yerlerde Ters Sıkışmada olabilir. Tersine sıkışma; iniş sırasında problemi olan dalgıçta. çıkışta da benzer olarak görülebilir.
Tersine orta kulak sıkışması :
Ortam basıncı düşer, orta kulak basıncı artar, iç kulağa baskı yapar. Baş dönmesine sebep olabilir.
Tersine sinüs sıkışması :
Çok ağrılı olabilir, Hava sinüsleri yırtarak dokulara yayılabilir, ağrı geçinceye kadar iniş yapılır ve çok yavaş çıkılır.
Karın sıkışması (Mide /Bağırsaklar) :
İnişte pek görülmez. Çünkü mide ve bağırsaklar serbestçe büzülebilirler, esnektirler, çıkışta genleşmenin miktarına bağlı olarak bir limit vardır. Semptomlar çıkışta karın bölgesinde ağrı olarak görünür. Tedavi birkaç feet inerek gazın çıkması için izin verilir.
Tüm Tersine Sıkışmalarda Genel Tedavi Yöntemi:
2-4 feet aşağıya inmek ve Gazın çıkmasına müsaade etmek.
ISI KAYBI (Immersion Hypothermia) :
Soğuk suya girmenin sonucunda vücut ısısının düşmesi. Serin ve soğuk sularda yapılan dalışlarda dikkate alınması gereken bir tehlikedir, önlem almak çok önemlidir. Isı kaybını engellemek için yeterli ısıl koruma kullanın, dip zamanını sınırlayın, dalışı planlayın ve yardımcıları değiştirin. Isı kaybı hastalığının belirtilerini taşıyan bir hasta gördüğünüzde yapmanız gereken ilk şey; hasta kendine gelmeye başlayana kadar 105-110 F (41-43C) sıcak suda tekrar ısındırmak veya ağızdan ılık sıvı vermek Eğer banyoda ise hasta yere uzatılmalı ve gözlenmeli. Hareket etmesine izin verilmemelidir. Eğer dalgıç titremeyi durdurursa veya şuuru!zihinsel durumu değişiyorsa tehlike vardır, ciddi tıbbi problemler gelişebilir Derhal bir doktor ile temas kurulmalıdır.
Semptomları :
Maksimum 35 C vücut sıcaklığına kadar titreme daha sonra azalır, ellerde ağrı, çok soğuk olduğunda ayaklarda ağrı, hafıza ve düşünme kabiliyetinde azalma, dolayısıyla kendinizi tehlikeye düşürme
AŞIRI ŞİŞME SONUCU OLUŞAN DALIŞ HASTALIKLARI :
SEBEPLERİ :
Çıkış esnasında ciğerlerde tutulan gazın genleşmesi veya ciğerlerin birden aşırı basınçlı havaya maruz kalarak hava keselerinde yırtılmaların meydana gelmesi, genleşen gazın kaçmasının engellenmesi, çıkış esnasında nefesin tutulması en çok görülen sebeplerdendir. Hava ciğerlerde astım veya aşırı üşütme neticesinde tutulabilir. Aşırı pozitif basınç SCUBA takımında devamlı akış valfına basarken nefes alındığında da meydana gelebilir. Genellikle SCUBA serbest dalış/serbest çıkışında, hızlı, kontrolsüz çıkışlarda (Fırlama), herhangi bir sebeple şuursuz çıkışlarda (Baygın), SCUBA tüp alıp / bırakma eğitiminde ve panikli çıkışlarda görülür.
Su derinliği 3-4 feet kadar dahi olsa meydana gelebilir. Her kim basınçlı gaz teneffüs eder ve nefesini tutarak çıkış yaparsa bu durumla karşılaşabilir.
HASTALIĞIN ÇEŞİTLERİ :
Hastalığın tipi serbest havanın vücutta toplandığı mevkie göre belirlenir. Bütün durumlarda ilk safha hava keseciklerinin yırtılması ve havanın akciğer dokularında birikimidir, interstitial emphysema (intersiteyşıl amfizem) olarak adlandırılır. İnterstitial emphysema durumunda hava göğüs boşluğuna veya kan dolaşımında herhangi bir yere hareket etmedikçe semptom göstermez Havanın toplandığı mevkiye göre şu hastalıklardan biri oluşur.
Arterial gaz embolisi
Mediastinal emphysema
Subcutaneous emphysema
Pneumothorax
Arterial Gaz Embolisi ( A.G.E. ) :
Göğüste aşırı hava basıncının sebep olduğu en ciddi dalış hastalığıdır.Ciğerlerdeki aşırı basınçlı hava serbest kalarak alveollerin (Hava kesecikleri) etrafındaki kılcal damarlara doğru baskı yapar. Burada oluşan babıllar kalbin sol tarafına taşınırlar. Babıllar buradan arter vasıtasıyla dolaşım sistemine pompalanırlar. Babıllar dolaşım sisteminde tıkanıklığa sebep olurlar ve bu noktadan sonraki hücrelerin kan ihtiyacını engellerler. Sonuç blokajın olduğu yere göre değişir. Bu emercensi bir durumdur.Acilen basınç odası tedavisi gereklidir. Eğer bu hastalıkla karşılaşmak istemiyorsanız, dalışın hiçbir safhasında özellikle çıkışta ASLA nefesinizi tutmayın. iyi bir dalış planlaması yapın, soğuk algınlığı veya akciğer problemi olduğunda dalmayın.
Semptomlar :
Herhangi bir nörolojik bulgu veya semptom olabilir. Güçsüzlük felç, paraesthesis (İğne batma ve uyuşma hissi), şuur kaybı hatırlanması gereken en önemli kural; dipte basınçlı hava teneffüs etmiş olan herhangi bir dalgıç satha şuurunu kaybetmiş olarak gelirse veya satıhta geldikten sonra ilk 10 dakika içinde şuurunu kaybeder veya nörolojik semptom gösterir ise durumu açıklayıcı faktörlere bakmaksızın gaz embolisi olarak değerlendirilmelidir.
Mediastinal ve Subcutaneous Amfizem :
İnterstinaİ amfizem (ciğer hücrelerinde hava) akciğerlerindeki hava keseciklerinin yırtılması sonucu ciğer hücrelerine hava girmesi olarak bahsedilmişti. Mediastinal Amfizem ise gaz genleşmesinin yumuşak dokuları zorlayarak göğsün ortasındaki kısımda birikmesinin sonucudur.
Semptomları :
Sternumun arkasında göğüs ağrısı, ağrı şiddetli sertlik hissinden kuvvetli yakıcı ağrıya kadar değişiklik gösterebilir, başka semptom göstermez. Genellikle semptomlar daha kötüye gitmezler
Subcutaneous Amfizem, mediastinal bölgede bulunan genleşmiş gazın boyundaki subcutaneous dokularına kaçmasıyla oluşur.
Semptomları :
Deri altında pirinç tanesi hissi (elle üstüne bastırıldığında yana kaçma ve çıtırdama), ses tellerine baskı olduğundan ses değişikliği görülebilir, aynı zamanda mediastinal amfizem semptomu da olabilir.
Mediastinal ve Subcutaneous amfizem tedavisi Değerlendirme tabip personel tarafından yapılır. Hastane tedavisi gerekir.(Satıhta %100 oksijen). Aşırı ağrılı durumlarda basınç odası tedavisi uygulanabilir.
Pneumothorax
Sebebi :
Aşırı basınç nedeniyle havanın akciğer zarını yırtarak göğüs duvarı ile akciğer arasındaki bölgeye girmesi olayıdır. Basit pneumothorax ve Tension Pneumothorax olmak üzere iki tipi vardır.
Basit pneumothorax :
Yırtılan yerden kaçan hava göğüs boşluğunda birikerek akciğer üzerine baskı yapar.
Semptomları :
Şiddetli göğüs ağrısı, birikim artmasıyla beraber nefes almada güçlük, akciğer hacminin azalmasıyla orantılı olarak nefes alma hızında artış.
Tension Pneumothorax :
Göğüs duvarı ve akciğer arasındaki gazın devamlı olarak genleşmesi sonucunda basıncın artması ve kalp ve ciğerler üzerine baskı yapmasıdır. Eğer müdahale edilmez ise akciğer tamamıyla işlevsiz kalabilir ve kalp ile akciğer göğüs duvarına doğru sıkıştırılır. Sonunda kan dolaşımı ve teneffüs engellenebilir. Hasar gören ciğerin havayı boşluk tarafına geçirmesi ancak geriye dönmesine müsaade etmemesi sonucunda oluşabilir. Göğsünde serbest hava bulunan dalgıcın üzerinde bulunan basıncı azaltırken (satha gelirken) meydana gelebilir. Tension pneumothorax emercensi bir durumdur ve derhal tedavi gerektirir. Tedavisi acilen basınç odası uygulaması ve göğüste sıkışan havanın dışarı atılabilmesi için ihtisaslı tıp personeli tarafından genleşme borusu veya iğnesi takılması ile gerçekleştirilmelidir.
Gaz embolisi tedavisi esnasında, satha çıkış safhasında hasta dahada kötüleşiyor ise İLK ONCE TENSİON PNEUMOTHORAX'İ DÜŞÜNMELİSİNİZ
Semptomları :
Ağrı, kısa nefes alıp verme, hızlı nefes alıp verme, sonucunda morarma (Siyanoz), kan basıncının düşmesi, şok ve ölüm.
ALINTIDIR
ali rıza abi teşekkür ederim, dalış notlarımın arasına bunları da dahil edeceğim. anıl ya da taygun bu başlığı dokümanlar kısmına taşıyıp sabitlerse sanırım daha iyi olur...
Rica ederim Mert kardeşim, ne demek. Ben nette gezerken pekçok döküman buluyor, işinize yarayabilecekleri taşıyorum. Ancak, özellikle resim taşımada biraz imtina ediyorum. Hem site alanındaki daralmaya sebep olabileceği hem de yazıya göre daha fazla uğraşı derektirmesi buna sebep oluyor. ;)
Saygılarımla...
TÜP HAVA HESABI
Bir dalgıcın deniz seviyesinde (1 Atm. Basınçta) ortalama olarak bir dakika içerisinde 25 Lt. hava tüketeceği bilimsel olarak kabul edilmektedir. Bu demektir ki dakikada soluduğumuz hava hacmi basıcın artışına bağlı olarak artmakta ve derin su dalışlarında tüp içindeki hava da dalışımızı kısıtlamaktadır. Dalışa başlamadan önce ineceğimiz maksimum derinlikte tüpümüzün ne kadar yeteceği hesaplanmalıdır. Aşağıdaki örnek ve açıklamalarla konuyu açıklık getirelim.
0 m’ de basınç: 1 atm. x 25 lt = 25 lt./dk.
10 m.’de basınç: 2 atm. x 25 lt = 50 lt/dk.
20 m.’de basıç : 3 atm. x 25 lt.= 75 lt/dk.
( Basınçlar mutlak basınç olarak alınacak )
10 m’ye dalan bir dalgıç 10 litrelik bir tüp ve 200 bar tüp basıncı ile su altında ne kadar kalır?
Öncelikle tüp içinde kaç litre hava olduğunu bulmamız gerekir. Bulmak için biraz önce belirttiğimiz gibi tüp hacmi ile tüp basıncını çarpıyoruz.
200 x 10 = 2000 lt.
Mutlak basınç’ta belirttiğimiz gibi her 10 m’de su basıncı 1 atm. artmaktadır. Dolayısıyla 10 m.’de mutlak basınç 2 atm. olacaktır. Deniz seviyesinde (1 Atm.) bir dalgıç dakikada 25 Lt. hava harcadığını kabul edersek. 10 m. derinde bu dalgıç iki katı hava tüketecektir. Dolayısıyla dalgıç 2 Atm. de bir dakika içer*sinde 50 Lt. hava harcayacaktır.
Tüp içindeki havanın 10 m. derinlikte ne kadar yeteceğini bulmak için tüp içindeki hava hacmini 2 atm.’de dk.’^da soluduğumuz hava miktarına bölüyoruz.
2000: 50 = 40 dk. dır.
Dikkatinizi çekmek isterim ki bu çıkan zaman içine rezerv hava zamanı dahil değildir. 50 bar’lık bir tüp basıncını her zaman rezerv hava olarak saklamanızı ve bu basınçta derhal satıh yapmanızı tavsiye ederim.
Her insanın performansına göre hava tüketimi, yaptığı işle orantılı ol*duğunu biliyoruz. İstirahat eden bir kişi bir dakika içerisinde ortala*ma 6 litre hava tüketirken, aynı kişi yürürken veya çalışırken bu miktar 12-18 Lt./dk. ya çıkmakta. Oysa aynı kişi koşarken veya spor yaparken 50 ila 95 L./dk. arasında hava tüketebilmektedir. Tüm bunlara rağmen deniz altı sporunda veya dalgıçların hava tüketimi tamamen değişmekte ve farklı olarak hesaplan*maktadır.
Hava tüketimi suyun ısısı, yoğunluğu, inilen derinlikte yapılan işin önemi, ay*rıca inilen derinliğin ve dolayısıyla ortamın basıncıyla doğru orantılı olarak art*maktadır
Eğer dalış tüpü doldururken elinizle kontrol ederseniz, tüpün ısındığını fark edersiniz. Bunun nedeni havanın sıkışma*sıyla yoğunluğun artmasıdır. O gün*kü hava koşullarına göre tüpün ısısı 30 - 45 bazen de 60 dereceye kadar yükselebilir. Böyle ısınan bir dalış tüpüne 200 atm’e ka*dar hava basıp daha sonra bu tüpü soğuyabileceği bir yerde bekletirsek, soğuduğunda bu basıncın 180, hatta 170 atm‘e kadar düştüğünü de görürüz.
Dalış tüplerini su dolu bir varile veya havuz içine koymak suretiyle doldurulursa söz konusu ısı farklarını önlemiş oluruz. Böylece hem tüpün fazla ısınması önlenir hem de tehlike riski için önlem almış oluruz. .
ALINTIDIR
Rica ederim Mert kardeşim, ne demek. Ben nette gezerken pekçok döküman buluyor, işinize yarayabilecekleri taşıyorum. Ancak, özellikle resim taşımada biraz imtina ediyorum. Hem site alanındaki daralmaya sebep olabileceği hem de yazıya göre daha fazla uğraşı derektirmesi buna sebep oluyor. ;)
Saygılarımla...
abi tago da söylemişti gerçi daha önce ama [Only Registered Users Can See Links] diye bir site var. resimleri oraya yükler, buraya da linkini verirsen siteye yük olmaz, aklında olsun...
Mert kardeşim. O siteyi çok iyi biliyorum daaa, malum resim yüklemek için bir zaman gerekiyor. Her zaman bu zamanı bulabilmek mümkün olamıyor. Çoluk-çocuk, yemek bulaşık :D :D :D derken. Ev hali işte...
Saygılar....
DALIŞ TABLOLARINA GİRİŞ
Dekomprasyon hastalığından korunabilmek için tecrübeli bir balıkadamın. dalış tabloları hakkında genel seviyenin üzerinde bilgi sahibi olması gerekmektedir, Gününüzde teknolojinin çok hızlı ilerlemesi, özellikle dalış tabloları ve dalış bilgisayarları hakkında balıkadamların işlerini daha da karmaşıklaştırmaktadır. Yıllar önce dalış ve dekomprasyon için sadece bir standart vardı. o da Amerikan bahriyesi tablosuydu. Bu yüzden de. dekomprasyonla ilgili sorular kolaylıkla yanıtlanabiliyordu Ama günümüzde olay bu kadar kolay olmamaktadır Bilgisayarların ve dalış tablosu matematiğinin gelişmesi. yapılmış olan tabloların eksik yanlarını veya amaca göre uygunsuzluklarını ortaya çıkarmıştır. Bu da. yeni ihtiyaçların karşılanması için. yeni araştırmaların yapılmasını gerekli hale getirmiştir Günümüzde kullanılan bir çok dalış tablosu ve dalış bilgisayarı vardır (US. Navy, DCIEM. RNPL/I3SAC Hain. Buhlmann. Spencer, Thalmann. Huggins, Powell vs.). Balıkadamlar, bunlardan her hangi bir tanesini tercih edebilirler.
DALIŞ TABLOLARI NASIL ORTAYA ÇIKTI
Bu tercihte dikkat edilmesi gereken kıstas, kullanılan tablonun veya dalış bilgisayarının önce maksimum emniyeti, sonra da mümkün olan eli uzun dip zamanını sağlayabilmesidir. Bilgisayarların popülerliği geçtiğimiz yıllara oranla bir hayli artmıştır. Bir çok sportif balıkadamın. piyasada iki düzineden fazla çeşidi olan dalış bilgisayarlarından her hangi birini kullanması gayet doğal hale gelmiştir. Nedeni, bu aletlerin balıkadamın işini çok kolaylaştırması. karışık hesaplanmaları yapabilmesi ve beylik tablolarla yapılamayan bir takım dalış profillerinin uygulanabilmesidir. Yine de, bilgi sayarlara yüklenen programlar standart değildir. Gerçekte. devamlı kullanılan en az üç değişik dekomprasyon modeli ardır ve her üretici, kullanılan her hangi bir genel modelin işlevini kendi ürettiği dalış bilgisayarına uygulamaktadır. Sonuç olarak. bu çoklu standartlardan dolayı balıkadamılar. dalışlarını kontrol edebilmek için çıkmazlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu perdeyi aralayabilmek veya tamamen ortadan kaldırabilmek için yapılması gereken şey. dekomprasyon teorileri. dalış tabloları ve dalış bilgisayarları hakkındaki bilgilerimizin arttırılmasıdır.
DALIŞ TABLOLARI:
1907 yılında J.S.Haldane, orijinal azot atım teorisini geliştirerek, ilk dalış tablosunu yapmıştır. Tablonun amacı, balıkadamın vücudundaki azot miktarını hesaplamak ve kritik oranı kontrol etmekle, dekomprasyon hastalığından korunmaktır. Modem dalış tabloları da, azot miktarını kontrol eder ve kritik oranları kullanır ama dekomprasyon hastalığından korunmak için azotun tamamen atılması yerine kabarcıkların büyüklüğünün kontrolü araştırmalar için baz olmuştur. Dalış tabloları doku modelleridir yani teorik dokular esas alınmaktadır ve bu dokuların azotu nasıl eritip aldığı, aynı zamanda nasıl serbest bıraktığı kontrol edilmektedir. Anlatılanların amacı, dalış tablolarının ve elektronik bilgisayarların, bir dalışta balıkadamın ne kadar azot soğurduğunu hesaplamanın metodu olduğunu söyleyebilmektir. Eğer sportif dalış,sabit bir derinlikte, tek bir dekomprasyonuz dalış olarak sınırlansaydı, dekomprasyon teorisine ihtiyacımız olmayacaktı. Çünkü izin verilen dip zamanları deneysel metotlarla ortaya çıkarılmıştır ve bunları hatırlamak arabanızın plakasını hatırlamak kadar kolaydır. Ama işin içine basamak dalışları, tekrarlamalı dalışlar ve dekomprasyonlu dalışlar da katılırsa dekomprasyon teorisi dalış tabloları ve dalış bilgisayarları için zorunlu hale gelecektir.
Dalış Tablolarının Formülü
Her ne kadar araştırmalar fizyolojik teoride azotun vücut tarafından nasıl atıldığı üzerinde değişse de, geliştirilen tablolar üzerindeki genel teoriler Haldane ‘in kullandığı on mal teoriyle neredeyse aynıdır. Yapılan tablolarda, doku basınçları ve diğer değerler değiştirilmiştir ama Haldane’in kullandığı metodoloji hala modern doku grupları için temel oluşturmaktadır.
Daha önceden bildiğiniz gibi, bazı dokular azotu diğerlerinden fazla soğururlar (emerler), buna bağlı olarak azotun dışarı atılması da uzun sürer. Değişik dokuların, azot alımı ve atımından nasıl etkilendiğine matematiksel olarak karar verebilmek için Haldane, doku kompartımanlarını (veya teorik doku yarı-zamanını esas alan teorik doku gruplarını) yaratmış ve kullanmıştır. Haldane’in orijinal tabloları, 5 ile 75 dakika arasındaki yarı-zamanları içeren 5 kompartımana dayanmaktadır. Modem tablolar 480 dakika yarı-zamana kadar olan 15 teorik doku kompartımanını hesaplamaktadır. Tablolarını formüle ederken Haldane, keçilerle yaptığı deneylerin tecrübelerine dayanarak kullandığı bütün doku kompartımanları için 1.58:1 kritik oranını seçmiştir. Bunun anlamı, insan vücudunun dokuları, yükselerek ortam basıncına ulaştığında, yani yüzeye çıktığında, 1.58 kere daha fazla azot basıncını (fazla azotu) vücudunda bulundurabilmekte ve dekomprasyon hastalığına yakalanmamaktadır.Ama 1930’lu yılların sonuna doğru, Amerikan bahriyesi bunun yanlış olduğunu keşfetmiştir. Bahriye araştırması, değişik dokuların değişik yarı-zamanlarının olmasının haricinde, aynı zamanda değişik kritik oranlarının da olduğunu ortaya çıkarmıştır. 1950’deki araştırma, kritik oranın sadece çeşitli doku kompartımanlarında değişiklik göstermesinin dışında, aynı zamanda derinliğin, ve tabiki basıncın değişmesiyle birlikte bu doku kompartmanlarındaki kritik oranın da değiştiğini saptamıştır. 1965’de bahriye, her kompartımanın maksimum doku basıncını kolay şekilde gösteren M değerini geliştirmiştir. M değeri, doku kompartımanlarının, feet olarak kesin deniz suyu derinliğinde, en fazla izin verilen basıncını, ifade eder. Çevre basıncının üzerinde, kompartımanlardaki fazla basıncın maksimum miktarını belirleyerek ve değişken oranların hesaplanması ihtiyacı ortadan kaldırılarak, dalış tablolarının matematiksel formülasyonu ortaya çıkarılmıştır. Haldane ve bahriyenin teorik kopartman davranışını da içeren buluşları, günümüzde dalış tablolarının yapılmasında kullanılmaktadır. Değişik kopartmanlar. dalışın cinsine, derinliğe ve zamana bağlı olarak dalış tablolarını etkilemektedirler. Genellikle, kontrol dokusu adı verilen özel bir doku, bir dalış tablosunun limitlerini belirler ve bu tablonun cetvelini, şeklini ortaya çıkarır. Bazı dalış bilgisayarlarının avantajı, bir düzine teorik dokuyu aynı anda ekranda gösterebilmeleridir ki, bunu normal bir dalış tablosuyla yapmak imkansızdır.
Dalış tabloları matematiksel olarak hesaplandıktan sonra, doğruluğunun saptanması için, hiperbarik odalarda ve açık denizde, deneysel test dalışları yapılmıştır. Doppler dedektöründen önce yapılan testlerde, dekomprasyon hastalığının oluşup oluşmaması test konusunu oluşturuyordu. Bir çok yeni tablo ve dalış bilgisayarı, Doppler dedektörüyle test edilmiş ve dekomprasyon hastalığını meydana getiren kabarcıkların, fizyologlar tarafından kontrol edilmesi mümkün olmuştur.
Başarılı testlerin ardından, tablolar kullanıma hazır hale getirilmiş, test edildikleri ve tasarlandıkları parametreler içinde, güvenilir olabilecekleri tahmin edilmiştir. Dalış bilgisayarları ve tabloları, sportif balıkadamların özel ve sportif dalışa uygun ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanmış, piyasada hazır, mevcut hale gelmişlerdir.
Dekomprasyonuz Limitler :
Günümüzde, sportif balıkadamlara uygunluk gösteren dekomprasyonuz dalış limitleri ile ilgili, göreceli olarak güncel olan 3 deneysel metot vardır:
Spencer (1976). Thalmann (1984) ve Powell (1987).
IAPM (Instute of Applied Physiology and Medicine) Dr. Merill Spencer, bahriyenin dekomprasyonuz limitlerini test etmiş ve deneklerini Doppler dedektörü ile tarayarak dekomprasyon hastalığının klinik semptomlarını kaydetmiştir.
Aşağıdaki dalışların her birinde, profillerin yüksek derecede gaz kabarcığı ürettiğini ve en az bir kere dekomprasyon hastalığının oluştuğunu saptamıştır.
• 18 metrede 60 dakika
• 21 metrede 50 dakika
• 8 metrede 720 dakika
Yaptığı testlerde, Amerikan bahriyesi tablosunu başarıyla aşan tek örnek 47,5 metrede 10 dakika olmuştur. Spencer’in testleri gösterir ki, bir çok balıkadam eğitimi organizasyonu tarafından onaylanan tutucu dalış tablosu uygulaması hakikaten doğrudur. Spencer, sportif balıkadamlar için limitleri azaltmaya karar vermiş fakat bulgularının o zamanlarda hiç bir bağımsız onayı olmamıştır. Amerikan bahriyesi Deneysel Dalış Ünitesinden Kaptan Edward Thalmann 1984 yılında, Spencer’in sonuçlarının aksini iddia eden testleri yönetmiştir. Spencer’in testleri göreceli sayıyla sınırlandırıldığı için, Thalmann' in testileri başlangıçta dekomprasyonuz limitlere uygunluğu açısından bazı karışıklıklar yaratmıştır. Thalmann Amerikan bahriyesinin dekomprasyonuz limitlerini arttırmaya çalışmış, toplam 107 dalışı test ederek. hiç bir dekomprasyon hastalığı ile karşılaşmamış ve aşağıdaki limitleri oluşturmuştur:
• 18 metrede 66 dakika
• 30 metrede 30 dakika
• 37 metrede 24 dakika
• 45 metrede 14 dakika
Bununla birlikte. dikkatlice okunursa Thalmann'ın raporunun kolayca çeliştiği görülebilir. Bu deneylerde 3 metrede yapılan kısa dekomprasyon beklemeleri vardır ama 3 metrede yapılan bu gerçek zamanlar raporda belirtilmiştir. Daha da önemlisi 30 metreye 30 dakikalık dalış profilinin ikinci denemesi. 20 dalışta 4 dekomprasyon olayını meydana getirmiştir. Thalmann’ın sonuçlarının ortaya çıkardığı şey, dekomprasyon hastalığının klinik semptomları sadece teşhise bağlı olarak bulunuyorsa (Thalmann deneklerinde Doppler cihazı kullanmamıştır). neyin işe yaramadığını. neyin bazen işe yarayabileceğinden çok daha önemli olduğudur.
Dr. Michael Powel' ın testleri Spencer'in çalışmasının ilk önemli doğrulayıcıları olmuştur.Powell, Spencer’in tavsiyelerine çok benzeyen azaltılmış dekomprasyonsuz limitleri test etmiştir. Bu limitler, Amerikan bahriyesinden aşağı yukarı 3 metre daha azaltılmıştır (Örneğin 30 metrede 20 dakika. 27 metrede 25 dakika). Bu deneylerin sonucunda hiç bir dekomprasyon hastalığı meydana gelmemiş ve profillerin çok düşük derecelerde azot kabarcığı meydana getirdiği saptanmıştır. Yukarıda anlatılanlardan dolayı dalış tabloları ve dalış bilgisayarları aynı dekomprasyonsuz limitlere sahip değildir. Dalış bilgisayarları genellikle 4 grup dekomprasyon teorisinden birini kullanırlar. Bunlar; Amerikan bahriyesi, Spencer, Buhlmann ve Halin dır. Üreticilerin verdiği bilgileri okuyarak ve dekomprasyonsuz limitlerle karşılaştırarak dalış bilgisayarın hangi gruba dahil olduğuna karar verebilirsiniz.
Basamak dalışı :
1980’ li yıllara kadar balıkadamlar, dalış tablolarının esnek olmamasından dolayı, her ne kadar indikleri en derin noktada bütün zamanlarını geçirmeyip daha sığ derinliklere yükselseler de. hesaplamalarını sanki bütün zamanı en derin noktada geçirmiş gibi yapmak zorunda kalmışlardır. Halbuki derinliğin azaltılması ile birlikte vücudumuzdaki dokular bu düşük basınç seviyelerinde daha yavaş azot alımı yaparlar. Basamak dalışı, inilen en derin noktadan yüzeye doğru derinliğin azaltılarak yapıldığı dalıştır. Burada kural, en derin noktadan yükselmeye başlamak ve çıkılan derinlikten tekrar daha derine inmemektir. Bir çok gerçek dalış profili de böyle yapılmaktadır. Örneğin bir balıkadam dikkatlice 30 metreye indikten sonra bu derinlikte 10 dakika kalıp, arkasından 18 metreye sonra 15 metreye ve en son olarak ta 12 metreye yükselip dalışını tamamlıyor. Amerikan bahriyesinin 30 metredeki maksimum dip zamanı 25 dakikadır ve bu balıkadam 30 metre derinlikte 10 dakika kaldıktan sonra yüzeye dönebilmek için 15 dakika daha zamana sahiptir. Çünkü dalış tabloları kullanıldığında, hesaplamalar yapılırken inilen maksimum derinliğin dekomprasyonsuz zamanı kullanılmalıdır. Tablolar, derinliğin sığa doğru azalması ile birlikte daha yavaş azot alımını. tasarlanış şekilleri dolayısıyla hesaplayamazlar. Dalış bilgisayarlarının kullanılmaya başlanması ile sportif dalışta bir devrim olmuştur. Çünkü bu aletler basamak dalışlarını planlayabilirler ve tabloların yarattığı gereksiz kısıtlamaları ortadan kaldırırlar. Böylelikle dalış bilgisayarı kullanan bir balıkadam yukarıdaki örnekteki dalış profilini uyguladığı zaman, daha uzun süre suyun altında kalabilir. Emniyetli olup olmadığına gelince, bu fikir ne kadar mantıklı gözükse de, bütün dekomprasyon hipotezleri veya teorik ön görüşler geçerlilik gerektirmektedir. Dalış bilgisayarları ortaya çıktığında basamak dalışıyla ilgilenen Dr. Carl Edmonds’un söylediği bu fikir hakkında başarıyla tamamlanmış bir deneyin yapılmadığıdır. 0 zaman için kuşkusuz kendisinin haklı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. 1983 yılında Karl Huggins bazı testleri yönetmiş fakat bu testler sınırlı bir bakış açısıyla yapılmıştır. Bununla birlikte 1987 yılında yapılan ve 750’den daha fazla dalışı kapsayan Powell’in testlerinde basamak ve tekrarlamalı dalışların 20’ den fazla kombinasyonu karmaşaya yer bırakmaksızın basamak dalışlarının dekomprasyonsuz limitleri kavramını geçerli kılmıştır. En azından bu araştırmada kendi test ettiği azaltılmış dekomprasyonsuz limitler geçerlilik kazanmıştır.
Tekrarlamalı dalışlar :
Eğer sportif dalış ile askeri dalışların karakterlerini karşılaştırmamız gerekirse. sportif dalışlar dekomprasyonsuz tekrarlamalı dalışlar olarak, askeri dalışlarsa genellikle dekomprasyonu gerektiren fakat çok nadir olarak ta tekrarlamalı dalışları içeren dalışlar olarak tanımlanabilir. Açıkça. tekrarlamalı dalışlar sportif dalışların önemli elementlerinden bir tanesidir. Dalış teknelerinin popülerliğinin artmasıyla birlikte, çoklu tekrarlamalı dalışlar çok büyük bir ölçüde genelleşmiştir. Bu nedenle, emniyetli, emniyetsiz ve belirsiz tekrarlamalı dalış prosedürlerinin sınırlarını belirlemek hayati önem taşır. Her zaman olduğu gibi, işe yarayan çalışandır ve biz değerlendirmemizi dalış bilgisayarlarının göreceli karşılaştırmaları ile kısıtlayamayız. Bunun yerine, test sonuçlarını yakından kontrol etmemiz gerekir. Amerikan bahriyesi tekrarlamalı dalış tablosu 120 dakika kompartmanının davranışına göre yönetilmektedir. Bu kompartımanın, tekrarlamalı dalışları kontrol etmesi iyi kurgulanmıştır. Tekrarlamalı dalışlar için bunu kullanan her hangi bir dalış tablosu veya dalış bilgisayarı, bir çok kayıtlı ve başarılı test dalışlarının kontrolü altındadır. Bunun öğrenilmesi, Des Granges (1957) tarafından yönetilen Amerikan bahriyesi deneyleri açısından ve 30 yılı aşkın bir süre sportif balıkadamlar tarafından kullanılmasından dolayı önemlidir. PADI’nin dağıtımını yaptığı Sportif Dalış Planlayıcısı ile tekrarlamalı dalış, azaltılmış dekomprasyonsuz limitlere ve 60 dakika kompartmanına dayanmaktadır. Aynı hipoteze dayanarak yapılmış bir dalış bilgisayarı, daha kısa yüzey beklemelerinin yapılmasına izin verir ve yapılmış testlerin dahilinde dalındığı müddetçe geçerli olur.
Dekomprasyonlu Dalışlar :
Dekomprasyonlu dalışlar, dalış süresi boyunca vücuda kabul edilebilir limitin üzerinde azot yüklemesi yapılan ve yüzeye geri dönmeden önce, suyun içinde belirli duraklarda bu azotun elemine edilmesini gerektiren dalışlardır. Dekomprasyonlu dalışlar, sınırlı veya uzun dekomprasyon olarak ikiye ayrılabilir.
Her ne kadar tekrarlamalı dalış için veri miktarı, Haldane teorisine dayalı azot atımını desteklemiyorsa da, sınırlı dekomprasyon bu modele uygun gelmektedir. Dalış bilgisayarlarının çoğu dekomprasyon gereklerinin ölçülmesi için 30 metrede 25 dakika bekletildiklerinde, emniyet beklemesini andırır beklemeler gerektirmektedirler.Amerikan bahriyesi standart hava tablosu ise bu profil için dekomprasyon beklemesi vermemektedir. Bununla birlikte bir sonraki derinlik veya zaman için 3 dakika vermektedir.
Uzun Dekomprasyonlu dalışlar, sportif balıkadamların ihtiyacı ve ilgi alanı dışında kalırlar. Bununla birlikte, profesyonel ve teknik dalgıçlara tavsiye edilen, dekomprasyon teorisinin, dekomprasyonsuz limitlere yakın durumlarda iyi çalıştığını bilmeleri gerektiğidir. Dalış bilgisayarlarının izin verdiği Dekomprasyonlu dalışlar, geçerli dalışların olacağı anlamına gelmeyebilir.
Tekrarlamalı Dekomprasyonlu dalışlar yapmak ise, alkol ve araba kullanmak gibidir. 1986 yılında Thalmann 3 tekrarlamalı Dekomprasyonlu dalışı test etmiş ve her biri 30 metre ve 45 metrede olmak üzere iki dekomprasyonlu dalışı içermiştir. Sadece 32 test dalışında 6 adet dekomprasyon hastalığı olayı meydana gelmiştir. Bu bilgiler açıkça göstermektedir ki, tekrarlamalı Dekomprasyonlu dalışlar tehlike yaratmaktadırlar.
Dr. Robert Overlock’un da içinde bulunduğu bir çok hiperbarik bilim adamı, tekrarlamalı Dekomprasyonlu dalışların dekomprasyon hastalığına neden olduğunu rapor etmişlerdir. Dr. Overlock’un deneklerinin yaptığı dalış profilleri. çoklu dekomprasyon dalışlarından oluşmuş, tam tersi profilde yapılan tekrarlamalı dalışların biri Dekomprasyonlu olmuştur.Bütün bu bilgilere ve test sonuçlarına dayanarak eğer Dekomprasyonlu dalış yapılacaksa, bu günün ilk ve tek dalışı olmalıdır.
Bilim adamlarının Hiperbarik Alanda Araştırma Yapılması İstekleri
Geçtiğimiz yıllar boyunca, uluslararası medikal konferanslarda oluşan genel ortak kanı, 1950’lerin sonunda meydana getirilen ve dalış camiası tarafından standart olarak kabul edilen bahriye tablolarından uzaklaşma şeklinde oluşmuştur. Bunun örnekleri, hiperbarik camiadaki araştırmacıların ve dikkate alman fizyologların yayınlarında bulunabilir. 1970’lerde, IAPM (The Instıtute of Appled Physiology and Medicine)’den Dr. Merril Spencer, Doppler teknolojisini uygulayarak, bahriye tablosu kullanarak sportif dalışlar yapan balıkadamların damarlarında, “sessiz kabarcıklar” denen gaz embolisini keşfetmiştir. Küçük kabarcıklar, çok miktarda olsalar dahi, balıkadamda dekomprasyon hastalığı semptomlarını oluşturmamaktaydılar. Bu yüzden, damar içi gaz embolisi, bazen “asemptomatik dekomprasyon hastalığı” olarak bilinmektedir. Southern California Universitesi, Catalina Deniz Bilimleri Merkezinden Dr. Andrew Pilmanis de Doppler teknolojisini uygulayarak, bahriye tablosu kullanılarak yapılan dekomprasyonsuz dalışlarda damar içi gaz embolisi olduğunu saptamış ve bulgularını yayınlamıştır. dekomprasyonsuz dalışlardaki kabarcık formasyonlarının keşfi, bilimsel tartışmaları teşvik etmiş ve bahriye tablosunun, sportif amaçlar için uygunluğu konusunda bilim adamlarını harekete geçirmiştir. 1982’de İnsan Sualtı Biyolojisi Şirketi’nden Dr. Bruce Bassett, bahriye tablosu kullanılarak yapılan dekomprasyonsuz dalışlardan sonra oluşan damar içi gaz embolisini en aza indirmek için daha tutucu limitlerin kullanılmasını tavsiye etmiştir. Bu limitler, her derinlik için daha kısaltılmış dip zamanlarını sunmaktadır.
Damar içi gaz embolisi hakkında, medikal camianın fikirleri ışığı altında, Kuzey Carolina, RqaleighlDurham’ daki Duke üniversitesine bağlı DAN (Dıvers Alert Network) şunları yayınlamıştır:
“Amerikan bahriyesi dalış cetvellerinin, emniyetli sportif dalışa yaklaşımının doğru olup olmadığı, günümüzde geniş tartışmalara neden olmaktadır. Genellikle aktarılan fikir, bazı cetvellerin çok uzun olduğu ve dekomprasyon hastalığı riskinin artmasına neden olduğu, diğer bazı cetvellerin ise dürüst olmayan bir biçimde dalış zamanını kısıtlayarak, anlamsızca engelleyici olmalarıdır.” Michigan Üniversitesiyle birlikte çalışan ve bir dalış tablosu mühendisi olan Karl Huggins, sportif dalış endüstrisinden Amerikan bahriyesi tablolarının kullanılmasına son verilmesini istemiş ve eklemiştir:
“Ayrıca hissettiğim, yerimde oturarak, yeni bir sportif dalış tablosunun oluşmasını beklemek yerine, biz, sertifika veren kuruluşlarla dalış fizyologlarının, dekomprasyon uzmanlarının ve sualtı (hiper barik) medikal camianın birlikte çalışmalarını teşvik etmeliyiz, böylece sportif dalış camiasına uygun dalış tablolarının oluşmasını sağlamalıyız. Bu yeni tablolar sadece sportif dalış camiasına uygun olmalı, yoksa profesyonel iş camiası ve askeri camia için değil.”
ALINTIDIR
SUALTI iŞARETLERİ
Deniz altında konuşulamadığı için, insanoğlu su altında konuşma yöntemlerini araştırmış, bulmuş ve özellikle bu konuda çeşitli sistemler de gelıştırmıştır.
Bu sistemlerin başında sualtı telefonu ve TV. haberleşmesi geliyor. Ne var ki, bu pahalı sistemler genellikle profesyonel balıkadamlarca kullanılmaktadır.
Amatörler için en ideal yöntem, el işaretleri ile deniz altında anlaşmaktır. Bu anlaşmayı sağlayabilmek için de sualtı işaretlerini kesinlikle öğrenmeniz gereki*yor.
Aslında sualtında konuşmanın kolay olacağını hissetmemize rağmen konu*şamayız. Bunun nedeni şudur. Suyun çevre basıncı boyun ve boğazdaki ses tellerini etkilemekte, özellikle ağıza su girmesi de ses hassasiyetini kaybetmektedir. Bunun yanısıra, denizin kendi sesi ve çeşitli canlı ve cansız cisimlerin sual*tında karmaşık ses dalgalarının oluşmasıdır. Oluşan bu ses dalgaları da deniz seviyesine oranla yaklaşık 5 kata yakın bir hızla kulaklarımızı etkilemektedir.
Dolayısı ile ifade etmek istenilen şey boğuk bir sese dönüştürmekte ve anlamsız olmaktadır. Bu arada suyun yoğunluğu ve yankıları içerisinde ses dalgaları dağılmaktadır.
Amatörler arasında haberleşmenin ve anlaşmanın en güzel yöntemi şudur. Sualtı yazı tahtası, birbirine dokunarak uyarma, dikkati çekmek için dalgıç bıça*ğını bir yere vurarak tıklatma ve sualtı işaretleriyle deniz altında anlaşmadır.
SUALTI DALIŞ İŞARETLERİN AÇIKLAMALARI
1 - “OKEY” Bu işaret karşılıklı onay alma ve soru sorma işaretidir. Suya gi*rildiğinde önce, deneyimli olan karşı dalıcıya bu işareti göstererek sormalıdır. “İyimisin?” karşı taraf “iyiyim” her iki taraf birden ayni işareti kullandığında “HER*ŞEY TAMAM” anlamında onay alınır ve karşılıklı bu şekilde cevaplanmış olur.
2 - “ÇIKIYORUM” Bu işaret birlikte “ÇIKIYORUZ’ veya “ÇIKIYORUM’ anla*mında kullanılır. Ayrıca deneyimli olan bu işareti komut olarak da gösterebilir; “ÇIKIYORUZ” gibi. Grup dalışlarında kendisini kötü veya iyi hissetmeyen bir .kimse dalışı terk etmek istediğinde bu işareti dalış liderine veya arkadaşlarına kesinlikle gösterdikten sonra çıkışa geçmelidir.
3 -“ DALIYORUM” veya “DALIYORUZ.’ anlamında kullanılan bir komut işa*retidir. Daha ziyade deneyimli olan komut olarak kullanır. Bu işaret verildiğinde dalışa geçilir. Ayrıca dipte deneyimli tarafından daha derinlere iniyoruz anlamın*da kullanılır.
4 - “ ACİL YARDIM’ veya “İMDAT” işaretidir. Su üzerinde verilen bu işaret görüldüğünde, kendisine en yakın olan arkadaşı ona müdahale edebilir. Veya teknedeki yardım ekibine derhal haber vermelidir.
5 -“ HAVAM BİTTİ” veya “NEFES ALAMIYORUM” anlamında kullanılır.Da*ha ziyade dipte havası biten veya nefes almada zorlanan bir dalıcının acil hava yardımı isteme işaretidir. Bu işareti gören en yakın arkadaşı BCD yeleğiyle ilk yardımda bulunabilir.
6 -“ RESERVEMİ AÇAMIYORUM” veya “RESERVEMİ AÇ” anlamında yar*dım isteme işaretidir. Bu işareti ilk gören o arkadaşına yardımcı olarak rezervesi*ni açmalıdır.
7 - ‘BİR PROBLEMİM VAR’ veya “İYİ DEĞİLİM” anlamında kullanılır. Birlik*te dalış yapan arkadaşlardan herhangi birisi bu işareti veriği zaman, ilk gören o problemin ne olduğunu anlamak, özellikle o sorunu yerinde gidermeye alışmalı*dır. Aksi halde dalışı birlikte terk edip su üzerine çıkılmalıdır.
8 -“ RESERVEMİ KULLANIYORUM” veya “RESERVEDEYİM” Bu işareti kullanan dalıcı reserveye geçtiğini ve havasının kısıtlı olduğunu anlatmak için çevresine bildirme işaretidir.
9 -“ BEN Mİ?” Bu işaret aslında grup dalış Iiderinden kendisine birşey söyle*mek veya komut vermek istediğinde karşı tarafa kullanılan bir işarettir.
10 - “ SEN” Bu işaret genellikle komut veren dalış liderlerince birşey söyle*mek, göstermek veya talimata göre hareket edilmesi için kullanılan uyarı işaret*tir.
1 1 -“ TOPLANIN” Bu işaret dipte dalışı idare edenlerce dalıcıların bir araya toplanması gerekli olanın yapılması ve verilecek işarete veya talimata göre hare*ket edilmesi için kullanılır.
12 -“ DURUN” veya “DUR” Dalış .liderleri veya rehberlerince kullanılan bir komut işaretidir. Lider tarafından gösterilen bu işarete her dalıcı olduğu yerde durur ve ikinci bir komutu dikkatle beklemesi gerekiyor.
13 -“ YAVAŞLAYIN” dipte lider durumunda bulunan dalıcılar tarafından kul*lanılır. Genellikle iniş ve çıkanlarda dalış hızını ikaz ve kontrol edilmesi bakımın*dan kullanılan önemli bir işarettir.
14 -“ SURATLENİN” veya “DAHA HIZLI OLUN” anlamında kullanılır. Yine lider durumunda bulunanlarca kullanılması gereken bir işarettir. Dibe iniş özellik*le dekompresyona girmemek için çıkışlarda kullanılan çok önemli bir işarettir.
15 -“ BCD KULLANIN” Bu işaret daha ziyade dipte denge sağlamada zorluk çeken veya sağlayamayanlar için canyeleğine kısmen hava vermesi bakımında kullanılır.
16 - “ YON GÖSTERMEK” Bu işaret, hangi tarafa gidileceğini gösterir. Daha ziyade yönünü kaybedene yetişip o dalıcıyı gruba yönelmesinde veya uyarılma*sında kullanılır.
17 -“ ANLAMIYORUM” veya “BİLEMİYORUM” karşılıklı işaretleşmelerde gösterilen işaretleri anlamadığını ifade edenlerce kullanılar bir işarettir.
18 -“ BAŞIM DONUYOR” Bu işareti yapan bir dalıcının dalış liderine göste*rerek dalışı terk edip su yüzüne çıkması gerekiyor.
19 -“ BAGLA SIK VE DUGUM AT” anlamında kullnılan bir sualtı işaretidir.
20 -‘ HAYIR” Bu işaret karşı tarafa kendisinin o konuda olumsuz olduğunu ve onu yapmak istemediğini red etmede kullanılır.
21 -“ İYİMİSİN?” Bu işaret gece dalışlarında durumu kontrol etmede kulla*nılır.
22 -“ İYİMİSİN” Gece dalışlarında, dalışı idare edenlerce kullanılır. “OKEY” işaretinin yakından izlenmesi için yapılan karşılıklı ışıkla gösteri işaretidir.
23 -“ BİR SORUN MU VAR?” Bu işaret gece dalışlarında dalıcıların birbiri*ne sorunları olup, olmadığını kontrol etmeleri için kullanılır.
24 - “ SUALTINDA TEHLİKE” Bu işaret gece dalışlarda herhangi bir tehlike karşısında kullanılması gereken işarettir.
25 -“ BENİ TAKİP ET” veya “BENİ TAKİP EDİN” anlamına gelen bir komut işaretidir. Genellikle dalış liderlerince kullanılır.
26 -“ AŞAĞI VEYA USTÜNE VEYA ÇEVRESİNE İNİYORUZ” anlamına ge*len bir işarettir.
27 -“ DALIŞ DERİNL1Gİ BU SEVİYEDE BİTTİ” Dalış liderlerince programla*nan yerde dalışın bittiğini belirten işarettir.
28 -“ BU YÖNE GİT” Yanlış yönde gidenlere karşı kullanılan bir uyarı işare*tidir.
29 -“ GEL” Dalış liderlerince komut olarak karşı tarafa verilen bir işarettir. Bana doğru gelin anlamındadır.
30 -“ BAK” Herhangi bir şey görüldüğünde dalış arkadaşına da aynı şeyi göstermede kullanılır.
31 - “SAAT KAÇ?” veya “DERiNLİK NEDİR?” Bu işaret her iki anlama da gelmektedir. Emin olmak için kesin dalış derinliğini veya saatin kaç olduğunu bir*likte tespit edilmede kullanılır.
32 -“ ÇİMLENME YAPALIM” Genellikle eğitim dalışlarında hava paylaşmak için dalıcılar tarafından birbirleriyle regülatör değiştirmelerde kullanılılır.
33 -“ HANGİ YONE” Bu işaret daha ziyade hangi yöne gidildiği veya gidile*ceği hususunda kullanılır.
KULAKLARI AÇAMIYORUM” Belirli bir derinliğe inildiğinde kulağını açamayan dalıcının kullandığı bir işarettir.
35 -“ ÜŞÜYORUM” veya “ÜŞUDÜM” anlamına gelen bir işarettir.
36 -“ SAKİN VE YAVAŞ”Bu işaret daha ziyade bir komut anlamındadır. De*neyimli olanlarca panik içerisine girenin sakin olması hususunda bir uyarıdır. Ay*rıca durulması gereken zaman ve yerde dalış rehberlerince kullanılır.
37 -“ ELİMDEN TUT” İlk dalışlarda cesaret veya moral verilmesi için dene*yimli olanlarca kullanılan bir işarettir. Birlikte dalış yapanlarca kullanılır.
38 - “ BERABER HAREKET EDIN” Bir komut işaretidir. Dalış liderlerince kullanılır. Dalıcı adayların birbirinden ayrı ayrı yönde hereket edilmemesi, birbir*lerini izlemesi bakımından uyarı işaretidir.
39 -“ ÖNDEN GİT, TAKİP EDİYORUM’ Bu da bir komut işaretidir. Dalıcı liderlerinin, rehberlerinin veya deneyimli olanlarca kullanılır.
40 -“ EVET” anlamında bir işarettir. Karşı tarafın verdiği işareti anladım de*mek için kullanılır
ALINTIDIR
iboturka
01-02-2006, 04:23
Aşağıdaki dalışların her birinde, profillerin yüksek derecede gaz kabarcığı ürettiğini ve en az bir kere dekomprasyon hastalığının oluştuğunu saptamıştır.
• 18 metrede 60 dakika
• 21 metrede 50 dakika
• 8 metrede 720 dakika
dekomprasyon hastalığı beyler ben bunu duydum ya artık hiç biryere dalmam yaw:D
HALDUN YALIMLI
04-02-2006, 17:33
Arkadaşlar bu verilen bilgiler gerçekten güzel ancak :dikkat: dalış yapmadan önce yada dalış esnasında teorik yada pratik size aktarılan her türlü bilgi sizin kendinizi nasıl hissedeceğiniz konusunda bir içeriğe sahip değildir. Bu bağlamda dalış yapacak her arkadaşım dalışa hazırlanırken ilk önce yapması gereken şey kendisini nasıl hissettiğini kontrol etmesidir. Ne kadar teorik ve pratik bilgiye sahip olursanız olun hiç birisi sizi iyiy hissettiremez. Dalışı gerçekleştirdiniz suda yada su altında kendinizi iyi hissetmediniz hemen kontrollü bir şekilde sudan çıkın.
Ne olursa olsun ne türlü bilgiye sahip olursanız olun hayatınızı riske etmeye değmez, sağlıklı dalışlar dilerim. SAYGILARIMLA
vBulletin® v3.7.4, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.