Mehmet BODUROĞLU
09-11-2010, 18:10
Selamlar herkese.
Konuya nasıl başlayacağımı bilemediğim için öncelikle avımızdan bahsedip sonrada asıl konuya girmek istedim.
Yer : ILDIRI
Yem : Sülünez, Mamun
Hava : 2-4
Yakalanan Balıklar : 1 Çupra, 3 lidaki, 2 mercan, 8-10 karagöz ve 2 barbun
Ekip : ben, ve işyeri arkadaşlarımdan Özkan, Arman, İbrahim.
Av : Vasat, hava çok yatık oldugu için balık bulmakta bayagı zorlandık.
Foto filan yada avın hikayesini anlatmıyacağım bu sefer.
Çünki saat 16:30 civarına kadar yaşanan tüm olay her zamanki rutin bir balık avından ibaret.
Taa ki 16:30 a kadar ...
Balık avlamak için çıktığımız tekne benim bildiğim teknecilerin dolu olması nedeniyle yönlendirildiğimiz, kendisiyle ilk kez balığa çıktığımız gençten birisiydi.
Geçimini balıkçılıktan sağlayan, hoş sohbet birisi.
Fakat teknesinin balık avı için istenilen evraklarında eksikleri bulunan, bizim bunlardan haberdar olmadıgımız ve ekmek parası için bazı şeyleri göze alan birisi.
Nasılmı öğrendik ?
16:30 civarında sahil güvenliğin bizim tekneye yanaşıp evraklarını istemesiyle tabiki.
Gerçi biz rahat ve kendimizi hiç kasmıyorduk, tabiki adamın eksik evraklar ile balığa çıkmayacağını düşündüğümüzden, kontrol ediliriz ve giderler mantığı ile.
Tabiki biz böyle düşünüyorduk sadece.
Sevgili sahil güvenlik astsubayı değil.
Evrakların eksik oldugunu görünce sevgili astsubayımız, galiba kıllandı ki kamarasından birkaç işaret yapıp dışarıda bulunan başka bir sevgili astsubaydan bizlerin SARI KART'larını yani Su Ürünleri Ruhsat Tezkerelerimizi istedi.
Şaşırdık tabiki, Allah Allah bu nereden çıktı ki, zorunlu değil di bu kart diye kendi aramızda konuşurken, içerideki sevgili astsubayımız bu defa megafondan seslendi bizlere " Arkadaşlar avlanma belgelerinizi verin " diye.
Bende vardi neyseki, çıkardım verdim.
Megafondan ses geldi yine " 4 kişinin 4 sarı kartı olması gerek, diğerleri kimliklerinizi verin lütfen ".
Yapılacak birşey olmadığını o an hissettik hepimiz.
Belliki birşeylere gıcık kapmışlardı sevgili sahil güvenlik astsubayları.
Kalan 3 arkadaş verdi kimliklerini.
Neyse tekneciyle birşeyler konuştuktan sonra içeride, sevgili astsubay sahil güvenlikçimiz kamaradan çıkıp bizlere seslendi, " arkadaşlar avlandığınız tekne ticari tekne ve bu tekneden oltacıların avlanması için SARI KARTınızın olması gerekiyor, sizlere cezai işlem yapacağım, 360 TL ceza yiyeceksiniz " diyerek.
Biz birbirimize bakmaya başladık, şaşkındık, tekneciye filan baktık hatta, bilader böyle bişi varsa neden bizlere söylemedin, tekneci oralı bile değildi ama.
Çünki anlamış olsa gerek yaptığından dolayı bizlerinde cezalandırılacağımızı.
İşte abi kem küm filan falan şey gibi bir sürü laf etmeye çalıştı.
Ama bizim kimlikler sahil güvenlikte ve ceza için alınmıştı sonuçta.
Sahil güvenlik tarafından tekrar bizlere seslenildi
" Arkadaşlar ceza işlemleri için Dalyana geliniz "
Dalyan galiba limandaki jandarmanın önünde bir alan var orası olsa gerek diye düşünürken bizler, teneci söyledi Çeşme / Dalyan olduğunu.
haydaaa ne alakaydı şimdi Ildırı'dan Dalyana gitmek en az 45 dk.
Bir yandan tekneyle limana giderken bir yandan da bunları düşünüyorduk.
360 lirayı 4 e bölüp bir şekilde ödeyecektik, fazlada içimizi karartmayalım, olacağı varmış oldu diye düşünüyorduk.
Neyse nolduysa sevgili sahil güvenlik astsubayımızda jandarmanın oraya geliyordu, birkaç kişi vardı orada bekleyen, galiba dedik tek biz değiliz canları yanan, teknecide yanlış anlamış olsa gerek Dalyan olayını.Burada cezamızı kesecek diye düşünüyorduk.O cezayı yemek için birde 45 dk yol gitmeyecektik.
Ama malesef olay öyle değilmiş, orada bekleyen arkadaşlarında teknesinde eksik oldugu için limana çektirmiş kendilerini ve evrakları tamamlanınca oradan alabileceklermiş teknelerini.
Biz hariç bekleyen diğer tekne ile avlananlar birşeyler konuştular ve ayrıldılar oradan.
Kaldık biz 4 kişi.
Bekliyoruz cezamızı kessinlerde bu tadsız olayı unutup kaçalım biran önce.
Yine o sevgili astsubaydan bir ses geldi bize doğru.
" arkadaşlar boşuna beklemeyin,dalyana gidin siz, ben sizden önce giderim oraya "
Bizde birkaç kez kendisine cezamızı burada kesin lütfen diye rica ettik.
Alın tc kimlik nolarımızı yollayın bizlere cezalarımızı, birde oralara kadar gelmeyelim diye.
Yanıt kesin " Dalyana gidin arkadaşlar "
Neden diye sordum ben, kesin işte burada cezamızı.
İfadelerinizi almamız gerekiyor, o yüzden geleceksiniz dedi.
Anlaşıldı gidecektik ve paşa paşa gittikte.
Bulduk sahil güvenlik binasını.
İçeri girdiğimizde burasını tüm samimiyetimle söylüyorum ki hiç böyle bişi beklemiyorduk, çok hoş karşılandık, hepimize hoş geldiniz denildi, tokalaşıldı, buyrun oturun, ne içersiniz denildi filan.
Hatta ben bir ara içimden düşündüm, galiba bizleri korkutmak için böyle bişi yaptılar, ceza kesmeyecekler, birkaç nasihat edip geri gönderecekler diye.
Tabiki böyle olmadı :)
Neyse yine sevgili sahil güvenlik astsubayımız çıktı karşımıza, hoşgeldiniz arkadaşlar buyrun sizi şu tarafa alayım diyerek odasına götürdü, çay söyledi bizlere, hoş sohbet başladı bu arada tabiki.
Bizlerde espiri filan yapıyoruz arada, nasılsa 360 TL ödeyeceğiz diyerek.
Bilsek yasak olduğunu dalardık filan diyorduk kıyıya yakındık yüzerdik filan vs :D
Neyse bizlere bilgi verdi kendisi sağolsun.
Olayın olması gerekenini anlattı.
Şu şu şu kanunun şu maddesine göre hatalısınız dedi.
Bilgisayarda birşeyler hazırlıyordu bu arada.
Altınada ifademizi eklemek için sordu, siz bunun yasak oldugunu biliyormuydunuz?
Bilmediğimizi söyledik ve o şekilde yazdı ifademizi.
Bu arada cezamızın 15 gün içerisinde ödenirse 4/3 ünü ödeyeceğimizi söyledi, bizde hesaplamaya bsaşladık hemen 360 TL olacaktı 270 TL, 4e bölünce adam başı 70 er lira filan, pfff balık avı bayağı tuzlu olacak diye konuşuyorduk.
Ama yine sevgili sahil güvenlik astsubayımız bizleri bilgilendirdi.
" Arkadaşlar tek tek 360 TL ceza yiyeceksiniz "
Nasıl yani yaaa, şaka olsa gerek bu filan dedik gülüştük, inanmadık çünki.
Ama sevgili sahil güvenlik astsubayımız " Çok ciddiyim beyler, en düşük kesebileceğim ceza kiş başı 360 TL " dedi.
Zaten o saatten sonra konuşmalarımız kesildi bizim.
Sustuk, edebileceğimiz ricaları ettik.
Bir kez ihtar verin bizlere, size söz pazartesi günü çıkartalım arkadaşlara sarı kart, faxlayalım size fotokopilerini filan filan.
Emindi kendisinde ve kesecekti.
3 kişi değil ama 2 kişiye kesebilirim yapabileceğim bu dedi hatta bir ara bize.
Bizde aynen devam ricalara ( yalvarmada denilebilir rica yerine, çünki çokda hoşuna gittiğinin farkına vardık bu olayın sevgili astsubayımızın, kendisinin askeri bir makamda ve bizleri bu şekilde karşısında oturtması ve yalvartması hoşuna gidiyordu).
Tamam 2 kişi olsun bari, razıydık.
Neyse bu arada ilk ceza işlemini tamamladı yaklaşık 30-35 dk sürdü bu işlem.
İmzalayınız dediğinde arkadaş imzalamıyacağını söyledi, amanin senmisin imzalamayacağım diyen. :D
Sevgili astsubayımızın çok zoruna gitmiş bu, tavırları değişti birden.
" Tamam tamam sizlere yapabileceğimi yaptım ama siz anlamadınız, ceza işlemleriniz 3 kişiye çıktı, bu saatten sonra 2kere2=4 eder, yakalandınız ve cezalarınız kesilecek gibilerinde avuntular yaptı kendi kendine.
Sustuk ve bekledik.
İLk ceza işlemini ve kimliğini verdikten sonra arkadaşa kibarca " gidebilirsiniz " de dedikten sonra bende arkadaş ile çıktım oradan.
Diğer 2 arkadaşında gelmesi yaklaşık 1.5 saati aldı.
Ceza kestikleri makbuz bitmiş, başka yerden alıp getirmişler v.s vs.
Orada işimiz bittiğinde yaklaşık saat 20:30 civarıydı.
Ve vergi dairesine verilecek 1080 TL cezamız vardı :)
Neden anlattım bu kadar olayı derseniz; SU ÜRÜNLERİ RUHSAT TEZKERESİ yani SARI AVLANMA BELGESİ İzmir'den Tarım Köy İşleri binasından çıkartılıyor.
Ben çıkartırken 30 lira ve 2 fotograf vermiştim arkadaşa ve nufus cüzdanı fotokopisiyle çıkartırmıştım.
Şİmdi illla kişinin kendisi gelmesi gerekiyor diyerek bir başkasının sizin adınıza çıkartmasını yasaklamışlar.
Evraklarınız sabah verip öğleden sonra av belgenizi alabiliyormuşsunuz.
Yok SARI BELGE şart değil, yok şart gibi polemikleri bir kenara atın ve birer tane çıkarttırın.
Olmadık bir zamanda olmadık bir sevgili sahil güvenlik astsubayı gelip sizlerinde canını yakmasın.
Ava çıktıgınız teknenin evraklarının eksik olup olmadıgını kendisie sorunuz ve eğer bu bir ticari plakalı ( balıkçı ) teknesiyse ya sarı kartınız olsun yada çıkmayın ava.
Olayın özüne gelirsek 3 kg balık 1250 lira, haberiniz olsun :D
Konuya nasıl başlayacağımı bilemediğim için öncelikle avımızdan bahsedip sonrada asıl konuya girmek istedim.
Yer : ILDIRI
Yem : Sülünez, Mamun
Hava : 2-4
Yakalanan Balıklar : 1 Çupra, 3 lidaki, 2 mercan, 8-10 karagöz ve 2 barbun
Ekip : ben, ve işyeri arkadaşlarımdan Özkan, Arman, İbrahim.
Av : Vasat, hava çok yatık oldugu için balık bulmakta bayagı zorlandık.
Foto filan yada avın hikayesini anlatmıyacağım bu sefer.
Çünki saat 16:30 civarına kadar yaşanan tüm olay her zamanki rutin bir balık avından ibaret.
Taa ki 16:30 a kadar ...
Balık avlamak için çıktığımız tekne benim bildiğim teknecilerin dolu olması nedeniyle yönlendirildiğimiz, kendisiyle ilk kez balığa çıktığımız gençten birisiydi.
Geçimini balıkçılıktan sağlayan, hoş sohbet birisi.
Fakat teknesinin balık avı için istenilen evraklarında eksikleri bulunan, bizim bunlardan haberdar olmadıgımız ve ekmek parası için bazı şeyleri göze alan birisi.
Nasılmı öğrendik ?
16:30 civarında sahil güvenliğin bizim tekneye yanaşıp evraklarını istemesiyle tabiki.
Gerçi biz rahat ve kendimizi hiç kasmıyorduk, tabiki adamın eksik evraklar ile balığa çıkmayacağını düşündüğümüzden, kontrol ediliriz ve giderler mantığı ile.
Tabiki biz böyle düşünüyorduk sadece.
Sevgili sahil güvenlik astsubayı değil.
Evrakların eksik oldugunu görünce sevgili astsubayımız, galiba kıllandı ki kamarasından birkaç işaret yapıp dışarıda bulunan başka bir sevgili astsubaydan bizlerin SARI KART'larını yani Su Ürünleri Ruhsat Tezkerelerimizi istedi.
Şaşırdık tabiki, Allah Allah bu nereden çıktı ki, zorunlu değil di bu kart diye kendi aramızda konuşurken, içerideki sevgili astsubayımız bu defa megafondan seslendi bizlere " Arkadaşlar avlanma belgelerinizi verin " diye.
Bende vardi neyseki, çıkardım verdim.
Megafondan ses geldi yine " 4 kişinin 4 sarı kartı olması gerek, diğerleri kimliklerinizi verin lütfen ".
Yapılacak birşey olmadığını o an hissettik hepimiz.
Belliki birşeylere gıcık kapmışlardı sevgili sahil güvenlik astsubayları.
Kalan 3 arkadaş verdi kimliklerini.
Neyse tekneciyle birşeyler konuştuktan sonra içeride, sevgili astsubay sahil güvenlikçimiz kamaradan çıkıp bizlere seslendi, " arkadaşlar avlandığınız tekne ticari tekne ve bu tekneden oltacıların avlanması için SARI KARTınızın olması gerekiyor, sizlere cezai işlem yapacağım, 360 TL ceza yiyeceksiniz " diyerek.
Biz birbirimize bakmaya başladık, şaşkındık, tekneciye filan baktık hatta, bilader böyle bişi varsa neden bizlere söylemedin, tekneci oralı bile değildi ama.
Çünki anlamış olsa gerek yaptığından dolayı bizlerinde cezalandırılacağımızı.
İşte abi kem küm filan falan şey gibi bir sürü laf etmeye çalıştı.
Ama bizim kimlikler sahil güvenlikte ve ceza için alınmıştı sonuçta.
Sahil güvenlik tarafından tekrar bizlere seslenildi
" Arkadaşlar ceza işlemleri için Dalyana geliniz "
Dalyan galiba limandaki jandarmanın önünde bir alan var orası olsa gerek diye düşünürken bizler, teneci söyledi Çeşme / Dalyan olduğunu.
haydaaa ne alakaydı şimdi Ildırı'dan Dalyana gitmek en az 45 dk.
Bir yandan tekneyle limana giderken bir yandan da bunları düşünüyorduk.
360 lirayı 4 e bölüp bir şekilde ödeyecektik, fazlada içimizi karartmayalım, olacağı varmış oldu diye düşünüyorduk.
Neyse nolduysa sevgili sahil güvenlik astsubayımızda jandarmanın oraya geliyordu, birkaç kişi vardı orada bekleyen, galiba dedik tek biz değiliz canları yanan, teknecide yanlış anlamış olsa gerek Dalyan olayını.Burada cezamızı kesecek diye düşünüyorduk.O cezayı yemek için birde 45 dk yol gitmeyecektik.
Ama malesef olay öyle değilmiş, orada bekleyen arkadaşlarında teknesinde eksik oldugu için limana çektirmiş kendilerini ve evrakları tamamlanınca oradan alabileceklermiş teknelerini.
Biz hariç bekleyen diğer tekne ile avlananlar birşeyler konuştular ve ayrıldılar oradan.
Kaldık biz 4 kişi.
Bekliyoruz cezamızı kessinlerde bu tadsız olayı unutup kaçalım biran önce.
Yine o sevgili astsubaydan bir ses geldi bize doğru.
" arkadaşlar boşuna beklemeyin,dalyana gidin siz, ben sizden önce giderim oraya "
Bizde birkaç kez kendisine cezamızı burada kesin lütfen diye rica ettik.
Alın tc kimlik nolarımızı yollayın bizlere cezalarımızı, birde oralara kadar gelmeyelim diye.
Yanıt kesin " Dalyana gidin arkadaşlar "
Neden diye sordum ben, kesin işte burada cezamızı.
İfadelerinizi almamız gerekiyor, o yüzden geleceksiniz dedi.
Anlaşıldı gidecektik ve paşa paşa gittikte.
Bulduk sahil güvenlik binasını.
İçeri girdiğimizde burasını tüm samimiyetimle söylüyorum ki hiç böyle bişi beklemiyorduk, çok hoş karşılandık, hepimize hoş geldiniz denildi, tokalaşıldı, buyrun oturun, ne içersiniz denildi filan.
Hatta ben bir ara içimden düşündüm, galiba bizleri korkutmak için böyle bişi yaptılar, ceza kesmeyecekler, birkaç nasihat edip geri gönderecekler diye.
Tabiki böyle olmadı :)
Neyse yine sevgili sahil güvenlik astsubayımız çıktı karşımıza, hoşgeldiniz arkadaşlar buyrun sizi şu tarafa alayım diyerek odasına götürdü, çay söyledi bizlere, hoş sohbet başladı bu arada tabiki.
Bizlerde espiri filan yapıyoruz arada, nasılsa 360 TL ödeyeceğiz diyerek.
Bilsek yasak olduğunu dalardık filan diyorduk kıyıya yakındık yüzerdik filan vs :D
Neyse bizlere bilgi verdi kendisi sağolsun.
Olayın olması gerekenini anlattı.
Şu şu şu kanunun şu maddesine göre hatalısınız dedi.
Bilgisayarda birşeyler hazırlıyordu bu arada.
Altınada ifademizi eklemek için sordu, siz bunun yasak oldugunu biliyormuydunuz?
Bilmediğimizi söyledik ve o şekilde yazdı ifademizi.
Bu arada cezamızın 15 gün içerisinde ödenirse 4/3 ünü ödeyeceğimizi söyledi, bizde hesaplamaya bsaşladık hemen 360 TL olacaktı 270 TL, 4e bölünce adam başı 70 er lira filan, pfff balık avı bayağı tuzlu olacak diye konuşuyorduk.
Ama yine sevgili sahil güvenlik astsubayımız bizleri bilgilendirdi.
" Arkadaşlar tek tek 360 TL ceza yiyeceksiniz "
Nasıl yani yaaa, şaka olsa gerek bu filan dedik gülüştük, inanmadık çünki.
Ama sevgili sahil güvenlik astsubayımız " Çok ciddiyim beyler, en düşük kesebileceğim ceza kiş başı 360 TL " dedi.
Zaten o saatten sonra konuşmalarımız kesildi bizim.
Sustuk, edebileceğimiz ricaları ettik.
Bir kez ihtar verin bizlere, size söz pazartesi günü çıkartalım arkadaşlara sarı kart, faxlayalım size fotokopilerini filan filan.
Emindi kendisinde ve kesecekti.
3 kişi değil ama 2 kişiye kesebilirim yapabileceğim bu dedi hatta bir ara bize.
Bizde aynen devam ricalara ( yalvarmada denilebilir rica yerine, çünki çokda hoşuna gittiğinin farkına vardık bu olayın sevgili astsubayımızın, kendisinin askeri bir makamda ve bizleri bu şekilde karşısında oturtması ve yalvartması hoşuna gidiyordu).
Tamam 2 kişi olsun bari, razıydık.
Neyse bu arada ilk ceza işlemini tamamladı yaklaşık 30-35 dk sürdü bu işlem.
İmzalayınız dediğinde arkadaş imzalamıyacağını söyledi, amanin senmisin imzalamayacağım diyen. :D
Sevgili astsubayımızın çok zoruna gitmiş bu, tavırları değişti birden.
" Tamam tamam sizlere yapabileceğimi yaptım ama siz anlamadınız, ceza işlemleriniz 3 kişiye çıktı, bu saatten sonra 2kere2=4 eder, yakalandınız ve cezalarınız kesilecek gibilerinde avuntular yaptı kendi kendine.
Sustuk ve bekledik.
İLk ceza işlemini ve kimliğini verdikten sonra arkadaşa kibarca " gidebilirsiniz " de dedikten sonra bende arkadaş ile çıktım oradan.
Diğer 2 arkadaşında gelmesi yaklaşık 1.5 saati aldı.
Ceza kestikleri makbuz bitmiş, başka yerden alıp getirmişler v.s vs.
Orada işimiz bittiğinde yaklaşık saat 20:30 civarıydı.
Ve vergi dairesine verilecek 1080 TL cezamız vardı :)
Neden anlattım bu kadar olayı derseniz; SU ÜRÜNLERİ RUHSAT TEZKERESİ yani SARI AVLANMA BELGESİ İzmir'den Tarım Köy İşleri binasından çıkartılıyor.
Ben çıkartırken 30 lira ve 2 fotograf vermiştim arkadaşa ve nufus cüzdanı fotokopisiyle çıkartırmıştım.
Şİmdi illla kişinin kendisi gelmesi gerekiyor diyerek bir başkasının sizin adınıza çıkartmasını yasaklamışlar.
Evraklarınız sabah verip öğleden sonra av belgenizi alabiliyormuşsunuz.
Yok SARI BELGE şart değil, yok şart gibi polemikleri bir kenara atın ve birer tane çıkarttırın.
Olmadık bir zamanda olmadık bir sevgili sahil güvenlik astsubayı gelip sizlerinde canını yakmasın.
Ava çıktıgınız teknenin evraklarının eksik olup olmadıgını kendisie sorunuz ve eğer bu bir ticari plakalı ( balıkçı ) teknesiyse ya sarı kartınız olsun yada çıkmayın ava.
Olayın özüne gelirsek 3 kg balık 1250 lira, haberiniz olsun :D