![]() |
ÇİPURA (Sparus auratus)
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
Resim-ÇİPURA (Sparus auratus) F- Sparidae L- Sparus auratus İ- Sea bream M- Çipura, Alyanak, Mendik küçüklerine Lidaki denir. -------------------------------------------------------------------------------- Hermafrodit olup, yaşına kadar erkek, 3-4 yaş arası geçiş, 4 yaş ve yukarısı dişidir. Vücut oval, yanlardan yassılaşmış, baş küt, dudaklar kalın, sırt gri, koyu gümüşi renktedir. Solungaç kapağında siyah ve kırmızımtırak bir leke vardır. İki gözün arasında V şeklinde altın renkli bant bulunur. Solungaç kapakçıklarının kenarı pas renklidir. |
Sparidae familyasından, daha çok Akdeniz ve Ege balığı olarak bilinen çipuraya Marmara'da alyanak denir. Genel olarak 15-30 cm. ye kadar büyüyen çipuranın ağırlığı da büyüklüğüne göre değişir. Ağırlığı 400-600 gr. arasında değişmekle birlikte, özellikle Marmara'da beş-altı kiloya kadar çıkanları görülmektedir.
Gümüş renginin hakim olduğu, çeşitli renklerden oluşan hareli bir görünümü vardır. Vücudu elips şeklinde olup yan taraftan basıktır. Büyük bir başı vardır. Sırtı sert ve kalın pullarla örtülüdür. Karnı beyaz ya da grimsidir. Genel olarak parlak ve sarımsı bir görünümü vardır. Sert, atılgan ve kuvvetli bir balıktır. Çipura, taşlık, ilişken yerlerde, kışın derin sularda yazın ise sığlarda yaşar. Çeneleri ve dişleri çok kuvvetli olduğu için midye, istiridye, çağanoz, pavurya yavrusu, karides gibi deniz kabuklularını kolayca yiyebilir. Bunun dışında, hemen her türlü küçük balığı da yer. İlkbaharda ürerler. AVCILIĞI Ağ takımları ile özel olarak avcılığı yapılmaz. Rastgele fanyalı ağlara takılabilir. Manyatlara ve gırgırlara da gene rasgele gelir. Zokalı olta takımı ile yapılan avcılığı en verimli olanıdır. Zokaya yem olarak karides, deniz kurdu ve her türlü akyem takılabilir. Yaprak haline getirilmiş akyemleri kullanırken, zokanın iğneleri arasında döndürerek her iğneye geçmesi temin edilmelidir. Aksi halde çipura yemi koparıp gider. Avlağa, daha çok akşam üzeri gidilir. Olta denize koyverilerek dibe inilir ve dipten bir metre kadar yukarı alınıp beklenir. Demir atmamak gerekir. Çünkü demirin ipi balığın ürkmesine neden olur. Kürekle durmak en iyisidir. Olta arasıra yoklanır, balığın dikkati çekilir. Balık vurduğunda olta hemen çekilmez. Çipura, lüfer, karagöz gibi balıklar yemi hemen ağzına almazlar, iğneden dışarı taşmış bölümlerini kopararak yemek isterler. Onun için hemen çalınmamak gerekir. İyice vuruntular başlayınca çalınarak çekilir. Kepçe ile içeri alınması uygun olur. YEMEKLERİ Son yıllarda, balık üretme çiftliklerinde başta çipura olmak üzere levrek de üretiliyor. Üretme balıklar hiçbir zaman doğal ortamda yaşayan balıkların aynı olamıyor. Etinin lezzeti gidiyor. Anatomisi bozuluyor. Bu nedenle alınacak çipuranın üretme olup olmadığına dikkat etmek gerekir. Bunu ayırt etmek kolaydır. Üretme çiftliklerine aynı havuza, aynı anda yumurtalar dökülüyor ve çıkan yavrular aynı koşullarda besleniyor. Satışa sunulduğu zaman da tamamının boyu aynı oluyor. Sanki tornadan çıkmış gibi. Ayrıca üretme balıkların normallere göre daha dolgunca olduğu, elips şeklindeki görünümün kaybolduğu da gözleniyor. Satın alınırken bunlara dikkat etmek gerekir. Ege'nin lezzeti dillere destan olmuş çipurasının hemen her türlü yemeği yapılır. IZGARASI: En ünlü yemeğidir. Ayıklanmış balığın karın kısmına hafifçe karabiber ve yağlanmış cildine de hoşlanıldığı kadar kırmızı biber sürülür (kırmızı biber balık kokusunu alır). Bu durumda bir müddet dinlendirildikten sonra, ızgara üzerine konulup, her iki tarafı ayrı ayrı pişirilir. Arzu edildiğinde, balığın yanında garnitür isteyenler, ızgaraya koymadan, soğan piyazı içine yatırılarak bekletilmiş balığa sinen garnitürün lezzetini de alabilirler. BUĞULAMASI: Lezzetli yemeklerinden birisidir. Kafası kesilmiş, bağırsakları temizlenmiş balıklardan fileto çıkarılır. Bir tepsinin dibi hafif yağlanır. Yuvarlak ve ince kesilmiş soğan ve domatesler sıra ile tepsinin dibine dizilir. Bunların üzerine filetolar üst üst gelmeyecek şekilde dizilir. Balıkların üzerine karabiber ve kırmızı biber serpiştirilir. Yuvarlak kesilmiş limon ve domates dilimleri ile balıklar örtülür. Bunların üzeri de dal dal maydonazlarla kapatılır. Tepsinin yanından bir bardak su konur ve fırına verilir. Yarım saat içinde balıklar pişer. Fırından almadan biraz önce tuzu atılır. Çipuranın tavası, haşlaması pilakisi de yapılır. Ne var ki eti lezzetli balıkları bu tür yemekler ile ziyan etmemek gerekir. Çünkü bu yemekler, yağı ile, sebzesi ile ya da diğer garnitürleri ile balığa daha fazla tat vermek için yapılır. Oysa çipuranın kendi tadı zaten yeterlidir. [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] dan alıntıdır... |
Lidakinin kafasındaki kurt
Arkadaşlar ben sizlere göre çok çok amatör sayılacak biriyim ama birkeresinde izmir körfezinde kıyıdan birkaç lidaki avlamıştım. Onları afiyetle yemek isterken kafalarında irice kurt olduğunu gördüm ve tiksinip yemedim attım. Birkaç arkadaşa sordum onlar bu normal dediler ama ben yine de tam olarak tatmin olmadım. Siz biliyor musunuz? Gerçekten lidakilerin kafasında kurt olur mu? Bu durumda lidaki yenebilir mi?
|
Ben daha önce öyle kurtla karşılaşmadım. Kurttan kastınız kene ise evet normal her balığa yapışabiliyor doğaldır. Fakat başka türlü bir canlıysa bilmiyorum.
|
Hayır İmBat, baya bildiğin kurt hatta tırtıl gibi tam ağzının içinde duruyor. Ama hepsinde vardı ve baya büyüklerdi. sanırım onları denizde yakalamamışlardı çünkü balıkların ağzında hiç parçalanmamış halde duruyorlardı.
Sanırım bir tür asalak bu kurtlar, zamanla lidakinin ağzına girip orada büyüyor olabilirler. Eğer bir gün avlarsan lidakinin ağzına bakmayı unutma. |
Ya imbatçım hep unutuyorum alta ad, soyad.. Yazmayı kusurabakma zamanla alışıcaz
Güven Acar 15.02.1970 İZMİR |
büyük ihtimal asalaktır benim yakaladıklarımda yoktu belkide dikkatimi çekmedi bundan sonrakilere daha dikkatli bakarım.
|
Ben biliyorum o kurtları Beyaz altta birden fazla ayağı var balığının sağına soluna yapışıyo kimi balığında ağzına giriyolar ben bu asalağı lidakide ve çuprada hiç görmedim ama GOPEZ lerde 3 er 5er oluyodu.
|
Alıntı:
|
Taygun 10tane ispsri tut 8 tanesinde kurt vardır balığın ağzında oluyor sert yere vurunca hemen düşer bunları atmayın yeniden yem olarak kullanın
hatta kurban koyunlarındada burunda olur kafayı yere vur düşer sakıncalı tarafı yoktur. F.Mehmet Koray 1948 Ank. |
Sanırım tarif edilen kurt bu olsa gerek
1 Eklenti(ler)
Sanırım yukarıda baksedilen parazitin resmi bu olsa gerek.
tesadüfen de olsa buldum. Daha fazla bilgi edinirsem onuda gönderirim. Selamlar.. |
Resim boyutu için kusura bakmayın.. bi daha ki sefere küçülterek gönderirim
|
Erdem abi önemli değil resim gayet net sayfanın düzeni biraz bozulmuş olsada sorun değil...
Konuya dönersek Benim kene dediğim parazit budur ve yemekte hiç bir sakınca yok... |
Peki bu canlılar bildiğimiz kene gibi taşıyıcı canlının kanıyla mı beslenirler? Yoksa zararsız fakat ganimetten pay alan bi canlımıdır?
|
Bildiğim kadarıyla bunlar da kan ile besleniyor. Çünkü yakaladığım balıklarda bunları yapıştığı yerden ancak çekerek çıkarıyorsunuz ve orası yara halinde oluyor.
|
El Cvp: Bunlar Balik Kenesİ Olup Bi Zarari Yoktur Rahat Olunuz ArkadaŞlar. Ah Sİz 3 Kg Gecen Bi Cipuranin Sirtinin Halİnİ GÖrsenİz Şİmdİ Ben ÜstÜ Tragana Tututor Desem Oha Dersİnİz Demİ Ama Tutuyor İŞte.....
|
Abi bu keneden Enezde oldukça çok var.Hele hele kıyıya diğer balıklardan önce yanaşan mırmırların halini bir görseniz.HAyvanlar halsizlikten oltaya bile vurmuyor.Keneler çok illet hayvanlar.Foçada tuttuğum iri bir balığın üstünde görmüştüm ilk olarak.Benimde elime yapıştı mahluk...
|
İstanbulda yaşadığım yıllarda bu meret çogunlukla izmaritte çıkardı..
haydarpaşa dış mendirekten tutuğumuz izmaritlerin %90 ında vardı.. zararsızdır.. söküp atın.. |
Türkiye’deki Çipura
1 Eklenti(ler)
Selam arkadaşlar,aşağıdaki yazıda Çipura ile ilgili birçok bilgiye ulaşmanız mümkün,sevgilerimle
Türkiye’deki Çipura (Sparus aurata L., 1758) Larva Üretim Tesislerinin Anaç Yönetim Teknikleri *Deniz Çoban, Şahin Saka, Kürşat Fırat Ege Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, 35440, İskele, Urla, İzmir, Türkiye *E mail: [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] Özet: Araştırma kapsamında Türkiye deniz balıkları larva üretim tesislerinde uygulanan çipura (Sparus aurata L., 1758) balığının anaç yönetimi, yumurta temin teknikleri, yumurta özellikleri ve bunların inkübasyon koşulları araştırılmıştır. Tesislerin belirlenmesinde Tam Sayım Metodu kullanılarak, 2001 yılı içersinde 8 adet kuluçkahanenin çipura üretimi yaptığı tespit edilmiştir. Anaç yönetiminde genellikle 2-6 yaş arasındaki bireylerin kullanıldığı, anaçların sadece üreme döneminde kaliteli pelet ve yaş yem ile beslendikleri, yumurta alımında doğal yöntem, dekalaj ve hormonal müdahalenin uygulandığı, hormon türü olarak genellikle LHRH hormonunun kullanıldığı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra, anaçlardan kg başına ortalama 150.000-300.000 adet yumurta alındığı, döllenme-açılım oranının %80-100 arasında olduğu, yumurta ölümlerinin döllenme-gasturulasyon safhaları arasında yoğunlaştığı ve inkübasyon sıcaklığının 14-16°C arasında değiştiği saptanmıştır. Giriş Deniz balıkları larva üretim sektöründe levrekten sonra en yoğun üretim çipura türü üzerindedir. Bugün ülkemizde 15 adet deniz balıkları larva üretim tesisi mevcuttur. Bu tesislerin planlanması, kurulması ve işletimi ileri teknoloji ve know-how gerektirmektedir. Bunun için üretim sistemlerinin teknolojik açıdan sürekli yenilenmesi zorunludur. Ülkelerin kültür sistemlerini, gelişme potansiyellerini, akuakültür girdilerinin ulusal ekonomideki yerlerini, gelecekteki gelişim stratejilerini ve planlama yönetimlerini ortaya koymaları sektör gelişimi açısından önemlidir (Chua ve Tech, 1990; Javid, 1990; Chelong, 1990; Bromage ve Roberts, 1995). Yüksek kalitedeki bir larva üretimi ancak iyi bir anaç yönetimi ve buna bağlı yumurta temini ile desteklenebilir. Araştırmada, Türkiye deniz balıkları kuluçkahanelerinde uygulanan çipura balığı anaç yönetimi ve yumurta temin teknikleri incelenmiştir. Materyal ve Yöntem 2001 yılı içerisinde çipura üretimi yapacak olan tesisler tespit edilmiştir. Tesislerin uyguladıkları anaç yönetimi, yumurtlatma teknikleri ve yumurta kalite özelliklerini kapsayan anket formu hazırlanmıştır. Anket formları tesis üretim müdürleri veya mühendisleri tarafından doldurulmuştur. 2001 yılı içerisinde 13’ü aktif olmak üzere 15 adet deniz balıkları kuluçkahanesinden 8 işletmenin çipura üretimi yaptığı tespit edilmiştir. Bu işletmelerin tümü ankete katılım sağlamıştır. Tesislerin belirlenmesinde ve anket formlarının değerlendirilmesinde Tam Sayım Metodu kullanılmıştır. Bulgular Ankete katılan kuluçkahanelerin 4 tanesinin İzmir, 3 tanesinin Muğla, bir tanesinin de Adana ili sınırları içerisinde olduğu tespit edilmiştir. Anaç Yönetimi Tesislerdeki çipura anaç tanklarının 5-15 m3 hacminde olduğu ve tankların saatlik su değişim oranının %15-25 arasında değişim gösterdiği saptanmıştır. Tüm işletmeler akışkanlı su tekniğini uygulamaktadır. İşletmeler 2-6 yaşları arasındaki bireyleri anaç olarak tercih etmektedirler (Şekil 1). Anaç balık stoklama yoğunluğu 3-6 kg/m3 arasında değişim göstermekte olup, dişi-erkek oranı 1:1, 1:2, 2:1, 3:2 kg şeklindedir (Şekil 2). İşletmelerde anaç bireyler yumurtlama dönemi öncesi pelet yemler ile, yumurtlamaya hazırlama periyodunda ise besin değeri yüksek ticari pelet ve yaş yemler ile beslenmektedir. Anaçların beslenmesi genelde canlı ağırlık oranına göre yapılmakta olup, günde 1-4 kez besleme yapılmaktadır (Şekil 3). Anaçlara haftada 6 veya 7 gün yem verilmektedir. Sübye, kalamar, ahtapot ve balık gibi yemler taze olarak kullanılmaktadır (Şekil 4). Tesislerde kullanılan çipura anaçlarının yenilenme oranları 1-6 yıl arasında değişim gösterdiği tespit edilmiştir. Yumurta Özellikleri Temin edilen çipura yumurtalarının çapları 0.8-1.1 mm arasında değişmektedir. Yağ damlası sayıları ise 1-3 adet arasındadır . Doğal yolla elde edilen yumurtaların inkübasyonunda ölüm oranlarının en fazla olduğu dönemler döllenme ile gastrulasyon arasındaki periyotta tespit edilmiştir. Hormon uygulaması yapan işletmelerde hormon kullanımı sonucunda yumurta çapının küçüldüğü, döllenme ve açılım oranında düşme olduğu, larva boyunun kısaldığı, malformasyon oranının artığı ve açılım süresinin değişime uğradığı saptanmıştır. Bunun yanı sıra hormon uygulaması sonucunda blastomerlerin boyutlarında farklılık, yağ damlası sayısında artış ve gasturulasyon sırasında ölümlerin olduğu tespit edilmiştir. Dekalaj yöntemi ile alınan yumurtalarda ise çapın küçüldüğü, yağ damlası sayısının arttığı, gasturulasyon sırasında ölümlerin görüldüğü, döllenme-açılım oranının düştüğü ve larva boyunda azalma olduğu saptanmıştır Sonuç Türkiye deniz balıkları kuluçkahanelerinde uygulanan çipura anaç yönetimi ve buna bağlı yumurta temin teknikleri, yumurta özellikleri ve inkübasyon koşulları 2001 yılı üretim döneminde incelenmiştir. Çipura balıklarında prodantrik hermanfrodizm görülmektedir. Akuakültür ortamında yaşamlarının ilk yılı boyunca tüm balıklar erkek olarak görev görür. Hermafrodit özellik gösteren çipuralar 8. aylarında ovaryum oluşumlarıyla birlikte dişi özellik gösterirler. 12. ayda üremenin ilk sezonunda tüm bireyler erkek karakterdedir. Gonadın ventralinde olgun testiküller belirir. Gonadın dişi kısmında ise hiç bir gelişme gözlenmez. 23-24. aylardaki balıkların ikinci üreme periyodunda ise bireylerde erkeklikten dişiliğe geçiş söz konusudur. Bu dönemde gonadlarda belirgin bir olgunlaşma gözlenmektedir. Bu cinsiyet değişimi ani olmamakla birlikte özellikle 3. yaştaki bireyler intersex özelliğindedir. Ancak bu cinsiyet değişimi populasyonun tamamında değil sadece yaklaşık olarak %80’inde gözlenmektedir ki kalan %20’lik oran populasyonun ve devamının sağlanabilmesi için genetiksel bir emniyet marjı olarak nitelendirilebilir. Bütün bu değişimlere genetik ve çevresel faktörler ile beslenme özellikleri etki yapmaktadır. Geniş planda yumurta üretim programı için önerilen 2-6 yaş arası dişilerin kullanılmasıdır (Fernandez-Palacios, 1990; Bromage ve Roberts, 1995). İşletmelerin 2-6 yaş arasındaki çipura anaçlarını tercih etmeleri, üretime alınması gereken anaç yaşı ile paralellik göstermiştir. Tesislerin anaç bölümlerinde kullanılan havuz hacimleri Akdeniz ülkelerinin akuakültür sistemlerinde kullanılanlarla benzerlik göstermektedir yoğunluğu (Licas, 1988; Melotti ve diğ., 1991). Bununla birlikte anaç stok yoğunlukları Akdeniz kuluçkahanelerinde 10-15 kg/m3 olacak şekilde ayarlanmıştır. Yoğun stok yoğunluğu kısmı yumurtlama özelliği gösteren çipuralardan bir kerede fazla yumurta alımı açısından önemlidir. Ülkemizde m3'e anaç stoklama oranı daha düşüktür. İşletmelerin kullandıkları dişi-erkek anaç eşleştirmeleri tesislere göre farklılık göstermiştir. Dişi-erkek oranı genel olarak 1:1 veya 2:1 olarak kullanılmaktadır (Fernandez- Palacios ve diğ., 1990; Almansa ve diğ., 1999). Bu oran yıl içinde değişim gösterir populasyona yeni katılan bireyler yaşlı bireylerin ayrılmasına neden olur ki bu da oranı değiştirir. Anaç bireyler yumurtlama döneminden önce yüksek kalitede taze yemler olan kalamar, sübye ve karides etine dayalı pelet yemlerle günde 1-3 kez vücut ağırlığının (kg) %1-1.5’i oranında beslenmelidir. Verilen yemler %50-55 protein ve %10-15 deniz orijinli canlıların yağlarından oluşan içeriğe sahip olmalıdır. Yağlar en az %5 n-3 HUFA içermeli ve temel olarak 22:6n-3 (DHA) tipinde olmalıdır. Bu durum yumurta kalitesini doğrudan etkiler (Watanabe ve diğ., 1991; Harel ve diğ., 1994; Watanabe ve Kiron, 1994; Fernandez-Palacios ve diğ., 1995). Çipura üretimi yapan tesisler anaç bireylerini yumurtlama öncesi yüksek kalitede yemler ile beslemektedirler ki bu durum kaliteli bir larva üretiminde şarttır. Yumurtlamaya hazırlama döneminde besleyici değeri yüksek yemlerin yanı sıra taze ve dondurulmuş sübye, kalamar ve bunun gibi türler kullanılmalıdır. Bu besleme rejimi anaçların bıraktıkları yumurtaların kalite ve kantitesini direkt olarak etkiler (Barton, 1981; Craik ve Harvey, 1984; Eskelinen, 1989; Watanabe ve diğ., 1991; Watanabe ve Kiron, 1994). Anaç bireyler en azından yumurtlamanın başlamasından 45- 60 gün önce yüksek kalitedeki yemler ile desteklenmelidir (Corraze ve diğ., 1993). Bu durum daha kaliteli larva üretimini destekler. Tesislerde uygulanan günlük öğün miktarları ise diğer çalışmalara paraleldir. Aynı anaçların iki ya da üç yıl üst üste üretime alınması yumurta kalite ve kantitesini azaltır, aynı zamanda yumurta çapını düşürür (Girin ve Devauchelle, 1978). İşletmelerin anaç olarak kullandıkları bireyleri 2-6 yıl arasında değiştirmeleri Akdeniz’deki çipura üretim tesislerindeki uygulamalar ile paralellik göstermemektedir. Kullanılan farklı üretim tekniklerinde anaç bireylerden farklı miktarda yumurta alınması olağandır. Dekalaj uygulamalarında, hormonal müdahale ya da doğal yöntemle yumurta alımında anaçların göstereceği performanslar farklıdır. Tesislerin 1 kg dişi anaç başına yumurta verimleri incelendiğinde elde edilen miktarların büyük oranda diğer araştırmacılar ile benzerlik gösterdiği saptanmıştır. Farklılık tespit edilen çalışmalarda ise kullanılan hormon miktarı, balık büyüklüğü, fotoperiyot uygulamalarındaki farklılıklar, besleme teknikleri ve ayrıca anaçların temin edildiği bölgesel farklılıklar karşımıza çıkmaktadır ki bu durum yumurta miktarını direkt olarak etkiler. Çalışmada dekalaj uygulaması yapan işletmelerde hormonlu ve hormonsuz yumurta alımında anaçların verdiği yumurta miktarlarının benzer çıkması kullanılan LHRH hormonunun bağışıklık sistemini etkilememesinden kaynaklanabilir. Bu görüş Alvarino ve diğ. (1992a, 1992b) tarafından da desteklenmektedir. Kültür balıklarında, yumurtlama ve olgunlaştırma için fotoperiyot tekniklerinin kullanılması yumurta miktarı, yumurta kalitesi ve yaşama yüzdesinde azalmalara sebep olmaktadır (Tandler ve Helps, 1985; Silva- Garcia, 1996). Ankete katılan işletmelerin dekalaj yoluyla hormonal müdahalede bulunarak alınan yumurta miktarlarında doğal yönteme göre her hangi bir farklılık gözlemlemediklerini bildirmeleri de yurt dışında yapılan çalışmalarla paralellik göstermemektedir (Mellotti ve diğ., 1991). Anaçların gonad gelişimlerini hızlandırmak veya yumurtaların atılımını sağlamak amacıyla hCG ve LHRH hormonları kullanılmaktadır (Prat ve diğ., 1990; Alvarino ve diğ., 1992a; Barbaro ve diğ., 1997). hCG hormonu ile yapılan çalışmaların anaç bireyleri olumsuz etkilemeleri üzerine LHRH-LHRHa hormonu ve bunların analoğu olan GnRHGnRHa hormonları ile yapılan çalışmalar hızlandırmış olup bu problemler büyük ölçüde giderilmiştir (Devauchelle ve Coves, 1988; Carrillo ve diğ., 1989; Carrillo ve diğ., 1991). LHRHLHRa ve analoglarının çeşitli türlerin plazmalarındaki gonadotropin (GtH) düzeyini yükselttiği ve hCG hormonuna göre daha avantajlı (özellikle bağışıklık sistemi üzerine) olduğu saptanmıştır (Alvarino ve diğ. 1992a, 1992b). Çipura balıklarında yapılan çalışmalarda hCG 500-1800 IU, LHRH 1- 20 µgr.kg-1 olacak şekilde kullanılmasının yumurta kalitesi ve kantititesi üzerinde olumlu etkisi olduğu saptanmıştır (Barnabé ve Barnabé-Quet 1985, Bromage ve Roberts 1995). Ülkemizdeki kuluçkahanelerinde LHRH hormonunu kullanması, bu hormona yönelimi desteklemektedir. Hormon kullanmadan dekalaj uygulaması yapılan anaçların yumurta miktarları ile, dekale edilen anaç balıkların hormon kullanımı sonucu verdikleri yumurta miktarları arasında değişiklik tespit edilmemiştir. Hormon uygulaması yapan işletmelerde yumurta çapının küçülmesi ile birlikte yumurtaların açılım oranında, larva boyunda ve larvaların yaşama oranında düşme görülmektedir. Ankete katılım gösteren kuluçkahanelerde hormon kullanımı sonucunda yumurta çapında küçülme, döllenme-açılım oranında düşme ve larva boyunda azalma olduğu anlaşılmıştır. Hormon kullanımı sonucunda blastomer ve yağ damlası sayısında artış, gastrulasyon safhasında ise ölüm meydana geldiği tespit edilmiştir. Bu sonuçlar hormonal müdahalenin yan etkilerinin görülmesi açısından önemlidir. İyi bir anaç yönetimi, kalite ve kantite bakımından yüksek değerde yumurta teminine olanak verir. Kaliteli yumurta yüzebilirlik, şeffaflık, yağ damlası sayısı, döllenme oranı, açılım yüzdesi ve deforme olmamış larva çıkışı ile desteklenir. Bunun yanı sıra yumurta çapının büyük olması da çıkan larvanın boyca uzamasında önem taşır. (Rana, 1987; Rafaelle, 1988; Devauchelle ve Coves, 1988). Anket sonuçlarından elde edilen veriler tesislerin yumurta bakımından olağan dışı bir sorunla karşılaşmadıklarını göstermektedir. Embriyolojik gelişim bozuklukları inkübasyonun ilk yarısında meydana gelmektedir (Devauchelle ve Coves, 1988). İşletmelerin büyük bölümünde meydana gelen yumurta ölümleri döllenme-gastrulasyon safhasında bulunmuş ve bu konuda yapılan çalışmalarla benzerlik göstermiştir. İnkübasyon sırasında ışık uygulaması gelişimi artırırken yaşama oranını azaltır (Johnson ve Kataviç, 1984). Uzun inkübasyon periyotları özellikle yoğun stok durumlarında bakteriyel kontaminasyona neden olduklarından uygun değildir (Devauchelle ve Coves, 1988). Çipura yumurtaları için 50 yum./lt’den 5000 yum./lt stok yoğunluğuna kadar farklı uygulamalar yapılmıştır (Freddi, 1985; Tandler ve diğ., 1995; Ronnestad ve diğ., 1998). Yumurtaların açılım oranının yüksek olması yapılan stok yoğunluklarının olumsuz etkisi olmadığını düşündürmektedir. Sıcaklık optimum düzeyden yükseldikçe yaşama yüzdesi azalır, anamoli yüzdesi artar (Marino ve diğ., 1991). 16-18°C arasında değişen sıcaklıklarda ve ‰35-38 tuzluluktaki ortamlar tatmin edici iyi sonuçlar vermekte, açılım yüzdesi daima %80-90 dolayında olmaktadır (Devauchelle ve Coves, 1988; Tandler ve diğ., 1995; Rønnestad ve diğ., 1998). İşletmelerin hepsinde inkübasyon sıcaklığı 16-18°C arasında değişim göstermektedir. Tesislerde uygulanan inkübasyon sıcaklığı ve buna bağlı olarak larvaların yumurtadan çıkış süreleri paralellik gösterir. E.Ü. Su Ürünleri Dergisi 2004 E.U. Journal of Fisheries & Aquatic Sciences 2004 Cilt/Volume 21, Sayı/Issue (1-2): 133 – 138 |
erol abi vallahi sonuna kadar okudum...ancak tam olarak anlayabilmek için sözlük kullanmak zorunda kaldım...bazı yerlerde sözlük bile kafi gelmedi...ancak genel olarak anlayabildiklerim de bilgilendirici unsurlardı...umarım kopyalayarak eklemişsindir...yoksa zaten zorla okunabilen bilimsel kelimeler ve rakamsal verileri yazmak oldukça zor gelebilir insana...ellerine sağlık...
|
ayrıca yukarıda resmi görünen canlıya benimde sık sık rastladığım oluyor...ama hakkında hiç araştırmamıştım...az önce araştırdım...sevgili balıkçı dostlar bu canlı " tongue louse - ya da tongue eating louse " olarak tanınıyormuş..türçe açıklamak gerekirse " dil biti - ya da dil yiyen bit "... bilimsel adı "cymothoa exigua " imiş...küçük boydayken balıkların ağzına yerleşerek yavaş yavaş dillerini yiyormuş ve orada büyüyerek dillerinin yerini alıyormuş... ( " burasını tam anlayamamış olabilirim " daha sonra da yaşamının büyük bi bölümünü burada geçiriyormuş ve üreme döneminde ya balığın ağzını terk ediyormuş ya da orada ürüyormuş... balık bu hayvandan dolayı çok etkilenmiyormuş... parantez içindeki bu cümleler orjinalinde fransızca olduğu için sözlükten anlamlandırarak yazmaya çalıştım tamamiyle yanlış anlamış olabilirim sanırım fransızcaya fransız kaldım...)
rastgelsin... |
Doğan abi en azından araştırıp bu bitin ne olduğu hakkında ufakta olsa bir bilgi paylaşmışsın çok teşekkürler
|
kardeş burada da görünce gerçekten merak ettim...bana araştırma arzusu kazandırdığınız için ben teşekkür ederim...
sana oyrıca şunu sormak istiyorum "adımın altında "oltacı" yazıyordu şimdi de çımacı yazıyor bu değişiklik neden oldu bilgi verirmisin...birde kendi resmimi bi türlü ekleyemiyorum... |
Doğan abi mesajlarla ilgili rütbeler 50 mesajı geçtiğin için çımacı oldun :)
Nereye resim ekleyemiyorsun abi yardımcı olayım bana yolla (tago35@hotmail.com) siteye ekleyim :) |
ByMyMoon, evet benim bahsettiğim canlı buydu, fotoğraf için teşekkürler. obivan, bu canlının zararsız olduğunu öğrenmek iyi oldu artık tuttuğumuz balıkları gönül rahatlığıyla yiyebileceğiz, teşekkürler. aganta borina borinata
sana da teşekkürler benim için çok bilgilendirici bir yazı olmuş. Bu arada kendi dışımda gelişen nedenlerden dolayı uzun zamandır foruma girememiştim. Sizlerle tekrar birlikte olmak sevindirici. Takibini kaçırmış olduğum konularda, yazdığım yazılara cevap verenler olduysa hepsine toptan teşekkürlerimi bildiririm. Rasgele.. |
Yakaladığım bir balıktan bu canlılardan biri çıktı. Ben bunu balığın daha önce yediği bişey sanıp oltaya taktım. Anında başka bir balık yeme atladı. Artık ne zaman görsem hemen iğneye takıyorum.
|
Alıntı:
|
Anlayan Varsa Banada Anlatsin
Arkadaşlar ben bu kurt veya kene diye anılan anması bile kötü iğrenç bir yaratık her neyse bu illet balıgın agzında diyorsunuz bazı arkadaşlar bunu balıgın agzından çıkartıp tekrar yem olrak kullandıgı :soru: ayrıca buşey başka balık tarafından yene biliyorsa agzından çıkartılan balık niye yiyemiyor ve resimde gördügüm kadarıyla ufak birşey degil oltaya yem olarak takıldıgına göre en önemlisi nasıl yem yiyor bu balık agzında böyle bir şey varken ben bu yaşıma kadar ilkkez böyle birşey duydum ve gördüm enteresan bir olay anlatılanlara göre her balıkta yok ama ne olursa olsun tuttugum ve vurdugum balıkların ilk iş agızlarına bakmak olacak bu olay araştılması gereken olay balıklardaki bir hastalık bence :'(
|
vurgun...bu şey balığın ağzında büyüyor...balık ağzındakinden bihaber yaşıyor o yüzden yiyemiyor...farkındaysa bile dilinin yerine geçen bu canlıyı ellerini kullanmadan yemesi imkansız gibi görünüyor...eminim balıkta " ah şunu bi tapıma getirsem" diye aklından geçiriyordur...
bu arada emin ol bu hiçbişey, denizde sana daha da iğrenç gelebilecek canlılar var... |
Arkadaşlar konu eski tarihli bir konu ama ben yeni gördüm,bu sebeple bende bir iki cümle yazmak istedim,bizim yöremizde bu canlıya deniz biti denir bazı balıkların ağzında bazı balıkların dış derisine yapışarak yaşamını sürdüren bir asalak türüdür,şimdiye kadar dip balıklarında(derin su balıklarında) hiç görmedim
ancak pelajik yaşayan orta su balıklarında çok gördüm(özellikle kupes)bazı arkadaşlar bu konuda çok gerçekçi bilgiler verip fotosunu koymuşlar,bazı arkadaşlar balığın dilini yiyerek onun dilinin yerine geçiyor demişler bu görüş maalesef bana hiç inandırıcı gelmedi,birde yöresel farklılıktanmıdır nedir bizde balığın ağzından çıkardıktan sonra yem olarak kullandık inanın tık yok,ben balığın onunla birlikte mutlu bir yaşam sürdürdüğünü hiç zannetniyorum fakat zorunlu bir ortak yaşam biçimi olabilir,benden şimdilik bu kadar sevgilerimi ve selamlarımı yolluyorum. |
merhaba arkadaşlar forumunuza yeni üye oldum belirttiğiniz parazitler balıklarda doğal olarak bulunabilen kenelerdir yani parazitlerdir. tür olarak kesin bir şey söylemek zordur mikroskopta incelemek lazım. Cymothoidae familyesına ait bu parazit türleri balıkların genellikle ağzına, derisi üzerine ve solungaçlarına kuyruk yüzgeçlerine doğru kendilerini sabitlerler. ayrıca sadece izmarit balığında bulunmazlar. kendilerine uygun konak balığı bulduklarında infestasyona sebep olurlar. bu arada izmarit balığında bulunabilecek muhtemel isopod parazitler (cymothoidae) şunlardır: Ceratothoa oestroides (ağız) , Emetha audioni (ağız), Anilocra phsodes (deri üzeri). Tek bulunabildikleri gibi iki tanede olurlarki bunlardan biri erkek diğeri dişidir. sadece o balığa zarar verirler bunun dışında ortamda çok kirlilik varsa parazitler daha aktif olabilir bu durumda diğer balıklarda yoğun olarak bulunurlar. bu durum daha çok balık çiftliklerinde tehlikeli durum alır kitlesel ölümlere yol açar ekonomik kayıplara sebep olur ama doğal ortamlarda kitlesel ölümlere parazitleri yol açması çok nadir olarak görülür daha çok tek hücreli parazitler etkilidir bu tip vakalarda. eğer izmarit balığı dışındaki başka balıklarda da bu ve buna benzer parazitler görürseniz benimle irtibat kurup bana bu parazitleri ev adresime kargoyla veya postayla yollayabilirsiniz, bu konuda bilimsel çalışmalar yapmaktayım
diğer emailim [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] web adresim: [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] |
Adını bilemediğim yeni arkadaş aramıza ve sitemize hoşgeldiniz.
|
teşekkür
teşekkür ederim mehmet bey adım ahmet rastgele dileklerimle ayrıca bende balık tutma hastalığına yakalanmış bir vakayım özellikle lüfer dedinizmi akansular durur benim için saygılarımla
|
Sevgili arkadaşım verdiğiniz bilgiler için sağolun, lütfen kontrol panelinden imza ayarlarınızı yapınız ki size daha rahat hitap edebilelim, forum kuralıdır ,
Örnek gokseldbuga / İzmir 2008:deli: |
elinize saglık güzel bilgiler
|
Beslenme bilgileri/Çipura fileto için.
Her 100 gram ham ürün için Kilojoules440 (105 kalori ) Protein19.3 g Cholesterol 27 mg Sodium 84 g Toplam yağ #oil) 0.7 g Toplam yağ doymuş 40 % Toplam yağ tekli doymamış 24 % Çoklu doymamış 36% Toplam yağ EPA23 mg Omega-3, DHA87 mg Omega-3, Omega-6 AA40 mg -------------------------------------------------- Bunu şu sebeble eklemiş bulunuyorum.Malumunuz toplumsal hastalıkların başında Hipertansiyon gelmektedir. Bakınız çupra deniz olunca içerdiği sodyum(yani tuz ) oranıda yüksek oluyor.Lütfen Yüksek tansiyonu olanlar bunu kendilerini tedavi eden hekimlere danışsınlar. Ayrıca tüm deniz ürünleri (halk arasında zehirli guatr olarak bilinen) HİPERTİROİDİ (tiroid bezinin vücuda-kana fazla miktarda hormon salgılaması-vermesi) hastalarında YENMEMELİDİR.Çünkü deniz ürünleri yüksek oranda iyot içermekte, bu da hasta olan kişinin tiriod bezinin daha çok hormon salgılamasına,kullandığı ilacın etki gösterememesine velhasılı zararına olmaktadır.Bu arkadaşlar tatlısu balığını afiyetle yiyebilirler. SAğlıkla kalın,saygılarımla |
Alıntı:
Paylaşımlarınızın devamını bekleriz. |
Saat 03:29. |
Powered by vBulletin Version 3.7.4
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
TR Çeviri : organik81