RASTGELSİN AMATÖR BALIKÇILIK FORUMLARI

RASTGELSİN AMATÖR BALIKÇILIK FORUMLARI (http://www.rastgelsin.org/forum.php)
-   TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER (http://www.rastgelsin.org/forumdisplay.php?f=7)
-   -   DoĞa GÖzcÜlerİ DerneĞİ Basin Bİldİrİsİ (http://www.rastgelsin.org/showthread.php?t=1379)

Güven ÖZYELDAN 24-06-2006 09:17

DoĞa GÖzcÜlerİ DerneĞİ Basin Bİldİrİsİ son gün
 
BASIN BİLDİRİSİ
İNCİ KEFALI AV YASAĞI VE
AKILLARA GELEN BAZI SORULARA
VERİLEN BİLİMSEL CEVAPLAR…
27 Nisan 2006

İnci kefalının Van Gölü’nde değil, sadece akarsu ağızlarında yaşayan bir balık olduğu yanlış bilgisine ve üreme zamanında hiçbir av aracı kullanılmadan balığın rahatça toplanabilmesi yanlış alışkanlığına dayanarak geçmişte inci kefalı hep üreme döneminde avlanılmıştır.
İlk nüfus sayımının yapıldığı 1927 yılında Van’ın tüm ilçeleri ile birlikte toplam nüfusu sadece 75 000 di. Nüfusun az, av araçlarının sınırlı olduğu bu dönemlerdeki yanlış avcılık yöntemleri, balık populasyonu üstünde aşırı avcılığa sebep olmamaktaydı. Nevar ki günümüzde nüfusun artışı ve av araç-gereçlerinde meydana gelen teknolojik değişim sonucunda üreme döneminde yapılan balıkçılığın aşırı avcılığa neden olduğu bilimsel olarak ortaya konulmuştur.
Ancak üreme zamanındaki kaçak avcılıktan rant sağlayan bazı kişiler ile balıkçılık yönetimi biliminden haberdar olmayan kimi insanlar, üreme dönemi avcılığını meşru kılacak bir takım açıklamalarda bulunmaktadırlar. Bu kesimlerin üstünde durduğu konular, soru ve cevaplarla Derneğimiz tarafından açıklığa kavuşturulacaktır.

Soru: Eskiden üreme zamanında yapılan avcılık, yasaklarla engellendi. Kış aylarında sınırlı miktarda avcılık yapıldığına göre, şu anda balık yetersiz avlanıyor ve büyük bir ekonomik kayıp meydana geliyor. Üreme dönemi yasağı kaldırılsa veya süresi kısaltılsa iyi olmaz mı?

Cevap: İnci kefalı, 1996 yılı rakamları ile toplam 15 bin ton civarında avlanıyordu. Bu avcılığın 12 bin tonu üreme döneminde, 3 bin tonu kış aylarında yapılıyordu. Bu gün ise inci kefalı 9-10 bin ton civarında avlanıyor. Bu avcılığın 5 bin tonu üreme zamanında kaçak olarak, geriye kalan 4-5 bin tonu da kış aylarında avlanmaktadır. Yani üreme döneminde yapılan yanlış avcılık %60 oranında önlendiği halde, halen 5 bin ton kaçak avcılık yapılmaktadır. Bu durumda yetersiz avcılıktan bahsetmek şöyle dursun, üreme dönemindeki bu kaçak avcılığın tamamen ortadan kaldırılmasına çalışılmalıdır. Diğer taraftan üreme dönemi balıkçılığının kontrol altına alınamadığı yıllarda inci kefalından sağlanan gelir ile, kaçak avcılığın belli ölçüde önlendiği günümüzde sağlanan gelir arasında inanılmaz farklar vardır. Örneğin 1996 yılında balıktan sağlanan gelir 3.5 milyon ABD doları iken, günümüzde bu gelir 7.5 milyon ABD dolarıdır. Yani kaçak avcılığın kontrol altına alınması ile birlikte gelir azalması değil, %100’den fazla bir gelir artışı olmuştur.

Soru: Balığın korunması ile birlikte boyunun arttığı söyleniyor. Oysa balıklarda büyüme sınırsızdır, ölünceye kadar devam eder. Yani balığın boyunun artması ile kaçak avcılığın önlenmesi arasında bir ilişki yoktur. Eğer böyle yasaklar devam ederse göldeki balıklar kendiliğinden ölmeye başlamaz mı?

Cevap: Balıklarda büyüme ilk yaşlarda hızlı, ilerleyen yaşlarda daha yavaş olmak üzere ölünceye kadar devam eder. Ancak balığın yaşadığı ortamdaki besin bolluğu, balıklarda büyümenin daha çok ya da daha az olması şeklinde görülebilir. Aşırı avlanan stoklarda ortamda yeterince besin olmasına rağmen balıklar büyüyecek kadar zaman bulamadan, daha genç yaşlarda avlandıkları için ortalama balık boyunda zaman içinde küçülme görülmeye başlar. Bu yüzden avlanan balık stoklarında boy küçülmesi, tüm dünya bilim adamlarınca aşarı avcılığın göstergesi olarak değerlendirilir. Aşırı avcılığın önlenmesi ile birlikte balıklar büyüyecek kadar zamana sahip olacaklarından boylarında artış görülür. İşte inci kefalı stoku üstünde gördüğümüz boy artışının nedeni budur. Yani aşırı avcılığın büyük ölçüde önlenmiş olduğunun en açık göstergesidir.
Eğer balık stoku hiç avlanmıyor veya yeterince avlanamıyorsa bu durumda balıklar çoğalmaya devam eder ve ortamın besleme kapasitesine yaklaşırsa, her bir balığa düşecek besin miktarı azaldığı için yine balık boyunda küçülme, yumurta sayısında azalma görülecektir. Yani eğer sanıldığı gibi inci kefalı yetersiz avlanıyorsa, diğer bir ifade ile üreme dönemindeki avcılığın önlenmesi inci kefalı populasyonunu olumsuz etkiliyorsa, balığın boyunda büyüme değil küçülme olması gerekir. Oysa avlanarak karaya çıkarılan inci kefallarının boyundaki artış her yıl biraz daha artarak devam etmektedir.

Soru: İnci kefalı populasyonunu üreme dönemi avcılığı değil, daha çok derelerden kum çıkarma işlemi tehdit etmektedir. Derelerden kum alımı önlenmediği sürece yürütülen tüm çabalar boşa gitmez mi?

Cevap: Van Gölü çevresinde debiler çok değişken 101 adet akarsu göle boşalmaktadır (DSİ, 1998). İnci kefalı, 101 adet akarsuyun niteliğine ve debisine göre yumurtlamak amacıyla girmektedir. Bu akarsulardan 12 adedi büyük akarsu niteliğinde olup, inci kefalınının üremesi açısından çok önemli habitatlardır. Göl çevresindeki yerleşim yerlerinde inşaatlarda kullanılan kumlar ya Van Gölü sahillerinden (Gevaş, Tatvan, Ahlat) veya dere yataklarından çıkarılmaktadır. Kum çıkarmanın inci kefalına iki türlü zararı vardır: Birincisi balığın üreme habitatı tahrip edildiği için yumurta bırakacak uygun yer azalmakta, ikincisi ise tam üreme zamanında balığın ürediği alanlarda balık yumurtaları, kumlarla birlikte kamyonlara yüklenmektedir. Kum ocaklarının balığın üremesini olumsuz etkilediği tartışma götürmez bir gerçektir. Ancak bu olumsuz etki, asla üreme döneminde yapılan kaçak avcılıkla kıyaslanamaz. Zira üreme zamanında yumurtasını bırakmadan avlanan her balığın karnında 10 000 adet yumurta bulunmaktadır. Avlanan her balıkla birlikte bu yumurtalar da avlanmış olmaktadır. Diğer taraftan bu 101 adet akarsudan sadece Karasu Çayı (Van-Merkez), Bendi Mahi Çayı (Muradiye-Balıklı Köyü mevkii) ve Zilan Çayı (Erciş-Çelebibağ Kasabası) üzerinde kum ocakları bulunmaktadır. Eğer 101 adet akarsuyu dikkate alırsak kum çıkarılan akarsuların toplama oranı %3 civarındadır. Eğer 12 büyük akarsuyu dikkate alırsak bu durumda oran %25 civarındadır. Oysa bu 101 akarsuyun en az %90’nında üreme göçü vardır ve eğer önlem alınmazsa bu noktaların hepsinde kaçak avcılık balığa zarar vermektedir. Bu yüzden derelerden kum çıkarma işleminin inci kefalına verdiği zarar, hiçbir şekilde üreme dönemi yapılan kaçak avcılıkla kıyaslanamaz.

Soru: Bu akarsular kirletilmesi balığın üremesini etkilemiyor mu? Bahsi geçen akarsulardan kaç tanesi balığın üremesini engelleyecek kadar kirli?

Cevap: Göl çevresindeki akarsularda oluşan kirlilik balığın üremesini olumsuz yönde etkilemektedir. Çünkü kirliliğin arttığı akarsulara balık üremek için girememektedir. Göl çevresindeki akarsulardan yerleşim yerlerinin içinden geçen ve debisi küçük olanlar kirlilik tehdidi altındadır. Bu derelerden kirlilik düzeyi en yüksek olanlar Akköprü Deresi-Van Merkez, Kurubaş Deresi-Van Merkez, Morali Deresi-Van Organize Sanayi Bölgesi, Erciş-Tekevler Deresi, Adilcevaz Deresi-Adilcevaz Merkez, Harabeşehir Deresi-Ahlat Harabeşehir, Dereağzı Deresi-Gevaş Uysal Kasabası ve Gevaş Deresi-Gevaş Merkez olarak sıralanabilir. Yani 101 adet akarsuyun sadece 7 adedi yüksek derecede kirlidir. Balık bu derelere ya çok az girer veya hiç girmez. Bu yüzden kirlilik hem Van Gölü’nü hem de akarsularımızı tehdit etmekle birlikte balığı üreme göçünü sadece %7 civarında etkilemektedir. Bu akarsularımıza bırakılan atıkların arıtılarak verilmesi veya atık bırakılmasının tamamen önlenmesi durumunda, bu akarsularımızda tekrar inci kefalının üremesi için uygun hale gelecektir.

Soru: Son yıllarda inci kefalının üreme göçü esnasında bazı derelerde toplu ölümler görülüyor. Balık, balıkçıya avlatılmadığı için o kadar çoğaldı ki artık ne göle ne de derelere sığmıyor ve kendiliğinden ölüyor. Bu ölümleri nasıl açıklıyorsunuz?

Cevap: İnci kefalı, göl çevresinde büyüklü küçüklü olarak sayıldığında 170’den fazla akarsuya girerek yumurtlamaktadır. Büyük akarsular dikkate alınırsa 12 adet büyük akarsu, balığın esas üreme habitatını oluşturmaktadır. Bu akarsulardan sadece Bendi Mahi Çayı’nda zaman zaman ölümler görülmektedir. Eğer sanıldığı gibi balığın çoğalması sonucu ölümler meydana gelseydi, göl etrafındaki tüm akarsularda bu ölümleri görmek gerekirdi. Oysa Bendi Mahi Çayı dışında şimdiye kadar her hangi bir ölüme rastlanmamıştır. Diğer taraftan 2005 yılındaki üreme döneminde bu akarsuda balık ölümlerine rastlanmamıştır. Bu durum bir kere sanılanın dışında bir gerçeğin varlığını göstermektedir.

Soru: Bendi Mahi Çayı’ndaki gerçek nedir?

Cevap: Bendi Mahi Çayı’nda meydana gelen ölümler sanıldığı gibi sadece son birkaç yılda değil, hava koşullarına bağlı olarak bilim adamlarınca 13 yıldır izlenmektedir.

Dere kenarındaki köylerde oturan yaşlı insanlar da hava koşullarına bağlı olarak yıllara göre değişmekle birlikte her yıl az yada çok balık ölümlerinin geçmişten beri görüldüğünü bildirmektedirler. Bu balık ölümlerinin 3 temel sebebi vardır:

1.Bendi Mahi Çayı üreme döneminde tarımsal sulamada da yararlanılan bir akarsudur. Suyun büyük bir bölümü tarımsal sulama amacıyla kesildiği için suyun debisi azalmaktadır. Oysa bu akarsu aynı zamanda inci kefalının da en önemli üreme habitatıdır. Debisi azalan suyun, havalar sıcak gittiği dönemlerde oksijeni azalmakta ve balık başına düşen oksijen miktarı çok düştüğü için ölümler görülmektedir.

2.Balıklar üreme göçü esnasında yem almamaktadır. Yani akarsuya girdiği andan itibaren beslenmeden bir an önce yumurtlamak ve göle dönmek istemektedir. Bu durum zaten üreme stresi de taşıyan balığı aşırı derecede yormaktadır. Bilindiği üzere Magnezyum yorgunluğa karşı en önemli elementtir. Oysa Bendi Mahi Çayı diğer tüm sulardan daha az Magnezyum içermektedir. Dolayısı ile yorgunluğa ve magnezyum yetersizliğine bağlı ölümlerin sadece Bendi Mahi Çayı’nda görülmesinin nedenlerinden birisi budur.

3.Bendi Mahi Çayı üzerinde çok sayıda kaçak bentler vardır. Bu bentlerin bazıları doğal engellerden bazıları da yapay olarak sonradan oluşturulmuş engellerden oluşmuştur. 2002 yılında görülen balık ölümlerine ilişkin yapılan bir incelemede, bu bentlerin suyun oksijenini %50 oranında azalttığı görülmüştür. Yorulan balık kaçak olarak yapılmış bu bentlerde dinlenmek için toplanmakta, ancak hava sıcaklığının da yüksek olması yüzünden kısa sürede ortamda yeterli oksijen kalmadığı için ölümler başlamaktadır. Sonuç olarak bu akarsuda meydana gelen balık ölümlerinin üzerinde de yine kaçak avcılığın etkileri görülmektedir.

Dünyada hiçbir canlı üreme dönemi esnasında avlanmaz. Bu yüzden inci kefalının üreme döneminde yapılan kaçak avcılığı, hiçbir şekilde hoş görülmemeli ve yasal olmayan balıkçılığı meşrulaştırma çabalarından vazgeçilmelidir. İnci kefalının balıkçılık yönetiminde, akıllara gelen sorular değil bilimin esas olduğu unutmamalıdır. 15 Nisan 2006 günü başlamış olan av yasağının etkin bir şekilde 30 Haziran 2006 tarihine kadar uygulanması, hem balığın korunmasına hem de bölge ekonomisinin sürdürülebilir artışına hizmet edecektir.

Saygılarımızla,
Doç. Dr. Mustafa SARI
Yönetim Kurulu Başkanı
E-posta : [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]

Güven ÖZYELDAN 30-06-2006 08:55

van gölü, çevre akarsuları ve çaylarına özgü inci kefali katliyamına karşı başlatılan av yasağı bu gün sona ermekte bilinçsizce avlanan, yaşadığı ortamı katleden ve katletmeye devam eden canilere duyrulur ... katliyama bıraktığınız yerden rahat rahat devam edebilirsiniz.....

katiti 30-06-2006 09:38

Eğer yanlış bilmiyorsam bu kefal türü göl içerisinde değil, yalnız göle dökülen akarsu ağızlarında yaşıyor. Bu nedenle de yaşama ve üreme alanı sınırlı. Umarım yok olan bir tür olmazlar...

HALDUN YALIMLI 30-06-2006 11:28

Alıntı:

Güven ÖZYELDAN tafarından gönderildi
van gölü, çevre akarsuları ve çaylarına özgü inci kefali katliyamına karşı başlatılan av yasağı bu gün sona ermekte bilinçsizce avlanan, yaşadığı ortamı katleden ve katletmeye devam eden canilere duyrulur ... katliyama bıraktığınız yerden rahat rahat devam edebilirsiniz.....

Ağzın bal yesin kardeşim, ama bu caniler hiç ara vermemiştir ki kaldıkları yerden devam etsinler. Bir ara hatırlarım yasak dönemde Jandarmalar çay ağazlarında nöbet tutuyorlardı. Eğitim lazım ilk önce bu zihniyeti bozuk insanlara sonrada ceza-i müeyide. Umarım bu tip yasak tanımaz ve duyarsız insanların nesilleri tükenir, tükenirde kafeslerde koruma altına alınırlar bende gidip kabuklu çerez atarım onlara. :deli: :deli: :deli: :deli: :deli:

Güven ÖZYELDAN 25-07-2006 07:50

DoĞa GÖzcÜlerİ DerneĞİ Basin Bİldİrİsİ 07-Temmuz-2006 (inci kefali)
 
DoĞa GÖzcÜlerİ DerneĞİ bu konunun üstüne düşerek insanlar üzerinde sağduyunun oluşmasına yardımcı olmaya calısıyor...bir parcada bizim katkımız olsun...burda yayınlayarak..rastgelsin...
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]

levrek 26-07-2006 09:11

Eyvallah Güven,
yalnız bir Tv belgesel programında izlediğim kadarıyla,av yasağı döneminde bu bölgede jandarma nöbet tutuyordu,yasağı delmek isteyenlere ceza veriyordu,sevgilerimle

Taygun KOCABIYIK 26-07-2006 10:40

Abi yabancı bi ülkede olsa insanlar o balıkları avlamaz video çeker resim çeker heleki dünyada sadece tek bir yerde yaşayan bir balık söz konusuysa ama bizim insanımız nedense herşeyin kökünü kazımaya çalışıyor. :(
Eğitim şart

baraküda07 24-08-2006 00:53

arkadaşlar bende sizlerle bir konuyu paylaşmak istiyorum van gölündeki inci kefallerine benzer bir durum avlandığım bölgeyle ilgili antalyada lara bölgesinde yeni yapılan ve yapılmakta olan yanyana dizilmiş bir sürü beş yıldızlı otel var bu otellerin arasında kalan ve uzaklardan gelen akar su var denize karışmadan önce bir insan boyu derinliğinde gölet oluşturuyor ve denize karışıyor bu gölete biz acısu diyoruz etrafı kamışlık ve sazlıkla çevrili denizden gölete üreme zamanlarında çipura,levrek,kefal girip burada üreyip çoğalıyorlardı,kışında kuşların üreme ve barınma yeriydi burası yeşillik çok güzel bir yerdi ama malesef oteller yapıldıktan sonra bu güzelim yeri mahvettiler tatlı suyun denize karıştığı yeri kepçeyle kapattılar turistler sahilde rahat yürüsünler diye tabi deniz suyu tatlı suya karışmayınca tatlı su yosunlaşıp kokmaya başladı ve orada yakaladığımız balıklardan eser yok kuşlarda gelmez oldu nasıl üzülüyorum bilemezsiniz inanın bana antalyada şu turizm yüzünden bir çok çevre katliamı yapıldı buraya yazmaktan başka elimden bir şey gelmiyor çok üzgünüm......

aganta borina borinata 28-08-2006 10:00

sevgili tuğrul gerçektende dediğin gibi bi çok yer var...burada büyük oteller yok ama büyük siteler ve onların kullandıklar ömrü tükenmiş ve küçük fabrikalardan çıkma arıtma tesisleri...şekil değişsede sorun heryerde aynı...ve ne yapılabileceği konusunda çaresiz ( ve sanırım birazda duyarsız kalıyoruz )

inci kefaline gelince ; aslında herkes söylediklerinde haklı...ancak bunların yanında o bölgede ticari balıkçılıkla uğraşanlara devletinde duyarlılık göstererek alternatif çıkar yolları ve destek sağlaması gerektiği kanısındayım...eğer sağlanmazsa, bu böylece devam edecek...

rastgelsin...


Saat 23:36.

Powered by vBulletin Version 3.7.4
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
TR Çeviri : organik81