Osmanlıda Balıkçılık
 

Olta (misina)
Oltaların ekseriye Bargir ( beygir) kılından ve bazen ingiliz siciminden imal edildiği malumdur. Kıldan mamul oltaların uzunluğu oniki kulaçtan seksen kulaca kadar olup kalınlığı üç kat kıldan otuz kata kadar olur , şöyleki;
İzmarit,çinekop,istavrit ve emsali ufak balıkların avı için imal olunan olta üç kat kıldan müteşekkildir.
Lüfer balığı avı için yapılan olta beşten yedi katadır.
İzmarit balığının yemli çaparisi için imal olunan olta dokuz kat olması lazımdır.
Uskumru balığının çaparisiyle lüfer,mercan,karagöz ve kırlangıç balıkları için yapılan olta dokuzdan oniki kata kıldan müteşekkildir.Oltaya yem olarak midye içi yahut karides takılıp , tekir, kayabalığı ve bunlara benzer balıklar avlanıyor.
Kamış oltası: Kamış oltası üç dört metreden uzun ve metin (güçlü) bir kamışa kıldan mamul kısa bir olta ve bunun ucuna iki metre misina bağlanıp misinanın ucuna dimaksız (damaksız) bir iğne takıldık dan sonra üzerine kırmızı ipekle, tekir tüyü rapt edilir.
Avcı akıntı mahallere kamış uzatıp tüylü iğneyi suyun üstünde olduğu halde aheste aheste çeker, balığın tutulduğu fark edildiğinde kamışı silkip balığı karaya fırlatır. İğnenin damağı olmamasından balık kendiliğinden iğneden çıkar. Damaksız bu olta ile ekseriya boğaz içinde zargana,istavrit ve çinekop balıkları avlanır. Kamışın misina oltası büyük balıkların kuvvetine gayr-ı mütehammil olmasından dolayı,iğnesi damaklı kamış oltasıyla denizde büyük balıklar tutulmaz isede lapina,sarıgöz ve ispari çok avlanır

İğne: Çıplak iğneler ve zokalar bargir ( beygir) kuyruğuyla misinadan yahut sicimden mamul oltaların üzerine tabii ve suni yemler takıldıktan sonra bazen de yem takılmaksızın kullanılır.
Balıkçılıkla istimal olunan iğneli aletler başlıca üç bölüm olunur:
Birinci: Olta takımı
İkinci: Çapari
Üçüncü: Parakita


1-Düz iğne
2-Eğri iğne
3-Palalı iğne
4-Kertikli iğne
5-Benekli iğne
6-Delikli iğne
7-Çatal iğne
8-Uzun iğne
9-Fırdöndü, namı diğer fırıldak. ( iğneye takılan yem sağ olursa dönüp oltayı burar. Buna, beden ile olta arasına bir fırıldak takmak her halde lazımdır)

Suni yemler

Deniz için:
Bizim deniz balıkçıları tarafından kullanılan suni yemler balıkçıl kuşu, hind tavuğu ve tekir ördeğiyle horozun tüylerinden ve adi ipekten ibarettir. En makbul balıkçıl kuşunun tüyü olup, bundan bulunmadığı takdirde hindinin kanat altı ve kuyruk tüylerinden ve uskumru çaparisine takılıp uskumru ve kolyoz avlanır.

Quotation(Moderatörlerin İsteği Üzerine)

Abiii, sana zahmet bir de bizim eski Venedikliler var. Onların sazan avında kullandıkları misinanın çapını yazabilir misin? :deli: :deli: :deli:

En kısa zamanda yazacağım.Sen iste yeter.Sencede yararlı bir çalışma olmuş demi.Atalarımızın hangi malzemeleriyle avlandığını bilmek bizim düşmanlarımızı tanımamıza olanak verir.Ayrıcada hemen benim aklıma bu malzemelerle avlanma fikri geldi..Şifreli kanalda adamlar kara avcılığını okla yapıyorlar(gerçi şimdiye kadar vurduklarını görmedim).İlgine teşekkür ederim..... :deli: :deli:

Evet abiii. Atalarımızın hangi malzemelerle avlandığını bilmek hakkatten düşmanlarımıza karşı gelecekte de muzaffer olmamızı sağlar. :deli:
Gerçekten yararlı bir çalışma Sami kardeşim. Ayrıca şaka kaldırma ve şaka yapma potansiyelini gördükçe seni daha çok sevmeye başladım. Mesajlarını dört gözle bekliyorum...
Saygılar...

Anlayış önemli tabi...Ben olaylar farklı yönden bakıyorum biraz belki yanlış olabilir bazen ama olsun böylesi daha eğlenceli......Devam edeceğim konu açmalara...(farklı tabiki)

Doğru söylüyorsun. Özellikle şu balık kaçırma konusu gibi, insanların iç dünyasını da ortaya koyan ve bir nevi kendi yalanlarını yemeye kadar giden avcı palavralarının da üzerine gitmenden mutlu oldum.
Avcıların neden yalan söyledikleri hakkında doktora tezi bile yazılabilir aslında ama senin karikatürize etme kabiliyetinle daha zevkli oluyor....
Saygılar...

Aslında ben konuşmadan nefret eden bir insanım.Benim konuşmalarımı gerçekten anlamak zor olur(Seko bilir).Telefon konuşmasından hiç hoşlanmam.Ama burada nedense farklı oldu biraz..Okulda ders işlerken kafamda konu şekillenmeleri oluyor ve üstünde uğraşıyorum(Alıntı yüzünden fırça yiyoruz ama çaba var)(Mod.arkadaşlarda haklı aslında) sonra da yazıyorum.İnanması güç ama bende yazarken gülerek yazıyorum.Çünkü gerçekliği var bunların.Aslında Serkan da katılsa bak sen olaylara...O da çok sever bu muhabbetleri bende onu(arkadaşlığını)(aserkansatı)

Bence alıntı yüzünden sana kim fırça atıyorsa hata ediyor. Çünkü forumdaki pek çok konu (geyik ve tartışma bölümleri hariç) hepsi alıntı. Fakat Alıntının belirtilmesi de gerekli tabii. Malum ilk kaynağa ayıp olmasın ve hakkını teslim etmek için şart... :deli:

Yok fırça yok(lafın gelişi) arkadaşlar haklı olarak uyardılar bende daha dikkatli oluyorum o yüzden.Her şeyin bir kuralı var onlara hak veriyorum....

:soru: :soru: :soru:
Yanlış mı okudum acaba? ;)