Yalnız Mesajı Göster
Eski 14-08-2006, 09:10   #9
mozdil
Tayfa
 
mozdil kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 31.08.05
Mesaj Sayısı: 192
Varsayılan

Aslında amatör balık avcılığı zor bir hobi. Eğer bu konu ile ilgili çevrenizde birileri (arkadaşınız, dostunuz) yoksa öğrenme sadece gözleme dayanıyor. Genel olarak Amatör Balıkçı malesef paylaşımcı değil. Paylaşımı seven kişiler burası ve benzeri forumlarda bilgilerini, yaşadıklarını paylaşıyorlar. Sevemeyenler ise okuyup, öğrenip hiç paylaşımda bulunmadan forumdan faydalanıyorlar. Avlak öğreniyorlar, teknik öğreniyorlar vs. vs. vs.

Mevsimine göre avcılığın da bir yöntemi oluyor. Zamanı gelince bu yöntem ile avlanılıyor. Bu yöntemde de balığın o andaki davranışları, yemi, yeme alışkanlığı ile ilgili. Örnek vermek gerekirse çinekop bollaşıncaya kadar (yani yem bulamayıp aç kalıncaya kadar) çapari veya benzeri sunni yemlerle avcılığı işe yaramıyor. Yakalanırsa bu tesadüften ibaret oluyor.

Sizin konumunuzda öğrenmenin en kolay yolu izlemek ve soru sormaktan geçiyor. Diğerleri nasıl avlanıyor? Kaç gram kurşun kullanıyor, nasıl bir takım kullanıyor, yem kullanıyor mu? Hangi yemden kullanıyor. Farklı yem kullanan kişiler arasında yakalanan balık farklı mı? Aynı ise tuttuğu balık sayısı fark ediyor mu? Gibi onlarca soruya cevap bulmanızdan geçiyor.

Amatör balıkçı sorulan sorulardan haz etmez. Teknik hakkında bilgi vermek istemez. Ama içlerinde mutlaka burada paylaşımda bulunanlar gibi insanlar bulmanız mümkündür. Sorun çekinmeyin. Doğru insanı bulacaksınız. Zaman içinde doğru insanlarla tanışınca onlarla balığa gidecek ve öğrenme süreciniz hızlanacaktır.

Bazı insanlar acemi ile dalga geçerler. Acaba kendisi de bir zamanlar acemi olduğunu hatırlıyor mu? Yoksa doğarken elinde misina ve iğne mi vardı? Ben her zaman söylüyorum. Ben acemiyim. Çünkü her gün bir şeyler öğreniyorum.

Selim beyin ifade ettiği gibi bir takım ile başlamak doğru olacaktır. Atış tekniğinizi geliştirmek için iğne takmadan kamış ve misinanızın kaldırabileceği bir ağırlığı, sahilin boş olduğu zamanlarda (yerlerde) atın ve çekin. İstanbul boğazı ilginç bir yerdir. Bu atışlarınız sırasında bulunduğunuz bölgedeki akıntıları takip edin. Akıntının yönü ve şiddeti zaman zaman değişir.

Çapari kullanırken balığın nerede olduğunu anlamak için deniz taranır. Yani uzağa da atış yapılır, yakına da. Böylece tespit yapıldıktan sonra avcılık başlar. Kimi zaman hemen sahilden balıkları avlarsınız, kimi zaman ise oldukça uzaklara atmanız gerekir. Yakından yapılan avlarda hafif kurşun kullanılır. Uzaktan yapılacak avlarda ise kurşunu oraya yetiştirebilmeniz için mutlaka ağır kuşun gerekir. Kullandığınız takım ince ise ağır kurşun kimi zaman kopar gider. Bunun için kurşunu takıma bir ip yardımı ile bağlamak bu süreci yavaşlatır. Çapari gün batımından sonra pek işe yaramaz, ancak bulunduğunuz bölge çok iyi ışıklandırılmış ve denizin belli bir kısmı aydınlanmışsa denenebilir. Oltanıza vuran tık tık vuruşlar iki şey olabilir. Birincisi balık vuruyordur ikincisi kurşununuz akıntıya göre çok hafif olduğu için havalanıyor ve kayalar vs çarpıyordur. Çapari alırken o sıralarda hangi renk iş görüyorsa onu almalısınız, yani yeşil, sarı, mavi, beyaz floş çapariler ve beyaz tüy çapariler mutlaka takım çantanızda olmalı. Yine takım çantanızda takımınızın gücüne bağlı olarak 20 – 120 gr arasında muhtelif kurşunlardan da bulunmalı.

Eğer İstanbul’da kandırılmadan ve bilgi alarak alış veriş yapacak yerler ararsanız size bir kaç yer önerebilirim. Bunun için özel mesaj göndermeniz yeterli.

Restgelsin.
__________________
Murat ÖZDİL
İstanbul / Üst Göztepe
1966

`·.¸¸.·´¯`·.¸¸.·´¯`·.¸ ><((((º>
More flyrods are broken by doors than by fish or casting!
mozdil Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla