Artık yeteeeeeeeeeeeeeeeeeeeer! dedim kendi kendime ne olursa olsun körfeze inip çupra tutmalıyım dedim kendi kendime. 22 Ağustos günü öğlen sıcağında ipini koparmış kurbanlık dana gibi kemeraltına koştum. Yanımda kardeşimide götürdüm niyetim onada aşıyı erkenden vermek zehirlemek. Yemciye gidip yengeçlerimi özenle seçtim tek tek kardeşimede işin inceliklerini anlatıyorum bu arada yengeçleri seçtim şimdi kardeşimin yemine gelmişti sıra bolca irisinden sülünez aldım. Malzeme eksiklerimizi tamamlamak için 1-2 yere götürdüm kardeşimi oralardaki malzemeleri görünce iyice nevri döndü zehirlendi hatta yo-zuri marka sahte balık bile alıcaktı nerdeyse (fiyatını duyduğundaki tepkisini görmeliydiniz). Sorduğu belki 100den fazla soruyu sıkılmadan büyük keyifle yanıtladım. Ne istediyse aldık abilik görevi olarak
Eve gittik yengeçleri nasıl öldürmeden koruycağımızı anlattım kardeşime daha sonra sülünezleri tek tek açıp gazeteye tuzlayıp sardık dolaba attık 3 paket halinde artık herşey hazırdı. Sadece sabah uyanıp maviliklere doğru son sürat gitmek kalmıştı. Fakat babam kardeşimin güneşten etkilenebileceğini havanın çok sıcak olduğunu mazeret göstererek ona izin vermedi fakat kardeşimin bundan haberi yok yatağında uyuyordu. Sabah saati 6 ya kurmuştum inanın benden önce kalkıp 5:35 sularında beni uyandırdı. Ona kötü haberi verdim ağlamaya başladı ne kadar avutsamda çok heveslenmişti acaba bende onu üzmemek için gitmesem mi diye aklımdan geçirdim ama deniz beni çağırıyordu kardeşim ağlasada gitmeliydim ona kavuşmalıydık hasret gidermeliydik. Saat 5:50 sularında evden çıktım nerdeyse koşar adımlarla sahile indim oltamı suya salladığımda saat 6:30 du ve hava henüz yeni aydınlanıyordu. Sahilde benim gibi 2-3 kişi vardı. Çaycıyı bekledim yoldan aldığım gevreğimle denize karşı kahvaltımı yaptım tam kağıt ve pet bardağı çöpe atmaya giderken zil çaldı koştum asıldım ama nedense balık yakalanmadı. Tekrar yengeci tazeledim bırakmayı yaptım yan tarafta ısparoz avlamaya koyuldum 1-2 1-2 balıkları toparlamaya başladım. Bu arada yine zil çaldı tekrar asıldım yine boştu ama o zilin çalması çupranın oltamın ucuna vurmuş olmasını bilmek bile adrenalini tavana vurduruyordu. Tekrar yengeçi tazeleyip attım aynı yere gitmişti hemen hemen olta aradan 3-4 dakika geçmeden tekrar vurdu yine asıldım yine boş hemen hemen attığım 15 yengeçin 6-7 tanesinde vuruş aldım fakat balığı alamadım. Yanıma acemi birisi geldi yem nerden alıcağını sordu bende tarif ettim ama gitmene gerek yok dedim yemimi paylaştım oda biraz ısparoz tuttu ve birde şansına sarıkanat istavrit yakaladı bendeki tel livarı görünce nerden aldın kaça aldın gibi sorular sordu bende bir yandan balık avlayıp bir yandan sorularını yanıtladım daha sonra sen bana ver bunu ben sana parasını vereyim dedi
bende kıramadım halbuki daha 1 gün önce almıştım içindeki ısparozlarıda körfezden avladığım için zaten birilerine vericektim ona sordum oda ver ver deyince olduğu gibi tel livarı verdim hehe
Eve dönünce kardeşimin ne kadar üzgün olduğunu gördüm bende onu daha serin bir günde balığa götürüceğime söz verdim
Anlıycağınız kardeşim balığa gitmeden aşıyı aldı bir güzel