Her şey bir masal gibi başlamıştı...
Yıl 2001, aylardan nisan.Arkadaşlar dediler ki 'Yeni bir olta üretmiş ruslar, kesin balık yakalıyormuşsun.Harika bi oltaymış...' Allah Allah ...Kesin balık yakalama garantisini hangi olta verir ki...
- Hadi ya... Nasıl bi oltaymış bu?
-Samsun rus pazarında varmış.Misinadan ağ gibi bi şeymiş...
-Sen görmedin yani...
-Yok görenlerin yalancısıyım...
Hayatımıza girişi böyle oldu bu oltanın.Aldık kullandık,tutmadığımız boylarda değişik cinste balıklar yakaladık.Ben 5-6 tane İzmire getirdim ama benden çok önce Kordon'a asker çıkarmış zaten , oltama takıldı geldi körfezin karanlık sularından.Bir de baktım ki 'Aa tırıvırı...' Çoktan buralı olmuş da kayalıklara takılıp kopmuş bile...
Sonra yasaklandı.Valilikler sıkı sıkıya denetlediler

.Ama benim gittiğim hiç bir anadolu kenti denetlenmemişti ve hala denetlenmiyor...Çoluk çocuğun elinde bayrak gibi geziyor işgalci tırıvırı ve malumunuzdur ki işgal kuvvetleri ne zaman zafer kazanır? Tabi ki bayrağını ellerde gezdirdiği zaman...(Çoğunuz İzmirde olduğunuz için bu tabiri kullanacağım)Sanmayın ki tırıvırıya karşı küçük illerde bir yasak var.Varsa da takan yok zaten.
Tırıvırı buralarda legal olarak elden ele dolaşan bir av aracı.Uyardığınız zaman illegal yollarla sizi de uzaklaştırabilecek insanlar, inin ve cinin top oynadığı ırmak boylarında kullanıyor zaten.Jandarma ağ ve serpmeye (zaman zaman(!) ) gösterdiği hassasiyeti bu illete göstermiyor.Her yerde el altından satılıyor ve kullanıyor...
En trajikomik olan sa,tırıvırı yapımında kullanılan ağın ithalatı serbest,satışı serbest,ama tırıvırı olarak satışı yasak...Çok komik bir masal bu...