Canlı yem "kolay"....
Amerikada "hanım yöntemi" diye hitab ederler....
Birde canlı yeme iskence... tabiki bu bir bakış açısı...
canlı yemi tak oltaya at denize ve brak git eve yemeğe.. geri dön çek misineyi ... bu spor balıkçılık değil et balıkçılık.... et balıkçılar ve spor balıkçılar iki ayrı cins...
Birisinin amacı balığın vurduğu zaman "o adrenlin patlamasını his etmek" ,
Öbürki rakı mezesi peşinde....
birisinin hedefi "avlamak" değerin hedefi "yakalamak".....
Ben canlı yem ile çok iri levrek aldım zamanında..(30 kilolunun üstünde 3 adet) sonra "pes dedim" usta levrekçi oldum ve incik boncuk ile havranı kandırarak bana daha çok şevk verdi ve bu güzel spordan daha şevk aldım ve sonra 5 trophy daha aldım (trophy = kupa= 30 kilo üstünde levrek)....
biz yurt dışında canlı yılan balığı kulanıyorduk at gibi levrek vuruyordu onlara....
22 sene oluyor canlı yemi bırakalı... yinede çok büyük balık alıyorum... "hemde Türkiyde"...
Anadolu kara hisarda 16 kiloluk levregi plastik balık ile aldım "ve saldım"

son 5 sene içinde 3 adet 15 kilo üstünde levreğim var..... daha yeni 10 kiloluk birtane Istanbul şemsi paşada yakalaıp saldım.... bizm yerli levrek inanılmaz baskı altında... eti pahalı diye hayatının her basamağında şiddet ile avlanır... nasıl bu güne kadar ortadan silinmedi büyük başarı bu balık için... çifleştiğin ırmakların önüne ağa sererler, Gezdiği kayalara dinamit atarlar, akşamladığı yerlerde fener ve zıpkın ile vururlar, toplu geçiş yaptığı noktalara gırgırlar tararlar, hayvana hiç rahat yok.. Türkiyede bu güne kadar 1 tek leverek kaldığı bile bir mucize.
Fakat leverek denizin en akılı balığı ve mubarek hayvan yok olmamak için çaba göateriyor.
Bu arada o gitarcı herif kim?
