Evet yanlışlıkla Koca Seyyid yazacağıma Koca Yusuf yazmışım. Düzeltirim.
Bahsettiğim konular ile ilgili bilgiler resmi tarih kitaplarında yer almaz. Zaten alamaz. Daha düne kadar, Sultan Vahdettin'in ihaneti konuşulurken, belgeler ortaya çıkarıldıkça aslında M.Kemal Paşa'yı anadolu yapılanması için S.Vahdettin'in bizzat görevlendirdiği ortaya çıktı. Bu çok bariz bir örnektir.
GenelKurmay Başkanlığı; Cumhuriyetin ilanı ile el koyduğu ve (-tasnif edilmediği gerekçesi ile-), elde kalan 1.5 milyon Osmanlı arşivini tarihçilere açmamaktadır. Bunları ancak; özel izin ile inceleyebiliyorsunuz. Özellikle ermeni olayları ile ilgili olaylar, Kurtuluş savaşı ile ilgili olaylar bu sebeple bir sır perdesi olarak tutulmakta, ve resmi ideolojinin isteği doğrultusunda ilkokul kitaplarından itibaren öğretilmekte ve sahte bir tarih yaratılmakta.
Alman ve Rus askerler konusunu; Alman, Rus, İngiliz ve Amerikan kütüphanelerindeki tarihi vesikalardan bulabiliyoruz. Ancak söylediğim gibi, bu tür kaynaklar ancak araştırmacılar tarafından incelenebiliyor. Uluslararası protololde aslen; tarih/arkeoloji,antropoloji,nümizmatik gibi alanlarda öğrenim gören, öğretim veren belgeli kişilerin; tarih kaynaklarında sınırsız araştırma yapma izni bulunur. Bu bir uluslararası protokoldür. Ancak bazı 3.dünya ülkeleri, tarihi ile yüzleşemedikleri için bu anlaşmaya sağdık kalmazlar. Örneğin Türkiye'nin Ermeni'leri 1914-17 olayları için tarihi belgeleri açmamak ve incelememekle suçlaması.. Ancak kendisinin de bu belgeleri açmaya yanaşmaması gibi..
Örneğin siz, Ermeni olayları konusunda doğru düzgün kaynak bulamazsınız. Neden bulamazsınız ? Bu olay yaşanmamış mıdır ? Anlatıldığı gibi mi yaşanmıştır ? Hayır.
Peki konu hakkında binlerce belge, sevk ve iskan kağıdı olması gerekirken, bu belgeler neden yok ?...
Aslında bu belgeler var. Ancak ortaya koyulmuyor. Konu bu şekilde değerlendirilmelidir.
Benim aktardığım bilgilerin, tarafınızdan kabul görüp görmemesi açıkçası benim açımdan fark etmiyor. İkna etme gibi bir niyetim de yok

İnanmayabilirsiniz veyahut teori olarak görebilirsiniz

). Çünkü, ben bizat incelediğim ve 2 yıllık bir araştırma ile tez haline getirdiğim bir çalışmanın sonucu olarak bazı şeyleri yazmıştım

Ben bizzat incelediğim tarihi vesikaları atlayıp sizin ayağınıza getiremeyeceğime göre.. elbetteki sizin bakış açınız yine sizi bağlar. Ben; böyle bir konu gördüğüm ve konu hakkında akademik bir çalışmam olduğundan, tarihi bir anektoda şerh koymayı uygun gördüm.
Akademik konusu tarih olmayanların tarihi vesika adı altında okuduğu kitapları yazan yazarlar'da bizlerin hocalığını yapmış kişiler. Ancak bu kişilerin hemen hepsi gerektiğinde (akademik kariyerlerinin bekaası için) resmi ideolojinin tarih yalanına boyun eğmek zorunda kalırlar. Kimileri buna zaten dünden razıdır ve hatta destekçisidir. Bu bilinçli saptırmanın, ve hatta yalan denebilecek masalsı ve uydurma tarih mizanseninin, 10 yılda 15 milyon genç yaratma politikasının gönüllü bir neferi olurlar. Gelişmiş ülkelerde, tarih özerk bir bilimdir. Tarihi ve tarihçileri, genel olarak vakıflar desteklerler. Okul öğretmenliği ise ayrıdır. Çünkü okul öğretmenleri, tarihi resmi ideolojinin ve devlet politikasının eğiliminde anlatırlar.
ANCAK TARİH, SU ÜZERİNDEKİ YAĞ GİBİDİR. Çünkü yaşananlar reeldir, kadimdir, haktır. Binlerce sene toprak altında yatsa bile, bir yerden artezyen gibi deliğini bulur ve fışkırır. Mereklı birkaç göz, araştırmacı özgür ruh, o kaynağı bir yerlerde bulur ve mutlaka ortaya çıkarır.
Sonuç olarak; bahsettiğim konular tarihi vakialardır. Bunların gizli tutulmasının farklı ideolojik sebepleri bulunuyor. Bu gerçeklerin olması, sizin inancınızdan birşey mi kaybettiriyor ? Kurtuluş savaşına yapılan muazzam Rus askeri yardımının, Kurtuluş savaşında Yunanlılar dışında başka devletler ile bir savaşımızın olmaması ancak değilmiş gibi gösterilmesi, Yunanlıların yaktığı söylenen İzmir'in; aslında Türk Ordusu 9 Eylül 1922'de İzmir'e girdikten 4 gün sonra 13 Eylül 1922'de çıkmış olması(!?), Çanakkale stratejilerinin Alman Genelkurmayı tarafından organize edilişi Çanakkale savaşını önemsiz mi kılıyor ?
Veya burada canını vermiş yüzbinlerce insanın bir hiç uğruna ölüşü anlamına mı geliyor ?
Elbetteki hayır.
Tarihe reel olarak bakmak gerekir. Trajedileri ortaya koymak, sonuçları irdelemek gerekir.
Gerçeği öğrenmek istemek ayrı bir konudur, görmek istediğini öğrenmek ayrı...
Saygı ve selamlarımla.