Çok derin ve karmaşık bir ikilem. Aslında başlıkta da belirttiğim gibi iki resim de iç acıtıcı... Nedenini söylemeye gerek olduğunu sanmıyorum amaa, gene de açıklayacağım. Makineleşmemiş ve insan temelli tarım toplumu sırf tabii güzellikleri yaşama lüksü nedeniyle -ki bu lüksü tarımda çalışanlar pek yaşamaz- veya doğal güzelliklerin bekası endişesiyle, toplumu ileri götüremez. Tabii ki bu söylemin altında buzağı aranmamalı, bunu düşünenler bir çırpıda doğa düşmanı ilan edilmemelidir.
Diğer taraftan daha da tehlikeli olan, makineleşmemiş veya makineli tarım hayatını tümüyle terkederek, kentleri yaratan insanın yüksek binalar üretmesi ama ölse bile kapısını açacak bir komşuluk ve bağlılık ilişkisi yaratamamasıdır. İnsan sosyal bir varlık olduğuna göre bu onun monoton kent yaşamında, daha önce terkettiği tarım toplumunu özlemesine bile neden olacak kadar garip bir ikilemdir....
Sanırım gene çok uzattım lafı. Söylenecek çok şey var bu iki resim için ama, diğer arkadaşlarınd da fikrini öğrenmek için biraz ara vermem lazım sanırım....
Saygılarımla...