Yalnız Mesajı Göster
Eski 07-09-2006, 20:16   #4
ALPAY
Oltacı
 
Üyelik Tarihi: 07.09.06
Mesaj Sayısı: 3
Unhappy Can Dostum Ve Sevgİlİ ArkadaŞim Âlİ’yİ Denİz Aldi

CAN DOSTUM VE SEVGİLİ ARKADAŞIM
ÂLİ’Yİ DENİZ ALDI

5 Ağustos 2006 Saat 10.30 da Bodrum /Yalıkavak/Paşalimanı/Kargı adasında tüpsüz bir dalış sırasında Canyoldaşım ve sevgili Arkadaşım
A. Âli Haznedar’ı yitirdim. O en çok sevdiği mekanda, en çok güvendiği dalış arkadaşıyla, en çok sevdiği işi yapıyordu. Ben O’nun tüm dalışı boyunca yakınında ve son anında da yanındaydım. O’nu suların derinliğine teslim etmemek için elimden gelen herşeyi yaptım.

Acım Akdeniz’in derinlikleri kadar sonsuz.

Bu açıklamayı 6 Ağustos 2006 tarihli bazı gazetelerde yayınlanan;
“Yasak bölgede ölümüne daldı” ,
“ Üç balık için öldü”
gibi Âli’yi, olayı ve onun dünyasını yanlış anlatan ve hatta çarpıtan haberler üzerine yapma kararı aldım.

Âli’yi kısaca anlatmam gerekirse ;

Âli ,
- denize ve tüpsüz dalmaya (skin diving) aşıktı,
- babası gibi doğuştan avcıydı, bu onun genlerinde vardı,
- çok usta bir sualtı avcısıydı ve onun tüm etik kurallarına uyardı ,
- hiçbir dalışında risk almazdı, son derece disiplinliydi,
- kendini geliştirmek için sürekli okur video ve CD’ler izlerdi,
- sürekli antrenmanlar yapardı,
- Örneğin Orfoz ve Ahtapot gibi balıkları vurmaz, besler ve korurdu,
- 47 yaşındaydı ve 30 yıldan fazla süredir dalıyordu.
- ülkesinin sualtı ve su üstü tarihi zenginliklerine asla zarar vermedi,
- sağlığına ve kendisine son derece dikkat eden bir kişiydi,
- T.E.D. Lisesi, ODTÜ Matematik, Boğaziçi İşletme Yüksek Lisansı sahibiydi,
- İş hayatında üst düzey yönetici, tüm yaşamında araştırmacı birisiydi,
- dünya ve ülke sorunlarını çok yakından izleyen aydın bir insandı,
- çok iyi bir eş ve babaydı, Deniz adında bir kızı vardı,
- İstanbul’luydu, ancak son 5 yıldır işi gereği yılın 6 ayı Bodrum ’daydı,
- Bodrum’da turizm ve yabancılara gayrimenkul satışı işi yapıyordu.
- Çok güzel balık pişirirdi ve balık sofralarında esprileri doyumsuzdu,
- 1988’den beri yakın dostum ve dalış arkadaşımdı.



Olayı kısaca anlatmam gerekirse;

5 Ağustos 2006 Cumartesi günü Saat 08.30’da Ahmet Kaptan’ın “Esinti” adlı teknesiyle Bodrum / Yalıkavak limanından ayrıldık. Paşalimanı koyunda demirledik. Amacımız tüpsüz şnorkel ile dalış yaparak bir miktar balık vurup, öğle yemeğinin ardından geri dönmekti. O bölgenin Tarihi Sit Alanı olduğu için “ dalışa yasak bölge” olduğunu bilmiyorduk. Ben Âli ile birlikte Kargı adasına yönelirken, üçüncü arkadaşımız Avni yalnız başına daldı.
Âli daha önce o bölgede daldığı için sualtını iyi biliyor ve bana yol gösteriyordu. Usta sualtı avcılarının yaptığı gibi 10-15m derinlikte “balık çağırma” yöntemiyle avlanıyordu. Ben ise, iki yıl aradan sonra yaptığım bu ilk dalışta başlangıç için daha sığ yerlerde dalıyor ve daha kısa süreler kalıyordum. Su altında ve su üstünde devamlı birbirimizi izliyorduk.

Benim izlediğim son dalışında üçüncü balığını vurduktan sonra O’na su üstünde “Bravo Âli” demiştim. Daha sonra daha sığ bölgeye yönelip O’nu izlemek için su üstünden baktığımda O’nu göremedim. Su altında da yoktu. Daha derin bölgeye doğru yöneldim ve O’nu birden su üstünden 3-4 m aşağıda yüzü bana dönük şekilde gördüm. Elinde sualtı tüfeği yoktu. Dibe doğru hareketsiz bir şekilde inmeye başlamıştı.Kısa bir şaşkınlıktan sonra, elimdeki kurulu tüfeği atıp, dalış için derin nefes bile alamadan sualtından ona doğru gittim. O’na ulaştım ve sol elinden yakaladım, tüm gücümle palet vurarak O’nu yukarı çekmeye çalıştım. Ancak değil yavaşlatmak birlikte şaşılacak bir hızla aşağıya doğru indiğimi hatırlıyorum. Nefessiz kalmıştım. Hayatta kalma içgüdüsüyle onun elini bıraktım. Su yüzeyine çıkıp, nefeslenip tekrar aşağı baktığımda artık O’nu göremiyordum. Yardım istemek için yüzeyde bağırdım, beni duyabilecek kimseler yoktu. Teknemiz yaklaşık 1-2 km uzakta kalmıştı. Ağırlık kemerimi çıkarıp kıyıya bıraktım ve teknemizi uzaktan görebileceğim mesafeye kadar yüzüp bağırarak onların gelmesini sağladım.

Ahmet Kaptan telsizle Sahil Güvenlik Komutanlığını arayıp durumu bildirdi ve
Tüplü Dalgıç istedi. Bu olay saat 10.30 sıralarında oldu ve ben artık Âli için
hiçbir umut kalmadığını kavramıştım.

11.30 sırasında Sahil Güvenlik Komutanlığına bağlı hücümbot bize ulaştı ve Dalgıç Arif Sarsılmaz gösterdiğim alana tüple dalarak Âli’yi buldu. Biz de onu iple yukarı çektik. Dalgıç Arif beni sakinleştirebilmek için bana “sen arkadaşının batmasını engelleyemezdin ve tek başına nefesle onu dipten çıkartamazdın, üzülme sen elinden geleni yapmışsın” dedi.

Daha sonra kavradığım kadarıyla akciğeri su dolmuş ve bu şekilde kaldırma kuvveti azalmış ve havanın yerine gelen su ile de ağırlık eklenmişti. Yani benim tahmin edemiyeceğim kadar ağırlaşmıştı. Bu beni sakinleştiremedi.

Bu kadar deneyimli bir dalgıcın neden aniden sulara gömüldüğünü belki biraz olsun aydınlatacak olan otopsi raporu henüz sonuçlanmadı.

Âli benim 30’lu yaşlarımda edindiğim en iyi arkadaşımdı, can dostumdu. O’na yaşamımın her alanında ve özellikle su altında sonsuz güvenim vardı.

En güvendiği dalış arkadaşı olarak onun son anına dek yanında olup onun derinliklere gömülmesini önleyememek ve onu yitirmek beni çok üzdü ve sarstı.

Beni sakinleştiren tek şey O en çok sevdiği mekanda, en çok güvendiği dalış arkadaşıyla, en çok sevdiği işi yapıyordu. Son ana kadar çok mutluydu.

Ve belki kendimi şöyle avutacağım:
“Alpay, belki görebildiği ve beyninin algıladığı son saniyelerinde sen onu kurtarmaya çalışıyordun. O seni mutlaka görmüştür ”

O’nu yaşamım boyunca unutmayacağım ve hep iyi şeyler düşünerek hatırlıyacağım.

GÜLE GÜLE ÂLİ’CİM,
SENİN MEKANIN YÜREKLERİMİZ VE
DENİZ...
Eklenmiş Resimler
Dosya Türü: jpg aah.JPG (16,6 KB, 232 Görüntülenme)
ALPAY Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla