Yalnız Mesajı Göster
Eski 07-10-2010, 16:54   #3
xnode
FCR/SGR
 
xnode kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 14.06.08
Şehir: İzmir
Mesaj Sayısı: 989
Varsayılan

Katkınız için teşekkürler.

Aslında başlıkta genelleme olmuş. Bu yazının esas konusu FCR oranına etki eden faktörlerden yem olmalıydı..

FCR oranına etki eden genel faktörler aslında apayrı bir akademik inceleme konusu.

Balığın türü ve yaşı, beslenme alışkanlıkları, beslenme tipleri, bulunulan ortam, su koşulları, yemin türü ve niteliği, yemin verilme şekli ve zamanı, gelişimin ve performansın izlenmesi gibi faktörler etkili. Sıcaklık verisinin, bu büyümeye etki faktörlerinden "su koşulları" başlığının sadece bir alt üyesi olduğu düşünülürse, FCR için çok geniz bir yelpazede açıklama yapılabilir. Hemen birkaç örnek vermek gerekirse;

Su koşullarında; Su sıcaklığı, Salinity (tuzluluk), çözünmüş oksijen durumu, sudaki asılı madde miktarı, sudaki P,N,NO2,NO3 gibi faktörlerin yoğunluğu, tirbüdite gibi faktörler elbetteki FCR oranına etkilidir. Bildiğiniz üzere yetiştiricilik koşullarında esas olarak yüzeyden 2 metre aşağıdaki seviyeye kadar olan su sütunu sıcaklığın ölçüldüğü kısımdır. Alt ve üst sıcaklı sınırları yem veriminin kesildiği noktalardır ve yemleme açısından hayati önem taşıyor, belli bir sıcaklığa inildikten sonra balık kendini otomatik olarak bazal metobolizmaya alıyor ve yem alışı duruyor bu da bilinçsiz veya kalitesiz bir yemcinin FCR dengesini bozması, ortamdaki organik yüke baskı yapması anlamına geliyor. Sudaki çözünmüş O2 ise sindirimi doğrudan etkiyor ve önemli oluyor. Özellikle sıcaklığın aniden yükseldiği dönemler, stres ve hastalıkların en çok gözlendiği zamanlar olduğundan yemleme protokolü, FCR/SGR için önemli veriler haline geliyor.

Beslenme alışkanlıklarında; Herbivorous, carnivorous veya omnivorous olması, örneğin carnivorous türlerde cannibalism özelliği çok fazla olduğundan özel bir protokol uygulamak gerekebiliyor (bol yem verilmeli veya sıcaklık düşürülmeli vs.) Balığın anatomik yapısı da bu açıdan önem kazanıyor. Balığın sindirim sistemi yapısı türüne göre değişiklik gösteriyor, bu da seçilecek olan yemin miktar ve yemleme periyodunu değiştirerek FCR'a doğrudan etki ediyor. Örneğin carniovorous balıkların sindirim sistemi diğerlerine göre daha kısa ancak daha güçlü oluyor. Carnivorous bir balığa bitkisel protein miktarı fazla olan yemlerle hazırlanan bir protokol uygulanacaksa öğün miktarı azaltılıp yemleme sayısı arttırılıyor vs. Sayı arttığında, bu durumda beslemeden kaynaklanan kayıplar (hatalı besleme ve fireler) devreye giriyor gibi...

Besleme tiplerinde; Ağız tipleri, yemi alış şekli ve yeri önemli. Ağzın tipi balıklarda üç şekilde oluyor üst konumlu, terminal konumlu ve alt konumlu. Bu durumda yemlerin pelajik, semi-pelajik veya batarlık katsayısı önem kazanıyor, aynı durum yem alış şekli ve yeri için de geçerli. Bazı türler ısırıp kırıp yutarak (çipura gibi) yem alırken bazıları direkt yutuyor bazıları ise farinkste parçalamak istiyor (levrek gibi) Yanısıra balıklar farklı dönemlerde suyun farklı kesimlerinden yem alabiliyorlar. larval aşamada genelde yüzey ve orta sudan yem alırken erginleştikçe kendine özgü yaşam alanına çekiliyorlar, bu durum yem yapım sisteminin belirlenmesi için kilit teşkil ediyor. Elbette ki bunların birçoğu artık otomatize olmuş şekilde ancak takdiriniz olur ki en küçük farklılık hergün tonlarca yemin kullanıldığı özellikle ağ kafes işletmelerinde yeküne vurulduğunda müthiş farklılık yaratıyor.

Bulunulan ortamda; Yetiştiriciliğin yapıldığı ortam ve stok koşulları beslenmeyi direkt olarak etkiliyor. Toprak havuzlarda veya akıntısı az olan bölgelerdeki ağ kafeslerde ortamda artan plankton ve mikroorganizmalar dışarıdan girilecekk olan yemleri ve değerlendirilmelerini engelliyor, sudaki asılı madde miktarı artınca viskozite değişikliği ve tirbüdite ve sudaki kimyasal madde değişiklikleri de oluyor (P,N,O,K gibi) bulundukları ortam beton, toprak, gölet ağ kafes vs. olabilir takdiriniz. Tüm bu yerlerde farklı içerikli, farklı yoğunluklu ve şekilli yemler ile farklı besleme rejimleri uygulanabilir (öyle de olmalıdır) Sonuçta aynı kaynaktan alınan larvalar veya fingerling'ler farklı zamanlarda büyüyen ve et kaliteleri değişik olabilen sonuçlara neden olabiliyor.
Yemin türü ve içeriği hakkında şekli ve içeriği bakımından incelenebilir ancak bu da apayrı bir akademik konu takdiriniz.

Yemin verilme şekli ve zamanında; elle ve mekanizasyon vasıtasıyla olan yemleme FCR oranını etkiliyor, bu konudaki en büyük görev yemcinin adlibitium'u doğru tayinine, yemleme stilinin düzgünlüğüne bağlı olarak değişiyor. Aynı zamanda özellikle gürültülü araçların yemlemede kullanılması stres faktörünü tetikleyebildiği için FCR olumsuzluklarına neden oluyor. Burada dikkat edilecek şeylerden bir tanesi de aydınlık konusu. Takdiriniz yemlerin verilme sıklığını etklieyen en önemli faktör aydınlık faktörüdür. Yani yemin balık tarafından görülebilmesi paritysi de FCR'ı etkiliyor.

Yem performans ölçüm kriterleri dediğimiz konu yani büyümenin izlenmesi; istatistiki ve bilimsel verilere dayanan izleme yöntemi ile yem performansının arttırılmasını amaçlıyor ve FCR ile direkt ilgili bir konu. canlı ağırlık tespiti, deseksiyon, pataolojik bulgular, mikrobiyolojik bulgular yem ilişkisi vs.

Bunun dışında FCR oranını etkileyen birçok etken de bulunuyor. Bunların başında stres faktörü, konteminasyon ve hastalıklar, dış uyaranlar örneğin yunus, katil balina, orkinos vs.., gürültülü mekanizasyon sistemi, balığın gonad gelişiminin başlayıp başlamaması, yaşı, genetik faktörler vs. vs.. çok komplex bir konu...

Tabii aslında alabalık için (Özellikle Oncorhyncus mykiss) FCR 1:2 değeri bugünün yemleriyle iyi bir rakamdır. Çünkü artık maaalesef karadenizden avcılık yoluyla elde edilen balık miktarı çok azaldı. Dünyanın en yüksek et proteinine sahip balığı Karadeniz ve Ege'den temin edilen Sardina pilchardus (sardalya) ve engraulis engrasicolus (hamsi) %74-78. yem rasyonlarına daha çok Peru, Şili ve Uzakdoğu'dan gelen balık unu konuyor bu yüzden de et proteini eksiği soya üzerinden tamamlanıyor, bu da FCR/SGR oranını aşağıya çekiyor. Denize adapte edilen balıklarda özellikle de Salmonidae'lerde SGR'nin dolayısıyla da FCR'ın bu kadar yüksek olması hybridlerin genel bir genetik değişimi olarak göze çarpıyor. Örneğin levrek de tatlı suya adapte edildiğinde SGR ve yem değerlendirme oranı birden bire ivme gösteriyor.

Biraz uzun bir cevap oldu, kusuruma bakmazsınız artık
Başarılar dilerim.
__________________

Lütfen avcılık, balıkçılık ve su ürünleri ile ilgili genel sorularınızı özel mesaj ile sormayınız. Herkesin yararlanabilmesi için konular içinde soru yöneltiniz...


Cem | 0 RH+ | İzmir | 20 Nisan

Forum kurallarına ulaşmak için [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
İmza ayarlarınızı düzenlemek için [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]


Bu mesaj en son " 07-10-2010 " tarihinde saat 17:02 itibariyle xnode tarafından düzenlenmiştir....
xnode Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla