Yalnız Mesajı Göster
Eski 01-12-2007, 13:39   #1
La-TraViaTa
Oltacı
 
Üyelik Tarihi: 01.12.07
Şehir: Bursa
Yaş: 48
Mesaj Sayısı: 4
Varsayılan İlk balıkçılık İlk heyecan... Siz de anlatın..

İşte benimki....
Rahmetli babam bir hatfa sonu kaçırırsa diğer hafta kar-kış-yağmur-çamur demez giderdi balığa. Tüm ısrarlarımıza rağmen bizi 15 yaşımıza kadar yanında götürmedi, haklıydı da adam; cumartesi sabahı gidip pazar öğleden sonra gelirlerdi, bizim o yaşlarda o kadar saat oralarda dayanmamız oldukça zordu. Sürekli gittikleri yerler arabayı bıraktıktan sonra dik patikalardan zorlu bir inişle 200-250 metre kadar yürüyüş gerektiriyordu. 15 yaşına geldiğimde bir cuma günü bizi ertesi gün balığa götüreceğini söyledi. Abimle ikimiz heyecandan gece geç saatlere kadar uyuyamadık. Sabah erkenden kalkıp babamı kaldırdık ama nafile, arkadaşlarının gelip bizi alacağını 2 araba halinde gideceğimizi söyledi. “Şimdi yatın dinlenin orada bol bol yorulacaksınız” dedi ama biz gece dahi uyuyamamışız adamakıllı, sabah nasıl uyuyalım? Biz de çıkıp bizim emektarı (61 model Opel Record) yıkamaya başladık. Biz onunla uğraşırken annem kahvaltıyı hazırlamış ve bizi çağırdı. Hep birlikte kahvaltımızı yaptık ama bizim gözler yolda Mehmet Abiler gelecek korna çalacak diye bekliyoruz. Bu arada yaşıtımız olan komşumuz Erdal'ı da çağırdık babasından izin almasını söyledik, ekip tamamdı.
Öğle saatlerinde babamın arkadaşları geldiler ve hemen yola çıktık. Mudanyayı geçtik ve Trilyede son alışverişleri yaptıktan sonra artık avlanacağımız bölgeye iyice yaklaştığımızı biliyordum. Derken 20 dakika kadar sonra arabalardan inip yukarıdan denize ve kayalıklara bakmaya başlamıştık. Malzemelerin hafiflerini biz alıp patikadan aşağı inmeye başladık. Babam önde biz arkada kayalıklara nefes nefese vardık. Oltaları atmadan önce yemek yedik. Biz sabırsızlanıyorduk ama babamın hiç acelesi yok gibiydi. Sonradan öğrendim ki oralarda gündüz balıkçılığı çok düşük bir ihtimaldi. Kullandığımız malzeme köşeleri yuvarlatılmış bir tahtaya sarılı ince bir misine ve ucunda sinek iğneydi, rüzgar çıkacak gibi olursa bir de kıstırma kurşun takacaktık. Önce babamdan iğne bağlamak üzere bir eğitim aldık, yaklaşık 1 saat kadar çalıştık ve gözlerimiz kapalı bağlama denemeleri yaptık. Zira gece ayın ışığından başka ışık kullanmadan kopan oltalarımızı bağlamak zorundaydık. Çünkü biz ispari, istavrit, izmarit ile uğraşırken babam biraz ötemizde karagöze olta atacaktı ve ışık kullanamayacaktık. Bizim için bu apayrı bir deneyimdi. Havanın kararmasını beklemeden kayalara sıralandık, biz iğne bağlama talimi yaparken babamın çıkardığı midyelerden yanımıza alıp ilk oltalarımızı suya attık. Oltalar en fazla 2-3 metre önümüze düşüyor ve biz yavaşça dibe inmesini bekliyorduk. İlk önce abimin oltası gerildi gelen orta halli bir ispariydi ama biz hepimiz acaip heyecanlanmıştık. Osman amcanın yardımıyla sepete giren ispari tıpırdadıkça ben misineme daha bir konsantre oluyordum. Birden birşeylerin oltamı çekiştirdiğini hissettim çekmeye başladım ve işte geliyordu. O üç metre misine çek çek bitmiyordu. En sonunda ucundaki mavişi görünce kalbim duracaktı neredeyse... Bu esnada Erdal da yarıyola kadar getirdiği bir balığı kaçırmıştı. Güneş yavaş yavaş ufka yaklaşmaya başlamıştı ve biz sadede siftah edebilmiştik, ama asıl avcılık için geceyi beklememiz gerektiğini öğrenmiştik. Havanın kararmasıyla birlikte istavritler tek tek gelmeye başladı. 0.12 misinenin ucundaki “tık, tırrrrt” diye vuruşu beni büyülemişti. Oltalarımızı atıyor karanlıkta kayanın ön tarafını yoklaya yoklaya misinemizi buluyorduk. Daha misinenin boşluğunu almadan, yem 1-2 karış aşağı inmeden istavritler saldırıyor, bir yem ile en az 2-3 balık yakalıyorduk. Bizim hızımızı gören babam da karagöz oltasını bırakmış, ince misine ile istavrite atmaya başlamıştı. 2-3 saatlik o hızlı avcılıktan sonra balık seyrekleşmeye başlamıştı ancak biz de zevkimizi almıştık. Tekrar birşeyler yeyip biraz uyuduk. Sabah güneş doğmadan önce oltalarımızı tekrar suya attık ve 1-2 kg kadar ispari ile sepetimizi doldurduk. Muhteşem bir ilk balıkçılık gecesinin hasılatı olarak 4 kişi toplam 16-17 kilo balık yakalamıştık. Dönüş yolculuğu vakti geldiğinde içimizde bir hüzün belirdi ama artık buralardan kopamayacağımı biliyordum. Nasıl indiğimizi anlayamadığım patikadan çıkış oldukça yorucuydu ve arabada giderken bizi huzurlu bir uyku bekliyordu......
Hala en sevdiğim avlağım orasıdır. Tüm arkadaşlarıma nice güzel anılarla dolu balıkçılık diliyorum.
__________________
Ercan Hacıoğlu
A +
Bursa / 1976
La-TraViaTa Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Sponsored Links