23-24 Eylül Haftasonu, elde var sıfır, ama mutlu...

[Çağatay]

Arkadaşlar,

Geçen hafta içi, içimiz içimizi kemiriyordu, zira bir hafta önce, C.tesi, Pazar meteoroloji (Pirireis sayfaları) bilgileri yüzünden balığa çıkamamışız ekip olarak. (Dalga geçer gibi de İzmir körfez'inde hava çok güzeldi.) Ekip dediysem de 3 kişiyiz. Ben, balığa çıktığımız teknenin sahibi olan aile dostum abimiz ve bir meslektaş arkadaşım. Neyse Cuma günü yine pirireis web sayfalarından aldığımız raporla moraller bozuldu.Hafta sonu yer yer 5-7 (sabah saatlerinde) , 3-5 (öğlen ve sonrası) veriyordu. C.tesi, bir ara yağmurlu, pazar ise sağanak yağmurlu bildiriyordu. Tabi moraller bozuldu. Neyse dedik kısmet değilmiş, artık gelecek hafta sonu.

C.tesi evdeyim, büroya gitmeyeceğim. Sabah kalktım, canım sıkılıyor, acaba dedim kıyıdan mı denesem. Birkaç arkadaşı aradım, hepsinin işi var. Acaba Erhan mı dedim, oooo, o daha ofiste çalışıyor. Hiç teklif etmedim. Baktım duramayacağım, kendi kendime yürü hadi atla arabaya, düş yola dedim. Akşam suyunda belki bir şeyler çıkarırsın. Neyse, takım çantası, iki adet kamışlı düzenek, buzluk, vss. arabaya doldurup, çıktım yola. İstikamet belli değil yolda karar vereceğim. Güzelbahçe'ye doğru sürdüm arabayı, yoldan yeter miktar sülünez, madya ve buz alıp devam ettim. Yolda aklıma geldi, kendi kendime daha önce gitmediğin yere git, bari keşif de olsun diye söylendim. Hedefi belirledim, Urla-Demircili koyu. Sora sora buldum tabiki. Neyse uzatmayayım, koya vardığımda koydaki iskelede bir grup insan olta atıyor. Aslında iskele olta atmak için iyi bir tercih ama, oldum olası dar alanlarda kalabalıktan hoşlanmam, oltalar karışır, millet birbirine çapariz verir, vs.. Şansımı kıyıdan denemeye karar verdim. Kamışlı bir takıma, mustad 496/1 iğneyle madya takıp salladım, kamışın ucuna bir zil takıp, sabitledim. Diğer kamışlı takımada mustad 496/2 iğne takıp, sülünezle şansımı deneyeyim dedim. Bir ara yağmur geçişi oldu ama kısa sürdü. Hava çok güzel, millet tekne ile açılmış balık avlıyor. Bekle, bekle tık yok. Ne madyada ne sülünezde. (Madyalı takıma madyayı yiyemese dahi takılıp gelen Hanos'u saymıyorum, zira kendilerini denize geri bıraktım). Zaman geçti iskelede avlananlar avı bıraktı, baktım olmuyor, hemen iskeleye, sordum ne tuttunuz diye (kalabalık amatör bir aile idi, karı-koca-çoluk-çocuk oltaları denize atmışlar) ot balığı tuttuk dediler, off dedim benim hanos ve sülalesi onlara gitmiş. Neyse ya nasip, bu sefer iskeleden salladım kamışı, diğer kamışıda aynen madyalı bırakma yapıp, iskeleye sabitledim, saatler geçti, yine tık yok. Akşam hava kararmaya yakın, topladım takımları, geri dönmeden, bir de koyun benim bulunduğum yerden karşı tarafında yer alan (yarım ada benzeri çıkıntı) yere gideyim, en azından bakayım dedim. Vardığımda iki kişi artık avı bitirmiş toplanıyorlardı, sordum, bir poşet balık gösterdiler, karagöz var, tek tük de çipura aldık diye. Offf dedim yine yanlış yer seçmişiz. Şeytan dürttü hemen bir takımı çıkarıp kalan yemle deneme yapayım dedim, biraz denemeden sonra baktım bir şey yok artık hava da kararmış, nasip başka zamanmış diyerek geri döndüm.

Yolda dönerken bir yandan meteorolojiye kızıyorum, bugün tutturamadınız, zira geçen hafta da tutmadı, iki haftadır sizin yüzünüzden tekneyle balığa çıkamıyoruz diye.

Tabii duramıyor insan, hemen cep telefonu ile bizim tekne sahibi abimizi aradım, anlattım durumu, bu meteoroloji yarın da tutturamaz, çıkalım tekne ile dedim. Tamam dedi, sabah 05.30 da buluşalım. Hemen ekipten diğer arkadaşı aradım, yarın gidiyoruz, ben sana geleyim sen de kalayım, sabah çıkarız dedim, tamam cevabı geldi. Dönerken hala açık olan bir balıkçıdan ne olur olmaz diye 1 kg da sardalye aldım, buza yatırdım. Neyse sabah buluştuk, 1.limana vardığımızda hava hala karanlık, ama tekin değil. Biraz bekleyelim dedik, şafak bir sökmeye başlasın. Balıkçı kahvesinde simitli, çaylı kahvaltı derken, hava aydınlanmaya başladı. Gökyüzü ağır bulut dolu. O anda hafif çiseleme yağmur başladı. Toplandık, yağmurlukları da almısız, vız gelir tırıs gider dedik yağmur. Ama rüzgar bir tuhaf. Aslında Kuzey-Kuzey batı esmesi gerekirken (meteoroloji gereği), bir dönüyor lodosa, sonra gündoğusuna, yalnız şiddeti zayıf, bir anda da sakinliyor. Tekneye ekipmanları yükledik, çalıştırdık makineyi, ben dümendeyi, usul usul limandan çıkmaya başladık. Tam 150-200 m. açıldık ki, ne olduğumuzu şaşırdık. Acayip bir rüzgar, acayip bir sağanak yağış. Önümüzü görmemiz mümkün değil, kaptan köşkünün camları buğu yapmaya başladı, bir elimde dümen, diğerinde bez, cam siliyorum ama nafile. Denizde görüş kayboldu, neredeyse, 40-50 m.ye düştü, bir an için yan camı açayım dedim, üzerime gelen yağmurla kapamam bir oldu. Hemen yan gözle tekne sahibi abimize baktım, çocuklar ;hava tekin değil devam etmeyelim dedi. Sanki ilahi işareti almış gibi hemen dümeni sancak tarafına alabanda basıp tekneyi gerisin geriye döndürdüm. Neyse, limana kendimizi attık. Tekneyi bağladık. Eee? Ne yapacağız, saat daha 08.00. Yanımıza o anda bir büyük ağ teknesi yanaştı, tekneyi bağladı. Hemen kaynaştık, onlar ağları toplarken, odur budur, sohbet, bir saat daha geçirdik. Eh dedik ve en sonunda pes ettik, havanın düzeleceği yok, bu hafta sonu bize kısmet değilmiş. Takımları arabaya yükleyip geri dönüş yoluna geçtik. Tam bu sırada hava açmaya başladı, rüzgar dindi. Ben koca bir offff daha çektim, ama o vakitten sonra kimsede tekneye dönecek mecal ve moral kalmamıştı.

Evet arkadaşlar, koca bir hafta sonu ve elde var sıfır. Ama ben çok keyif aldım yine de. Bir kere doğayla başbaşa bir hafta sonu geçirdim. Bütün hafta sonunun bugün ortaya çıkan uykusuzlukla karışık tatlı yorgunluğu da çok keyifli. Balık tutmak için aldığım sardalyeleri pazar günü dönüşte bir güzel temizleyip yedim, yani balık da yemiş oldum.

İnsan daha ne ister ki?

Yazım, biraz uzun oldu, ama haftasonumu sizinle paylaşmak istedim. Umarım, bol balık tuttuğum anları da paylaşırım.Kalın sağlıcakla....

Bende bu hafta sonu çıktım,özellikle pazar sabah suyuna çıktığımızda hava 5-7 esiyordu.Bir türlü çapa tutturamadık ve dönmek zorunda kaldık.Çıkarken mutlaka metorolojiye bakmak lazım.Genelde ne diyorlarsa büyük bir oranla tutuyor.Sakın ola ki, konak-Göztepe vs. tarafından denize bakıp da aldanma.Güzel bahçe 1 nci liman ile kalabak arası 5-6 kilometre ya var yada yok.Güzelbahçedeki 1 nci limandan bakınca havaya güvenip de yem ve buz alıpda,kalabaktaki limana gidipde kahvede oturup-oturup döndüğümüz çok olmuştur.Güzelbahçe 2-4 gözükürken.5-6 km uzağı kalabak 3-5 olabiliyor.Allahtan biz Cumartesi akşam suyundan biraz bir şey alabildik de,eve boş dönmek zorunda kalmadık.(Bu hafta sonu hem cumartesi hemde pazar günü çeşme ıldır tarafı kopuyordu.)

çağatay bey...

kötü şans yakanızı bırakmamış...ama bu aylarda yaşadıklarınız doğal...eğer bi gün önce bi kaç iyi balık yakalasaydınız belki ertesi gün havanın tekin olmadığını ve risk taşıdığını kabul edip vaz geçecektiniz...ama balık tutma arzusu bazen insanın risk alma arzusunu yükseltebiliyor...meteorolojinin bahar aylarında yanılma oranları artıyor...havanın bu aylardaki kararsızlığı balıkları da etkiliyor...fırtına endişesi taşıyan balıklar derinlere ya da barınabileceği ortamlara çekiliyor...ve yeme karşı çekimser davranıyor...ama fırtına sonrası balıklar daha iyi av veriyorlar...fırtına arkasını kaçırmayın derim ben...özellikle 5-6 gün süren fırtınaların arkası oldukça bereketli olur...ama yine de fırtınalı havalarda barınaklarda ve dalga almayan koylarda şansınızı deneyebilirsiniz...

bana sorarsanız iyi bi hafta sonu olmuş...

rastgelsin...

[Taygun KOCABIYIK]

Tavuk döner, et döner, şansta birgün elbet döner
Herşeye rağmen macera içerisinde olmak insana yeter artar

[erhan]

Çağatay iyiki teklif etmemişsin iyiki gelmemişim. Sonra senin şansızlığın yüzünden bişey tutamadık derdin vallahi Olur ara sıra böyle şeyler bu dönemde hava biraz kararsız olabiliyor. Sen artık iyice bilenmişsindir inşallah haftaya güzel bir hava olur da bol bol yakalarsın balıkları.

[can incili]

Kardeşim Çağatay Ben Can
Tanırsın Erhan'ın arkadaşı
bir dahaki sefere böyle durumlarda beni ara numaralarım Erhanda var
eminim şansın dönecektir.
Selamlar