Neye niyet,neye kısmet...

[ishak BALLICA]

Sevgili arkadaşlarım, hepimizin de bildiği gibi ''Balık avı'' bizler için için bir hobiden öte adeta bir nevi yaşam tarzı oldu desem sanırım abartı olmaz.Dostlar ile balık avında olmak bizler için bir yaşam sevinci,adeta ruh dünyamızın akülerinin şarj olduğu zaman dilimidir diye düşünüyorum.

Hele hele o av güncesinde yaşanan güzellikleri siz dostlar ile paylaşmak ve o anlarda yaşanan güzellikleri bir nebze dahi olsa sizlere aktarabilmek bence tadı tarif edilemez bir duygu seli olsa gerek diyorum.Çünkü biliyorum ki, yaşanan acı ve kederler paylaşılarak azalırken, yaşanan tüm güzel anların da paylaştıkça çoğalacağına inanmışımdır hep.

Nitekim de, ben her av güncesi bitimi siz dostlarım ile raporumu paylaşırken aynı telaş içinde olmuşumdur.Zira salt balık resminin yer aldığı bir av raporu paylaşımının bir kaç kare resimden başka bir şey olmadığına inanıyorum.Önemli olan sunulan paylaşımın içine duygular da katılması ve o raporu okuyan bir dostumuz içinde bulunduğu ortam ve ruh halinden biran dahi olsa, avı yapan ekibe dahil olabilmelidir.Bilmem yanılıyormuyum ?

Şimdi gelelim bu av güncemizin hikayesine.Arefe günü metro çıkışı alış veriş yapmış ve eve doğru yaya olarak ilerliyorum.Baktım cep telefonum çalıyor.Telefonda her daim ghep birlikte av yapmaktan büyük bir haz aldığım av arkadaşlarımdan Sevgili Erdal bey.Nerdesin diyor ?Ve arkadan ekliyor.Hem de ballandıra ballandıra.Kardeşim nihayet uzun seneler sonra sonunda benim hanımı da ikna ettim balığa gelmek için ve ikimiz beraber ava çıkıyoruz.Ve akılllara zarar palamut çekiyoruz dedi.Ne yapın ,yapın ama bu gün ama yarın mutlaka gelin dedi.

Telefonda tamam, eve gideyim bir bakarız dedim.Ve adımlarımı da hızlandırarak bir an önce eve doğru yöneldim.Eve girer girmez de konuyu eşime açtım.İlk başta garip karşıladı.Garip karşıladığı Erdal bey in balıkta olması veya balık tutması değil tabi.Garip olan eşi ile birlikte balığa çıkması idi.Zira senelerdir hep eşlerimiz de davet ederiz.Ama onlar bize hiç katılmazdı.

Nihayetinde bayramın birinci günü akşam üstüne doğru bizlerde onların şu an bulunduğu İzmir/Çeşme deki yazlıklarına gitmeye karar verererk yola düştük.Yolda balık avımızda kullanmak üzere 200 adet sülünez aldık.Diğer ayrıntılar zaten tamam.Takımdır, iğnedir,kurşundur filan.

Akşam üstü geç vakte doğru vardık.Ve havanın bayağı sert olmasından dolayı akşam suyu planımız gerçekleşemedi ne yazık ki.Akşamı ve geceyi aile meclisinde çok hoş ortamda geçirdik.Muhabbetin ağırlıklı konusu tabi ki Sevgili dostum Erdal bey in eşinin balığa alışması ve ona denk gelen palamutlar idi.Zaten o palamutlardan iki tanesini fırında yapmış ve bir güzel afiyet ile götürmüştük.Balıkların gidiş esnasında ağlamadığını ve beyaz ayran eşliğinde uğurlandığını da ekliyeyim hani.

Ertesi günü sabah saat: 06.00 gibi kalkıp hemen hazırlandık.Hazırlanma telaşı bayağı sürüyor haliyle.Zaten 49 kiloluk 9,9 luk motoru al ve arabaya yükle ve daha sonra da tekneye monte etme işi , zaten başlı başına bir zahmet oluyor.

Hava tam aydınlanmadan başladık içinde bulunduğumuz koydan yavaş yavaş ilerlemeye.Akşam üstü esen sert Karayel gece dinmiş ve hava sıfıra yakın bir havaya dönmüştü.Evden çıkmadan en son hava tahmin sitelerine baktığımda havanın tekne avı için çok uygun olacağını zaten öğremiştim.Nihatinde tahminlerde tuttu gün boyu.

Yaklaşık 40 dakikalık yolculuktan sonra av merasına geldik ve çapayı attık.Sevgili dostum Erdal bey' inde, benimde niyetimiz bu av esnasında olta atmakdan daha çok eşlerimize hizmet etmeyi planlamıştık.Onlara yem hazırlamak, yem takmak ve yakalanan balık olur ise de onu oltadan çıkartmak.

Bu arada başladı tabiki tek tük balık gelmeye.Ama gelen balıkların boyu tatmin edici değil.Ağırlıklı olarak hep geri salıyoruz.Bir kaç balık aldık sadece.Yani dip balığının tadı,tuzu yok.Ama hanımlar hallerinden memnun.

Ben de ,Erdal bey de hep bir arayış içindeyiz.Bir ara çapayı tekneye almadan apiko da ilerledik ve başka bir yer de şansımızı denedik.Yok.İstenen kalitede iri balık yok.

Saatler ilerliyor ve sabah suyu denilen anların bereketi hem denk gelmemiş hem de geçmeye başlamıştı.Zaten evden geç çıkmış ve esas sabah suyu saatinde demirde olamamıştık.

Av yaparken, aynı zamanda da denizin yüzeyini gözlemliyorduk.Ve sonra dip balığa ara verip, Sırtı yapmaya karar verdik.Teknenin arkasından 2 sahte balık sallayıp başladık gezmeye.İlk dakikalarda vuruş olmadı.Fakat bizler ilerlerken uzaklarda su üstündeki şapırtılar daha artmaya başladı.Ve hanımlar sırtıları sıkı tutun deyip, az biraz gaza yüklenerek o taraflara yönelidik.Tabiki yaklaştıkça hızımız sırtı için düşürdük.

İlk palamut eşime denk geldi.Aman ne sevinç çığlığı.Balığı taktırdıktan sonra, ben bunu çekemem deyip, oltayı verdi Erdal bey e.Evet bu av esnasında sevgili dostum Erdal bey in işi ve meşguliyeti belli olmuşdu.Hanımların sırtıda takdırdığı palamutları tekneye almak.Eh benim işim zaten belli.Kameramanlık yapmak, ve yaşanan güzellikleri an be an görüntülemeye çalışmak.Ve arkadan eşime ikinci bir palamut daha denk geldi.

Onu da tekne aldıktan sonra sırtı oltasının birini sardık.Zira keskin dönüşlrede çift sırtı karışıyor ve o da haliyle zaman kaybına yol açıyordu.Bu defa sırtı oltasını Erdal bey in eşi eline aldı.Aradan 10-15 dakika geçmeden o da bir tane daha taktırdı.Ve sırtı suya indikten bir süre sonra bir tane daha.Eline sırtı oltasını alan, hanımlar sıra ile başladılar palamutları teker teker taktırmaya.

Biz eşler de ya takımı toplamada devreye giriyor, yada tekneye alınan balığın video çekim işi bittikten sonra ağzından sahtenin çıkarılması işine bakıyoruz.Erdal bey inde, benim de parmaklarımız delik ve yırtıklar içinde kaldı.

Bu palamut ne yırtıcı bir balık.Adeta yam yam. Sırtıdan çıkardıktan sonra hepsinin ağızlarının küçük hamsiler ile dolu olduğunu gördüm.Ağzı ince ince hamsi dolu,ama yaradılış gereği olsa 18 cm lik plastik sahtenin de tadına bakmadan duramıyor demek ki.Son derece agresif, saldırgan ve iştahlı bir balık.


Bizi gören diğer teknelerde başladı sırtı çekmeye.Ama onlarda tık yok.Kimi yıldırım hızı ile şapırtının direkt üstüne gidiyor.Ve balığın kaçmasına neden oluyor.Kimi de kıyıdan at çek yapar gibi, suyun üstünden hoplata zıplata sahteyi çekiyor.Halbuki, sürünün üstünden biz değil, sahtemiz geçmeli.Gerisi zaten, kendiğinden geliyor.

Sevgili dostlarım, bir ara mola verip geç kalmış bir sabah kahvaltısı yaptık.Ve sonra yine devam. Bu arada motor hiç susmuyor.Martılar bize uzaktan haber veriyor.Ve onları sürekli takip ediyoruz.3 oldu,5 oldu.Daha sonra 10 oldu ve ve nihayetinde de 20 palamut oldu. Sonunda dayanamadım ve söze girdim.Arkadaşlar yeter artık ya...Yeter...Bunun sonu yok.Nihayetinde reçel yapacak değiliz hani.

Hani azıcık ta dip deneyelim ve sonra da döneriz dedim.Zira alınan 200 sülünezin hemen hemen hepsi hala duruyordu.Dip yapacağımız meraya gelirken, hanımlar sıra ile yine sırtı çekti.Bizim sayı oldu 21.Ve arkadan 22.Ve sonra 23.

Bu arada, Erdal bey e sinyal çaktım.Bugünlük yeter.Sen hızını arttır ve eve doğru yol alalım diye.

Sözün özü, eşlerimizin bu av güncesinden son derece mutlu olduğu ve bizlerinde onlara hizmet ettiği bir av güncesi oldu.Sanırım Erdal ve ben ikişer defa tam anlamıyla sırtı çekerek balık aldık.Geriye kalan tüm balıkları hanımlar taktırdı ve onların şansına denk geldi diye düşünüyorum.Kıyıya döndükten sonra rastgele 2 balığı tarttım.Biri 0.710 gr geldi.Diğeri ise, 0.900 gr.Kaba bir hesap ile ucu ucuna dahi olsa , sirküler dahilinde kalarak bayağı bereketli bir av güncesi yaşamış olduk.

Ama dostlarınız , ama sevdikleriniz ile birlikte çok çok daha bereketlisinin sizlere denk gelmesi dileği ile rastgele arkadaşlar.

[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]

AV ESNASINDA KULLANILAN TAKIM VE SAHTE BALIK..

.