|
TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER Güncel olaylar hakkında... |
![]() |
|
Konu Araçları | Görünüm Modları |
![]() |
#1 | |||||
Çımacı ![]()
|
![]() --------------------------------------------------------------------------------
Dünya üzerinde insan nüfusu sürekli olarak arttıkça, büyüyen bu nüfusun daha düzgün şartlarda yaşamını sürdürmeleri için daha büyük teknolojileri ve bu teknolojilerin çok daha sistemli olmasını gerektirmesi, ayrıca teknolojinin bilgi paylaşımında insanları son yıllarda çok fazla şeyleri öğrenmesine imkan tanımasıyla, çağımız insanını artık bilim toplumu olmaya yönlendirmiştir. Bunun sonucunda da insanlar istedikleri bilgilere kolaylıkla ulaşabilme şansına sahip olmuşlardır. Gelelim konumuza Genel olarak bizlere öğretilen en yaygın bilgi Dünyadaki oksijen kaynaklarının ormanlar olduğu yönündedir. Ormanlar birer oksijen kaynağıdırlar. Ancak gerçekte oksijen kaynağı denizlerdir. Sebebine gelince; Dünya üzerinde oksijen kaynakları iki türlüdür. 1. Karasal kökenli ormanlar bitkiler 2. Denizde yaşayan algler,fitoplankterler Ancak dünya üzerinde karalarla denizleri kıyasladığımız zaman Dünya üzerindeki alanın %70 i deniz ve okyanuslara aittir. Bu %70 oranın içerisinde denizlerin oranı %97 civarlarındadır. Dolayısıyla bu kadar büyük bir alan üzerinde en fazla oksijen üreten kaynaklar arasında denizler ve okyanuslar gelir. Denizler ve okyanuslarda yaşayan canlılar karbondioksiti oksijene çevirdiği gibi denizlerde oluşan kirliliği de absorbe edecek özelliğe sahiptirler. Ancak denizin aşırı derecede kirlenmesi bu canlıların yaşama olanaklarını da imkansızlaştırmaktadır. Eğer ki bu döngü olmasaydı insan nüfusu çok kısa bir zaman içerisinde yok olurdu. Bu döngü sayesinde bazı canlılar karbondioksit veriyor bazıları da bu karbondioksiti alıp oksijene çeviriyor. Ayrıca çevresel atıkların bir miktarını da kullanan canlılar sayesinde bu kirlilik, canlı bünyesinde yaşama dönüşüyor. Yaşam döngüsünde biz insanoğlu besin piramidinin en üstündeki canlılarız. Eğer biz insan olarak altımızdaki besin gruplarının yaşama alanını daraltırsak bindiğimiz dalı keserek piramidin en alt parçalarına dönüşürüz. Bu sonuçları acı şekilde yaşamamak için yaşadığımız çevreyi ve doğayı anlamak “sürdürülebilir yaşamın” gereğidir. Ne güzeldir ki doğada böyle bir döngü var. Ancak bu döngüleri sağlayan besin gruplarının kendilerinin yenilenme zamanını belirleyen bir limiti var. Eğer biz bu limitleri aşarsak bu döngüye engel olmuş oluruz. Denizlere ve okyanuslara verilen kirlilik miktarı yenilenebilir düzeyin üstüne çıktığı vakit, çevre kirliliği dediğimiz olay meydana gelmektedir. Özellikle denize akan atıksuların denizsuyunun kimyasını değiştirmesiyle denizdeki canlıların yaşama şansları her geçen dün daralmaktadır. Bu süreç; denizdeki oksijen miktarının azalmasına karbondioksidin artmasına bağlı olarak Dünya üzerindeki oksijen miktarını ve insanların yaşam kalitesini düşürmektedir. Denizlerin kirlenmesi Oksijen üreten deniz canlılarının yaşama şanslarını daraltır Denizlerdeki ve okyanuslardaki oksijen miktarının azalmasıyla dünya üzerindeki oksijen miktarı da azalır. Denizlerde balık yumurtalarının larva oluşturma şansları azalır. Dolayısıyla denizlerimizdeki balık miktarı da düşer. Ancak denizlerin kirlenmesi, denizlerdeki balık miktarının azalmasından çok, denizlerin oksijen üretim merkezleri olduğu düşüncesinden ele alınmalıdır. Üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımada olan ülkemizde, ilkokuldaki eğitim müfredatında oksijen kaynaklarımızdan bahsederken birincil derecedeki oksijen kaynağımızdan Ormanlar yerine denizler diye bahsedilse, (Sakın ormanları hafife aldığımız anlamı çıkmasın) en azından o çocukların belleklerinde denizin farklı bir anlamı olur. Yaşamın kökleri denizlerdedir. Denizlerin tükenişi yaşam alanlarının da tükenişidir.
__________________
Bünyamin İstanbul Varlığında kıymetini bilmediğimiz şeylerin yokluğundaki tokadıyla uyanacağız. Gelecekte daha büyük sıkıntılar çekip daha fazla geçmişe özlem duyacağız. |
|||||
![]() |
![]() |
Sponsored Links |
![]() |
#2 | |||||
Çımacı ![]()
|
![]() Şu formül bize bir çok şeyi anlatıyor
Bir su molekülünün oluşabilmesi için 2 hidrojen atomu ile 1 oksijen atomunun birleşmesi gerekir. Bu da demektir ki su molekülü oluşabilmesi için içerisinde zaten oksijen olması zorunludur. Okyanuslarda Fotosentezin ışık tepkimelerinde milyarlarca ton suyun parçalanmasıyla(fotoliz) hidrojen ve oksijen molekülleri serbest olarak dünya üzerine dağılır. Yani suyun olduğu yerde oksijende vardır. (su) H2O daki oksijen(O) den dolayı zaten suyun kendisi başlı başına bir oksijen kaynağıdır. Bünyesinde bulundurduğu oksijenden dolayı Fotosentezin ışık tepkimelerinde ATP ve NADPH2 üretimi için gerek duyulan Hidrojen ve elektronların kaynağı olarak su kullanılmaktadır. Suyun bu amaçla parçalanması olayına fotoliz denir. 2H2O--> 4H+ + 2e- + O2 Fotosentezle oluşan Oksijen de bu esnada açığa çıkar. Burada açığa çıkan oksijen çok yüksek düzeydedir Bu nedenle Dünya denizlerine verilen kirlilik denizlerin oksijen üretme yeteneğini azaltmaktadır. Son 20 yılda dünya üzerindeki toplam oksijen oranı yüzde 0,03 oranında azalmıştır. Bu şu an için tehdit edici gözükmemektedir. Ancak ileride Dünya denizlerine verilen değer, ilerdeki nesillerin yaşam kalitesine çok önemli etki edecektir. Sürdürülebilirlik çağında insan nesli, denizlerin gerçek oksijen kaynağı, aynı zamanda yaşam kaynağı olduğunu anlamak zorundadır. Bunun yolu da deniz ekolojisi hakkında bilgi sahibi olmaktan ve bilgilenmekten geçer. Yaşamın kökleri denizlerdedir. Denizlerin tükenişi yaşam alanlarının da tükenişidir.
__________________
Bünyamin İstanbul Varlığında kıymetini bilmediğimiz şeylerin yokluğundaki tokadıyla uyanacağız. Gelecekte daha büyük sıkıntılar çekip daha fazla geçmişe özlem duyacağız. |
|||||
![]() |
![]() |
![]() |
#3 | |||||
Kurucu Üye ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]()
|
![]() Bilgilendirme için teşekkürler Bünyamin Bey.
__________________
Erol ERDOĞAN 1966 Hepimiz birer gölgeyiz aslında… Nerede yaşarız, neye benzeriz bir fikrimiz yok, neyiz ne değiliz bir bilgimiz yok. Birbirimiz hakkında bildiğimiz tek şey Nick lerimiz… Sanal alemin sisleri arasında beliriyor sonra kayboluyoruz. Gerçek olan tek şey; paylaşımlarımız, burada bizi var eden de bir tek bu…(alıntıdır) |
|||||
![]() |
![]() |
![]() |
#4 | ||||
Üstad
|
![]() Bünyamin kardeşim bilgilendirme için teşekkürler.biz insan oğlu bir gün bunu fark edeceğiz ama o gün de çoktan geçmiş olacak...
__________________
SÜLEYMAN KARABULUT
İZMİR-1959 0 Rh (+) KAPTAN KARABULUT GÜZELBAHÇE 2.LİMAN Telefon: 0538 294 01 94 ![]() |
||||
![]() |
![]() |
![]() |
Sosyal Paylaşım |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıtlar | Son Mesaj |
ŞOK ŞOK ŞOK bu gerçek mi? | harundogan35 | Misinalarla İlgili Herşey | 8 | 21-08-2011 15:10 |
Gerçek hırsız | nevzat | ANILAR | 19 | 01-10-2007 02:44 |
Sağlık Kaynağı...ENGİNAR..... | Uzm.Dr.Rastgele | SAĞLIK | 9 | 26-04-2007 23:29 |
İşte gerçek avcı | Güven ÖZYELDAN | TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER | 7 | 28-08-2006 10:13 |
İşte gerçek | muhabbetci | Tanışma | 1 | 10-11-2005 00:53 |