Geri Git   RASTGELSİN AMATÖR BALIKÇILIK FORUMLARI > SOHBET ve EĞLENCE > SAĞLIK

SAĞLIK Sağlık konusunda herşey.




Yanıtla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Eski 12-07-2007, 10:03   #1
lambukas
Miço
 
lambukas kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 24.09.06
Yaş: 46
Mesaj Sayısı: 110
Varsayılan Hayat Kurtaran Teknikler...

sevgili dostlarım hepimiz aslında tenha, insanların uğrak olmadığı bölgelerde avlanıyoruz ve dolayısiyle bir takım ilk yardım unsurlarını da en azından kaba taslak bilmemmiz gerekiyor diye düsünüyorum...o yüzden farklı bir başlıkta değerlendirmenin daha yararlı olacağını düsünüyorum kazasız belasız rastgelsin dileğiyle...

İLK YARDIM

Yaralanmış veya aniden hastalanmış kişiye yetkili ekip ve araç gelinceye kadar olay yerinde ve mevcut imkanlarla yapılması gereken hayat kurtarmaya yönelik geçici müdahaledir.

İlkyardım:
· Olay yerinde yapılır.
· Olay yerinde bulunanlarca yapılır.
· Olay yerinde bulunan araç ve gereçlerle yapılır.

İLKYARDIMIN AMAÇLARI

İlkyardımın temel amacı yaşamı tehdit eden esas nedenleri ortadan kaldırmaktır. Zaman çok önemlidir,özellikle yaralanmalı trafik kazalarında ölümlerin %10 unun ilk 5 dakikada, %50'sinin ise ilk 30 dakikada meydana geldiği değişik çalışmalarla saptanmıştır. Bundan anlaşılacağı gibi geçen her zaman dilimi ölüm oranını artırmaktadır. Bu nedenle en etkili yardım ilk 30 dakikada yapılmalıdır. Beyin dokusunun da oksijensizliğe azami 4 - 6 dakika dayanabileceği düşünüldüğünde bu sürenin önemi tartışılmazdır.
İlkyardım gerektiren durumlar bir hastalık sonucu ortaya çıkan acil haller, trafik kazaları, doğal afetler ve yangınlar gibi çok çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir.
İlkyardımda öncelikle, hayati önem taşıyan, ilkyardımın ABC' si olarak adlandırabileceğimiz:
Airway (Hava yolu)
Breathing (Solunum)
Circulation (Dolaşım) üzerine odaklanmalıdır.
Bunun yanı sıra:
Kanamanın kontrol edilmesi ve Kırık tespiti (Atelleme) sağlanmalıdır.

HAVA YOLUNUN AÇILMASI


Ağız boşluğu erişkinlerde işaret, bebeklerde ise serçe parmağı kullanılarak temizlenir, yabancı cisimler varsa çıkartılır, (Takma diş, kırık diş, toprak vs.) Dilin arkaya sarkarak hava yolunu kapatmaması için: Bir elle çeneden tutulur çene yukarı ve öne alınır, diğer elle alnından hafifçe itilerek yaralının başı geriye doğru alınır.
Boyun zedelenmesi düşünülen yaralılarda, baş geriye doğru itilmez,alt çene yukarı doğru çekilir.


HAVA YOLUNDAKİ YABANCI CİSİMLERİN ÇIKARILMASI:

Yaralıya suni solunum yaparken, her hava üfleyişte yaralının göğsünün yükselip, yükselmediğine bakmamız gerekir. Suni solunuma rağmen yaralının göğsü yükselmiyorsa hava yolu tıkalıdır ve verilen hava akciğerlere gitmiyordur. Bu durumda tıkalı hava yolu en kısa zamanda açılmalıdır. Bunun için bilinci açık bir kişide;
Yaralı erişkin ise yüzüstü başı biraz aşağıda olacak şekilde yatırılır, kürek kemiklerinin arasına yumrukla vurulur

Yaralı bebekse yüzü aşağı gelecek, karnı kolumuzun üstüne denk gelecek şekilde kolumuza yatırılır ve sırtına vurulur
Bunların dışında bazen günlük hayatta hava yoluna yabancı cisimler kaçabilir. Hava yolu kısmen tıkalı olabilir; Hasta öksürebiliyorsa ve rengi iyi ise müdahale edilmemelidir. Bununla beraber hasta zayıf bir şekilde öksürüyor ve soluk almakta zorlanıyorsa acil yardım gereklidir.

Nedenleri:

* Yiyecekler(Hava yolu tıkanıklıkları, genellikle yemek yeme sırasında görülür)
* Takma dişler
* Yabancı cisim (Oyuncaklar,küçük cisimler vb.)

Belirti ve bulgular :

1-Kısmi tıkanmada:
Eğer hava geçişi iyi ise kişinin bilinci yerindedir.
Güçlü bir şekilde öksürür, öğürür, nefes almada zorluğu
vardır. Konuşabilir veya ses çıkarabilir.
Eğer hava geçişi yetersiz ise,zayıf bir şekilde öksürür,
gürültülü nefes alır,şiddetli bir solunum sıkıntısı mevcuttur.

2-Tam tıkanmada:
Nefes alamaz, konuşamaz, öksüremez, boynunu baş parmakları ve diğer parmakları ile tutar (boğulma işareti) ve daha sonra bilincini yitirir.

Ne yapılmalı: Hava geçişi iyi olan kısmi hava yolu tıkanmalarında herhangi bir müdahale yapılmaz. Sadece kişi öksürmesi için yönlendirilir. Eğer öksürmesi yetmiyorsa, nefes alma zorluğu artıyorsa ve kişi bilincini kaybetmeye başlıyorsa müdahale edilmelidir. Yabancı cisim ağız içinde görünür durumda ve kolay alınabilir konumda ise kişinin boğazına parmak sokarak müdahale etmek ve takılan nesneyi daha derine kaçırmamaya dikkat ederek çıkarmaya çalışılmalıdır. Eğer nesne yerinden çıkartılamıyorsa Hemlich Manevrası uygulanmalıdır.

HEIMLICH MANEVRASI

Yetişkinde:
Hastanın arkasına geçin ve kollarınızı hastanın beline dolayın. Bir yumruğunuzu, başparmağınız avuç içinde olacak şekilde hastanın göbeğinin üst bölgesine koyup, kaburgaların ve göğüs kemiğinin altına yerleştirin. Diğer elinizle yumruğunuzu sıkıca kavrayın ve hızla içeri ve yukarı doğru bastırıp çekin.

Bu işlem tıkanıklık giderilinceye kadar 6 - 10 kez tekrarlanmalıdır.
Eğer hasta bilincini yitirir ise ve tıkanıklık hala devam ediyorsa hastanın sırt üstü yere uzanmasını sağlayın. Hastanın dizleri üzerine oturup aynı bölgeye göğüse doğru bastırıp çekerek aynı manevrayı yerde uygulayın.

Bunda da başarılı olamadıysanız yüzüstü başı biraz aşağıda olacak şekilde yatırılır, kürek kemiklerinin arasına yumrukla vurulur. Burada solunum ve dolaşım kontrol edilir. Gerekirse takviye yapılır. Hala başarılı olunamadı ise, sırtüstü pozisyonunda manevraya devam edilir. Solunum ve dolaşım durmuş ise suni solunum ve kalp masajı da yapılır.
Aşırı şişmanlarda ve ilerlemiş gebeliği olanlarda HEİMLİCH MANEVRASI biraz daha yukarı bölgeden göğüs hamlesi biçiminde uygulanmalıdır.

8 - 9 yaşına kadar olan çocuklarda batından itme tek elle yapılır.

Küçük çocuklarda ve Bebeklerde;

Ağız içini kontrol edin, eğer görebiliyorsanız yabancı cismi çıkartmaya çalışın. Eğer çıkartamıyorsanız, bir elinizle göğsünden tu-tarak bebeği yüzü yere bakacak şekilde dizinizin üstüne yatırın. Kürek kemikleri arasına diğer elinizin ayasıyla 5 kez çok sert olmayacak şekilde vurun.


5 kez göğüs hamlesi uygulayın (işaret ve orta parmakla).
Gerekiyorsa suni solunum yaptırmaya başlayın.
Başarılı oluncaya veya tıbbi yardım gelinceye kadar bu işlemlere sırasıyla devam edin.

SOLUNUM

Genel Bilgiler:
Atmosferde %20 oranında bulunan oksijen bütün doku ve hücrelerin yaşaması için şarttır. Eğer oksijen kesilirse kalpte saniyeler içinde düzensiz atımlar gelişir. Oksijen eksikliğinde beyinde 4-6 dakika içinde geri dönüşümsüz, hasarlar ortaya çıkar.

Oksijenin atmosferden alınıp hücrelere iletilmesi temelde iki sisteme bağlıdır: Solunum ve dolaşım.

Solunum atmosferdeki havanın akciğerlere alınıp verilmesidir. Bununla birlikte oksijen akciğerlerdeki hava keseciklerinden kana geçer. Hücrelerde normalde oluşan karbondioksit kandan keseciklere geçer ve nefes verirken dışarı atılır.
Dolaşımda oksijenden zengin kan kalbin pompalaması ile vücuda dağılırken oksijenden fakir kan kalbe geri döner.

Erişkin bir insan dakikada 12-18 defa solunum yapar, bu sayı çocuklarda 20-26 defadır.
Herhangi bir kazada önce yaralının şuuruna , hava yolunun açıklığına ve solunumuna bakılır.

Bir kişinin nefes alıp verdiği 3 şekilde anlaşılır;

BAK:Göğüs hareketlerine bakılır, göğüs her nefes alışta şişer ve nefes verirken iner
DİNLE: Kulağımızı hastanın ağız ve burnuna yaklaştırıp solunum sesini dinleriz.
HİSSET: Yanağımızı hastanın ağız ve burnuna yaklaştırıp hava hareketlerini hissederiz Eğer göğüs hareketi yoksa ve solunum sesini duyamıyorsak, acilen hastaya müdahale etmek için önce hastanın solunum yolunu açmamız gerekir.

Karşılaşılan ilk problem hava yolunun tıkanması olabilir ve bu tıkanma açılırsa başka bir şeye gerek kalmadan hasta rahatlayabilir.

SOLUNUMUN SAĞLANMASI:

Hava yolu açılmasına rağmen yaralı nefes alıp vermiyorsa acilen suni solunum uygulamasına başlanır.

İlkyardımcı, Suni solunumu beş şekilde yapabilir:

1-Ağızdan ağıza
2-Ağızdan buruna (ağızda ciddi yaralanma olanlar ya da çenesi kilitlenenlerde)
3-Ağızdan ağızla buruna birlikte (bebeklerde)
4-Holger - Nielsen metodu
5-Silvester metodu

Ağızdan - ağıza suni solunum metodu:

En sık kullanılan ve hasta/yaralıya en faydalı yöntemdir. Hasta sırtüstü ya-tırılıp başı geriye doğru ha-fifçe itilir. İlkyardımcı hastanın yan tarafına geçer. Başı alından tutan elin baş ve işaret parmakları hastanın burun deliklerini kapatır. İlkyardımcı derin bir nefes alır ve ağzını hastanın açık olan ağzına direkt dayayarak nefesini hastaya verir. Sonra ağzını çekip hastanın nefes vermesine fırsat tanır. Erişkin bir insana dakikada 12 defa olmak üzere her 5 saniyede bir suni solunum yapılır. Bebeklere ise dakikada 20 defa, her 3 saniyede bir yapılmalıdır. Bebeğe nefes verirken göğüs hareketleri izlenmelidir.

Ağızdan - buruna suni solunum uygulama:

Hastanın dişleri kilitlenmiş açılamıyorsa, veya kazadan dolayı ağız çevresinde yaralanma varsa, kısacası ağızdan - ağıza metodu uygulanamıyorsa bu metod seçilmelidir.
Bu metodda hasta yine aynı pozisyondadır, ilkyardımcı bu defa hastanın çenesinden tutup ağzını kapatır ve burnundan hava verir.

Suni solunum sırasında mideye hava dolabilir, bu gibi hallerde hastayı yana çevirerek göbek ile kaburgalar arasına hafifçe bastırılarak hava boşaltılabilir.

Ağızdan -ağız ve buruna birlikte-suni solunum uygulama:

Özellikle küçük çocuklar ve bebeklerde uygulanması mümkün olan bir metottur. Bebeklerin solunum sayısı daha fazla, ağız, burun ve akciğerleri daha küçük olduğundan bebeklere yapılacak suni solunum ağız ve burundan birlikte sık aralıklı, daha az güçte nefes verilerek yapılır. Verilecek hava miktarı göğsün kalkmasına yetecek kadardır.

Sırttan bastırma, dirseklerden kaldırma metodu ( Holger - Nielsen metodu )
Ağız ve burun yaralanmalarında bu metot uygulanır. Bu metot da hasta yüzükoyun yatırılıp, elleri başı hizasında birleştirilir, başı yana çevrilir ve ellerinin üzerine yatırılır. İlkyardımcı yaralının baş tarafına geçer, yaralının dirseklerinden tutup 25-30 cm kaldırır, bu şekilde yaralı nefes almış olur, sonra yavaşça yerine bırakıp sırtından bastırır, bu şekilde de yaralı nefes vermiş olur.

Silvester metodu:Bu metodda hasta sırtüstü yatırılır, ilkyardımcı yaralının baş tarafına geçer, ellerinden tutup her iki yana ve yukarıya doğru açar, bu şekilde yaralı nefes almış olur, sonra yaralının ellerini bırakmadan göğsünden bastırır, bu şekilde yaralı nefes vermiş olur.

Bu metotlar dışında sağlık personelinin uyguladığı ve bir ağızlık ya da bir kese yardımı ile yaptığı suni solunum tipleri de vardır. Ancak bu uygulamalar profesyonel ekiplerce yapılır.

DOLAŞIMIN SAĞLANMASI:

Kalp, kanı tüm organlara ritmik olarak pompalar ve kendi elektrik aktivitesini oluşturur.
Erişkin bir insanın kalbi dakikada 60-80 arasında atar. Bebeklerde dakikada 160 kalp atımı, çocuklar için de 120 atım normaldir.

Bir insanın kalbinin çalışıp çalışmadığını anlamak için; nabız atışlarına bakılır. Nabız en iyi boyunda bulunan şah damarından anlaşılır, kalbe yakındır ve tansiyon 50 mm/Hg basıncına düşse bile bu damardan nabız hissedilir. Halbuki bu kadar düşük bir tansiyonda el bileğinden nabız alınmayabilir. Kalbin durduğu sanılarak yanlışlıkla kalp masajına başlanabilir. Bebeklerde nabza koltukaltına yakın kolun iç kısmından daha rahat bakılır.
Doğru kriterlerle kalbin çalışmadığı tespit edilirse,acilen kalp masajı uygulamasına başlamak gerekir.

Kalp Krizinin Değiştirilemez Etkenleri
Kalp Krizinin Değiştirilebilen Etkenleri

Kalıtsal.
Cinsiyet (Erkeklerde fazla )
Yaş ( 40 - 70 )


Sigara içmek.
Yüksek Kolesterol(Damar sertliği)
Hareketsizlik. Stress.
Şeker Hastalığı. Şişmanlık




DİKKAT!
KALP MASAJI; KALBİ DURMUŞ KİŞİLERE BU KONUDA EĞİTİM ALMIŞ VE EHLİYETİ OLAN KİŞİLERCE YAPILIR,
ÇALIŞAN KALBE KALP MASAJI YAPILMAZ, KALBİ DURDURABİLİR.
İlkyardım eğitimi: Maketler üzerinde uygulanmalıdır, canlılar üzerinde yapılmaz.

KALP MASAJININ YAPILMA ŞEKLİ:

Hasta sırtüstü sert bir zemine yatırılır, göğsü açılır ve göğüs kemiği ( halkımızın "İman Tahtası" dediği yer) bulunduktan sonra göz kararı ile hayali olarak ikiye bölünür ve alt kısmın ortasına yapılır.
Başka bir tespitte hastanın göğüs kemiğinin alt ucundan itibaren üç parmak üstünden kalp masajı yapılır.

Hasta ya da yaralıya kalp masajının yapılacağı yere iki el üst üste konur, dirsekler gergin durumda iken omuzlardan bastırarak yapılır. Her kalp masajında erişkinin göğüs kemiği 4 - 5 cm çökmelidir. Erişkin bir insana dakikada ortalama 75 defa kalp masajı yapılır.
İlk dakikada iki defa ardından her dakikada bir kez kalbin ve solunumun geri dönüp dönmediği kontrol edilir.

Kalp masajı 2-8 yaş arası çocuklarda tek elle göğüs kemiği ortalama 2-3 cm, 2 yaşına kadar olan çocuklarda iki parmak ile 1-2 cm çökecek kadar ve dakikada ortalama 100 defa yapılır.
Bebeklerde kalp masajı baş parmaklarla her iki meme hattının ortasının bir parmak altına yapılır.

Solunumla alınan havanın oksijeni kan yolu ile beyine ulaşır. Beyin oksijensizliğe en fazla 5 dakika dayanabilir. Bu süreden sonra beyinde çok ciddi hasar ya da ölüm olur. Bu nedenle gerek suni solunuma, gerekse kalp masajına en kısa sürede başlamak gerekir

Bir yaralıya hem suni solunum, hem de kalp masajı birlikte yapılacaksa: Sadece bir ilkyardımcı varsa önce 2 defa suni solunum yapar, sonra 30 kalp masajı yapar ve bu şekilde devam eder. İki ilkyardımcı varsa biri 30 kalp masajı yapar, diğeri 2 defa suni solunum yapar. Bir erişkinde dakikada 75 kalp masajı 15 suni solunum yapılmalıdır.

BU İŞLEMLERİN HİÇ BİRİ GEREKLİ EĞİTİMİ VE BELGEYİ ALMADAN YAPILAMAZ.

KALP KRİZİ

Kalp Krizi: Kalbi besleyen damarların tam veya kısmen tıkanması sonucu oluşur. Kalp kasının o bölümüne yeterli oksijen ve besin desteği kesilir.

Göğüs Ağrısı: Kalp kasına giden yetersiz kan akımı ve gerektiğinden az oksijene, bağlı olarak gelişen göğüs ağrısıdır. Ağrı karakteristik olarak göğsü sıkıştırır tarzdadır. Ancak kola, sırta, çeneye yansıyan bir ağrı tarzında olabilir.

Kalp Krizi Belirtileri:
* Sayıklama ile birlikte göğüste rahatsızlık.
* Göğüsün ortasında 10 dakikadan fazla süren rahatsızlık. (Basınç,Sıkışma,Doluluk,Ağrı)
* Omuzlara, kollara, boyuna yayılabilen ağrı.
* Bulantı,terleme,kısa kısa nefes.
* Soluklaşma ve/veya derinin morarması.

Kalp Krizinde İlkyardımcının Yapabilecekleri
* Hastayı sakinleştirin.
* Hastayı oturur pozisyonunda yerleştirin, hareket ettirmeyin.
* Solunum, dolaşım gibi hayati fonksiyonlarını izleyin.
* Acil ambulans servisini arayın.
* Hastayı, sağlık personeli ile uygun hastaneye nakledin.

İLKYARDIM

Kaza: Ani olarak meydana gelen, önceden tedbir alındığında önlenmesi mümkün olabilen, ölüm, yaralanma ve hasar ile sonuçlanan olaylardır.Tarifinden de anlaşılacağı gibi kazalar ani olarak meydana gelirler ve kazalara karşı tedbir almak suretiyle en aza indirilebilirler.

Trafik Kazası: Karayolu üzerinde meydana gelen ve en az bir motorin aracın karıştım kazalardır.Trafik kazalarına % 95 oranında insan hataları yol açar.Genellikle insanların trafik kurallarına uymamaları, alkollü veya uykusuz araç kullanmaları kazalara yol açar.

Sürücülerin trafik kazalarına sebep olma oranı % 73, yayaların ise % 22 civarındadır.
Yayalar içinde kazalara en sık maruz kalanlar yaşlılar ve çocuklardır, %5 de geri kalan nedenler oluşturur.

Bir trafik kazası ile karşılaşan sürücülerin, kazaya müdahale etmesi ve gerekirse ilkyardım uygulaması yasal zorunluluktur.ama daha önemlisi bir vicdani sorumluluktur.

Trafik Kazalarında İlkyardımın Aşamaları :

1- Kaza yerinde emniyet tedbirleri alınır.
2- İlkyardım yapılır
3- Acil birimlere kaza haber verilir
4- Yaralı ya da yaralılar nakledilir.

KAZA YERİNDE EMNİYET TEDBİRLERİNİN ALINMASI

Hasta ve yaralılarla ilk olarak karşılaşan bir insanın önce vakayı değerlendirip, hayatı tehdit eden durumlara karşı ilkyardım olarak, neler yapılması gerektiği konusunda hızlı bir şekilde karara varması gerekir.

Bütün bu ilkyardım faaliyetlerinde en önemlisi ilkyardımcının kendisinin ve yardım etmek istediği kişilerin hayatını kesinlikle tehlikeye atmamasıdır.

Yangına maruz kalan kişiler öncelikle yangın yerinden uzaklaştırılmalı, gazdan zehirlenme söz konusu ise hasta acilen temiz havaya çıkartılmalıdır. Bir trafik kazası söz konusu ise önce olay yerinde emniyet tedbirleri alınmalı ve trafik yavaşlatılmalıdır, bunun için:

* Araçlar yolun sağına park edilir, dörtlü lambalar yakılır.
* Kaza 150 metreden görülecek şekilde ve kaza yapan aracın önü ile arkasına birer reflektör konur.
* Yolun ortasında yatan yaralılar varsa, tekniğine uygun bir şekilde yolun kenarına alınır.

Bu tedbirlerle önden veya arkadan gelen diğer araçların kazaya karışmaları ve olayı daha da ağırlaştırmaları önlenmiş olur. Her şeyden önemlisi, kimsenin hayatı riske atılmamış olur

Yaralıların Araçtan Çıkarılması:

Bir yaralı araçtan ideal olarak en az üç kişi ile baş, boyun ve gövde ekseni korunarak çıkarılır. Oturur pozisyondaki yaralılarda, tekniğine uygun yapılırsa, tek kişi ile de ideale yakın çıkarılabilir. Çokça yapılan kucaklama hareketi sakıncalıdır. Araç yan yatmışsa ya da dengesi iyi değilse, aracın güvenliği sağlandıktan sonra yaralılar araçtan çıkarılır.

YARALILARA VERİLECEK POZİSYONLAR

a)Kafa yaralanmalarında:Hasta yarı oturur duruma getirilir. Şahsın hangi kulağından kan geliyorsa, o taraf altta kalacak şekilde yan yatırılır. Hastanın burnu kanıyorsa hasta oturtulur, başı hafif öne doğru eğilir.
b)Göğüs yaralanmalarında:Hasta yarı oturur veya oturur duruma getirilir. Yaralı taraf üzerine hafifçe yatırılır.Elbiseleri gevşetilir.
c)Karın yaralanmalarında:Hastaya verilecek pozis-yon yaranın yönüne göre değişir, Boyuna yaralanmalarda hasta sırtüstü yatırılır, ayakları uzatılır. Enine yaralanmalarda sırtüstü yatırılır, dizler karına doğru çekilir.
d)Omurga, kalça ve bacaktaki kırıklarda:Hasta sırtüstü yatırılır.
e)Şok durumunda: Hasta şok pozisyonuna alınır.
f)Komadaki hastalar, kusan hastalar, solunum yolu ile zehirlenenler, solunum zorluğu olanlar: Sabit Yan Yatış Pozisyonu'na alınır.

YARALILARIN TAŞINMASI

İlkyardımın dördüncü ve son aşaması yaralıların nakledilmesidir.
Yaralılar taşınırken, yaralanma tarzı ne olursa olsun, en ideali yaralıların sedye ile ve en az 4 kişi tarafından taşınmasıdır.
Sedye ile yaralılar taşınırken düz yolda yürürken ve ambulansa bindirilirken baş önde olacak şekilde taşınır. Ancak merdiven inerken veya çıkarken, hastanın başı daima yukarı tarafta olmalıdır. Hasta her durumda mutlaka gözlenmelidir.
Hasta ve yaralılar durumlarına göre en yakın hastaneye değil, en yakın uygun imkanları olan bir hastaneye nakledilmelidir.

KAZAYI HABER VERME

Kaza yerinde yalnız isek, ilkyardım yapıldıktan sonra kaza haber verilir, bizden başkaları da varsa biz ilkyardım yaparken onlar kazayı haber vermek üzere aşağıdaki telefonları arayabilirler; Bu numaralar aranıp önce kaza yeri tarif edilir, sonra yaralı sayısı ve durumları kısa ve net olarak söylenir.


Durumu Hastalıklar Kontrol
1 Çok Acil Hava yolu ve solunum güçlükleri, Göğüs yaralanmaları, Kalp hastalıkları, Şok Sürekli
2 Ciddi Turnikeliler, Kafa ve Karın yaralanmaları, Kanamalar, Yanıklar, Zehirlenmeler Her 30 dakikada
3 Acil Değil Omurga yaralanmaları, Basit kırıklar Her 1-2 saatte


SUDA BOĞULMA

Su altında havasız kalmaya bağlı olarak kişiler ölürler. Su altında kalan kişilerde vücut ısısı da düşebilir. Boğulmalarda su altında kalma süresi, travma, alkol veya uyuşturucu kullanımı ve varsa hastalıklar önem kazanabilir. Su altında 6 dakikadan fazla kalma genellikle beyni geriye dönüşümsüz etkiler.


Boyun travması yönünden dikkatli olmalıdır. Suni solunuma mümkün ise henüz sudayken başlanmalıdır.
* Sudan çıkarılan şahsı sırt üstü yatırıp varsa üzerindeki giysilerin yakasını açın.
* Ağız içi ve çevresindeki yabancı cisimleri temizleyin
* Hava yolunu açtıktan sonra hastaya yeterli solunumu yaptırmak ve suyun boşalmasını sağlamak için 5-6 kez suni solunum yaptırın..


* Bundan sonra hastayı yüzüstü yatırın ve ellerinizi karnının altında kavuşturarak hastayı yukarı kaldırın. Böylece göğüs yükseltilmiş olacağından hava yollarındaki suyun boşalması sağlanacaktır. Ancak su boşaltma işlemi ile fazla uğraşmamak gerekir.
* Eğer solunumla birlikte kalpte durmuşsa suni solunum ile birlikte kalp masajı da uygulanmalıdır.
Hasta kendi nefes almaya başlayıncaya veya tıbbi yardım gelinceye kadar suni solunum ve kalp masajına devam edilir.
* Hasta kendi nefes almaya başlamışsa onu sabit yan yatış pozisyonuna alın
* Vücut ısısını yükseltmek için battaniyeye sarılmalı ve ısıtılmalıdır.

KANAMALAR

Vücudumuzda dolaşan kan, tüm doku ve organlara ihtiyaçları olan oksijeni, besin maddelerini, hormonları ve birtakım kimyasal ileticileri taşır.
Normal erişkin bir insanda toplam 5-7 litre kan vardır. Yaralanmalar sonucunda kan miktarının erişkinde % 20, çocukta %10'dan fazlasının kaybı hayatı tehlikeye sokar. Burada kanamanın miktarı kadar kanamanın hızı da önemlidir.

Kanayan damara göre kanama sınıflandırılırsa:

Atar damar kanamaları: Atardamarlar kalbin vücuda pompaladığı kanı taşırlar, bu sebeple basıncı yüksektir. Nabız bu damarlardan alınır. Yaralanmaları halinde aralıklı, fışkırır tarzda süratle kan akar, kısa sürede çok fazla kan kaybı olur.
Toplar damar kanamaları: Vücuda dağılmış olan kanı toplayıp kalbe götüren damarlardır. Bu tür kanamalarda kan kesintisiz ve yavaş akar ve göllenme yapar.
Kılcal damar kanamaları: Sızıntı şeklinde akar, kendiliğinden durabilir.
Kanayan yere göre kanamalar sınıflandırılırsa:

1-Dış kanamalar: Vücudun dışına olan kanamalardır, açıkça görüldüğünden teşhis edilmesi kolaydır.
2-İç kanamalar: Vücut dışına kanama olmadığından teşhis edilmesi ancak bazı belirtilere bakılarak olur.Bu belirtiler:
· Baş dönmesi, göz kararması
· Üşüme, titreme
· Soğuk terleme
· Rengin solması
· Nabzın hızlı ama zayıf atması

Kaza geçiren kişilerde bu belirtiler mevcutsa hastanın iç kanama geçirdiğinden şüphelenilir ve tedbir alınır.
Mide kanaması kanın ender görüldüğü iç kanamalardandır. Dışkılama zift gibi siyah olur. Kahve peltesi gibi kusma da olabilir.

KANAMA DURDURMA METODLARI

Elle baskı: Kanayan bölgenin üzerine kalın bir gazlı bez konur ve bunun üzerinden parmağımızla baskı yapılır. Altta kalan damar sıkışacağından kanama da azalacaktır.

Basınçlı sargı:Kanayan bölgenin üzerine kalın bir gazlı bez konur ve bunun üzerine sıkı bir sargı yapılır. Altta kalan damar sıkışacağından kanama da azalacaktır.
Kanayan yeri kalp hizasından yukarı kaldırma: Kanayan yer kalbin üstünde tutulduğunda yer çekimine bağlı olarak yukarı giden kan az olacağından kanama da azalacaktır.

Basınç noktalarına baskı:Atar damar kanamalarında kullanılır. Bu metodu uygulamak için, kanayan yer ile kalp arasındaki nabız aldığımız noktaya bastırılır, bu şekilde noktanın altında bulunan atardamar sıkıştırılmış olur. Kanayan yere giden kan miktarı azalacağından kanama azalır.
Kol ve bacaklardaki kanamalarda bu metotlardan birkaç tanesini birden kullanabiliriz.
Bu metotlarla durmayan kol ve bacak kanamalarında son çare olarak turnike kullanılır.

TURNİKE

6 - 8 cm. eninde, yumuşak ve elastik bir malzeme ile kol ve bacakların tek kemikli bölgelerinde kanayan damarın sıkıştırılması şeklinde uygulanır. Tek kemikli bölgeler: Dirsek ile omuz arası ve diz ile kalça arasıdır. Uygulama da şu noktalara dikkat etmemiz gerekir.
Turnike 20 dakikada bir 5-10 saniye gevşetilir ve takılı kaldığı toplam zaman 2 saati aşmamalıdır.
Kanaması olan kişi üşüyebilir ve üstünü örtmenizi isteyebilir, üstü örtülür ancak turnikenin üstü örtülmez
Turnike takılan kişinin görünen bir yerine "T" işareti konur ve turnikenin takıldığı saat not edilir.

Burun Kanamaları:
Burun kanamaları %90 ön taraftadır ve genellikle tek burun deliğinden gelir. Sebepleri çoğunlukla enfeksiyonlar veya buruna gelen darbelerdir.
Hasta oturtulur, baş hafif öne doğru eğilir,
Burnun köküne buz tatbik edilir,burun kanatlarına baş ve işaret parmağı ile 5-10 dakika devamlı baskı yapılır.

Avuç içi Kanamaları:
İnatçı kanamalardır. Avuç içine temiz bir rulo bez konur. El yumruk yapılarak sıkılır ve kalp seviyesinin üzerinde tutulur.
ŞOK;

Dolaşım yetmezliği sonucu, beyine ve diğer dokulara yeterli miktarda kanın gitmediği durumlarda ortaya çıkar. Şokta organizma kanı kalp, beyin, ciğerler, böbrekler ve dalak gibi hayati önemi olan organlara göndermeye çalışır. Biz de buna yardımcı olmalıyız. Yetersiz kan dolaşımı sebebiyle hücreler normal faaliyetlerini yapamaz ve bunu takip eden dönemlerde hücre ölümü başlar. Şok ölüm sebebi olabilir. Şokta basit uygulamalarla hayat kurtarabiliriz.

Şok Sebepleri:
1-Ağır kanamalar, su ve tuz kayıpları (Kan miktarı azalmıştır.)
2- Ağır kalp hastalıkları (Kan kalpten pompalanamaz)
3-Ağır alerjik olaylar ve ağır mikrobik hastalıklar (Kan göllenmiştir. Belirtileri farklıdır.)
Şok BelirtileriAni kan veya sıvı kaybına bağlı)
Derinin soğuk ve soluk olması; soğuk terleme, susuzluk
Baş dönmesi, göz kararması. üşüme, titreme,
Çarpıntı ve sık sık soluma, nabzın hızlı ve hafif atması
Halsizlik, huzursuzluk, ölüm korkusu ve panik.

Şoklarda İlkyardım:
Hasta sırtüstü yatırılır, ayakları 25-30 cm. yükseltilir, bu şekilde vücudun alt yarısındaki kanın daha çok hayati organlara gitmesi sağlanır. Buna şok pozisyonu denir.
Hava yolu açık tutulur. Dış kanamalar durdurulmaya çalışılır. Kırıklar atellenir. Hastanın giysileri gevşetilir. Üşümemesi için üstü örtülür. Kusup kendini boğma riski veya herhangi bir sebepten ameliyata girme olasılığı olduğu için hastaya yiyecek ve içecek verilmez.
Diğer sebeplerine yönelik tedbir alınır.

KIRIK ÇIKIK VE BURKULMALAR

KIRIKLAR:

Kırık, kemik dokusunun bütünlüğünün bozulmasıdır. Kırıklar kemiklerin her yerinde görülebilir.
Kapalı, açık ve çökme kırıkları olarak üçe ayrılır.
Kapalı kırıklarda kırık kemik uçları birbirinden ayrılmamıştır.
Açık kırıklarda ise kemik dokusu hava ile temas halindedir. Yerinden ayrılan uç, kemiğin yanından geçen damar ve sinirleri kesebilir, deriyi delerek dışarı çıkabilir.
Kırılan kemik uçları dışarı çıkmışsa içeri itilmez. Kırık kemik parçaları ve yabancı cisimler çıkarılmaz.

Yassı kemiklere gelen darbelerde o bölge kırılıp, çökebilir ve altındaki organa baskı yapar. Kırık belirtileri olarak:
Ağrı, şişme, kızarıklık, morluk, şekil bozukluğu, hareket kısıtlılığı görülür.

İlkyardım olarak:Kırılan kemik tespit edilerek hareketsiz hale getirilmelidir. Bu iş için kullanılan cisimlere atel denir. Ateller alçı, tel veya tahtadan olabilir. İlkyardımcı tahta atel veya bulabildiği malzemeleri atel olarak kullanır. Tahta atel olarak düz tahta parçaları, ağaç dalları olabilir. Mümkünse tahta üzerine bir gazlı bez sarılmalı değilse kıymıkları ve varsa çiviler temizlenmelidir. Kırılan kemiğin her iki yanına bir atel konur ve bağlanır. Atelin boyu kırığın üstündeki ve altındaki eklemi hareketsiz hale getirecek uzunlukta olmalıdır. Bu şekilde kırık hareketsiz hale gelmiş olur.

Atel ile kırılan kemikler tespit edilip hareketsiz hale getirilmez ise kırık uçlar oynayarak kemiğin yanından geçen damar veya sinirleri keserek daha ağır durumlara yol açabilir.

Bazı kırıklardan örnekler:
Kaburga kırıklarında atel kullanılmaz, göğüs üçgen sargı bezi ile bağlanır.
Köprücük kemiği kırıklarında atel kullanılmaz, Omuz hareketsiz hale getirilir. Bunun için kırık taraftaki kol gövdeye birleştirilir ve sargı bezi ile sarılır.
Ön koldaki kırıklarda atel uygulandıktan sonra ön kol, kol ile 90 derecelik bir açı yapacak şekilde boyuna asılır. Bacaktaki kırıklarda atel boyu önemlidir. Kırık dizden yukarda ise atel, koltuk altından ayak topuğuna kadar uzanmalıdır. Kırık, dizden aşağıda ise atel kalçadan topuğa kadar uzanmalıdır. Bacaktaki kırıklarda atel bulunamazsa battaniye gibi kalın bir kumaş rulo şeklinde sarılır, iki bacak arasına konur ve sağlam bacak kırık bacağa yaklaştırılarak her iki bacak birbirine bağlanır. Sağlam bacak atel vazifesi yapmış olur.

ÇIKIKLAR:

Eklem bütünlüğünün bozularak eklem yüzeylerinin birbirinden ayrılmasına çıkık denir.
Eklem ise kemikleri birleştiren oluşumlardır. Eklemler genelde üç tiptir: 1- Oynamaz eklemler; (Kafatasında bulunur), 2- Yarı oynar eklemler; (omurga da bulunur) 3- Oynar eklemler; (diz, dirsek, el, ayak bilekleri vs) Çıkıklar oynar eklemlerde görülür. Çıkık belirtileri kırık belirtileri ile karışabilir, Ayrıcı tanı sağlık kuruluşlarında yapılır.

BURKULMALAR:

Eklem bağlarının zedelenmesine burkulma denir. Burkulmalar da oynar eklemlerde görülür.
Çıkık ve Burkulmalarda ilkyardım olarak:
1-Çıkan veya burkulan bölge tespit edilerek hareketsiz hale getirilir. Bunun için bandaj veya atel kullanılır,
2-Şişmeyi önlemek için ilk 8 saat aralıklı ve dolaylı olarak soğuk tatbik edilir.

YARALANMALAR

Yaralanmalar kabaca açık ve kapalı yaralanmalar diye ikiye ayrılabilir.
Açık yaralar keskin veya sivri uçlu cisimlerle meydana gelir. Derinin bütünlüğü bozulmuştur.
Kapalı yaralar ise genellikle künt cisimlerle meydana gelir.
İlkyardım olarak:
Yara temiz tutulur, üzerine hiçbir şey sürülmez.
Batan bir cisim varsa çıkartılmaz, oynatılmaz, sabitleştirilir.
Açık yara kenarları birbirine yaklaştırılarak sarılır, hayvan ısırıkları hariç
Kapalı yaraların üstüne indirek olarak buz tatbik edilir.
Yaralı organ hareket ettirilmez istirahata alınır.
Açık yaralarda pamuk, alkol, tentürdiyot kullanılmaz.
Sağlık kuruluşlarında Tetanos aşısı yaptırılır

KAFA YARALANMALARI:

Travma sonucu ve trafik kazalarında (Emniyet kemeri kullanmayan kişilerde) daha fazla görülür. İlk yapılacak işlem hastanın hava yolunun açık kalmasını sağlamaktır. Bunun için hastaya sabit yan pozisyon verilir. Yalnız her kafa yaralanmasında boyun omurlarında da bir yaralanma olabileceği düşünülmelidir. Kafa yaralanmalarının önemli belirtileri şunlardır:
1-Baş ağrısı, baş dönmesi, huzursuzluk
2-Bulantı, kusma,
3-Şuur kaybı,
4-Göz bebeklerinin büyüklüğünde farklılık,
5-Hareket güçlüğü veya yokluğu
Kafa yaralanmalarında ilk anda bazen önemli belirti olmayabilir, birkaç saat sonra belirtiler ortaya çıkabilir. Bu sebeple kafa yaralanmaları 6 - 8 saat gözlem altında tutulmalı, yukarıdaki belirtiler meydana gelirse en yakın hastaneye nakledilmelidir. Hayati tehlike 48 - 72 saattir. Bu süre boyunca yaralıya dikkat etmelidir. Yukarıdaki belirtiler sonradan ortaya çıkabilir. Ayrıca yaraya batan cisimler de çıkartılmaz.

Buruna Yabancı Cisim Kaçması
Çocukların burun deliklerine nohut, mısır, kuru üzüm, leblebi, silgi ve küçük bilyeleri sokması sonucu oluşur.
Burunda tıkanma, şişme olur.
Burundan kanlı, pis akıntı gelebilir.

İlkyardım olarak;
Burun içine yabancı cismi çıkarmak için bir şey sokulmaz, cismi daha geriye itebilir. Burun içini zedeleyerek ödem oluşturabilir ve cismin çıkmasını zorlaştırabilir.
İlk anlarda yukarıdan burun deliğine bastırarak aşağı inilir, birkaç kez tekrarlanır.
Ağız açık tutularak hastaneye götürülür.

Göze yabancı cisim kaçması
Göze toz, küçük madeni parçacıklar, cam parçacıkları, küçük böcekler girebilir ve göz yuvarlağına veya göz kapağının altına yapışıp kalırlar.
Gözde ağrı, sulanma ve kızarma oluşur.

İlkyardım olarak;

Gözün ovuşturulmasını engelleyin,
Yabancı cisim göze batmış ise çıkarmaya çalışmayın,
Toz veya küçük böcekler için gözü bol su ile yıkayın,
Kapalı tutmaya çalışın, hastaneye götürün
Kulağa yabancı cisim kaçması
Çocuklarda; buğday, nohut, fasulye, oyuncak gibi cisimler, erişkinde; böcek, kibrit veya pamuk parçaları kulağa kaçabilir.
İlkyardım olarak;
Sivri uçlu cisimleri kulak içine sokarak çıkarmaya çalışmayın,
Kulağa böcek kaçmışsa; ölmesi için gliserin damlatılabilir.
Buğday, nohut gibi cisimler kaçmışsa sıvı damlatılmaz, cismin şişmesine sebep olur. Kulak zarına zarar vermemek gerektiğinden hastaneye götürün

OMURGA YARALANMASI

Omurga: 33 adet omurun üst üste gelmesiyle oluşan hafif S biçiminde kemik çatıdır. Omurların ortasında bir delik vardır. Omurlar üst üste geldiğinde bir kanal oluşur. Bu kanaldan omurilik ismi verilen kalın bir sinir demeti geçer. Vücuda dağılan pek çok sinir bu demetten çıkarlar. Omurilikte bir kesilme meydana gelirse, kesinin alt kısmında felç olabilir. Bu tür kesilmelerde iyileşme ihtimali ya yok ya da çok zayıftır. Hayat boyu hasta felçli yaşayabilir. Önemli belirtileri şunlardır:
Travma yerinde şiddetli ağrı hissedebilir.
Alt kısımlarda uyuşma, karıncalanma, his kaybı olabilir.
Hastanın şuuru bulanık ise alt kısımlar çimdiklenir ya da sivri bir şeyle çizilebilir, hasta sadece hissettiği alanlarda hareketle cevap verir.

İlkyardım olarak:
1-Zorunlu değilse hasta yerinden oynatılmaz,
2-Zorunlu hallerde hasta sert bir yere sırt üstü yatırılır ve bu pozisyonda nakledilir. Enaz 3 kişi ile taşınmalıdır. Taşıma sırasında baş - boyun ekseni korunmalıdır.

GÖĞÜS YARALANMALARI:

Travma sonucu ve trafik kazalarında (Emniyet kemeri kullanmayan kişilerde) daha fazla görülür. Önemli belirtileri şunlardır:
* Göğüs ağrısı, Nefes darlığı, Kaburga kırıkları,
* Öksürükle köpüklü açık renkli kan gelmesi

İlkyardım olarak:

1-Batan bir cisim varsa çıkartılmaz, dışarı çıkan kemik uçları içeri itilmez.
2-Hava yolu ve solunum kontrol altında tutulur.
3-Göğüste derin bir yara varsa, göğüs boşluğunda negatif basınç olduğundan dışarıdan içeriye hava girebilir ve akciğerlerin büzüşmesine sebep olabilir, bunu önlemek için yaranın üstü temiz bir naylonla, ıslak temiz bir bezle veya elimizle kapatılmalıdır. Yara yeri yana ve alta gelecek şekilde rahat nefes alabilmesi için oturtulur.

Dispne (Solunum sıkıntısı)

Solunum zorluğu olarak tanımlanan dispne çeşitli hastalıklara ve travmalara bağlı olabilir. Travmaya bağlı dispnede akciğer fonksiyonları ciddi olarak etkilendiğinden hızlı müdahale kaçınılmazdır.

İlkyardımcının Yapması Gerekenler
* Hava yolunun açık tutulması.
* Gerekiyorsa suni solunum yapılması.
* Hasta oturur pozisyonda olmalı.
* Acil Sağlık Personeline haber vermeli ve uygun hastaneye nakledilmeli.

KARIN YARALANMALARI

Açık karın yaralanmaları ve kapalı karın yaralanmaları olmak üzere iki ye ayrılabilir. Açık karın yaralanmaları; kesici, delici alet yaralanması şeklinde olur. Kapalı karın yaralanmaları ise trafik kazaları, yüksekten düşmeler ve direk darbeler sonucu oluşur. Karın duvarının sert ve ağrılı oluşu önemlidir.

İlkyardım olarak:
1-Batan bir cisim varsa çıkartılmaz.
2-Yiyecek ve içecek hiçbir şey verilmez.
3-Dışarı çıkan organ varsa içeri itilmez, üstüne ıslak temiz bir bez örtülür.
4-Kapalı karın yaralanmasında karın üstüne indirek olarak buz konur.

KOPAN BİR UZVUN NAKLEDİLMESİ

Trafik kazaları veya diğer kazalar sonucunda kopan bir organ varsa sırasıyla şu işlemler uygulanır:
Hastanın kanaması durdurulur
Kopan organ temiz bir naylon torbaya konur. Bu torba da içi buzlu su (yoksa soğuk olan her sıvı) olan bir başka torbaya konur. Yaralı ile birlikte hastaneye nakledilir. 6-8 saat içinde kurtarılma şansı yüksektir.
Yaralının kimliği, olay yeri ve saati not edilir.

YANIKLAR

Bir yerde yangının çıkması için üç faktörün birlikte bulunması gerekir, bu faktörler şunlardır:
a)Yakıcı madde (Ateş, sıcak sıvılar, elektrik, güneş vb),
b)Yanıcı madde (Odun, kömür, kimyasal maddeler ve petrol ürünleri vb.)
c)Oksijen.
Bu faktörlerden biri önlenirse yangın söner.

Yanıklar ağırlık derecesine ve derinliğine göre üçe ayrılır:

1. Derece yanıklar: En hafif yanıklardır. Derinin üst yüzeyi etkilenmiştir. Deride kızarma olur. Güneş yanıklarını örnek olarak verebiliriz. İz bırakmadan geçer.
2. Derece yanıklar: Derinin alt tabakasında hasar vardır. Bül ismi verilen içi sıvı dolu kesecikler oluşabilir. Ağrılıdır. Tedavi edilirse iz bırakmayabilir.
3. Derece yanıklar: Deri ve deri altı dokusu tamamen harap olmuştur. Yanık daha derinlere ilerler ve iz bırakır. O bölgedeki sinirler etkilendiğinden ağrı duyulmayabilir.
Tedavi için yanık alanının tespitinde dokuzlar kuralı adı verilen bir kurala göre yanık yüzdesi hesaplanabilir. % 20 'den fazla yanık hayati tehlike oluşturur.

Baş % 9
Kollardan her biri % 9
Bacaklardan her biri % 18
Gövdenin ön tarafı % 18
Gövdenin arka tarafı % 18
Üreme organları % 1

Yanıkta ilkyardım olarak:

1- Alçaktan giderek veya sürünerek yangın mahallinden tercihen itfaiyeci sürünüşü ile sürüyerek uzaklaştırılır.
2- Yanık yerin üstünde elbise varsa keserek çıkarılır,
3- O bölgedeki takılar çıkarılır,
4- Yanık yer temiz tutulur, üzerine diş macunu, salça, yoğurt gibi şeyler sürülmez.
Kimyasal yanıklar bol su ile yıkanır,

Büller (deride oluşan sıvı dolu kesecikler) patlatılmaz.
Ağrı azalıncaya kadar temiz soğuk su veya indirek olarak buz tatbik edilir. ( Soğuk uygulama ) Yanık yer ıslak gazlı bez, yoksa ıslak temiz bir bez veya streç film ile sarılarak hastaneye götürülür.
Elektrik çarpmalarında önce elektrik kaynağı kesilir, varsa sigortalar gevşetilir. Sonra elektrik kaynağı yalıtkan bir sopa ile uzaklaştırılır. Müdahale elektrik kaynağından en az 2 metre uzakta yapılır.
Elektrik çarpmalarında kalp yetmezliği ve beyin kanamaları olabileceğinden, gerekiyorsa, ABC uygulanmalıdır. Hasta hareket ettirilmez. Hemen bir araçla hasta-neye sevkedilir.
Baş, boyun, genital bölge, el ve ayak parmaklarında yanık varsa, yanan kişi 2 yaşından küçük 60 yaşından büyükse, şeker veya kanser hastasıysa, elektrik yanığıysa yanık yüzdesi ne olursa olsun hastaneye nakledilir.

ZEHİRLENMELER

Zehirlenmeler vücuda giren zararlı maddelerin yaptığı etki-lerdir. Zehirli maddeler vücuda genelde üç yoldan girebilir:

1- Solunum yolu ile meydana gelen zehirlenmeler:
Hava yolu ile giren bu maddelerden en sık görüleni karbon monoksit zehirlenmesidir. Bu gaz havadan ağırdır ve egzoz gazında, kömür sobalarında ve şofben gazında bulunur.
Kömür sobalarından zehirlenme akşamdan sobanın doldurulup yatılan yerlerde görülür.
Şofben zehirlenmeleri ise bacası olmayan veya havalandırması olmayan banyolarda görülür.
Buharlaşan kimyasal maddeler ve böcek öldürücülerle de zehirlenme mümkündür.
Solunum yolu ile meydana gelen bu tip zehirlenmelerde alınan ilkyardım tedbirleri benzerdir.

İlkyardım olarak:
1- Hasta acilen temiz havaya çıkarılır.
2- Solunumu kontrol edilir, gerekirse suni solunum yapılır.
3- Uyanık tutulması sağlanır.
4- Bilinci kapalı ise hasta yan yatırılarak nakledilir.

2-Sindirim yolu ile meydana gelen zehirlenmeler:
Bu zehirlenmeler yanlışlıkla alınan bir gıda maddesi ( mantar zehirlenmesi, son kullanma tarihi geçmiş konserveler, bozuk gıda maddeleri gibi), kazayla ya da intihar maksadıyla alınan ilaçlar, tarım ilaçları, ev ve endüstride kullanılan kimyasal maddelerle, alkol ya da uyuşturucu maddeler olabilir. Bu tip zehirlenmelerde ilkyardım olarak:

a) Hastanın şuuru yerinde ise hasta kusturulur, bu amaçla ağız içine parmak sokulur, hastanın ısırmasını önlemek amacıyla parmağın yanında bir gazlı bez dişler arasına sıkıştırılır.
Ağızdan alınan maddeler bir süre sonra sindirilir ve bağırsaklardan emilirler. 2 saat geçmeden kusturulan hasta zararlı maddeyi dışarı çıkaracağından hayati tehlikeyi atlatabilir. Kusturma için tuzlu su da içirilebilir.
Sindirim aşamasında müshil verilerek emilimi azaltılabilir.
b) Kusturulması sakıncalı olan maddeler ise;
Asit ve Baz gibi yakıcı kimyasal madde içenler kusturulmaz,
Petrol ürünü içenler kusturulmaz
Bu maddeler tahriş özelliklerinden dolayı kusturulmaz, içtikleri bu maddelerin seyreltilmesi amacıyla bu hastalara bol su içirilir.
İlkyardım uygulandıktan sonra hastalar sağlık kuruluşuna götürülürken;
Ne almış?
Ne kadar almış?
Ne zaman almış? belirlenmelidir.

3-Deri yolu ile meydana gelen zehirlenmeler:

a) ARI, ÖRÜMCEK VE DİĞER BÖCEK SOKMALARI:

Kişinin alerjisi yoksa bir arı veya böceğin sokması bir tehlike oluşturmaz. Belirtiler:
Ağrı, şişme
Kızarma, kaşınma meydana gelir.
Şoka girebilir
İlkyardım olarak:
1- Arının iğnesi kalmışsa çıkarılır.
2- Şişmesini önlemek için buz tatbik edilir.
3- Alerji varsa, şoka giriyorsa, şok pozisyonuna alınır.
4- Amonyak sürülebilir.

b) AKREP SOKMASI:

İlkyardım olarak:
1- Sokulan yer çizilip hafifçe kanatılarak zehir boşaltılır.
2- Sokulan yer uzuvlarda ise alt ve üst tarafından bağlanır.
3- Sokulan yer kalp seviyesinden aşağıda tutulur.
4- Ovuşturulmadan bol su veya sabunlu su ile yıkanır. Zehirin yayılmasını yavaşlatmak için soğuk da tatbik edilebilir.
5- Sağlık kuruluşuna nakledilerek akrep serumu yaptırılır

c) YILAN ISIRMASI:
Bütün yılan ısırmalarını zehirli gibi kabul edip ona göre davranmak gerekir.
İlkyardım olarak:
1- Isırılan yer çizilerek zehir boşaltılır.
2- Isırılan yer uzuvlarda ise alt ve üst tarafından bağlanır,
3- Isırılan yer kalp seviyesinden aşağıda tutulur,
4- Sağlık kuruluşuna nakledilerek yılan serumu yaptırılır

Deri yoluyla kimyasal ve radyoaktif zehirlenmelerde hastanın tüm vücudu, özellikle etkilenen kısımları bol su ile 20 - 30 dakika yıkanır.

HAYVAN ISIRMALARI

Doğrudan ısırmanın verdiği zarar (damar, sinir yaralanması gibi) ve ısırılmayla giren mikropların (kuduz virüsü, tetanos mikrobu gibi) yaptığı hastalık ısırılmada karşılaşılan başlıca sorunlardır. Isırılan kişinin önceden aşılı olup olmaması, ilave başka hastalığın olup olmaması oluşabilecek bir hastalığı etkiler.
Kuduz sadece köpeklerle bulaşmaz, Başka hayvanlarla da bulaşabilir. ( Yarasa, kedi, fare vs.) Tüm evcil hayvanlar düzenli aşılanmalı ve korumaya alınmalıdır. Sokak köpeği kavramı artık olmamalıdır.

Bir ısırılmayı takiben:
- Ciddi kanamalar durdurulmalı
- Yara yeri sabunlu suyla yıkanmalı ve açık bırakılmalı.
- Şahıs hemen kuduz aşısı ve tetanos aşısı ile aşılanmalıdır.
- Her durumda ısıran hayvan 15 gün gözlem altında tutulmalıdır.
- Baş boyun bölgesindeki yaralanmalarda kuduz hastalığının kuluçka süresinin 5 güne inebileceği unutulmamalıdır.

ISI DEĞİŞİKLİKLERİ

GÜNEŞ ÇARPMASI

Güneş altında çok uzun süre kalan kişilerde görülür. Ayrıca alkol alınması etkilerini daha da arttırır. Aşağıdaki belirtiler görülür:
* Baş ağrısı, halsizlik,
* Bulantı, kusma,
* Ateşin yükselmesi,
* Şuur bulanıklığı veya kaybolması

İlkyardım olarak:
1- Hasta gölge ve serin bir yere alınır,
2- Soğuk, ıslak bezlerle hastanın ateşi düşürülür.

SICAK ÇARPMASI

Çok sıcak ortamlarda kalan kişilerde meydana gelir. Kişi bol miktarda terlediğinden, çok fazla su ve tuz kaybeder, sonunda şoka girebilir.

İlkyardım olarak:
1- Hasta serin bir yere alınır,
2- Kaybettiği su ve tuz yerine konmalıdır. (Tuzlu ayran verilebilir)
3- Şoka karşı tedbir alınır.

SOĞUKTA KALMA

Uzun bir süre soğukta kalan kişilerde görülür, Yanıklar gibi soğuk vurmaları da derecelere ayrılır. Bül denilen su toplanmaları görülür.

İlkyardım olarak:
1- Hasta öncelikle ılık bir yere alınır, etkilenen bölge 40-45 santigrat derece suya batırılarak yavaş yavaş ısıtılır.
2- Nemli elbiseler kesilerek çıkarılır. Kişi battaniyeye sarılır.
3- Sıcak içecekler içirilir.
4- Büller patlatılmaz.
5- Üstündeki tüm metal eşya ve takılar mutlaka çıkarılmalıdır. (Çünkü metaller soğuğu daha çok iletir).

DONMALAR

Uzun süre soğukta kalanlarda vücut ısısı gittikçe düşmeye başlar. Vücut ısısındaki bu düşme 3 grupta incelenebilir;
Hafif ( 32 - 35 derece)
Orta ( 30 - 32 derece)
Ağır ( 30 derece ve aşağısı)
Vücut ısısı nemli ortamlarda daha hızlı düşer.

İlkyardım olarak:
1- Hasta ılık bir yere alınır, yavaşça ısıtılır. Donma yavaş gelişen bir olaydır. Isıtılma da yavaş olmak zorundadır. Sıcağa direkt sokulmaz.
2- Nemli elbiseleri kesilerek çıkarılır ve kişi sıcak tutulur.
3- Ilık içecekler içirilir, alkol verilmez.
4- Çok hafif masaj yapılabilir. Sıcak su ile ıslatılmış bezler sıkılarak donan yere tatbik edilir.
5- Kesinlikle uyutulmaz. Kar ile ovuşturulmaz.
6- Üstündeki tüm metal eşya ve takılar mutlaka çıkarılır.

BİLİNÇ KAYIPLARI


BAYILMA

Beyine giden kan akımının kısa bir süre için azalması sonucu oluşan geçici bilinç kaybıdır. Hasta düşer düşmez veya yere uzanınca beyin ile kalp aynı seviyeye gelir. Beyine giden kan miktarı artar ve şuur sıklıkla kısa bir süre sonra geri döner.
Yarım saati geçtiği halde şuuru yerine gelmeyen kişilerde başka bir olay düşünüleceğinden hastaneye sevk edilmelidir.

İlkyardım olarak:
1- Hasta şok pozisyonuna alınır
2- Hastanın giysileri gevşetilir.
3- Uyarıcı kokular koklatılabilir (amonyak gibi)
4- Kişinin şuuru yerine geldiğinde dinlenmesi sağlanır.
5- Sıvı içecekler verilir.
6- Düşme sırasında olabilecek kafa yaralanmaları kontrol edilir.

FELÇ

Felç, beynin bir bölgesine gelen kan akımının (Kan damarların tıkanması veya kopması sonucu) azalması, kesilmesi, bölgenin bir basıya veya hasara uğraması nedeniyle meydana gelir.

* Yüzde,kolda veya bacakta ani hissizleşme veya zayıflama.
* Vücudun bir tarafında veya iki tarafında felç.
* Açıklanmayan baş dönmesi veya dengesizlik.
* Konuşamama veya konuşma bozukluğu.
* Bir gözde kararma veya görme kaybı.
* Şiddetli baş ağrısı.
* Yutmakta veya solunumda zorluk olabilir.
* Kasılmalar olabilir.

Felçli Bir Hastada İlkyardım

* Hava yolunu açık tutun,
* Solunumu izleyin,
* Nabzını izleyin,
* Hastayı sakinleştirin, hastayla konuşun,
* Ağızdan hiçbir şey vermeyin,

Yarı şuurlu veya şuursuz hasta felç kısmı aşağıda olmak üzere diğer tarafa yatırılarak taşınır ve felçli kısım yastıklarla desteklenmelidir. Hasta uygun bir hastaneye nakledilmelidir.

ERİŞKİNLERDE KATILMA NÖBETİYLE SEYREDEN DURUMLAR

Kafa travmaları, sara nöbetleri, ruh hastalıkları, kafa içi basıncı arttıran durumlar, ( bazı beyin tümörleri, beyin apseleri, beyin zarı iltihapları,) aşırı alkol alımı, uyuşturucu madde bağımlılığı gibi... Bu kadar çok neden varken bir kasılma nöbetini bir sara hastalığı ya da basit bir temaruz (kandırma amaçlı bir bayılma) olarak değerlendirmemek ve nöbet geçiren herkesi bir sağlık kuruluşuna götürmek gerekir.

Sara hastaları çoğunlukla herhangi bir yerde aniden yere düşüp çırpınarak, ağzından köpükler çıkararak karşımıza çıkarlar. Bu gibi hastalarda en çok dikkat edilecek husus kafa yaralanmalarıdır. Ağızlarına zorla sert cisimler sokulmamalı, dillerini ısırmamaları için dişleri arasına temiz bir bez sıkıştırılıp, başını yere vurmaması sağlanmalı ve hastaneye nakledilmelidir.

Kesinlikle ağzına parmak sokulmamalıdır. Ani bir ısırmayla parmaklarımızı koparabilir.

ÇOCUKLARDA KATILMA NÖBETİYLE SEYREDEN DURUMLAR

Erişkinlerdeki sebeplere ilave olarak yüksek ateşle birlikte olan nöbetler, solunum yoluna yabancı cisim kaçması, kazayla ilaç yutma ve benzerleri sayılabilir
Yüksek Ateş: Vücut ısısının 40 derecenin üzerine çıkması ile birlikte ateşe bağlı nöbet tarzında kasılmalar görülmeye başlar. Daha çok çocuklarda görülür. Her geçirilen nöbet beyinde belli bir hasar bırakabilir.

Bu sebepten nöbetlerin oluşumuna fırsat vermemek ve hastanın ateşini düşürmek için özellikle koltuk altlarına, vücudun muhtelif kısımlarına soğuk kompres uygulanır Hastanın giysileri çıkarılır. Vücudu ıslak bezle silinir. Ilık banyo yaptırılabilir.

Şiddete Maruz Kalma: Şiddet, ev içi şiddet, toplumsal şiddet gibi çeşitlilik gösterir. Sıklıkla çocuklar ve kadınlar şiddete maruz kalmaktadırlar.

Şiddete uğrayan kişi fiziksel ve ruhsal travma içerisindedir. Ruhsal travma uzun süren korkulara, suçluluk duygusuna, öz güvenin kaybolmasına, intihar eğilimine yol açabilir. Çoğunlukla fiziksel travma ağır olmayabilir, mağdurların az bir kısmını hastaneye yatırmak gerekebilir. Ancak tüm travmalılar muhtemel kafa ya da boyun omurilik travmalı olabilir.
__________________
YAKALANACAK BALIK UZAKTA DEGİL; YERİNDEDİR...
Selçuk Gürcan
02/07/1977
DENİZLİ
lambukas@gmail.com

Bu mesaj en son " 14-07-2007 " tarihinde saat 11:24 itibariyle lambukas tarafından düzenlenmiştir.... Neden: gerekli ilgiyi görmediği düşüncesiyle konu başlığını değiştirdim
lambukas Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Sponsored Links
Eski 12-07-2007, 12:31   #2
emre97
Tayfa
 
emre97 kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 13.05.07
Şehir: izmir/buca
Yaş: 27
Mesaj Sayısı: 187
Varsayılan teşekkür

çok iyi düşün müşsünüz selçuk abii ve ilk yardımı daha iyi öğreniyoruz öğrenmemize yardımcı oldunuz rastgelsinn
__________________
Emre Alçı
01/02/1997
buca/İZMİR
emre97 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 14-07-2007, 23:36   #3
lambukas
Miço
 
lambukas kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 24.09.06
Yaş: 46
Mesaj Sayısı: 110
Varsayılan

Emrecim yüreğine sağlık okuyup bi yorumda bulunduğun için....İnşallah güzel günler seninle olur...
__________________
YAKALANACAK BALIK UZAKTA DEGİL; YERİNDEDİR...
Selçuk Gürcan
02/07/1977
DENİZLİ
lambukas@gmail.com
lambukas Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 15-07-2007, 05:39   #4
freediver
Kaptan
 
Üyelik Tarihi: 25.04.07
Şehir: Antalya
Mesaj Sayısı: 477
Varsayılan

Selcuk gercekten cok sagol emek verip yazmissin.Ama dogruyu söylemek gerekirse cok uzun oldugu icin hepsini okuyamadim.
__________________
Dalgalardir evimiz
Yosun kokar tenimiz
Enginlere bin selam
BIZ DENIZCIYIZ

Cumhur 1980
Berlin
freediver Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 15-07-2007, 13:26   #5
discus
Kaptan
 
discus kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 11.03.07
Mesaj Sayısı: 1.413
Varsayılan

selçuk emeğine sağlık iyi olmuş yazdığın..
discus Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 15-07-2007, 13:37   #6
ADNAN
Organizatör
 
ADNAN kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 26.02.06
Yaş: 62
Mesaj Sayısı: 934
Varsayılan

Selçuk yazdıkların için her hrf ve kelimsi için verdiğin emek harika ve doğru konular, gerçekten bilinmesi gereken temel ayrıntılar tebrik ve teşşekkür ederim. Ayrıca freediver aynı anda okuyamadıysan zaman zaman konuyu tam olarak okumakta fayda var.
__________________
ADNAN DİNSEL
05.04.1961 İZMİR 0 Rh+ EMEKLİ
ADNAN Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 15-07-2007, 16:58   #7
mufi
Guest
 
Mesaj Sayısı: n/a
Varsayılan

Selçuk ellerine saglık bunu sabitliyelim.. bence Taygun cum bu iş sana bakıyor..
  Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 15-07-2007, 18:58   #8
freediver
Kaptan
 
Üyelik Tarihi: 25.04.07
Şehir: Antalya
Mesaj Sayısı: 477
Varsayılan

Alıntı:
ADNAN tafarından gönderildi
Selçuk yazdıkların için her hrf ve kelimsi için verdiğin emek harika ve doğru konular, gerçekten bilinmesi gereken temel ayrıntılar tebrik ve teşşekkür ederim. Ayrıca freediver aynı anda okuyamadıysan zaman zaman konuyu tam olarak okumakta fayda var.

Adnan Abi ilk yardim ve kurtarma dalgicligi belgerim olmasina ragmen siteye her girisimde mutlaka okuyorum!Bunlar bilinmesi ve sürekli tazelenmesi farz olan bilgiler!
Özellikle ilk yardim bilgisi olmayan insanlarca trafik kazalarinda karga tulumba cikarilirken ölen bir sürü vatandasimizin oldugu ülkemizde.
__________________
Dalgalardir evimiz
Yosun kokar tenimiz
Enginlere bin selam
BIZ DENIZCIYIZ

Cumhur 1980
Berlin

Bu mesaj en son " 15-07-2007 " tarihinde saat 19:00 itibariyle freediver tarafından düzenlenmiştir....
freediver Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 15-07-2007, 18:59   #9
freediver
Kaptan
 
Üyelik Tarihi: 25.04.07
Şehir: Antalya
Mesaj Sayısı: 477
Varsayılan

Alıntı:
mufi tafarından gönderildi
Selçuk ellerine saglık bunu sabitliyelim.. bence Taygun cum bu iş sana bakıyor..
Muvaffak Abi bence bu konuyu basliklar altinda parca parca yayinlarsak daha iyi olur diye düsünüyorum.
__________________
Dalgalardir evimiz
Yosun kokar tenimiz
Enginlere bin selam
BIZ DENIZCIYIZ

Cumhur 1980
Berlin
freediver Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 16-07-2007, 10:42   #10
lambukas
Miço
 
lambukas kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 24.09.06
Yaş: 46
Mesaj Sayısı: 110
Varsayılan

Alıntı:
freediver tafarından gönderildi
Selcuk gercekten cok sagol emek verip yazmissin.Ama dogruyu söylemek gerekirse cok uzun oldugu icin hepsini okuyamadim.


Tek seferde okuyup anlamak ta zor olur zaten parça parça daha akılda kalıcı olabiliyor...bende bir kez daha okuyucam...
__________________
YAKALANACAK BALIK UZAKTA DEGİL; YERİNDEDİR...
Selçuk Gürcan
02/07/1977
DENİZLİ
lambukas@gmail.com
lambukas Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Yanıtla

Sosyal Paylaşım

Konu Araçları
Görünüm Modları

Gönderme Kuralları
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
SimgelerAçık
[IMG] kodu Açık
HTML kodu Kapalı

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıtlar Son Mesaj
Hayat dersi mufi TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER 3 02-03-2008 17:19
Tüm denizlerin hayat organı bulundu mufi Tabiatı ve Canlıları Koruma 5 07-10-2007 02:00
hayat mufi TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER 1 08-06-2007 20:07
Hayat sizin ona baktığınız yönde güzeldir... mufi TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER 2 11-05-2006 03:25
hayat kurtarmak mufi TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER 3 07-04-2006 18:41


Saat 12:27.