Geri Git   RASTGELSİN AMATÖR BALIKÇILIK FORUMLARI > Amatör Balık Avı Genel Bilgiler > Üstadlar Köşesi > Nuri Deniz




 
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Eski 25-09-2009, 14:20   #1
MAVİ FENER
Kaptan
 
MAVİ FENER kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 13.06.09
Yaş: 74
Mesaj Sayısı: 2.415
Exclamation Levrek Yetiştiriciliği

Anaçlar ve bakımı:


[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]


Anaç olarak , Birincisi yetiştiricilik (akuakültür) çalışmaları sonucu elde edilen yavru balıklardan hızlı büyüyenler seçilip özel olarak büyütülmeye alınırlar. İkincisi ise çeşitli avlanma yöntemleriyle doğadan yakalama şeklindedir. Ağ yardımı ile yapılan avcılık yönteminde yaralanmanın fazla olması neticesinde ölüm oranı %90'ın üzerindedir. Bu nedenle tercih edilmeyen bir yöntemdir. Olta ve pareketa ile yapılan avcılıkta ise yaralanma sadece ağız kısmında olduğundan yaşama oranı daha yüksektir (%70). Bununla beraber doğadan yakalanan anaç balıklar önce bir adaptasyon havuzuna alınarak özenlebakılırlar. Bu dönemde yumuşak ve taze besinlerden yararlanılır. Özellikle çeşitli balık etleri, midye ve karides eti tercihen kullanılır. Verilecek yemin miktarı su sıcaklığına ve havuzdaki balık ağırlığına göre hesaplanabilmekle beraber devamlı gözlem yapılması gerekmektedir. Bu havuzlarda yeterli bir su sirkülasyonu sağlanarak m3'de 2kg hesabıyla balık stoklanabilir. Doğadan yakalanan anaçların ortama alışabilmesi için bu adaptasyon havuzlarında bir ay kadar süreyle bekletilmesi gerekir. Bu süre içerisinde balıkları strese sokacak etkilerden kaçınılmalıdır.
Bu amaçla kullanılan havuzlarda, derinlik en az 1 m olmalıdır. Anaç tanklarındaki su yenilenmesi ortamın fiziko-kimyasal parametrelerinin düzenliliği açısından çok önemlidir. Genelde 5m3/saat'lik bir debide su yenilenmesi yapılır. Bu yenilenmeye bağlı olarak sudaki çözünmüş oksijen doygunluğu %70 ile %100 arasında tutulur (6-8 mg/lt).

Anaçlarda gonadların olgunlaşması:
Levrek balığında seksüel olgunluk 3'üncü yaşta tamamlanır ve seks karakterleri tamamen belirginleşir.
Gonadların gelişmesi soğuk aylarda olur. Yumurtlama sıcaklığı 12-15°C arasıdır. Atlantik ve Kuzey denizinde yumurtlama periyodu Nisan ayında başlamaktadır.
Bununla beraber kontrollü üretim çalışmalarında bu doğal gelişmenin seyri farklı uygulamalarla yılın diğer aylarına da kaydırılabilmektedir.
Erkek balıklarda ise durum biraz daha farklıdır. Cinsel olgunluğa erişmiş erkek balıkların verimli olarak sperm üretebilme süresi daha uzundur. Akdeniz için bu periyod Kasım ayı ortalarından, Mart ayı sonuna kadar doğal olarak devam eder. Ayrıca ekojen hormonlar vasıtasıyla bu sperm verişi daha öne alınabilmektedir.

Yumurta alım teknikleri:
Doğal yolla yumurta temini:

Bu yöntemde anaç stok havuzundan yumurtlama periyodunun başlangıç döneminde özellikle seçilen dişi ve erkek balıklardan yararlanılır. Yumurtlatma havuzuna nakledilen anaç balıkların m3'e 3-3.5kg düşecek şekilde ayarlanması gerekir. Dişi erkek arasındaki oran ise genellikle l:l' dir.
Yumurtlama havuzlarındaki suyun günde en az iki kere yenilebileceği oranda su sirkülasyonu yapılmalıdır. Su sıcaklığının 13-15°C, tuzluluğun ise %o 37-38 arasında olması tercih edilir. Ayrıca bu havuzların yanında yer alan ve yumurtaların toplanmasını sağlayan kollektör tanklar bulunur. Bu tanklar yumurtlama havuzlarının su seviyesinde yer alan su çıkış borusunun önündedir ve içerisinde 500 mikron göz açıklığındaki naylon netten yapılmış bir yumurta toplama sepeti bulunur. Levrek balığı döllenmiş yumurtaları su yüzeyinde veya yüzeye yakın yüzer pozisyonda (pelajik) olduğundan, su çıkışından bu sepet içerisine gelir ve burada su içerisinde kalmak şartıyla gün boyunca toplanması sağlanır.

Sağım Yöntemi:
Levrek balığının doğal üreme periyodunda uygulanan bir yöntemdir. Bu işlerin gerçekleştirilebilmesi için anaç balıkların cinsel olgunluğa erişmiş olmaları ve üreme hücrelerinin yeterince gelişmiş olması gerekir. Gonadların gelişme durumunu saptayabilmek amacıyla balıklar çeşitli anestezik maddeler yardımıyla bayıltılırlar. Bayıltılan balıkların abdomen bölgesine baş kısmından kuyruk kısmına doğru yapılan sağım hareketi sonucu erkek balıklardan sperm, dişi balıklardan ise şeffaf renkli yumurta çıkışı elde ediliyorsa yeterli olgunluğa geldiği kanısına varılır. Bu durumda iki dişi balığın yumurtası, içinde az miktarda deniz suyu bulunan bir kaba sağılır. Bu işlemin hemen arkasından aynı kaba üç erkek balığın spermleri sağılır. Kapta bulunan sperm ve yumurtalar bir tüy yardımıyla zedelenmeden yavaş yavaş karıştırılır. Bu karıştırma sırasında, kaba bir miktar daha deniz suyu ilave edilir. Bu şekilde yaklaşık 30 dakika süreyle tutulan yumurtalar daha sonra 500 mikron göz açıklığına sahip bir elek içerisinde, su dolu bir kap içerisinde yıkanır. Bu yıkama işlemi sonunda sperm fazlası ve diğer gonad artıklarından temizlenmiş olan yumurtalar kuluçkalama tanklarına alınırlar. Bu tanklar içerisindeki yumurtalar 30 dakika süreyle havalandırma yapılmadan beklenir. Döllenmeyen yumurtalar bu süre sonunda tankın dip kısmına çöker, döllenenler ise yüzeyde birikir. Bu şekilde döllenmeyen yumurtalar ortamdan uzaklaştırılır. Bu işlem yapılmadığı taktirde döllenmemiş ölü yumurtalar kuluçkalama tankında suyun niteliğinin bozulmasına ve ortamda birçok zararlı bakteri ve mantarın üremesine neden olabilir.

Hormon Enjeksiyonuyla Yumurta Temin Yöntemi:
Hormon enjeksiyonuyla balıklarda gonadların normalinden daha kısa zamanda gelişmesi sağlanarak doğal yumurtlama periyodundan önce kontrollü olarak yumurta temini sağlanabilmektedir.
Levrek gibi subtropikal iklim kuşağında yayılım gösteren kemikli balıklar genellikle yılda bir kez üreyebilme özelliğindedir. Bu dönem de yaklaşık birkaç ay sürer. Bunun dışında kalan süre gonadların gelişim sürecidir. Üreme, dolayısıyla gonadların gelişim olayının karmaşık kontrol kilitlerinin ilk anahtarı çevresel faktörlerdir. Özellikle su sıcaklığı, gün uzunluğu gibi iklimsel faktörler zaman içerisinde algılandıkça beynin hipofiz bezi vasıtasıyla gonadları geliştirecek olan hormonları salgılar ve bu hormonlar kan yoluyla taşınarak gonadların gelişmesini sağlar.
Genellikle hormon uygulama işlemi dişi balıklar üzerinde gerçekleştirilir. Zira erkek balıkların üreme dönemindeki sperm aktivite periyodu daha uzundur. Bununla beraber gerektiği taktirde erkek balıklar da uygulama kapsamına alınabilmektedir.

Hormon uygulamasında kullanılan anaç balıkların en az 0.5 kg ağırlıkta olması gerekmektedir. Kullanılan hormon ve dozajı değişebilmekte birlikte HCG uygulamalarında genellikle izlenilen dozaj 500, 1000, 1500 ve 2000 IU (International Ünite) şeklinde artar şekildedir. Hormon, balıklardan gonadların olgunlaşmasına dair netice alınıncaya kadar 2 ile 5 gün aralar ile verilir. Bu uygulama sonucu toplam dozaj ise dişi balıklarda 500-5000 IU, erkek balıklarda 0-1500 IU arası olduğu saptanmıştır. Balıklara hormon verilmeye başlandıktan 3-5 gün sonra, dişilerin karın kısmında bir şişkinlik oluşmaya başlar, erkeklerin vücudunda ise bir değişim gözlenmez.

Dişi balıklarda ilk yumurta atımı enjeksiyona başlandıktan sonra 4-22. günler arasında olur. Erkek balıklarda ise sperm çıkışı hormon uygulamasından 5-6 gün sonra gerçekleşir.

Hormon enjeksiyonu sonucunda gonadlarının olgunlaşması sağlanan balıklardan yumurta eldesi ve döllenme işlemi ya sağım yöntemiyle ya da yumurtlatma tanklarında doğal yumurta bırakma ve döllenme yöntemiyle gerçekleştirilebilir.

Hormon uygulama yöntemindeki diğer bir görüş de gonadlardan örnek alınarak folikül çapına göre dozajın belirlenmesidir. Bir pipet yardımıyla vakumla alınan henüz gelişimini tamamlamamış yumurtaların çapı 700-800 mikron ise 1000-2000 lU/kg' lık 2 enjeksiyon yeterlidir. Eğer yumurta çapları 500 mikron altındaysa hormon uygulanması pozitif sonuç vermez.
Kuluçkalama süresi içerisinde yumurtaların embriyonel gelişimine ilişkin süre ve evreler 15°C su sıcaklığında gerçekleştirilen kuluçka denemesinin sonuçları dikkate alınarak verilmiştir.
Segmentasyon boşluğunun gelişmesiyle blastoderm tepesinin merkezi kısmı incelerek çevresi kalınlaşmaya başlar. İncelen merkezi kısım ekstra embriyonik zardır. Çevredeki kalınlaşan bölge ise ilk germinal halkadır. Bu sırada gastrulasyon başlayarak blastoderm germinal halka içinde ve vitellüs üzerinde ilerler. Gastrulasyon döllenmeden 20 saat sonra başlar ve 45. saate kadar devam eder. Blastodermin bir kısmında germinal halkanın büyümesiyle ilk embriyo taslağı oluşur. Gastrulasyon devam ederken anteriör, posteriör ve lateral konumlu hücrelerin ilavesiyle embriyo taslağı da genişler. Döllenmeden 35 saat sonra gastrula vitellüsün yarısını kaplar. Döllenmeden 40 saat sonra ekstra embriyonik ektoderm vitellüs çevresinin 3/4'ünü kaplar. Bu konuma geçtikten sonra ince embriyonik kısım posteriör bölgeden baş kısmına, yani antöriöre doğru genişlemeye başlar. Döllenmeden 45 saat sonra blastopor vitellüste küçük bir açıklık kalacak şekilde küçülür. Çevre boyunca uzanan dokunun yoğunlaşmasıyla embriyo daha belirgin bir şekilde göze çarpar. Optik çıkıntılar iz halindedir. Döllenmeden 48 saat sonra blastopor tam olarak kapanır. Embriyo vitellüs çevresinin yarısını kaplar, embriyonun ilerleyen son kısmında "kupffer" cisimciği belirir. Bu yapı embriyonun vitellüsle olan beslenme ilişkisinin düzenlenmesinde görevlidir. Döllenmeden sonraki 55. saatte embriyonun merkezi bölgesinde 5-6 çift somit belirir. Gözler başın genel hatları dışında çıkıntılı olarak görülebilir. Kalp vücutla vitellüs arasında küçük bir kısım olarak belirmeye başlar.

Larval yetiştiricilik:
Yumurtalar kuluçkalanmasını tamamlayıp, açıldıktan sonra larval evre başlar. Yumurtadan yeni çıkmış olan bu canlılara prelarva adı verilir. Prelarva evresinde henüz ağız açılmadığından beslenme vitellüsle olmaktadır. Vitellüs kesesinin absorbe edilmesinden hemen sonra postlarva evresi başlar ve organların oluşumunun sonuna dek devam eder. Bu evrede ise beslenme tamamen dışarıdan alınan besinle olur. Pulların oluşumu postlarval evrenin sona erdiğini ve bundan sonra gelen gençlik (jüvenil) evresinin başladığını belirler. Gençlik evresinde balık, ergine çok benzeyen küçük bir model halindeyse de bazı vücut organları ve renk bakımından erginden farklılıklar gösterir. Cinsiyet özellikleri bu dönemde henüz belirsizdir.

Levrek balığı yavru yetiştiriciliği çevresel faktörlerin kontrol altına alındığı kuluçkahanelerde gerçekleştirilmektedir. Bu faktörler arasında suyun sıcaklığı, suda çözünmüş oksijen miktarı ve beslenme rejimi başta gelmektedir. Canlı besin rejimini gerçekleştirebilmek için kuluçkahaneli işletmelerde bu amaca yönelik alg ve zooplankton kültür üniteleri bulunur.

Larvalar, yumurtadan itibaren yaklaşık 90-120 gün süre ile kontrollü koşullarda kuluçkahane tanklarında tutulur.

Kullanılan canlı besinler ve eldesi:
Yumurtadan çıkıştan başlayarak 3. günden sonra larvaların beslenebilmesinde gerekli besinlerin zamanında ve yeterli miktarda verilebilmesi için her bir besin türünün belirli koşullarda canlı olarak kültüre alınması gerekmektedir.

Levrek balığı larvalarının beslenmesinde ilk canlı besin, birçok balık larvası için de başarıyla kullanılan bir rotifer türü olan "Brachionus plicatilis"tir. Bu canlının yetiştirilebilmesi için de beslenme zincirinin ilk halkası olan tek hücreli alglerin kültüre alınması gereklidir. Larval dönemin ikincil canlı yemi "Artemia" yumurtalarından elde edilen naupliuslardır. Daha ileri dönemlerde ise naupliuslar besin yönünden zengin bazı mikropartikülerle veya alglerle beslenerek metanauplius haline getirilir ve yine canlı besin maddesi olarak kullanılır.

Bu besinler dikkate alınınca larval dönem beslenme zincirinin halkalarını sırasıyla Planktonik alg kültürleri, Rotifer kültürleri ve Artemia'nin oluşturduğu görülür.

Planktonik Alg Kültürleri:
Çeşitli su ürünlerinin yetiştiriciliğinde olduğu gibi Levrek balığı Larval yetiştiriciliğinde de canlı yemlerin beslenmesinde kullanılan tek hücreli algler, besin zincirindeki bu rolleri nedeniyle üzerinde önemle durulması gereken bir bölümü oluşturur. Diğer bir deyişle, balık yetiştiriciliğinde ikincil bir göreve sahip olan algler balık larvalarının ilk besini olarak kültüre alınan bazı canlıların yetiştirilmesinde kullanılır. Örneğin Brachionus plicatilis ve Artemia gibi.
Bu algler arasında en yaygın olarak kullanılanları Chlorella, Tetraselmis, Nannochloris,, Isochrysis, Dunaliella ve Nanochloropsis cinslerine ait türlerdir.
Algler, filtre edilmiş ve ultraviole sistemlerle sterilize edilmiş deniz suyunun, mineral tuzlan ve vitaminlerle zenginleştirildiği ortama ekilirler.

Rotifer Kültürleri:
Deniz balıkları yetiştiriciliğinde larval dönemdeki beslenmede kullanılan zooplanktonik organizmalar üzerinde yapılan çok yönlü araştırmalar sonucu Rotifer'lerden Brachionus plicatilis türünün özellikle levrek larvalarının beslenmesinde uygun bir canlı besin olduğu kanısına varılmıştır.
Rotiferler %o30 tuzlulukta 27±1°C sıcaklıktaki deniz suyunda üretilmektedir. Beslenmesi için tek hücreli alglerden yararlanılır. Rotifer kültürlerinin konsantrasyonu kullanılan alg kültürünün konsantrasyonuna bağlıdır ve ortamdaki alg miktarı azaldığında dışarıdan ilave gerekmektedir. Rotiferlerin beslenmesinde alg kültürlerinden başka ekmek mayası ve alg pudrası da kullanılabilmektedir.
Rotiferler çeşitli hacim ve şekildeki tanklarda sürekli veya süreksiz yöntemle kültüre, alınmaktadır. Sürekli kültürlerde genellikle 500 lt hacminde silindirkonik şekilli tanklardan yararlanılır. 2 It/dk şiddetle havalandırma yapılarak rotiferlerin ortamda homojen dağılması sağlanır. Aydınlanma şiddeti 2000 lux'dür. Ekim işlemi deniz suyuna alg ilavesi ile sağlanan ortama olmaktadır.

Artemia Kültürü:
Artemia yumurtalarından (kist) elde edilen naupliuslar, balık larvaları için mükemmel bir canlı besindir. Bu nedenle akuakültiir çalışmalarında çok yaygın olarak kullanılır. Bunların yanında balık beslenmesinde çok önemli rolü olan doymamış yağ asitlerinden W 3-HUFA miktarı Artemiada oldukça yüksek miktarda olup kaliteyi etkileyen diğer bir faktördür.
Yumurtalar kuluçkaya alınmadan önce 50 gr/l oranında 20 dakika süreyle 200 ppm'lık aktif klor'la dezenfekte edilir.

Larval besin rejimi:
Yumurtaların açılmasından sonraki ilk 4-5 gün larvalar vitellüs adı verilen besin kesesinden yararlanarak beslenirler. Ağzın açılmasıyla beraber dışarıdan beslenme başlar.
Levrek balığının ilk larval dönemde beslenmesinde, birçok balık larvasının beslenmesinde kullanılan, bir rotifer türü olan Brachionus plicatilis kullanılır. Larvaların ağızları ilk günlerde açılmamasına rağmen, canlı besin maddelerine alışabilmeleri için 2'inci günden itibaren tanklara Brachionus plicatilis ilave edilir. Bu besin 2'inci günden 16'ncı güne kadar larval tanklarda mlt'de 5 birey olacak şekilde, hergün sayım yapılarak uygulanır.
Yumurtaların açılmasından 10 gün sonra ise ikinci canlı besin olan Artemia naupliusları kullanılmaya başlanır. 24'üncü günden itibaren tanklara Artemia naupliusları ile beraber, özel olarak beslenmiş Artemia metanaupliusları da verilmeye başlanır. 45'inci güne kadar bu beslenme rejimi sürdürülür. Bu dönemde tanklarda litrede 10-100 adet arası Artemia naupliusu ve metanaupliusu olacak şekilde, hergün sayım yapılarak uygulanır.
45'inci günden sonra ise larvalara, kıyılmış balık, midye ve karides eti veya mikronize granül yapay yem verilerek, larval dönemin sonuna kadar beslenmeleri yapılabilir. Sözü edilen dönemde verilecek besin maddelerinin miktarı; larvanın yaşı, ortalama ağırlığı ve su sıcaklığı dikkate alınarak hesaplanır. Hergün muntazaman konrolü yapılması gereken bu faktörlerin olması gereken parametreleri şu şekildedir:

Su sıcaklığı:
1-10'uncu gün arası 14-16°C
10-20'inci gün arası 16-19°C
20-90'ıncı gün arası 18-21°C
Aydınlanma: Su yüzeyinden l m. yükseklikten flueresan lambalarla (250 lux şiddetine).

Su yenilenmesi:
1-30'uncu gün arası % 0-5/gün
30-50'inci gün arası % 30-50/gün
50-90'ıncı gün arası % 100/gün.
Havalandırma: İlk günlerde dağınık şekilde ve yavaş yapılan havalandırma 20'inci günden sonra orta şiddette yapılmalıdır.

Larval dönemde yaşama oranı:Larval yetiştiricilikte uygulanan yöntem ve hijyenik çalışma ortamı yaşama oranını önemli ölçüde etkiler. Bununla birlikte teorik olarak 90-120 günlük yetiştirme dönemi sonunda ortalama % 10-15 arasında maksimum % 30 bir yaşama oranı elde edilebilir.
4-7'inci günler arası: % 5-10 ölüm görülür. Nedeni genetik ve fenotipik malformasyondur. Hormon uygulaması ile elde edilen yumurtalardan çıkan larvalarda bu oranı daha da yükselebilir.

11-15'inci günler arası: % 50-70'e varan bir ölüm görülebilir. Bu period larvaların vitellüs kesesini tamamen absorbe ettiği dönemdir. Tamamen dışarıdan beslenmeden kaynaklanabilen ölümdür.

18-24'üncü günler arası: % 30-50 arasında ölüm görülebilir. Larvalar bu dönemde önemli ölçüde fizyolojik ve morfolojik değişimler geçirir. Özellikle yüzme kesesinin gelişmesi, kaudal ve anal yüzgeçlerin şekillenmesi bu periyodda olmaktadır. Yüzme kesesi oluşmayan larvalar büyük ölçüde ölür ve diğer larvalarda kanibalizm de başlar.
Larvaların sindirimden kaynaklanan hastalıklarından ötürü ölümü % 2-5 arasındadır.

Larval yetiştirme tekniği:
Birinci teknik, geniş toprak havuzlarda uygulanabilmektedir. Eğer doğal göletler bu amaçla kullanılacaksa ortamda bulunan predatör canlılar çeşitli yöntemlerle yokedilir. Damızlık balıklardan yumurta elde edildikten sonra bu havuzlara konur. Su yenilenmesi yapılmaz. Aynı zamanda ortamda alglerin doğal olarak üreyebilmesi için gübreleme yapılır. Buna bağlı olarak havuzlara aşılanan zooplankton ile canlıların üremesi sağlanır.
İkinci teknik ise Levrek balığı üretim ve yetiştiriciliği yapan bir çok ülkede yaygın olarak uygulamaların yürütüldüğü kuluçkahanelerdir.
Yapım şekli ne olursa olsun kuluçkahaneler teknolojik açıdan benzer temel ünitelerden oluşmuştur. Bunlar:

Su temin sistemi
Su filtrasyon sistemi
Su sterilizasyon sistemi
Su ısıtma-soğutma sistemi,
Hava kompresörleri,
Oksijen temin sistemi
Alg kültür ünitesi,
Zooplankton kültür ünitesi,
Larval gelişim ünitesi
Adaptasyon-(Bakım) ünitesi
Anaç balık ünitesi
Laboratuvar
Jeneratör ve Atölye ünitesi.
Su Temin Sistemi:
Kuluçkahane tesisinin ihtiyacı olan deniz suyu denizden çeşitli yöntemlerle temin edilir. Deniz suyu doğrudan denizden çeşitli motopompalarla alınabildiği gibi deniz kıyısında oluşturulan bir keson kuyudan da yararlanılabilir.
Su Filtrasyon Sistemi: Denizden temin edilen su öncelikle bir dinlendirme havuzuna getirilir. Su içerisinde bulunan partikül bazı maddelerin burada çökertilmesi mümkündür. Daha sonra buradan alınan su kum ve çakıl filtre havuzlarından veya mekanik filtrasyon cihazlarından geçirilerek yaklaşık 5 mikron düzeyinde filtre edilmesi sağlanır. Kuluçkahane ünitesinin daha hassas filtre edilmesi gereken ünitelerinde ise, su tekrar membran filtrelerden geçirilerek 0.20 mikrona kadar süzülür. Zira tanklarda balık ve yem artıklarından ötürü oluşan amonyak, larvalar için öldürücü olabilen bir maddedir. Bu nedenle biyolojik filtre içerisindeki bakteriler tarafından amonyağın ayrıştırılması sağlanır. Hernekadar sistem kapalı dahi olsa hergün belirli bir miktar taze su sisteme ilave edilir.

Su Sterilizasyon Sistemi:
Kuluçkahane ünitesinin canlı besin kültürü ve larval gelişim tanklarında kullanılan suyun mekanik filtreler yardımıyla ancak belirli boyuttaki canlı ve cansız maddelerden ayrılabilmesi mümkündür. Sudaki mikrobiyal aktivitenin tamamen yok edilmesi için ayrıca sterilize edilmesi de gerekmektedir. Bu işlemi gerçekleştirmek için Ultraviole veya Ozonlama teknolojisi kullanılmaktadır.

Su Isıtma-Soğutma Sistemi: Birçok balık larvasının yetiştiriciliğinde olduğu gibi Levrek balığında da larval dönemde en iyi gelişmenin sağlanabilmesi için optimum su sıcaklığının temini gerekmektedir. Sadece ısıtmak gerektiği takdirde kazan sisteminden ve güneş enerjisinden de yararlanılmaktadır. Tam teşekküllü kuluçkahanelerde anaç balıklardan her mevsimde yumurta temin edebilmek için Levrek balığının yumurtalama sıcaklığı olan 14-15°C' yi de sağlamak amacıyla iki işlevi de gerçekleştiren cihazlar tercih edilir.

Hava Kompresörleri: Kuluçkahanenin çeşitli ünitelerinde kullanılması gereken basınçlı hava özellikle yağsız hava verebilen kompresörler tarafından sağlanır. Ayrıca hava emiş ve veriş kısımlarında da filtre bulunur.

Oksijen Temin Sistemi: Balıkların temel hayatsal faktörlerinden biri olan oksijen normal olarak su sirkülasyonu ile suda çözünmüş oksijenin tazelenmesi şeklinde sağlanır. Bunun yanında stoklanmanın fazla olması durumunda, yaz aylarında sıcaklığa bağlı olarak oksijen miktarının azalmasında veya su sirkülasyon sistemindeki bir arıza sonucu risklerin azaltılabilmesi için kuluçkahanelerde saf oksijenden yararlanılır. Oksijen temin kaynağı olarak da gaz veya sıvı halde oksijenden ya da oksijen jeneratörlerinden yararlanılır. Tanklardaki suya verilecek oksijen ise sudaki erimiş oksijen miktarı test edilerek belirlenir. Suda maksimum çözünebilirliğin üstüne çıkılması (sur saturasyon) durumunda özellikle larvalarda öldürücü etkisi de bilinmektedir.

Alg Kültür Ünitesi: Kuluçkahanenin canlı besin ünitelerinden biri olan alg üretim ünitesi önemli bir bölümü oluşturur. Genellikle 20°C' lik sabit sıcaklık odalarında kaynak kültürlerin üremesi sağlanır. Kullanma kültürleri için ise daha geniş hacimlerde ve sera türünde güneş enerjisinden yararlanılan üniteler bu amaçla değerlendirilir.

Zooplankton Kültür Ünitesi: Rotifer ve Artemia gibi canlı besin maddalerinin kültüre alındığı bölmedir. Genellikle ısıya karşı izolasyonlu olan ve sıcaklığı 28-30°C de sabit tutulan ünitelerdir. Bazı işletmelerde ise ortamın ısıtılması yerine suyun ısıtılması yoluna gidilir.

Larval gelişim ünitesi: Kuluçkahanelerde yumurtadan çıkıştan sonra larvaların 90-120 gün süreyle yetiştirildiği tank sisteminden oluşur. Kullanılan tanklar temizlik işlemlerinin daha iyi bir şekilde yapılabilmesi açısından polyester ve benzeri malzemeden imal edilirler. Her tank için ısıtılmış ve soğutulmuş filtreli deniz suyu girişleri, havalandırma ve oksijen dağıtım sistemleri bulunur.

Adaptasyon (Bakım) Ünitesi: Kuluçkahane ünitesinde 90-120 gün yaşını dolduran larvalar 500-1000 mg ağırlığa eriştikten sonra, besiye alınacakları ortama transfer edilmeden önce doğal ortam koşullarına adapte edilmesi gerekir. İşte bu işlemin yapıldığı tankların bulunduğu yer adaptasyon ünitesidir. Adaptasyon ünitesi açık, kapalı veya sera şeklinde olabilmektedir. Bu ünitede bulunan tanklarda kullanılan deniz suyunun özelliği ise filtre edilmemiş, ısıtılmamış veya soğutulmamış olmasıdır. Yani deniz suyu hiç bir işleme tabi tutulmadan bu tanklara verilir. Amaç, kontrollü koşullarda yetiştirilen larvaların, doğal ortama alışabilmesini sağlamaktır. Genç balıklar bu ünitede yaklaşık 60 gün süreyle kalırlar. Bu zaman zarfında özel boylama aparatlarıyla aynı boy grubuna ait olanlar biraraya getirilir. Ayrıca otamatik yemliklerle veya elle yapay yemlerle beslenmeye alıştırılırlar. Bu üniteden yavru Levrek balıkları 2-3 gr ortalama ağırlığa eriştiğinde çıkarılır ve besiye alınacağı ortama transfer edilirler.

Anaç Balık Ünitesi: Kuluçkahaneli işletmelerin temel bölümlerinden biridir. Fotoperiyod uygulamalarının veya doğal periyodta anaç balıklardan yumurta alınan tankların bulunduğu kapalı ünitelerdir. Bu odalarda fotoperiyod uygulaması için aydınlanma teşkilatı ve otomatik zaman ayarlayıcıları, ısıtılmış-soğutulmuş ve normal deniz suyu girişleri bulunur.

Laboratuvar: . Bu ünitede bulunması gereken cihaz ve malzemelerden bazıları şunlardır.
Mikroskop, Binoküler,Terazi, Hassas terazi, Termometre, Salinometre, pHmetre, Oksijenmetre, Amonyak, nitrat tayini için test killeri, Bakteriyolojitest killeri.

Jeneratör ve Atelye Ünitesi: Kuluçkahaneli işletmelerde kullanılan başta enerji kaynaklan olmak üzere çoğu sistemlerinin yedeklenmesi gerekir. Aksi takdirde muhtemel bir arıza onarılana kadar tüm üretimin riske edilme ihtimali vardır. Bu nedenlerle enerji kesintilerine karşı otomatik olarak devreye girebilecek bir jeneratör grubu zaruri bir ihtiyaçtır.

Büyütme:
Levrek yetişriciliği yapılan ülkelerde yavru levrek balıkların beslenerek büyütülmesi ve pazarlanacak boyuta getirilmesi kuluçkahanelerden temin edilen ortalama 2 gr' lık yavru balıkların yetiştirme ortamına transferiyle başlar. Büyütme işlemi için karasal ve denizel arazinin özellikleri dikkate alınarak farklı teknikler uygulanmaktadır. Aynı zamanda işletmeci açısından yatırımın maliyeti göz önüne alınarak yetiştirme tekniği belirlenir.

Büyütme teknikleri:
Levrek balığı yetiştiriciliğinde yavru balıkların büyütülmesi için uygulanan teknikleri 3 ana grupta toplayabilmek mümkündür.

Ekstansif Yetiştirme Tekniği:
Bu amaçla sahil şeridine yakın ve genellikle doğal olarak oluşmuş lagün ve benzeri alanlardan (dalyan, gölet vb.) yararlanılır. Bu şekildeki alanlarda yavru temini tamamen doğal ortamdan olup, yetiştiricilik diğer balıklarla birlikte olmaktadır (Polikültür).

Yarı Entansif Yetiştirme Tekniği:
Diğer bir adı da havuz yetiştiriciliğidir. Yöntemin özelliği, birim hacime konan yavru balıkların dışarıdan kontrollü bir şekilde beslenerek büyütülmesidir. Bu teknikte toprak veya beton havuzlardan yararlanılır. Genellikle toprak havuzlar açık alanda, beton havuzlar ise kapalı veya açık alanlarda bulunabilir. Kullanılan havuzlar çeşitli şekillerde ve büyüklükte olabilir. Su sirkülasyonu ve beslenme kontrol altındadır. Havuzların kapasitesini arttırmak için sudaki oksijen miktarını çoğaltan karıştırıcılar da kullanılmaktadır. Toprak havuzlarda hektar'dan 1-4 ton verim elde edilirken, daha kontrollü koşulların oluşturulabildiği beton havuzlarda ise hasat verimi 1-5 kg/m3'e eriştirilebilmektedir.

Entansif Yetiştirme Tekniği:
Birim alandan en fazla verimin sağlandığı yetiştirme yöntemidir. Akdeniz ülkelerinden özellikle Yunanistan ve Türkiye'de kıyıların uygun olması açısından en yaygın olarak kullanılan yüzer ağ kafes içerisinde yapılan yetiştiricilik entansif yetiştiriciliğe iyi bir örnektir.

Avantajları:Karasal alan ihtiyacının azalması, Gerekli olduğu takdirde yer değişiminin kolay olması , Yetiştirme süresinin kısa olması, Büyüme için optimum besin kullanımı - Prodatörlerin kullanımı Balıklar üzerinde el işlevinin azalması
Aynı yerden birçok üretim kombinasyonu için aynı zamanda yararlanılması,
Birim su hacminde maksimum stoklama yapılabilmesi Balık hasadının kolaylığı
Üretim rekoltesinin aynı boyutta olması, Balıkların canlı olarak stoklanabilme kolaylığı ,Yatırım maliyetinin düşük olması

Dezavantajları:
Yüzey suyunun çok karıştığı yerlerde kullanım zorluğu,Kafeslerde suyenilenmesini sağlayabilecek yeterli akıntının olma gereği Beslenmede yüksekkalite yapay yem kullanılması ,Bazen kafese dışardan küçük balıkların girerek orada büyümesi ,Çalınma riskinin yüksek olması
Ulaşım zorluğu ,Kafes ömrünün birkaç seneyle sınırlı olması
Yosunlanmadan ötürü zaman zaman ağ değiştirilmesi
Kaza riski
Kafeslerde kullanılan ağların göz açıklığı içerisinde bulunan balıkların büyüklüğüne göre değişiklik gösterir. Levrek balığı için ortalama 2 gr. yavru balıkların konacağı ağların göz açıklığı 4 mm olmalıdır. Daha sonra balıkların büyümesiyle beraber göz açıklığı 8-10-12-18 mm olan ağlarla değiştirilirler. Bu ağlar genellikle naylon türevi malzemeden yapılmıştır. İmalat olarak düğümlü veya düğümsüz olabilmektedir. Düğümsüz ağlar içerisinde daha fazla balık stoklanabilmesi ve dayanıklılığı açısından tercih edilmektedir.
Kafes ünitelerinin rüzgar ve dalga hareketlerinden en az düzeyde etkilenmesi açısından daha çok kapalı koy ve körfezlere yerleştirilmesi tercih edilir. Eğer açık denizde yetiştiricilik söz konusu ise dairesel yapıda yarı esnek okyanus tipi kafesler kullanılır.

Beslenme:
Levrek yetiştiriciliğinde yavru balıkların gelişmesinin ve yaşama oranının yüksek olması en önemli faktörlerden birisidir. Özellikle genç balıkların büyümesi sırasındaki enerji ihtiyaçlarının düzgün bir şekilde sağlanması kaliteli besin maddesi ve uygun beslenme rejimi ile sağlanabilmektedir.
Beslenmede kullanılan besin maddelerinin tipi dikkate alındığında değersiz balık, nemli (hamur) pelet ve kuru pelet olmak üzere 3 farklı besin grubundan söz edilebilinir. Bunların kompozisyonu, avantajlı ve dezavantajlı yönleri şu şekildedir.

Avantajları:Temini ucuzdur.
Değersiz balıklarla yapılan beslenmeden daha iyi bir gelişme sağlar.
Suda yapısını korur, kullanışlı, sabit kalite nakliye stoklama maliyeti düşük, uzun ömürlü.

Dezavantajları:
Yüksek nem içerdiğinden nakliyesi ve depolaması güçtür. Değişken kalitededir. Ortamı kirletme riski fazladır. İçersinde balığın beslenemeyeceği maddeler bulunabilir.
Düzenli taze donmuş balık ihtiyacının temini, kirlenme riski, beslenme sisteminde seçenekleri azaltması.
Pahalı
Beslenmede kullanılacak yemin tipi ne olursa olsun yapısal ve içerik açısından balığın büyüklüğüne ve ihtiyaçlarına cevap vermesi gerekmektedir. Aksi takdirde çok yem kullanılmasına karşın arzu edilen büyüme sağlanamaz. Levrek balıkları için kabul edilen ideal yemin ete dönüşüm oranı (F.C.R: Food conversion ratio) 2'dir. Yani, diğer bir değişle l kg canlı balık elde edebilmek için 2 kg tutarında yem kullanılmalıdır. Bu oranın çok üzerlerine çıkılması hiçbir yarar sağlamadığı gibi, yem israfı ve balıkta aşırı yağlanmadan ötürü şekil bozukluklarına da neden olabilmektedir.
Levrek yetiştiriciliğinde avantajlı tarafları dikkate alındığında pelet yemler yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu yemler çeşitli hammaddelerin belirli rasyonlarda karışması ve pelet prosesiyle fabrikasyon olarak hazırlanırlar.
Yapay yemlerin temel yapı taşları protein, yağ, vitamin ve minerallerdir.
Balıklar için birinci derecede önem taşıyan proteinler, büyüme, gelişme ve dokuların yenilenmesinde rol oynarlar. Levrek balığı için gerekli olan protein balığın büyüklüğü ve beslenme rejimine dayanılarak yapay yemlerde kontrollü olarak hazırlanır.
Tüm balıklarda olduğu gibi Levrek balığında da yağlar enerji kaynağıdır. Yağlar, doymuş ve doymamış yağ asitlerinden oluşurlar. Özellikle doymamış yağ asitlerinin varlığı ve miktarı, büyük önem taşır. Ayrıca yem vasıtasıyla balığa intikal eden doymamış yağ asitlerinin insan sağlığı açısından da önemi büyüktür. Bunlar arasında W3 etin yağı yapısında bulunan doymamış bir yağ asidi türevidir. W3, karasal, canlılardan çok sucul canlılarda bulunan bir yağ asididir.
Özellikle de deniz balıklarında daha fazla bulunur. Balıkların kasları arasındaki yağda ve ciğerde birikim gösterir. Miktarı balık türevleri ve diğer dış ortam faktörlerine göre değişiklik gösterir. Levrek balığının yağ yüzdesi kasta %l-5, ciğerde %7-20 arasındadır. Bu yağı yaklaşık 15 yağ asidi türevi oluşturur. W3'ün bu orana katılım payı diğerlerine göre en fazla olup 15-38'lik bir değer taşır.
Yapay yem içerisinde bulunan mineral kompleksleri de en az vitaminler kadar önemli rol oynamaktadır. Bu maddelerin yem içerisinde yeterince bulunması gelişmede önemli oranda artış sağlar.
Elle yapılan beslenmede her türlü yem kullanılabilmektedir. Özellikle yarı-entansif kültür yönteminde tercih edilir. Balıkların davranışı da dikkate alınarak yapılan yemleme, balıkların sağlık dilinimimin gözlenmesi, daha geniş bir alana yem dağıtımı ve yemlik masrafının olmaması avantajlı yönleridir. Dezavantajlı tarafı ise işletmelerin insan gücüne bağımlılığı ve tecrübeli eleman ihtiyacıdır.


Gelişme:
Ortalama 2 gr. ağırlığındaki yavru Levrek balığının ticari değer taşıyana kadar besiye alınarak büyütülmesi için geçen süre yetiştiriciliğin yapıldığı yörenin ekolojik özellikleri ve yetiştirme tekniğine bağlı olarak değişebilmektedir. Levrek balığının minimum pazarlama ağırlığı 300 gr.' dir.

Ülkemizde Levrek balığı yetiştiriciliği özellikle Ege Denizi sahillerinde ve yüzer ağ kafeslerde yapılmaktadır. Ticari değer kazanabilmesi için geçen süre (min: 300gr) 12-16 ay arasında değişmektedir.

Levrek yetiştiriciliğinde besi dönemi olarak kabul edilen bu süre içerisinde % 15 oranında fire (ölüm oranı) olabilmektedir. Bu oranın daha düşmesi yetiştiriciliğin daha başarılı olduğu anlamındadır. Eğer bu oran %20'nin üzerine çıkarsa hastalıktan, beslenmeden veya ortam koşullarından kaynaklanan bir problem var demektir.

Levrek balığında görülen hastaliklar:

Levrek balığı üzerinde etkin olanlar: Myxobacteria, Vibriosis, Pasteurella, Aeromonas ve Pseudomonas'tir.
Myxobacteria'lar yüzgeç ve kuyruk çürümelerine neden olurlar. Yüzeysel nekrotik deri lezyonları yaparlar. Ancak bunların kan dolaşım sistemi ile ilişkileri yoktur. Ölen ve parçalanan dokular yakında bulunan balıkların yüzgeç, kuyruk ve vücudun yan kısımlarına bulaşarak enfeksiyona sebep olurlar. Bu gibi durumlar Levrek balıklarında bütün yıl boyunca ve her yaşında görülebilir. Hastalığın şiddeti balığın yaşına ve suyun sıcaklığına bağlıdır. Genç balıklarda su sıcaklığının 18-20°C' de olması hastalığa yakalanmama açısından çok önemlidir. Myxobacteria'lar Frozolidone, Nitrofuran ve Oxytetracycline banyo uygulamaları ile kolaylıkla kontrol edilir.
Vibrio'lar Levrek balıkları için temel patojenlerdir. Bunlardan genel olarak izole edilenler Vibrio alginolyticus ve Vibrio anguillarum' dur. Hastalık durumunda akut veya subakut septisemi ve deri yaralanmaları en tipik belirtileridir. Balığın kan dolaşım sisteminde bulunurlar. Bağırsak iltihaplanmasına, zayıflamaya, iç organlarda kanama ve parçalanmaya neden olurlar. Bu hastalık hızlı enfekte olur. Akut şekli 1-3 günde genç bireylerde, subakut şekli 3-5 günde ergin bireylerde enfeksiyona neden olur. Bütün yıl boyunca görülebilmekle beraber kış süresince daha fazladır.
Yaralanma ve septisemiye neden olarak izole edilen diğer bakteriler ise "Aeromonas" ve Pseudomonas" türleridir. Bu bakteriler Levrek balıkları için birincil patojenler sayılır. Çok çabuk enfekte olan ve "Pasteurellosis" olarak bilinen hastalığa sebep olan "Pasteurella" türüdür. Bu hastalık üç şekilde görülür:

Hyper-akut: Bir gecede ani ölümlere neden olur. Belirgin hiçbir semptomu yoktur. Yanlızca iç organlarda ince bir kan toplanması farkedilebilir. Özellikle genç levreklerde önemli kayıplara neden olabilmektedir.
Akut: Balığın karın kısmında şiddetli kanama, iç organlarda kan toplanması, dalak üzerinde küçük ve yumuşak granüller gözlenir. Ölüm birkaç gün sonra meydana gelir. Daha çok genç Levrek balıklarında etkili olur. Eğer tedavi edilmezse yüksek miktarda ölüme sebebiyet verir.
Kronik: Karın kısmında dış kanamalar, zayıflama ve dalak üzerinde yumuşak granüller gözlenir. Bu form özellikle erginlerde az miktarlarda fakat devamlı ölümlere neden olur.
Diğer bir mikrobial hastalık 50 gramın üzerindeki Levrek balıklarında etkili olan "Chlamydia" tip mikroorganizmalardır, ve "Epitheliocystis" olarak bilinirler. Semptomları: Solungaç epiteli üzerinde küçük mikroskobik kistlerdir ve bunlar yüksek miktarlarda mukus üretimine neden olurlar. Solungaçlar üzerinde yoğun hasar olduğu takdirde balıklar strese karşı çok duyarlı olmaya başlarlar.
solungaç parazitleri şunlardır: Diplectanum aqueans, Furnestia echenis ve Dactylogyridae. Bu parazitler solungaçlar üzerinde mekanik hasara neden olurlar ve myxobakterial solungaç hastalıkları için zemin hazırlarlar. Bu parazitlere karşı formalin banyosu etkilidir. Diğer az bilinen parazitler, az sayıda balığın hasar görerek ölmesine neden olurlar. Bunlar; Microsporidia, parazit krustaselerden Caliqus minunus, Peroderma sp., Pranizae larvaları (yüzgeçlerde), Digenetic metasercaria Acanthostomum sp. (kaslarda ve midede) ve Nematod Larvaları (abdominal kısımda) bulunurlar. Genellikle bütün bu parazitlere karşı ilaç kullanmaya gerek yoktur. Kuluçkahanelerde parazital hastalıklar, yumurta döneminden itibaren gelebilmektedir. Eğer tanklar fazla kirli ise ve yeterli su sirkülasyonu yoksa, balıkların parazitler tarafından enfekte olma riski artar. Kuluçkahanelerde genel olarak problem yaratan parazitler Trichodinidae (Trichodina sp., Tripartiella sp.) gibi protozoonlardır. Bunlar, larva ve genç balıkların, deri ve solungaçları üzerine tutunarak, zayıflamaya ve az miktarlarda ölümlere neden olurlar. Dinoflagellatlardan Amyloodinium sp. türü larva ve genç balıkların solungaçlarına yerleşir. Bu durumda antiparazital ilaçlar kullanılır ve birkaç saat süreyle tuzluluk düşürülerek terapi uygulanabilir.

[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
__________________
İyi günler, bol güneşler dilerim.
Üstad Kaptan
Nuri DENİZ
İstanbul - 1949
İTÜ /Kimya ve İşletme Müh.



Bu mesaj en son " 25-09-2009 " tarihinde saat 15:09 itibariyle MAVİ FENER tarafından düzenlenmiştir....
MAVİ FENER Çevrimdışı  
Sponsored Links
 

Sosyal Paylaşım

Konu Araçları
Görünüm Modları

Gönderme Kuralları
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
SimgelerAçık
[IMG] kodu Açık
HTML kodu Kapalı

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıtlar Son Mesaj
Mersin Balığı Yetiştiriciliği MAVİ FENER Deniz Balıkları 2 02-02-2012 23:56
Sazan yetiştiriciliği MAVİ FENER Tatlı Su Balıkları 0 29-07-2009 22:49
İstiridye yetiştiriciliği hakkında MAVİ FENER Su Ürünleri 0 21-07-2009 16:47


Saat 04:45.