Geri Git   RASTGELSİN AMATÖR BALIKÇILIK FORUMLARI > SOHBET ve EĞLENCE > TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER

TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER Güncel olaylar hakkında...




Yanıtla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Eski 26-08-2011, 10:36   #1
EAKSOY
Tayfa
 
EAKSOY kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 17.10.10
Şehir: Bornova,İzmir
Mesaj Sayısı: 225
Exclamation ‘Balık çiftlikleri denizi kirletiyor’ diyenler haksız mı?

Degerli Rastgelsin ailesine Gila BENMAYOR'un hürriyet gazetesindeki köşe yazısını iletiyorum. Sağduyulu olup bunu basına korkmadan yansıtan değerli yazarlardan biri. Sevgiler


Gila BENMAYOR
gbenmayor@hurriyet.com.tr
‘Balık çiftlikleri denizi kirletiyor’ diyenler haksız mı

KÜLTÜR balıkçılığıyla ve sektörün en büyüğü Kılıç Holding ile ilgili yazıma gelen e-postalar hayli fazla.



Balık çiftliklerinin çevreye zararları açısından “iki yanı keskin bir bıçak” olduğunu yazmıştım.
Ancak özellikle Güllük Körfezi çevresinde yaşayanların, bölgede sualtı sporları yapanların tepkilerinden denizdeki kirliliğin vahim boyutlarda olduğunu anlıyorum.
Salı günkü yazıya ilk tepkiyi veren Sedat Ergin, geçtiğimiz yaz aylarında körfezde “elleriyle ölü balıklar topladığını” hatırlattı.
Bizzat gördüklerinden yola çıkarak yazdığı iki yazı yazan Ergin, Güllük’teki çevre kirliliğiyle ilgili hem Kılıç Holding’in, hem Çevre Bakanlığı’nın açıklamalarından ikna olmadığını belirtiyor.
Ergin’e göre, balık çiftliklerinin kirliliğiyle ilgili hazırlanmış bilimsel raporlarda çelişkiler var.
Esas sorun ise denetimsizlik.
Yıllardan beri Güllük Körfezi’nde sualtı sporları yapan Vakko Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Jeff Hakko gönderdiği e-postasında, sualtında görüş mesafesinin giderek düştüğünü söylüyor.
Sualtı tutkusuyla bilinen Hakko’ya göre, körfezde yakında büyük bir çevre felaketiyle baş başa kalacağız.
Balık çiftliklerinin kurulmasından sonra giderek artan kirlilik, su bulanıklığıyla ilgili deneyimlerini aktaran okurların tüm e-postalarına yer vermek mümkün değil.
Sadece, Av ve Yaban Hayatı Vakfı 2. Başkanı emekli Büyükelçi Süha Umar’ın paylaştığı gözlemleri ayrıntılı aktarmak istiyorum.
Umar, Yacht Türkiye için hazırladığı ve eylül ayında yayınlanacak “Çoğrafyacı Strabon’un izinde” dizini hazırlamak için 1-4 Ağustos tarihleri arasında Güllük Körfezi’ni tekneyle karış karış gezmiş.
Körfezdeki kirliliği, köpükleri görüntülemiş.
Bakın Umar özetle ne diyor?
1- Tüm balık çiftliklerinin karadan 1.1 kilometre açığa taşındığı doğru değil. Örneğin Kazıklı Liman, Alagün Limanı gibi koylarda balık havuzları koyların içine kadar giriyor. Sahillere yaklaşan çiftliklerin sayısı hızla artıyor.
2- Balık çiftliklerine ait tesislerin koyları işgali de hızla yayılıyor.
3- Bu çiftliklerin ikmali için açılan yollar, alanlar doğal bitki örtüsüne, ormanlara büyük zarar veriyor.
4- Çiftlik tesislerin işgal ettikleri koylar yatçılığa uygun oldukları halde yatların demirleyebileceği alan kalmadı. Bu yatçılığa önemli darbe anlamında.
5- Balık çiftliklerinden gelen yağ ve köpüklerden oluşan kirlilik çiftliklerden uzak noktalara dahi ulaşabiliyor. Sabah, suların durgun olduğu saatlerde kirlilik çok daha fazla.
6- Yakın geçmişte, sualtında 30 metre derinliğin bile berrak bir şekilde görüldüğü koylarda görüş mesafesi 2-3 metreye düştü. Denizin dibi anlatılmayacak kadar perişan durumda. Aynı şekilde tesislerin olduğu kıyılar çöplük gibi.
7- Güllük Körfezi’nde 5 gün süreyle tekneyle dolaştığım halde balık çiftliklerini, kıyılarını denetleyen tek bir Çevre Bakanlığı, Tarım Bakanlığı ya da Sahil Güvenlik yetkilisine rastlamadım.
Umar’ın aktardığı gözlemleri özetle böyle.
Göndermiş olduğu fotograflar ise balık çiftlikleri sorununun çözülmediğini aksine yarattıkları kirliliğin ürkütücü düzeyde olduğunu ortaya koyuyor.

Sektörün büyüğü olarak Kılıç’a çok iş düşüyor

UMAR bana göndermiş olduğu bilgi notunda, kirliliğin baş sorumlusu olarak körfezde küçük çiftliklerin de lisanslarını alarak en yaygın şekilde balık üreten Kılıç Holding’i gösteriyor.
Ne yazık ki, Bodrum’da Kılıç ile ilgili algılar büyük oranda olumsuz.
Bitez’de rastladığım, Coca-Cola Türkiye’nin eski CEO’su Ahmet Burak ilk sohbete başladığımızda koylarda karaya vuran Kılıç markalı yem torbalarından söz etmişti.
Söz konusu torbaların Kılıç’a ait çiftliklere ait olmaları şart değil.
Zira Türkiye’nin en büyük balık yemi üreticisi olan Kılıç ürünleri çoğu balık çiftliği tarafından kullanılıyor.
Bodrum’da kültür balıkçılığına tepki o kadar çok fazla ki Turgutreis’teki ahbaplarım da işi çiftlik balıklarını protesto edecek raddeye kadar götürmüşler.
Bana kalırsa, yılda 280 milyon adet balık üreten Kılıç’a büyük iş düşüyor.
Örneğin kendi üretimi olan yem torbalarını koylardan toplamak için bir ekip oluşturabilir.
Kimi yerlerde vahim boyutlara ulaşan kirliği önlemek için ise aşağıda sözünü edeceğim önemli projeye destek verebilir.
Kılıç’ın olumsuz algıyı kırmak için atacağı adımlar sektörün önünü daha çok açacaktır.

Kirliliği önleyen buluşuna Avrupa Birliği sahip çıktı



OTOMOTİV sektörünün duayenlerinden İskender Aruoba, Türkiye’de ilk kültür balıkçılı yapan kişilerden biri.
Deneyimi 1983 yılına dayanıyor.
2000’lı yılların başına kadar bu işi sürdüren Aruoba yıllardan beri çiftliklerin çevreye verdiği zarara kafa yoruyor.
Dünkü telefon konuşmamızda belirttiğine göre, kirliliğe yol açan şey yemden ziyade balıkların dışkısı.
Bunların nasıl filtre edileceğini ilişkin projesi 2007 yılında “Temiz Deniz, Bol Balık” adıyla bir televizyon kanalının “Türk Mücit” Yarışmasında büyük ödülü almış.
Tarım Bakanı Mehdi Eker, Ziraat Bankası’nın ve Turmepa’nın desteğiyle, 2009 ile 2010 yılları arasında Bodrum’da, Muğla Üniversitesi’nden Profesör Ahmet Balcı’nın gözetiminde projesini uygulamış.
“Uyguladığımız sistem yüzde yüz başarılı” diyor.
İKİ BAKANLIK ARASINA ÇELİŞKİ
Başına gelen ilginç bir olayı aktarıyor.
Yalıkavak’ta 1 milyon lira maliyetindeki projeyi uygulamak için kurduğu araştırma laboratuarında “izinsiz kültür balıkçılığı” yaptığı gerekçesiyle Çevre bakanlığı 79 bin lira ceza kesmiş.
Tarım Bakanlığı projeyi destekliyor, Çevre Bakanlığı ceza kesiyor.
İki bakanlık birbirine bu kadar ters düşerse gerisini siz düşünün.
Neticede Aruoba’nın, kültür balıkçılığında devrim yaratacak buluşu halen Tarım Bakanlığı Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nde inceleniyor.
Proje uygun bulunursa Güllük Körfezi ve diğer çiftliklerin olduğu deniz alanları kurtulacak.
Aruoba, Tarım Bakanlığı’dan çıkacak kararın uzaması üzerine Avrupa Birliği’nde Balıkçılıktan sorumlu birim ile temas kurmuş.
AB projesine derhal sahip çıkmış.
Şimdi İtalyan Salerno Üniversitesi ve Girit’teki Heraklion Üniversitesi’yle birlikte buluşunu Akdeniz’de uygulamak için çalışmalarını sürdürüyor.
“Türk üniversiteleriyle bu çalışmayı yapamadım. Muğla Üniversitesi’nden rektör hevesli olmasına rağmen hukuk bölümü birlikte çalışmaya yanaşmadı” diye hayıflanıyor.
Ne yazık.


[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
__________________
'USKUMRU TEAM'
ERSOY AKSOY
ADANA 1985
0 Rh (+)

BORNOVA-İZMİR


EAKSOY Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Sponsored Links
Eski 26-08-2011, 15:49   #2
xnode
FCR/SGR
 
xnode kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 14.06.08
Şehir: İzmir
Mesaj Sayısı: 989
Varsayılan

Sorun; balık çiftliklerinin yerlerinin yanlış tayin edilmesi ve denetleme eksikliği. Esas olarak buradaki problem devletten kaynaklanıyor, çünkü su ürünleri sektörü Türkiye'ye çok geç girmiş bir sektör ve yıllarca devlet istihdam oluşması için bu çiftliklerin yerleri üzerinde pek durmadı. Herkese istediği yerde çiftlik kurabilme imkanı tanıdı. Aynen Antalya/Bodrum/Fethiye kıyılarının kontrolsüz bir biçimde otellerle işgal edilmesi gibi. Ancak sektör muazzam bir derecede büyüyüp, tonajlar arttıkça özellikle lagünler ve koylara kurulan çiftlikler deniz tabanını balçığa dönüştürdü. Buna bilinçsiz yemleme, işin ucuz ve niteliksiz işgücü ile yürütülmesi, firmaların çevre konusundaki duyarsızlıkları, denetleme eksikliği eklenince problem katmerlenerek büyüdü..

Bu sorun TC Devletinin su ürünleri politikasının henüz bulunmadığını da ortaya çıkardı. Şöyle ki, Türkiye'de hala bir Su Ürünleri Bakanlığı bulunmuyor. Su ürünleri sektörü resmi olarak Ziraat ve Tarla Balıkçılığı adı altında yönetmelik çerçevesinde yapılıyor.. Son derece teknik ve bilimsel bir altyapısı olan ve birçok hesaplamalar altında yürütülen Aquaculture Sistemleri, ucuz işçilik ve civar köylerden bulunan işsiz gençlerin ucuz işgücü olarak işe alınması yani niteliksiz işgücünün de kurbanı oluyor. 600 TL'ye çalıştırılan bu niteliksiz kişiler, özellikle çiftlikler ve hasat bölgelerinde iş yapıyorlar ve son derece özensizler. Balıklara yem atma işi bu gençlere veriliyor.. Su kirliliğindeki en büyük faktör yem ve biyomatik atıklardır. Siz bir kafese 5 çuval yerine günde 6 çuval yem atarsanız, 1 sene sonra orayı bataklığa çevirmeniz kaçınılmazdır.

Dediğim gibi Acilen Su Ürünleri Bakanlığı kurulmalı, denetlemeler arttırılmalı ve sektörde niteliksiz iş gücüne izin verilmemelidir.

Konunun bir diğer yanı ise, egzos gazları, evsel atıklar tabir edilen kanalizasyon ve özellikle otel / tatil yeri işletmelerinin atıkları çevreyi çok daha fazla kirletmektedir. Ben bu konuda bir makale yazmıştım burada merak edenler araştırabilirler. O makalede su ürünlerinin çevre kirliliğine etkisi 6. veya 7.sıradadır. Tabii ki bu da önemsiz değildir, ancak su ürünleri sektörünün Türkiye'de bir lobisi yok. Ancak otelcilik turizm sektörünün çok yoğun bir lobisi mevcut ve bu lobi sürekli bir faaliyet içinde..

Madalyonun diğer yüzü ise; bugün 11-15 TL arasında balık yiyebiliyorsak tüm bu dezavantajına rağmen aquaculture sistemlerinin üretimleri sayesindedir. Eğer profesyonel balık yetiştiricilik sistemleri olmasa şu anda 1 kg. balık 200 TL'den aşağıya olmaz. Çünkü denizlerde balık yok ve balığa çok yüksek bir talep var.. (Ki Türkiye'de balık tüketimi dünyaya oranla çok azdır... düşünün..)

Saygı ve Sevgiler..
__________________

Lütfen avcılık, balıkçılık ve su ürünleri ile ilgili genel sorularınızı özel mesaj ile sormayınız. Herkesin yararlanabilmesi için konular içinde soru yöneltiniz...


Cem | 0 RH+ | İzmir | 20 Nisan

Forum kurallarına ulaşmak için [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
İmza ayarlarınızı düzenlemek için [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]


Bu mesaj en son " 26-08-2011 " tarihinde saat 15:54 itibariyle xnode tarafından düzenlenmiştir....
xnode Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 26-08-2011, 18:16   #3
Murat ÇAKMAKÇI
Üstad
 
Üyelik Tarihi: 30.11.10
Şehir: Eşrefpaşa
Mesaj Sayısı: 1.024
Smile

Balık çiftliklerin çoğalması ve kıyılara yakın olması deniz için çok tehlikeli misinaları ıslak bezle siliyorum bez simsiyah oluyor
Murat ÇAKMAKÇI Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 26-08-2011, 18:49   #4
xnode
FCR/SGR
 
xnode kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 14.06.08
Şehir: İzmir
Mesaj Sayısı: 989
Varsayılan

Bu yüzyıl zaten denizde balık avcılığı yapılan son yüzyıl olacak. Küresel ısınma, kirlilik ve kontrolsüz avcılık yüzünden ekonomik değeri olan balıklar gitgide kuzeye çıkacak ve nesilleri yok olacak. Yani balık çiftlikleri mecburen var olacak ve daha da artacak..

Dolayısı 88 yıl içinde denizler yalnızca profesyonel yetiştiricilik sistemlerinin balık havuzları, kıtalar arası yol ve gece mehtap seyredilebilen su birikintileri olacak. Bunu ben söylemiyorum, bilimsel verilere göre maalesef böyle olacak.
__________________

Lütfen avcılık, balıkçılık ve su ürünleri ile ilgili genel sorularınızı özel mesaj ile sormayınız. Herkesin yararlanabilmesi için konular içinde soru yöneltiniz...


Cem | 0 RH+ | İzmir | 20 Nisan

Forum kurallarına ulaşmak için [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
İmza ayarlarınızı düzenlemek için [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]

xnode Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 29-08-2011, 23:29   #5
EAKSOY
Tayfa
 
EAKSOY kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 17.10.10
Şehir: Bornova,İzmir
Mesaj Sayısı: 225
Unhappy

Alıntı:
xnode tafarından gönderildi Mesajı Görüntüle
Bu yüzyıl zaten denizde balık avcılığı yapılan son yüzyıl olacak. Küresel ısınma, kirlilik ve kontrolsüz avcılık yüzünden ekonomik değeri olan balıklar gitgide kuzeye çıkacak ve nesilleri yok olacak. Yani balık çiftlikleri mecburen var olacak ve daha da artacak..

Dolayısı 88 yıl içinde denizler yalnızca profesyonel yetiştiricilik sistemlerinin balık havuzları, kıtalar arası yol ve gece mehtap seyredilebilen su birikintileri olacak. Bunu ben söylemiyorum, bilimsel verilere göre maalesef böyle olacak.
Çok üzücü tahminler olmasına karşın hiçbir tedbir almamamız çok daha acı veriyor. Her gezegenin her canlının biz ömrü var; dünyanın zenginliklerini bencil menfaat duyguları yüzünden torunlarımıza kalmadan tükenecek. Umuyorum kısa zamanda insanoğlu doğanın kıymetini benimser-saygı gösterir-korumaya çalışır.
__________________
'USKUMRU TEAM'
ERSOY AKSOY
ADANA 1985
0 Rh (+)

BORNOVA-İZMİR


EAKSOY Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Yanıtla

Sosyal Paylaşım

Konu Araçları
Görünüm Modları

Gönderme Kuralları
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
SimgelerAçık
[IMG] kodu Açık
HTML kodu Kapalı

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıtlar Son Mesaj
Balık çiftlikleri hakkında ... mufi Tabiatı ve Canlıları Koruma 1 07-04-2008 12:12
Okyanusta ‘altın balık’ savaşı rüzgar2 TARTIŞMA, SOHBET ve HABERLER 2 25-12-2005 09:35


Saat 22:49.