Geri Git   RASTGELSİN AMATÖR BALIKÇILIK FORUMLARI > BALIK TÜRLERİ > Tatlı Su Balıkları

Tatlı Su Balıkları Türkiyede yaşayan tatlı su balıkları hakkında bilgilerin toplandığı bölüm.




Yanıtla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Eski 14-07-2009, 13:14   #1
MAVİ FENER
Kaptan
 
MAVİ FENER kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 13.06.09
Yaş: 74
Mesaj Sayısı: 2.415
Exclamation kerevitlerin çiftleşme/yumurtlama davranışı ve stok yoğunluk etkisi

KEREVİTLERİN ÇİFTLEŞME - YUMURTLAMA DAVRANIŞI VE STOK YOĞUN.ETKİSİ


Kerevitlerin Actacus leptodactylus'un çiftleşme ve yumurtlama davranışı ve Stoklama yoğunluğunun çiftleşme ve yumurtlamaya etkisi:


GİRİŞ: Kerevitler, Istakoz ve Yengeçler gibi diğer birçok krustaseye benzer şekilde çoğalırlar. Fakat serbest yaşayan larvalar devreye sahip olmayışlarıyle onlardan ayrılırlar. Dişi ile erkek çiftleşir ve erkeğin spermatoforları dişinin ventral yüzeyinde depolanır. Kısa bir süre sonra yumurtalar dişi tarafından yumurtlanır ve döllenme dışarıda olur.
Bu döllenme çoğu zaman Glair denilen mukus içerisinde gerçekleşir. Astacid kerevitleride doğal şartlarda yumurta kütlesi, dişinin abdomenin altında 7 - 8 aya kadar varan bir süre taşınır. Bir Astacid kerevit türü olan Astacus diğer avrupa kerevit türleri gibi soğuk suda yaşayan bir türdür. Çoğalma sezonunun uzunluğu bulunduğu ortamın iklim koşullarına bağlıdır. Sezon sonbaharda su ısısının düşmesiyle başlar.Çiftleşme,Ekim -Kasım aylarında su ısısı 7-12 derecede iken olur.

Yumurtaların kuluçka süresi kış ve ilkbahar boyunca devam eder. Yumurtalı dişiler yumurtalarını sıcak iklimlerde 5 - 6 ay, soğuk iklimlere 6 - 7 - 8 ay taşırlar.. Embriyonik gelişme doğal ortamlarda 150-210 gün hatta daha fazla sürebilir. Düşük sıcaklıkta, embriyonik gelişmeyi geciktirir ve 1.devre yavru oluşumunu erteler.Yumurtaların açılmasından sonra 1.devre yavrular yaklaşık 20/25 gün anne ile birlikte kalırlar ve bu süre içerisinde anneye yapışık bulunan bu yavrular bir defa kabuk değiştirir ve serbest hale geçerler.
Yurdumuzun doğal kerevit türü olan Astacus 1980'li yılların ortalarında kadar ülkemiz tatlı sularında avlanıp yurt dışına ihraç edilmekteydi, fakat aşırı avlanma, bulundukları ortamların yoğun bir şekilde kirletilmesi ve bir mantar hastalığı nedeniyle bazı (AP.astaci) populasyonları yok olmuş, bazılarıda yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmışlardır.. Bu nedenle bulunduğu ortamdaki ekolojik önlemlerin yanı sıra ekonomik önemde taşıyan bu türün kontrol altında çoğaltılıp doğal sularımızın desteklenmesi büyük önem kazanmaktadır.




Materyal ve yöntem:

Çalışmada kullanılan kerevitler, Keban baraj gölü Ağın yöresinde kerevit avcılığı yapan kişiler tarafından ağ pinterleri ile yakalanan sağlıklı cinsi olgunluğa erişmiş kerevitler arasından rastgele seçildiler. Fırat üniversitesi cip balık üretim tesisi kerevit yetiştirme ünitesine 14. Ekim. 1998 tarihinde getirilen kerevitler 7x2x1 metrelik 6 adet havuza eşit sayıda yerleştirildiler. Her bir havuza 4 lit/dak. su sağlandı ve yeterli sayıda plastik barınak( 15cm uzunluğunda ve 7 cm çapında) havuzların tabanına yerleştirildi. Kerevitler , pelet alabalık yemi, haşlanmış patates, havuç, bitkisel organizma Nitella ve hayvansal organizma gammarus ile beslendiler.


Astacus Kerevit'in çiftleşmesi ve yumurtlama davranışları:

Yapılan gözlemlerde kerevit'in Ocak ayı başlarında çiftleştikleri saptanmıştır. Bu nedenle ilk çiftleşme tarihini belirlemek için Aralık ayının 2.haftasından sonra haftada 3 gün düzenli olarak stok havuzunda bulunan dişilerin 15-20 tanesinin çiftleşip, çiftleşmediği konrol edildi ve ilk çiftleşmenin gözlenmesinden sonra, stok havuzundan halen çiftleşmemiş 6 dişi ve 6 erkek kerevit alınarak lab.ortamında bulunan 110x24x30 mm'lik cam akvaryumlara yerleştirilip çiftleşme ve davranışları kontrol edildi. Herbir akvaryuma aynı boydan 1 dişi+ 1 erkek kerevit bırakıldı ve erkek bireyler çiftleşmeden sonra akvaryumlardan çıkartılarak akvaryumlara havalandırma konuldu ve kerevitlerin çabuk çiftleşmesini sağlamak üzere zemine gizlenme yeri bırakıldı ve gözlemler günde 6 saat süreyle yapıldı. (09.00/15.00)


Stoklama yoğunluğunun çiftleşme ve yumurtlamaya etkisi:

Kerevitler aşağıdaki yoğunluklarda iki tekerrürlü olmak üzere havuzlara stoklandılar.
-2
1-Stok yoğunluğu: 10.71m (2D:1E, Ndişi = 100Nerkek = 50 )..Havuz: 14mt.kare ( 7x2x1)m
-2
2-Stok yoğunluğu: 21.42m (2D: 1E, Ndişi = 200Nerkek = 100)..Havuz :14metrekare
-2
3-stok yoğunluğu: 53.57m (1D:2E, Ndişi = 250Nerkek = 500)..Havuz:14metrekare
-2
4-Stok yoğunluğu: 20.00m (2D:1E, Ndişi = 44Nerkek = 22)..Havuz:14metrekare...


Bulğular: (çiftleşme ve yumurtlama davranışları)

Çiftleşme öncesi, erkeğin dişiye önden yaklaştığı kendi kıskaç ayakları ile dişinin kıskaç ayaklarını , yürüme bacaklarını bazende antenlerini tuttuğu görülmüştür. Dişilerin ise vücutlarını geriye doğru hareket ettirdikleri gözlemlendi. Sonra erkek dişiyi tutmaya devam ederken dişinin sağ ve sol tarafına doğru hızlı bir şekilde yöneldiği ve onu sırt üstü yatırabilmek amacıyla dişinin kıskaç ayaklarını karapaks'ına doğru ittirdiği bazende erkeğin dişiyi sırt üstü yatırmaya çalışırken kıskaç ayaklarının yanı sıra diğer yürüme bacakları ilede dişiye sarıldığı görüldü.

Erkek dişiyi sırt üstü yatırdıktan sonra , çiftleşme sırasında 1. ve 2. pleopadlarını(gonopodlarını) birleştirdiği ve bu sırada 5.yürüme bacağı ile peopadlarının dik kalmasına yardımcı olduğu görüldü. Daha sonra beyaz kremsi renkteki spermini dişinin genital (sternum) açıklığına ve çevresine bıraktığı görüldü. Dişi yumurtlamadan önce bir yumurtlama çemberi oluşturacak şekilde abdomenini karapaks altına getirmekte ve ayrıca Üropodunu bu çember(mukus) ile doldurduktan sonra dişi, karapaksı üzerine yatmakta ve yumurtalarını genital açıklığından dışarıya bırakmaktadır.Yumurtaların glaire ulaşmasını sağlamak için dişinin kıskaç ayakları ile vucudunu geriye, öne doğru salladığı görülmüş ve yumurtalar ile spermlerin glairin içerisinde birbirleriyle temas etmesiyle döllendikleri tesbit edilmiştir.
Dişinin normal duruşunu aldıktan sonra yürüme bacakları ile sık, sık yumurtalarını düzelttiği görüldü.


Sonuç olarak:


Stoklama yoğunluğunun artısıyle çiftleşmiş ve yumurtlamış dişilerin sayısında
-2
azalmanın olduğunu gösterdi. Örnek olarak: 14 metrekarelik bir havuzda 10.71m

stoklama yoğunluğunda çiftleşmiş ve yumurtlamış dişiler toplam dişilerin %80.5'ini
-2
oluştururken, 21.42m stoklama yoğunluğunda çiftleşmiş ve yumurtlamış dişiler

toplam dişilerin % 61.25'ini oluşturdu.
-2
Diğer taraftan, bu stoklama yoğunluğunda ( 53.57m ) dişilerin %50.2 si çiftleştiği halde yumurtlamadı. Ayrıca sonuçlar havuz boyutlarınında kerevitlerin çiftleşip yumurtlamasında etkili olduğunuda göstermiştir.Tüm havuzlarda kerevitler Ocak ayının 2.haftasında çiftleşmeye başladılar ve çiftleşme Şubat ayının 2. haftasının sonuna kadar sürdü. Havuzlarda yapılan kontrollerde erkek erkeğe çiftleşmede görüldü....Çiftleşme döneminde erkeklerin bulunduğu ortamda dişiler çiftleşme döneminde erkek bireylerden ayrı tutulan dişiler,10 Ocak-26 Ocak tarihleri arasında yumurtladılar. Fakat bu dişilerin %20 sinin 3 - 4 hafta sonra, %53.3'ünün 5-6 hafta sonra, %27 sinin 7- 8 hafta sonunda yumurtalarını tamamen döktükleri tesbit edildi..Ayrıca bazı %20 dişilerin yumurtladıktan sonra yumurtalarının yumurta sarısıyla tamamen dolu olmadıkları saptandı.



SONUÇ:

Kerevitlerde erkek erkeğe, çiftleşmenin olduğu ve kerevitlerin çiftleşirken bir eşey ayrımı yapmadıkları saptanmıştır. Bununla birlikte erkeklerin dişilere doğru hareket ettiği, çiftleşme öncesi dişi ve erkeğin kıskaç ayaklarıyla birbirine temas ettiği daha sonra erkeğin kıskaç ayaklarıyle dişiyi tutup kavradığı saptandı. Ve Astacus kerevitlerinde dişilerin erkeklere karşı saldırganlıkları gözlendi.
Yapılan çalışmalar; Kerevit türlerinin farklı stoklama yoğunlıklarında yumurtlama verimlerinin farklı olabileceğini göstermiştir..Bu çalışmada en yüksek yumurta verimi

14metrekarelik havuzlarda 10.71m stoklama yoğunluğunda elde edilmiş, ayrıca 3,3
- ²
mtkarelik havuzda 20 m lik stoklama yoğunluğunda da %100 yumurta elde edilmiştir.
Dişilerin yumurta taşıdığı dönemlerde, doğal ortamlardan yakalanan dişilerin ancak düşük bir yüzdesinin yumurta taşıdığı bilinmektedir. Örnek olarak; Astacusların 1984 yılında ancak %11'inin, 1985 yılında %33 , 1986 yılında %20 sinin yumurtlamış olduğu rapor edilmiştir.
Bu durumda gösteriyorki; Kerevitlerin populasyondaki yoğunluğunun arttırılması düşünüldüğünde, onların kontrol altında, belirli stoklama yoğunluklarında çiftleştirilip çoğaltılmalarının önemini göstermektedir. kaynak


Not: Fırat Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Anabilim Dalı Başkanı
Sayın Prof.Dr.Muzaffer Mustafa HARLIOĞLU'na teşekkürlerimle
__________________
İyi günler, bol güneşler dilerim.
Üstad Kaptan
Nuri DENİZ
İstanbul - 1949
İTÜ /Kimya ve İşletme Müh.



Bu mesaj en son " 14-07-2009 " tarihinde saat 13:17 itibariyle MAVİ FENER tarafından düzenlenmiştir....
MAVİ FENER Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Sponsored Links
Eski 14-07-2009, 13:23   #2
MAVİ FENER
Kaptan
 
MAVİ FENER kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 13.06.09
Yaş: 74
Mesaj Sayısı: 2.415
Exclamation kerevitlerin ( su ıstakozu )beslenmesi hakkında

KEREVİTLERİN ( SU ISTAKOZU ) BESLENMESİ


KEREVİTLERİN BESLENMESİ:
Kerevitler gece ve akşam üstü avlanırlar. Genellikle besinlerini güneş battıktan sonra aramaya çıkarlar ve en fazla bu saatlerde temin ederler. Besinlerini gezerek bulurlar veya gizlenerek avlanırlar.

Tabii halde gölde yaşayan kerevitler, çürümekte olan hayvansal ve bitkisel maddeleri, canlı balık yavrularını ve küçük kabuklu böcekleri yerler. Bundan başka kurbağalar, böcekler, larvalar, sümüklüler ve midyeleri besin olarak değerlendirirler. Bazı durumlarda birbirlerini yiyebilirler. Ayrıca balık işkembe ve bağırsaklar, mandıra ve mezbaha atıkları, solucanlar ve su fareleri de kerevitlere besin teşkil ederler.

Kerevitler çoğunlukla canlı yiyecekleri tercih ederler. Çok aç kalmadıkça kokuşmuş besinleri, ölü hayvan artıklarını yemek istemezler. Fakat gıda zorluğunda bulabildikleri ve yenebilen her şeyi yerler.

Metabolizma ısı ile ilgilidir. İlkbahar başlangıcından sonbahara kadar çok iyi beslenirler. Su sıcaklığının 20-25°C olduğu dönem en yoğun besin aldıkları zamandır Kabuk değiştirme döneminde Istakozlar bir müddet için besin almayı durdururlar.

KABUK DEĞİŞTİRME
Kerevitlerde dış iskelet (kabuk) bir destek organı olup, dış etkenlere karşı vücudu koruyucu bir zırh olarak görev yapar. Kitin ve kireç karışımından oluşan bu sert tabaka vücudu tamamen örtmektedir. Zırhın eklem bölgesinde ince vücudun diğer kısımlarında ise kalınlaştığı görülür. Kabuk dört tabakadan oluşmuştur. Kabuğun kimyasal analizinde % 46 kitin, % 40 kalsiyum karbonat ve % 7 kalsiyum fosfat bulunmuştur.

Kerevitin iskeletini teşkil eden bu kabuk, sertleşince büyüme durur. Büyüme kabuğun düşmesiyle mümkün olmaktadır. Eski kabuğun tümüyle düşmesi sonunda bu kabuğun altında daha önceden gelişmiş olan yumuşak yeni bir kabuk çıkar. Bu olaya "kabuk değiştirme" denir. İşte bu yeni çıkan kabuk büyüdükçe kerevit de büyür.

BÜYÜME VE GELİŞİNE
Kerevitlerin büyüme ve gelişmeleri yaşadıkları suların yapısına, iklim koşullarına ve besin kaynağına bağlı olarak değişir.

Besin maddeleri bakımından fakir olan sularda kerevitlerin geç kabuk değiştirdikleri ve cılız kaldıkları görülür.

Kerevitler ilk yılda 8 defa kabuk değiştirerek 5 cm. uzunluğa, ikinci yılda 5 defa kabuk değiştirerek 8 cm. uzunluğa erişirler. Üçüncü yılda 10-12 cm. uzunluğa ve 150-250 gr. ağırlığa erişebilmektedirler.

Kerevitler çevre koşullarına bağlı olmak üzere genellikle 5 yaşında olgunlaşırlar. 20 yıl içinde 20-25 cm. uzunluğa erişebilirler.

Göl Istakozlarının üçüncü yılın sonunda 8-9.5 cm. uzunlukta iken cinsi olgunluğa eriştikleri tespit edilmiştir.

ÜREME

Kerevitlerin cinsiyet organları midenin hemen altında bulunur. Yonca yaprağı şeklinde olan ovaryum iki kanalcıkla ikinci çift yürüme ayakları arasında yer alan toplu iğne büyüklüğündeki cinsiyet deliklerine açılmaktadır. Sonbahara doğru yumurtlama mevsiminde ovaryum şişer ve kahverengiden koyu maviye kadar değişen renkte yumurtalar verir. Yumurtalar cam mavisini andıran yapışkan bir madde içinde muhafaza edilir.

YAPAY YETİŞTİRİCİLİK TEKNİĞİ
Yapay olarak yetiştirmede göz önünde bulundurulması gereken en önemli konu içinde kerevit yetiştirilmek istenen göllerin ve derelerin ortam koşullarıdır. Göllerde kerevit yetiştirilmek isteniyorsa suyun sıcaklığının, gıda bakımından ne derece zengin olduğunun, dibinin çamurlu veya kumlu olup olmadığının, derelerde ise suyun yavaş veya hızlı akışının, sıcaklığın önceden tespit edilmesi gerekir. Çünkü her türün kendine has bir yaşama ortamı vardır. Hangi tür kerevit yetiştirmek istiyorsak onun yaşadığı ortamı göz önünde bulundurmamız gerekmektedir

SU İSTEKLERİ
Su sıcaklığı önemli olmakla beraber kerevit, sudaki değişik fiziksel ve kimyasal koşullara karşı nisbeten dayanıklıdır. Suyun sertliği ile sıcaklığı yetiştirici için önemlidir. Kırmızı kerevit için 21-29°C su sıcaklığı uygundur. Bununla beraber su sıcaklığı 13°C'nin üzerinde çamura yuva açan ve hareketsiz bir durumda ısının düşmesini bekler. Beyaz kerevit ise 27°C'de yuva açar ve çamura gömülür.

Bu nedenlerle yetiştiricilikte en önemli faktör sıcaklıktır. Su ısındıkça erimiş oksijen miktarı azalacağından ölümler meydana gelir.


Resim: Louisiana’da kerevit yetiştiriciliğinde kullanılan bir su alanında yetişen aşırı otların temizlenmesi çalışmaları.






Resim: Kontrollu bir ortamda tutulan kerevitler
Kerevitler 5.8-8.2 pH dereceleri arasında yaşamlarını rahatça sürdürebilir. Asitli sularda yaşayan kerevitlerde kabuk ince olur. Yumuşak su kabuk incelmesine, gelişmenin gerilemesine ve yaşam düzeyinin azalma*sına neden olur. Bu nedenlerle kerevit yetiştiriciliği yapılacak suların sert*liği en az 50 ppm olmalıdır. 200 ppm sertlikteki sular iyi bir ortam olarak kabul edilmektedir.

Tuzluluk açısından yapılan deneme sonuçlarına göre kerevitlerin % 0.6 ile % 0.1 tuzlu sularda döl verdikleri ve oldukça iyi gelişme gösterdikleri saptanmıştır.

Doğal koşullara karşı kolay uyum sağlayan kerevitler sentetik kimyasal maddelere ve tarım ilaçlarına karşı çok hassastırlar. Çeşitli plastidlerin kerevitler için zehir olduğu saptanmıştır. Plastidlerin kerevitleri öldürmeyen dozları vücutta birikerek insanlara geçerekte zararlı olabilmektedir.Tarım arazisi yakınında kurulacak kerevit işletmelerinin tarım arazisinden gelecek sularla beslenmemesine dikkat etmek gerekir.


SONUÇ VE ÖNERİLER
Kerevit insan eli altında (yapay olarak) yetiştirilmesi mümkün olan bir canlıdır. Fakat gelişme süresi uzun olduğundan pazarlama için yetiştirilmesi pek karlı olmayabilir. Ama, özellikle göllerimizin zenginleştirilmesi açısından yavru üretim çalışmalarının ele alınması yararlı olabilir. Dış ülkelerde yetiştiriciliği yapılan bazı türlerin ülkemiz göllerinde denenmesi de yararlı sonuçlar verebilir. Bu konuda araştırmalar yapılması gerekmekte olup ülkemizde kerevit yetiştiriciliği konusundaki araştırma sayısı da çok kısıtlıdır. Hele memleketimizde hazineye ait olup, içinde kurbağadan başka bir şey bulunmayan bazı göllerde ve baraj göllerinde kerevit yetiştirilmesi çok faydalı hatta gerekli olduğu söylenebilir[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
__________________
İyi günler, bol güneşler dilerim.
Üstad Kaptan
Nuri DENİZ
İstanbul - 1949
İTÜ /Kimya ve İşletme Müh.


MAVİ FENER Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Eski 14-07-2009, 13:33   #3
MAVİ FENER
Kaptan
 
MAVİ FENER kullanıcısının avatarı
 
Üyelik Tarihi: 13.06.09
Yaş: 74
Mesaj Sayısı: 2.415
Exclamation kerevit yetiştiriciliği

KEREVİT ( TATLI SU ISTAKOZU ) - KABUKLU VE EKLEMBACAKLILAR


Kerevit (Tatlı su ıstakozu) yetiştiriciliği

Tür: Astacus leptodactylus (göl ıstakozu), Astacus astacus (nehir ıstakozu, has ıstakoz).

Bir aile işletmesi için muntazam gelir sağlayabilecek bir havuz örneği verelim:
Bunun için 7 m genişliğinde, 1,3 m derinliğinde ve uzunluğu batıya doğru olmak üzere ve içinde birer uçları havuzun duvarlarına dayalı olmak şartıyla yeter miktarda künkler konmuş bir havuz yaptırmak gerekir.

Bu havuzun dibine kireçli taşlar ile akvaryum bitkileri konularak, üzerine de güneş ışınlarının vurmaması için bir de örtü hazırlanmalıdır. Bu ölçülerdeki havuz 1400 adet kerevit alacak hacimdedir.



Havuzun suyu 25 mm lik bir boru ile devamlı olarak değiştirilmelidir. Ayrıca havuzun içinde taşlardan ve çalı çırpıdan sığınaklar yapmak gerekir.

Doğu Almanya'da 1954 yılında ala ıstakozlarla yapılan bir denemede yetiştiricilik 1 m³ hacminde oval havuzlar kullanılmıştır. Istakozlara yeter miktarda saklanacak yer temin etmek için bu havuzların tabanına oluklu tuğla ve borular döşenmiştir. Ayrıca toprak havuzların meyilli yerlerindeki otların altında doğal gizlenme yerleri de yapılmıştır. Havuz tabanı ayrıca çamur tabakasıyla kaplanmıştır.

Yetiştiricilik için şu koşullara uyulması gerekir:

. %1-6 tuzlulukta da iyi geliştiklerini göstermiştir.
.Suda plastidler ve tarım ilaçlarının bulunmaması gerekir.
.Artezyen kuyuları genelde yetiştiricilik için uygun değildir.
.NaCl nin bir miktarı zararsız hatta yararlıdır.
.Suda kireç bulunmuyorsa ilave edilmelidir.
.Kerevit havuzlarının derin olması nedeniyle oldukça düz bir arazi seçilir. Sık ağaçlı araziler tercih edilmez.
.Toprak her mevsimde suyu tutabilme özelliğine sahip olmalıdır (killi).
.Kırmızı kerevitin 21-29ºC de, beyaz kerevitin ise 27ºC de yetiştirilmesi uygundur. .Su sıcaklığının 13ºC ye kadar düşmesi durumunda kerevitler çamura gömülür ve hareketsiz beklerler.
.pH: 5,8-8,2 arasında olmalıdır. Su sertliği en az 50 ppm olmalıdır. 200 ppm tercih edilmelidir.

Yapılan çalışmalar kerevitlerin % Genel olarak yumurtalı dişiler, Nisan-Mayıs aylarında yakalanır ve Haziranın ilk haftalarında ya da Mayıs sonunda yumurta elde edilir. Yumurtalar su ile birlikte kuluçka cihazına yerleştirilir. 1 lt kuluçka cihazına yaklaşık 8-10 bin adet yumurta konabilir. Su miktarı 0,8-1 lt/dk yı aşmamalıdır.

Yavru çıkışı su sıcaklığına bağlı olarak kuluçka cihazına yerleştirildikten 6-8 gün sonra başlar ve 10-12 günde sona erer. Çıkan yavrular içinde su buluna plastik kaselere konur. Istakoz larvaları besin olarak fitoplankton tercih ederler.

Yavrular yemlemeye başladıktan sonra 2 gün daha kuluçka cihazında bekletilebilir. Çıkıştan 7-9 gün sonra ilk kabuk değişimi başlar. Istakozlar 3. Yılın sonunda 8-9,5 cm boya erişirler. İlk yıllarda 8 defa kabuk değiştirerek 5 cm, ikinci yılda 5 defa kabuk değiştirerek 8 cm, üçüncü yılda 8-12 cm uzunluğa ve 150-250 gr ağırlığa erişebilirler..[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
__________________
İyi günler, bol güneşler dilerim.
Üstad Kaptan
Nuri DENİZ
İstanbul - 1949
İTÜ /Kimya ve İşletme Müh.


MAVİ FENER Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla
Yanıtla

Sosyal Paylaşım

Konu Araçları
Görünüm Modları

Gönderme Kuralları
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
SimgelerAçık
[IMG] kodu Açık
HTML kodu Kapalı

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıtlar Son Mesaj
Küresel Isınmanın Türkiye Denizlerine Etkisi erhan Dökümanlar ve Makaleler 5 17-10-2006 20:59


Saat 23:49.