Karagöz tarlası bu olsa gerek..

[ishak BALLICA]

Sevgili dostlarım, dün akşam bilgisayar başında iken şöyle eski av videolarıma bakıyordum.Hangi ayda nereye gitmişiz ve neler denk gelmiş baabında...

Geçen sene Aralık ayında yapmış olduğumuz bir tekne avı ile ilgili videoyu seyredince, dostlarım ile birlikte yaşamış olduğum o anlar aklıma geldi...

Benim ''Yeter artık ya, reçel mi yapacağız'' diye hayıflanıp, zoraki son verdirdiğim bir av anısını sizler ile paylaşmak istiyorum.

Umarım, bu mesai günü içinde yüzünde ve yüreğinizde tatlı bir gülümse oluşması dieği ile...

Karagöz Tarlasına Düştük..

Sevgili dostlar, geçen hafta sonu o maceralı bol yağmurlu ve Sevgili Dostum Erdal bey haricinde bizler için oldukça bereketsiz geçen kıyı avından sonra hamlıktan tef gibi gerilmiş vaziyette Pazartesi günü işe başladık..

Kıyı avının henüz yorgunluğu tam geçmeden Salı günü Sevgili Erdal bey işyerime ziyarete geldi...Ve hadi balığa kaçalım dedi...Hoppala...Yahu daha dün değil evvelki gün kaçmadık mı dediysem de dinletemedim...Sizin anlıyacağınız resmen yine gaza geldim ve teklifini kabul ederek Tahir Bey'in de katılımı ile 3 kafadar kış gelmeden ve soğuklar bastırmadan bir kez daha Tekne avı yapalım dedik..

Bu av maceramız sabah gün ağarmadan başladı...Yem olarak tercihimiz ağırlıklı olarak sülünez ve benim geçen avdan kalan kalamar halkaları vs oldu...İğne tercihini herkez kullandığı yem türüne göre seçerken takımlar klasik en altta kurşunun yer aldığı 3 köstekli ve altı hırsız diye tabir edilen iğneli takımlar oldu...

Av mekanına vardığımızda hava olduıkça yatık idi ve orada bizden önce gelmiş olan ve 4 kişinin avlandığı bir tekneye ip atarak onların arkalarına bağlanmayı rica ettik.. Onlarda sağolsunlar bizi kırmayarak kabul ettiler ve başladık oltaları yemleyip nasibimizi aramaya...

Oltalara gelen balıklar hep karagöz idi...Ve günün ağarması ile birlikte orada bulunan arkadaşlara rastgele diyerek veda ettik ve kafamıza göre başka bir mekana doğru yönledindik..

Vardığımız bir kaç yerde istediğimiz neticeyi alamadık..O yüzden bir kaç kez yer değiştimek zorunda kaldık.

Fakat vardığımız en son yerde istediğimiz vuruşları almaya başlayınca ; işte bu defa oldu galiba dedik...Ve birer birer karagözler başladı livarımıza girmeye...

Bu avda oltalarımıza gelen karagözlerin ebatları ve boylarının hiç küçülmemesi bizleri oldukça memnun etti...Sanırım saat 10 sıraları gibi benim kamışa denk gelen oldukça kallavi misafir bizleri bayağı bir heyecanladırdı...Zira mutad vaziyette yapılan karagöz avı sırasında hiç beklenmedik bir anda tarifi mümkün olmayan ve yaşanması gereken bir vuruş almış ve aksilik bu ya kalamara ayarı yeteri kadar açık olmayan bir kamış ile bu balığı almaya çalıştım...

Olmayınca da başladım bu defa elim ile kamışdan denize inen ip/örgü misinayı el ile çekmeye...Haaa, bu arada arkadaşlara da yahu biriniz video çekimi yapsın biriniz de şu ip misinayı karıştırmadan kamışa geri sarsın diye bağırdığımı hatırlıyorum...:p
Sağolsun hemen yanımda bulunanErdal bey o anlarda ne yapacağını şaşırmış vaziyyette ilk önce kamışı tekne tabanından alıp ip misinayı sarmaya çalışırken bir yandan da söyle ne yapayım..Video çekimi mi yapayım..Kamışı mı sarayım dediğini hatırlıyorum...

Balığı oltaya vurduğu derinlikten kaldırmış ve başlamıştım yukarı doğru ağır ağır çekmeye...Kah külçe gibi geliyor...Kah aniden fren yaparak başlıyordu kafa atmaya...Bu sırada Erdal Bey in ''elinden az az sal zorladığı zaman'...''Kalama vere vere çek dediğini duyuyorum''...Ama o anda içinde bulunduğum ruh halinden nutku tutulmuş vaziyette geliyor...Geliyor...Üstünde hala geliyor dediğimi hatılıyorum...

Balık yüzeye yaklaştığını hissettinden olsa gerek kendini kasması ve aşağıya doğru kafa atması esnasında ip misina adeta elime oturuyordu..

Sözün özü yaklaşık 10-15 dakikalık bir can pazarı neticesi benim trofe o sert karşı koymalardan sonra ip misinayı kopartamadığından olsa gerek, 0,40 lik yeni sıfır takımı fırdöndüden kopartarak bizlere yüzünü dahi göstermeden tekrar ait olduğu 45-50 metre derinliklere döndü gitti..Siz gayri düşünün bendeki dövünmeyi...

Keşke kamışı bırakıp elimle çekeceğime kamışın kalamasını açıp da o şekilde mücadele etseydim...Eee, nasip değilmiş demekten ve bundan da bir ders çıkartmaktan başka yapacak yok artık...


Bizler mutlu mesut karagöz avına devam ederken bir arada bulunan mekana bir kaç çupra da girdi herhalde...Bunlardan ben ve Sevgili Tahir Bey birer adet alarak mutluluğumuza mutluluk katmış olduk...

Öğleye doğru bir ara yemek molası verdik...Mola bitimi tekrar oltalamaya başlayınca günün ilk okkalı balığı bana denk geldi...Sağolsun Sevgili Erdal Beyin de yardımı ile bu defa bu nasibimi tekneye almaya başardık...Gelen güzeller güzeli bir Sivri burun karagöz idi...Kiloya yakın veya biraz daha fazla olduğunu düşümüyorum..Ama onu elimize sağ salim aldığımızda sizler düşünün bizlerdeki sevinç nidalarını...

Ve av bitimine yakın, Sevgili Erdal Bey e denk gelen oldukça kallavi ve benim Sivri burun Karagöz ile boyda/posta yarışacak olan Al Yanaklı/Kalın dudaklı Çupra sevgili arkadaşımna bayağı ter döktürdü...:pAllaha şükür sağ salim onu da tekneye almayı başarabildik.


Sözün özü bizlerin gönüllerimizce av yaptığımız ağız tadında dostluk ve neşe içinde geçen bir anısı daha yaşamış olduk...Çok daha bereketlisinin siz dostlara denk gelmesi dileği ile rastgele...

[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]