Konuya şöyle gireyim; hani bir atasözü vardır: Söyleme dostuna söyler dostuna misali.Şimdi bazı arkadaşlar balık çiftlikleri kenarından-yakınından veya içerisinden olta atmaya çalışsak acaba nasıl karşılanırız diye soruyorlar. Bence hoş karşılanmazsınız.Nedenini ise yukarıdaki atasözümüz çok iyi açıklıyor.
Ercenk isimli arkadaşımın balıklıova girişinde yer alan çiftliğini satıp salihli demirköprü barajında tatlı su balıkçılığına başladığında çiftlik ortamında bayağı uzak kaldım.Tabi o ortamın bereketinden de.Sonra ,(anlatması uzun sürer )gerencede yer alan çiftliklerden birisi ile tanışdım.İlk önce iki arkadaş gitmeye başladık.Sonra yanıma 3 cü ve daha sonrada 4 ncü arkadaşı götürmeye başladım.Sonuç malum.Bir kaç defadan sonra yine gitmek için telefon açtığımda haliyle müsait değiliz anlamına gelecek muhabbetlerle karşılaşdım.Ve o gündür de o çiftliğin kenarından bile geçmiyorum artık.Ha bu durumu kim yarattı deseniz cevabı: tabiki ben.Çiftlikçiler işin nereye varacağını bildiğinden dışarıdan gelen bir kişiye haklı olarak yüz vermezler.Ve çiftliğin çok yakınına yaklaşmasına asla müsade etmezler.Çünkü bu hafta iki kişiye müsade etseler o iki kişi 15 gün sonra otomatik olarak 4 kişi olur.Yalanmı arkadaşlar.
Arrıca çiftlik etrafında yer alan halat vs. gibi ekipmanlara takılan takımların iğneleri ne oluyor.Aynen orada duruyor.Çiftliklerde zaman zaman yapılan bakım ve techizatların gözden geçirilmesi zamanlarında,aynen iğneler o halatlarla meşgul olanların ellerine batıyor.Üstelik söz meclisden dışarı balığa giden guruplar,işi bittikden sonra her türlü pisliklerini ve çöplerini bırakıp gitmiyorlarmı ?(Yem paketleri-mamun koyduğu karton kutularını-yiyip içtikleri yiyecek ambalajlarını.boş poşetler.vs........
Not:Sevgili Güven ÖZYELDAN ve Mehmet ŞANLI ''orası'' dediğiniz gibi güzel bir yer.:dikkat: