Öncelikle Allah herkese Göksel abi gibi bir abi nasip etsin diyorum (yazıyı okuyunca sizde anlayacaksınız eminimki) ve güzel günün detaylarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hafta sonu geldi, finallerim bitti ohhhhhhhhhhh daha ne ister insan??? Tabiki balığa gitmek. Haftaiçi Göksel abi tago cumartesi ıldıra değil didime gidiyoruz demez mi o an hakikatten acaip sevinmiştim zaten zorlu 2 hafta geçirdim ve bu süre zarfında balık olayını bir yana bırakın denizi göremedim bile ehh siz düşünün halimi. Son sınavımıda atlattıktan sonra doğru berberin yolunu tuttum ahhh güzelim aslan yelesi gibi saçlarımı kestirdim hala içim yanıyor ve kendimi kel gibi hissediyorum ama kökü bende yine uzatırım diye teselli ediyorum kendimi (züğürt avuntusu anlıycağınız). Neyse eve geldim hemen pcnin başına geçtim Göksel abi hemen patlattı bombayı tago ben yem almaya gidiyorum saat belli değil Nadir abin kaçta gidelim derse o saatte gidicez. Ben hemen gidip çantayı açtım oturup takımları hazırlamaya koyuldum. Bi ara vız vız vız sesi geldi kulağıma (titreşimdeki telefonun çalış sesi) ama tam emin olamadım az sonra tekrar duyuldu hah dedim bu sefer telefon çalıyor açtım göksel abi bağırıyor

nerdesin oğlum 1saattir arıyorum eh işte sessizdeydi telefon diyorum bombayı patlatıyor narlıdereden yemleri aldık sana geliyoruz telefonu kapatmamla jet hızıyla hazırlanmam bir oldu. Ama ne hazırlık oltalar zaten hazırdı onları çantaya yerleştirim kardeşimin zula yaptığı çikolata, bisküvi, topkek vs ne varsa yanıma aldım, hemen av kıyafetlerimi giydim ve olası aksiliklere karşı 1-2 yedek kıyafetide almayı ihmal etmedim, gerekli olur diye 1 kutu kibrit bir miktar yanıcı madde de aldım (ne olduğunu bilmiyorum ama tiner gibi yanıcı bir madde hani belki ateş yakmak icab eder diye düşündüm ) . Tam evden çıkıyorum babam geldi beni kısa saçlarla görünce ilk tepkisi "adama benzemişsin bee" oldu

bende babama durumu açıkladım hadi bakalım rastgelsin diyerek beni yolladı (tabi bu rastgelsinin altında "bak haftalardır meze yapacak balık tutamadın hadi 2 güzel balık tutta rakı içelim" anlamını çıkartmamız gerekli

). Göksel abinin yeni arabasına atlayıp evlerine gittik bir süre internetten bölge hakkında bilgi topladık sohbet etmeye başladık saat 12 olmuştu ama hala Nadir abiden ne bir ses ne bir seda çıkmamıştı meğer oda bizim onu çağırmamızı bekliyormuş bunlar beni çağırana kadar 1 saat uyurum ben demiş ve yatmış

Neyse onuda kaldırıp eşyaları arabaya yükledik ver elini akbük. Geldiğimizde saat 2 civarlarıydı. İlk avlakta müthiş bir rüzgar ve tam karşıdan geliyordu burda olta atmamızın imkanı olmadığına karar kılıp balık çiftlikleri bölgesine gittik. Şöyle kafamıza göre beğendiğimiz bir yere indik. Bu arada gece avının ne kadar zor olduğunu öğrenmiş oldum gündüz gözüyle keklik gibi sektiğimiz taşlardan milim milim ilerledik kafayı gözü kırmayalım diye, tabi kopan takımları bağlamak, iğneye yem takmak ayrı bir eziyet her ne kadar ışıkta olsa. Neyse ilk oltaları salladık benimkinde bir hareketlenme oldu çektim takıldı biraz daha çektim baktım geliyor ama müthiş ağır o an bir mıngri yada müren oltayı kapıp taşın için girdi çıkmıyor diye düşündüm ama ne acıdır ki bölgedeki bir halat yada ağa takılmıştı aynı yerde bolca takım taktırdık. Nadir abimiz ufak bir sargos ile gecenin ilk balığını tutmuş oldu. Daha sonra ışık kaynaklarımızın pilleri bitti ve gece avına nokta koyup güneşin doğmasını beklemek için tekrar ilk avlağa gittik güya sabah 6 gibi hava hafifleyecekti bizde oltamızı atıcaktık. Ama Göksel abinin beklemek gibi bir niyeti yoktu gidip oltasını sallamaya başladı. Bizde arabada sohbet ettik ve sabahı bekledik (kesinlikle göksel abinin söylediği gibi uyuma durumu söz konusu değil

). Sabah güneşin doğmasına yakın arabadan inip şöyle bir durum değerlendirmesi yapalım dedik ama uyku sersemliği ile o rüzgarda adeta dişlerimiz takırdadı burda avlanma gibi bir durum olmayacağını anlayınca göksel abiyide alıp tekrar balık çiftlikleri bölgesine doğru yola çıktık. Yerimize yerleşip oltaları sallamaya başladık benim olta nadir abinin bırakması ile karıştı fakat ben çekmediğim bir anda kasnak yerinden fırlamıştı üzerinde balık olduğunu anlamıştım takımı kendi tarafımdan çektim oltanın ucunda bir hareket vardı ama dolaşmış misinaları açarken hiç oralı olmadım daha sonra anladık ki bir çupra gelmiş. Attığımız 10 oltanın 8 ine kaya balığı geldiğinide aktarmak isterim

Az zaman geçmişti ki göksel abi çupra kadar bir ısparoz çekti, ben ise habire kaya balığı çekiyordum tabiki. Göksel abi bizden uzaklaşıp yeni bir yere gitti baktık elinde orta boy bir mırmırla geldi hemen benide yanına çağırdı 1-2 atışta boş çektikten sonra "atayım ağzına artık takılsın boğazına" dedim ve uzun aradan sonra sparus aurata beyfendileri teşrif buyurdular oltayı çekerken ve çektikten sonraki anlarda inanın
Göksel abi benden daha fazla sevindi balığı çekmiştim keyfim yerine gelmişti moralim yükselmişti göksel abi oltasını bana emanet edip arabaya kadar gitti tam o sırada oltasına birşey yakalandı onuda ben çektim göksel abinin bağırışı şuydu "tagooooo çupraysa yaktım seni" keşke çupra olsaydıda yaksaydı ama gelende hiç fena değildi eşşeoğlu eşşek bir ısparozdu zaman ilerlemeye devam ediyordu bu sırada muhtelif balıklar tutuyorduk (yazılı hani, kaya balığı, ısparoz). Bir süre sonra göksel abi oltalarından birini kontrol için çekmeye başladı ve ayaklarının dibine kadar gelmiş bir mırmırı daha kaptı

rüzgardan hiç bahsetmedim ama inanın bu süre zarfında rüzgar bir sağımızdan bir solumuzdan bir kuvvetli bir hafif esip durdu balıkta bu rüzgardan dolayı sanırım seyrekti. Daha sonra rüzgürın iyiden iyiye şiddetini arttırması nedeniyle yer değiştirme kararı aldık gittiğimiz yerdede bol miktarda kaya balığı tutup tekrar geldiğimiz yere gittik ama rüzgar dahada şiddetlenmişti hatta artık rüzgar değil sanırsam tayfun falan olmuştu. göksel abi oltasını attı 2-3 dakika geçti geçmedi kamışın ucu deli gibi sallanmaya başladı ve tabiki gelen iri boy bir mırmırdı. Daha sonraki atışta 3 kişi birden oltaları karıştırdık. Ben çekiyorum göksel abinin elinden gidiyor oltası o çekiyor hem benim hem nadir abinin gidiyor anlıycağınız kör düğüm olduk, ben birden oltanın ucundan bir titreme hissettim ve balık var diye bağırdım aynen göksel abide balık olduğunu söyledi misinalara boşluk verdik ve nadir abi oltayı çekti görüntü inanılmaz derece komikti karmakarışık 3 olta ve ucunda 3 balık :haha:
Oltaları kopararak ayırdık zorla bu vakitten sonra 1-0 lık sonucun üstüne yatarak ben olta atmayı bıraktım

zaten 1-2 atış sonrada havanın kararmasından dolayı tası tarağı toplayarak dönüş yoluna geçtik. Ben biraz gözlerimi dinlendirdim dönüş yolunda tabi bazı arkadaşlar uyudun deselerde katiyen böyle birşey söz konusu değildir

Selçukta göksel abicim çöp şiş ısmarladı yorgunluğun üzerine çok iyi gitti hakikatten. Yolda uykusuzluktan bitkin düşün göksel abi direksiyonu nadir abiye bıraktı ve yorgun ama mutlu şekilde evlerimize döndük. Bu arada yol boyunca bize eşlik eden, çayımızı, yiyceğimizi hazırlayan, resimlerimizi çeken Lilia ablama çok teşekkür ederim.
Göksel abicim herşey için teşekkür ederim, Herşey gönlünce olsun.
EYLEMLERİMİZ DEVAM EDECEK...