Sitenin Gidişi Hakkında...

[uzman]

Değerli Dostlar...

Oldkça uzun ve geniş olarak yazacağım için şimdiden okuma nezaketini gösterecek herkese teşekkür ediyorum.

Serkan kardeşimin aile ortamı gibi gördüğüm ve sıkça mesaj yazmak veya yazılanları okumak için girdiğim, hatta bağımlısı olduğum bu siteden ayrılma kararı beni çok üzmüştü. Allahtan kendisi tatmin olmuş olacak ki bu kararından vazgeçtiğini yukarıdaki mesajlarında belirtmiştir. Buna herkes gibi ben de çok sevindim. Eğer o gitse idi ben de böyle davranacağımı belirtmiştim ve yapacaktım bunu. Bu bazı dostlara körü körüne bir bağlılık gibi görünebilir. Bunu tahmin ediyor ve açıklamaya gerek görüyorum. Bu davranışımın birden çok sebebi var...

Birincisi; dostum Serkan, dobra bir insan. Delikanlı tavırları bana göre çok doğru. Birkaç milyar insanın yaşadığı dünyada onun gibilerin sayısı fazla değil...

İkincisi; hümanist ve akılcı bir insan. Zaman zaman en sevdiği insanları bile akla uygun olmayan hatalar yaptıklarında sert bir şekilde uyararak onları doğru yola sevkediyor. Sonunda ise yumuşayarak, hiçbir şey olmamışçasına, hata yapmamışcasına o insana aynı sevgiyi gösterebiliyor. (Bu örneği bizzat ben yaşadım...)

Üçüncüsü; eğitimci kimliği nedeniyle hataların tekrarlanmaması ve her hatadan ders alınması gerektiğine inanıyor. İlk kez yapılan bir hatayı hiç önemsemezken uyarı ve nasihatlariyle halletmeye, tekrarında ise tavır almaya gerek duyuyor.

Dördüncüsü; Herkesin fikrine saygı gösteriyor. Fakat ciddiyet ve vakar dolu yapısı (ben kendisiyle tanışmadım, ancak yazdıkları böyle tanıtıyor kendisini...) hiçbir zaman kibir noktasına geçmiyor.

Beşincisi; Bu siteyi seviyor. Balıkçılıkla ilgili bilgilerini paylaşıyor. Benim gibi hep geyik kısmında olta atmıyor.

Nihayetinde bu sebepler daha uzatılabilir. Ama hiç gerek yok. İşte bunun gibi özelliklere sahip bir insana benim kitabımda "İYİ İNSAN" deniyor.

Gelelim sitenin geleceği ve geçmişiyle ilgili düşüncelere....

Serkan kadar karamsar değilim ben. Tabii ki ona yazdığı her kelimeye ve noktası virgülüne kadar katılıyorum. Daha da ileri giderek derim ki; "değerli dostum, yazdığın her yazının altına imzamı atarım !"

Neden onun kadar karamsar değilim? Bu siteye üyelik konusundaki fikirlerinde bazı çekincelerim var. Kendimden biliyorum. Bir gün google da bir şeyler ararken rastladım sitenin adına. Tıklayıp girdim.... Allah Allah, burası nasıl bir yerdi ki gelen kişiye hoşgeldin mesajları geliyordu birden?
Daha da önemlisi hemen benimseyip, kendilerinden biri gibi görmüşlerdi herhangi birini? Bu sorular beni siteye bağladı.
Eğer şimdiki gibi, girişte üye adı ve parola soran bir ekranla karşılaşsaydım, sanırım şimdi bunları yazıyor olmayacaktım.
Demek istediğimi sanırım anlatabilmişimdir.
Siteye gelen bir üye, eğer kendi istemez ve ortamı sevmezse bağlasak da durmaz. Ama bizler, gibi bağ oluştururlarsa kovsanız da gitmezler (aynı benim gibi...
Öyleyse siteye girenlerden nüfus cuzdanı sureti ve ikametgâh isteyemiyeceğimize göre isteyen gelir, bakar sevmezse gider, isteyen de kalıcı ve bizden biri olur.

Gelelim diğer konuya. Diğer konumuz hitap meselesiydi. Saygıyı ve sevgiyi Türk Toplumu, kendinden büyüklere veya küçüklere bazı sıfatlarla gösterir. Mesela, "abi, abla, koçum, canım, yavrum" gibi... Fakat bu sıfatları kullanmadığımızda saygısız mı oluruz? Bu sorunun cevabı belli. Türk Toplumu bunları bekler. Yaniii, evet... Peki Batıda nasıl? Bence nasıl olursa olsun önemli değil. Biz Türküz. Yani bazı değerlerimizi, Batı değerleri ile "change" etmemeliyiz. Bu sözü kasıtlı kullanıyorum. Çünkü bizim güzel değerlerimiz ile batının veya genellersek dünyanın hatalı ve ucube değerleri yer değişiyor... Biz de buna ilerleme diyoruz...
Tabii ki, bizler, yani bu forumun sürekli katılımcı üyeleri genel olarak eğitimli insanlar... Eğitimden kastım da çok açık, "belli bir dünya görüşü olan aydın insanlar..." anlamındadır. Yoksa bahsettiğim şey üniversite okumak değildir....

O zaman birbirimize nasıl hitap etsek ki? sorusuna gerek bile yok. Hepimiz büyüklerimize "abi", küçüklerimize de adı ile veya adının başına "kardeşim..." gibi bir sıfat ekleyerek hitap edersek sanırım hem nazik hem de saygılı davranmış oluruz... Tabi bu fikirler bana aittir ve başkasını bağlamaz...

Başka insanlardan saygı veya sevgi beklemek, doğal bir içgüdüdür sanıyorum. Bunun mesleklerle de ilgisi yoktur diye düşünüyorum. Aynı saygıyı bir öğretmen ve bir temizlik işçisi de bekler. Bunun eğitimle ilgisi yoktur.

Gelelim sonuç bölümüne....

Sonuçta değerli dostum Serkan'ın gitmemesine çok sevindim. Böylece eğer siteden kovulmazsam benim de gitmeme gerek kalmadı. Buna da çok sevindim.
Bir başka şeye de çok sevindim ki bunu da yazmadan duramayacağım. Yazmazsam çatlayacağım. Sitede aslında güzel bir bağ var insanlar arasında...
O kadar eleştiri alan Anıl, hatalı olmadığını (yazısından anlaşılıyor bu...) ama gene de özür dilediğini belirtiyor... İşte olgunluk denen şey bu... Anıl daha gencecik bir kardeşimiz.... Taygun henüz ortada yok. Ama sanırım o daha da sağlam sözlerle bunu yapacak ve olay tatlıya "iyice" bağlanacaktır.
İşte bu da diğer forum sitelerinde olmayan bir şey. Küfür ve hakaretlerin cirit attığı diğer sitelerden farkı bu bizimkinin. Bizim sitede tartışılan şey daha çok sevgi ve saygı...

Sanırım yaşça bizden büyük abilerimizin olgunluğu, benim akranlarımın olgunluğa yakın değerlendirmeleri ve küçük kardeşlerimizin de küçük hırçınlıkları ve olgunlaşmaya başlamaları ile güzel yazılar ve değerlendirmeleri okuduğumuz ve aktardığımız bir yer olarak, üye sayısı değil nitelikli katılımcıları artan bir site olarak büyüyecek ve gelişecektir....

Herkese en derin saygı ve sevgilerimi sunarken kısa bir not eklemek istiyorum. Yazdıklarımdan hiç bir katılımcı dostum kendi üstüne bir eleştiri almasın çünkü yazılan yazıların genel bir değerlendirmesini yapmak için cevap niteliğinde olmayan küçük alıntılar da içermektedir....