Kurtları Dökelim Artık 02 Mart 2010

[Taygun KOCABIYIK]

Bu gün akşam üzeri Süleyman kaptanımı bir arayım, hal hatır sorayım dedim. Denizdedir diye düşünmüştüm ve tahminim doğru çıktı. Hava yarın çok güzel gel müsaitsen dedi. Hem bak kim gelcek biliyor musun? Mehmet Ulaş geliyor sende gel. Böyle güzel bir teklifi reddetmek olmaz tabii. Kabul ettim.

Uzun süredir ava gidememenin verdiği heycanla 3-4 saatlik uykunun ardından uyandım birdaha gözüme uyku girmedi. Sabahı bekliyorum bakalım yarın akşam bu konudan devam ederiz rapora.

Bu arada gün içinde haber almak isteyenlerle canlı telefon bağlantısı kurabiliriz

Avdan sonra gelen ekleme ve rapor:

Dün akşam bu konuyu açtıktan sonra tabii uyumadan kalkıp anlaştığımız buluşma yerine doğru yola çıktım.
Mehmet Ulaş, eniştesi Ayhan abi ve Fora Serkan ile tam vaktinde buluşma noktamızda bir araya geldik. Ayhan abi işi dolasıyla balığa çıkamayacak olsada bizi limana kadar götürmekten geri kalmadı onada ayrıyetten teşekkürler.

Sabah Üçyol'da etkili olan sert rüzgar canımızı sıktı ama telefonla Güzelbahçe'de dal kıpırdamadığını öğrenip yollara düştük. Güzelbahçe'de Süleyman kaptan bizi karşıladı mazot, yem ve kahvaltılık işini hallettikten sonra limana gidip tekneye yerleştik. İlk iş elbette çayın altını yakmak oldu

Hazırlığı kısa sürede tamamlayıp marşa basarak limandan çıktık. Herkesin keyifleri son derece yerinde, hava harika, bir yanda doğan güneş diğer yanda batan ay. İnanılmaz bir görüntü oluşturmuş, sağ tarafımda kızıl kızıl parlayan deniz, sol tarafımda ayın ışığıyla parıldayan bir deniz. Mehmet abiminde yüzünde güller açıyor, uzun süre sonra denize atmış kendini Ama oda ne Süleyman kaptan dövünerek ah vah çekti gittiğimiz yaklaşık 10 dakikalık yolu arabada unuttuğumuz sardalyalarımızı almak için geri döndük. Hiç dert tasa etmeden yemlerimizi alıp tekrar yola koyulduk. Yolda demlenen çayımız eşliğinde Süleyman kaptanımın köy ekmeği ve siyah zeytiniyle kahvaltımızı yaptık. Süleyman kaptana söylediğimi aynen aktarıyorum "Hilton'da kahvaltı yapsaydım şuan bu kadar mutlu ve huzurlu olamazdım".

Av yerimize geldik, kerterizi ayarlayıp çapayı attık. Atar atmaz bizi ısparozlar karşıladı. Ardından Mehmet abim harika bir kırlangıç yakaladı. Bir kaç parça mırmırı çeken Serkan abiminde hakkını vermek lazım nerden nasıl bulduysa mırmırı bulup o çekti, biz seyrettik. Öğlen 2 sularına kadar bahsettiğim balıklar ve bir kaç lidaki dışında kayıtlara geçebilecek balık olmadı. Bu arada limandan Süleyman kaptanın adaşı yaklaşık 20 metre yanımıza çapa atıp ava başladı. Maşallah ki ne maşallah at-çek lidaki yaptı resmen. Aynı anlarda biz boş durmadık devamlı ısparozlar ve izmaritler oltamıza takıldı. Çapa bir ara rüzgarın sertleşmesiyle tarayınca ufak bir yer değişikliği yapalım diyerek 5 dakika kadar ileride bir yere gittik. Lakin burası eski yerimizi mumla arattı. O arada öğle yemeğimizide yedik. Süleyman kaptanın adaşıyla yan yana geldik, bir miktar sardalya takviyesi alıp yeniden aynı bölgede çapa atıp ava başladık.

Bizim tekne sus pus oturmuş karşı tarafın çektiği balıkları izliyor iştahla. Sonunda bu kadar yeter diyen adaş süleyman kaptan topladı tası tarağı, yemlerinide bize bırakarak av mahalinden ayrıldı. Bundan sonra deyim yerindeyse meydan bize kaldı. Herkes başladı lidakileri çekmeye ardı ardına, daha sonra mandagöz mercanlar hücuma kalktı Gün kararana kadar lidaki-mandagöz mercan ve ara ara izmarit-ısparoz ile avımızı tamamladık.

Bu işin av kısmıydı. Asıl önemli kısım gün içinde telefonla bizi arayanların bana verdiği mutluluktu. Gerçekten telefonla konuşmaktan oltaya taktırdığım balığı 5 dakika aşağıda beklettiğim oldu Yani biz orada denizdeyken gönülleri bizimle birlikte olan dostlarımız, abilerimizin arayıp hal hatır sorması, bizim yakaladığımız balıklara bizden fazla sevinmesi çok güzel bir duygu, kelimelerle anlatamıyorum ama inanın manevi değeri çok büyük.

Süleyman kaptanım için söyleyecek kelime bulamıyorum bize çay-kahve yapmaktan olta atamadı desem herhalde abartmış olmam. Ayrıca ustalığınıda konuşturmasınıda bildi, sabah avlağa geldiğimizde sabırlı olun burda muhakkak güzel lidaki alacağız dedi. Bende şahsen av sonrasında sonucun süpriz olmadığını söyledim kendisine. Sabah söylediklerine can-ı gönülden inanmıştım ve inandığım gibide oldu

Bu arada Süleyman Kaptan teknesine benim bir fotoğrafımı koyup (tercihen lidakili) üzerine asrın balıkçısı yazacak

Son olarak Mehmet abime burdan bir kere daha kendisiyle tanıştığım için çok memnun olduğumu iletmek istiyorum. Umarım sıkıntılarından, stresinden bir nebzede olsa uzaklaştırabilmiştir Süleyman kaptanımız onu. Sağlığına en kısa sürede kavuşman dileğiyle canım abim...

Evet kaba hatlarıyla raporumuz böyle, tam tamına 24 saattir ayakta olduğum için biraz uykum var atladığım yerler olursa sonra eklerim. Bu şahane günün fotoğrafları elime geçer geçmez buradan yayınlayacağım.

Ve nihayet beklenen fotolar:

Mehmet abimin sabahın ilk ışıklarında çektiği kırlangıç


Kaptan Karabulut ve Fora Serkan


Bir lidakide bendenizden...


Bir tane daha


Lidakiler hızlanıyor...


Hızlanıyorrr


Hasan Balıkçı canlı yayına bağlanıyor telefonla ve o sırada ona yakışır bir balık geliyor


Erkek mercanlarda çifter çifter


Fora Serkan ve ben...




Ve hasılat